657 � MUHAMMED HAKKI �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Seyyid Muhammed Hakkı bin Alî, Hanefîdir. Nâzillide tevellüd, Mekke-i mükerremede 1301 [m. 1884] de vefât etdi. Üstâdları Ödemişli Halîl efendi ve Muhammed Cân Mekkî vâsıtası ile Abdüllah-i Dehlevîye vâsıl olmakdadır. Bezm-i âlem sultân, Muhammed Cân için Mekkede bir tekke yapdırmışdır. (Sakal-bıyık risâlesi), (Hazîne-tül-esrâr) arabî olup, Beyrutda (Mekteb-üt-ticâri)de satılmakdadır. 418.
658 � MUHAMMED HÂN-I �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Osmânlı pâdişâhlarının beşincisi ve Osmânlı devletinin ikinci kurucusudur. Tîmûr bozgununda esîr olmadan Amasyaya geldi. Pederinin vefâtından sonra, burada saltanatını i�lân etdi. Bursadaki Îsâ çelebiye ve sonra Rumelide Mûsâ çelebîye gâlib geldi. Oniki sene aralıkdan sonra 816 [m. 1413] da Osmânlı sultânı oldu. Anadoludaki isyânları basdırdı. Rumelide Macaristâna kadar aldı. Herekeyi ve Gebzeyi de Bizansdan aldı. Serezde ilhâd ve isyân çıkaran Samâvne kâdîsı oğlu denilen şeyh Bedreddîni yakalayıp i�dâm etdi. 824 [m. 1421] senesinde Edirnede vefât edip Bursaya getirildi. Haremeyne her sene Surre alayı göndermek güzel âdetini çıkarmışdır. 1080, 1081.
659 � MUHAMMED HÂN-III: İslâm halîfelerinin yetmişsekizincisidir ve Osmânlı pâdişâhlarının onüçüncüsüdür. Üçüncü Murâd hânın oğlu ve birinci Ahmed hânın babasıdır. Eğri fâtihidir. 974 [m. 1566] de tevellüd, 1012 [m. 1603] de vefât etdi. Ayasofya câmi�i bağçesindeki türbesindedir. Bu türbede, Ahmed hânın vâlidesi Handan sultân ve Ahmed hânın üç şâhzâdesi ile altı kerîmesi ve Murâd hânın onbeş kerîmesi olmak üzere yirmialtı sandûka vardır. Türbenin hâricinde de Murâd hânın dört kerîmesi vardır. Üçüncü Muhammed hânın oğlu, birinci Mustafâ hân, babasının türbesi yanındaki türbesindedir. Sultân Mustafâ türbesinde onbeş sanduka olup, birâder zâdesi İbrâhîm hân ve dördüncü Murâd hânın kerîmesi İsmihân sultân ve şâhzâde ve sultânlar vardır. 1003 [m. 1593] de halîfe oldu. Celâlî eşkıyâsı ile ve Macarlarla uğraşdı. İçkiyi sıkı yasak edip, bütün meyhâneleri kapatdı. Bunun zemânında, 1012 [m. 1603] de tütün içilmeğe başlandı. 733, 1099, 1119, 1124, 1149, 1150.
660 � MUHAMMED HÂŞİM-İ KEŞMÎ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Asyada Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Seyyid Muhammed Nu�mân hazretlerinin huzûrunda tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde yetişip, Seyyid hazretlerinin işâreti ile, [1031] senesinde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. İmâm-ı Rabbânî iki sene askerde kaldığı zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına kavuşdu. Hâşim-i Keşmî diyor ki, seyyidim Muhammed Nu�mân buyurdu ki, Burhânpur şehrinin câmi�inde Resûlullahı �sallallahü aleyhi ve sellem� dört halîfesi ile rü�yâda gördüm. Beni görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karşı buyurdu ki, (Şeyh Ahmedin kabûl etdiği kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz. Şeyh Ahmedin red etdiği kimseyi, biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu sözü işitince, İmâm-ı Rabbânînin makbûllerinden olduğum için, Cenâb-ı Hakka şükr eyledim.
Hâşim-i Keşmî, hazerde ve seferde, İmâm-ı Rabbânînin meclis-i şerîfinde bulunmakla şereflendi. Binotuzüç senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamağa başladı. 1040 da temâm oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tül-makâmât) ismlerini verdiği kitâbı yazarak, bu se�âdet güneşinin ve üstâdlarından ve talebesinden meşhûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlığa duyurdu. (Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmışdır. İstanbulda (Murâd molla) kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye) adı ile, el yazması mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde Hindistânın Rampur ve Lüknov şehrlerinde basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda ikincisi ofset yolu ile tekrâr basılmışdır. İkinci cildin altmışbeşinci mektûbu buna yazılmışdır. 1054 [m. 1645] de Burhânpur şehrinde vefât etdi. Muhammed Hâşim sâhib cân başkadır. 905, 924, 926, 927, 929, 1111, 1121.
661 � MUHAMMED HAYÂT �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Şeyh Muhammed Hayât muhaddis Medenî Sindî 1163 [m. 1749] de Medînede vefât etdi. Babası İbrâhîmdir. Hanefî fıkh âlimidir. Nevevînin (Erba�în)ini, Münzirînin (Tergîb)ini ve (Hikem-i Atâıyye)yi şerh, İbni Hacerin (Zevâcir)ini ihtisâr etmişdir. Mezheb taklîdini bildiren (Gâyet-üt-tahkîk) ve (Nihâyet-üt-tedkîk) risâlesini 1413 [m. 1992] de, Hakîkat Kitâbevi basdırmışdır. 208, 466. (Misbâh)ın 103.cü sahîfesi.
662 � MUHAMMED KASSÂB : Sôfiyye-i aliyyedendir. Dâmeganda va�z verirdi. (Kör olanlar yalnız sıfata bakar. Ni�metleri, ihsânları görür. Sôfiyye ise, zâta, ihsân yapana bakar. Zâtdan başka olan şeyler perdedir, mâni� olur) derdi.
663 � MUHAMMED MA�SÛM-İ FÂRÛKÎ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: İmâm-ı Rabbânî �kuddise sirruhümâ� hazretlerinin üçüncü oğludur. [1007] yılında Serhendde tevellüd, binyetmişdokuz 1079 [m. 1668] da orada vefât etdi. Mubârek babası türbesinin birkaçyüz metre şimâlindeki büyük türbededir.
[1068] de hacca gitdi. Hacdaki hâlleri (Yevâkît-ül-Haremeyn) kitâbında ve Yüsûf-i Nebhânînin (Câmi�u kerâmât-il-evliyâ) kitâbında yazılıdır. İmâm-ı Rabbânînin mescidini Şâh-ı Cihân mermerden yenilemiş, yanında Muhammed Ma�sûm hazretleri için bir oda yapdırmışdır. (Urve-tül-vüskâ) adı ile meşhûrdur. İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed-i Fârûkî Serhendînin �kuddise sirruhümâ� halef-üs-sıdk ve vâris-i a�zamı idi. Aklî ve naklî ilmlerin, sûrî ve ma�nevî kemâlâtın câmi�iyyetini edinmiş idi. (Kutbiyyet) makâmına ve (Kayyûmiyyet) mansıbına, yüce pederinden beşâretler almış idi. Tarîk-i Ahmedînin nisbetini, pederinin teveccühlerinden, bütün âleme yaymış idi. Uzak memleketlerden kendine bağlı olanlara, filân (Vilâyet-i Mûseviyye)ye kavuşmuşdur, filân (Vilâyet-i Muhammediyye) ile şereflenmişdir diye bildirirdi. Dokuzyüzbin kişi, onun vâsıtası ile, (Allah)ı irâde etmişlerdir. Yüzkırkbin talebesini vilâyet mertebesi, yedibin kimseyi hilâfet makâmı ile mümtâz eyledi. Hizmetlerinde ve huzûr-ı âlîlerinde, tâlibler ba�zan bir ayda, ba�zan bir haftada kemâlât-i vilâyete erişirlerdi. Ba�zılarını, bir teveccühde, makâmların hepsine ulaşdırırlardı. Makâmları, keşfleri ve kerâmetleri, bu yüksek hânedânın hâllerini bildiren kitâblarda uzun uzun yazılı olduğundan, burada açıklamağa lüzûm görülmedi. Bu kitâblar arasında beşi, her memlekete yayılmışdır. Birincisi, Muhammed Hâşim-i Bedahşînin (Berekât) kitâbı olup, fârisîdir. (Zübde-tül-makâmât) adı ile Murâd molla kütübhânesinde [1317] sayıda ve Süleymâniyye Pertevniyâl kısmında [406] sayı ile mevcûddür. Hindistânda Kanpur şehrinde 1307 senesinde ve İstanbulda (Hakîkat Kitâbevi) tarafından 1408 [m. 1988] de tab� ve neşr edilmişdir. İkincisi Bedreddîn-i Serhendînin (Hadarât-ül-kuds) kitâbıdır. 1391 [m. 1971] de Lâhorda çok güzel basılmışdır. Üçüncüsü (El-hadâik-ul-verdiyye fî hakâik-ı ecellâ-in nakşibendiyye) olup basılmışdır. Dördüncüsü, (Hadîkat-ül-evliyâ) türkçedir. [1318] hicrî senesinde İstanbulda basılmışdır. Beşincisi (Umdet-ül-makâmât) kitâbıdır. Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmışdır. Altı oğlu ve bütün nesl-i necîbleri, zemânlarının kutbu olmuşdu. Bütün islâm memleketleri, kalblerinden saçılan nûrlarla nûrlanmışdı. Cenâb-ı müstetabının vârisleri, yer yüzünde meşhûr olmuşlardır. Hidâyet ve irşâdda yüksek derece kazanmışlardır. İrfân ehlinin ve yakîn sâhiblerinin anladıkları gibi, feyz kaynakları, bu âna gelinceye kadar, akmakdadır. İnşâallah, âhır zemâna kadar da, böylece cârî olacakdır. Üç cild olan fârisî (Mektûbât-ı Ma�sûmiyye) kitâbı 1396 [m. 1976] senesinde Pâkistânın Karaşi şehrinde basdırılmışdır. Bu üç cildin içinde bulunan altıyüzelliiki mektûbdan yüzotuzbeş adedi seçilerek, (Müntehabât-i Ma�sûmiyye) adı ile, 1979 senesinde İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. Bunun sonunda, Hüseyn Hilmi Işık�ın eserleri bildirilmekdedir. Muhammed Ma�sûmun altı kızının her biri velî idi. [(Umdetül-makâmât) sahîfe 395.] 11, 65, 89, 110, 113, 118, 181, 219, 427, 472, 512, 596, 651, 692, 754, 784, 923, 930, 969, 1001, 1009, 1048, 1053, 1055, 1061, 1063, 1075, 1081, 1121, 1141, 1142, 1150, 1169, 1185, 1190, 1198.
664 � MUHAMMED MA�SÛM-İ ÖMERÎ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Doksanıncı [90] sırada Ahmed Sa�îd ismine bakınız!
665 � MUHAMMED MER�AŞÎ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Kâdı Muhammed bin Reşîd Mer�aşî İstanbulda yerleşmişdir. Hanefîdir. Vehbî ve Sünbülzâde ismleri ile meşhûrdur. 1224 [m. 1809] de vefât etdi. (Tuhfe-i Vehbî) lügati çok basılmışdır. Eyyûb câmi�i ile Bostan iskelesi arasındaki Mihr-i şâh sultânın türbesi ve imâreti dışında yazılı kasîdeler bunun olup, Yesârî-zâdenin yazısıdır. 1174.
666 � MUHAMMED MURÂD-I KAZÂNÎ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: [1272] hicrî senesinde Rusyada, Kazan vilâyetinin Ufa kasabasında tevellüd etdi. Memleketinde medrese tahsîlini bitirip, 1293 [m. 1875] de Buhârâya geldi. Buhârâ ve Taşkendde tahsîlini temâmlayıp 1295 [m. 1878] de Hindistâna ve Hicâza geldi. Medîne-i münevverede tarîkat-ı Nakşibendiyyeye intisâb edip, rûh âleminde terakkî etdi. 1352 [m. 1933] de vefât etdi.
1302 [m. 1884] de (Reşehât) kitâbını ve sonra, İmâm-ı Rabbânînin (Mektûbât)ını fârisîden arabîye terceme etdi. (Mektûbât)ın arabîsine (Dürer-ül-meknûnât) adını verdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hâl tercemesini de arabî uzun yazıp, 1317 [m. 1898] de Mekke-i mükerremede (Mîriyye) matba�asında, (Mektûbât)ın kenârında basıldı. İstanbulda Bâyezîdde belediye kütübhânesinde elliüç [53] numarada mevcûddür. Bunun foto-kopisi 1383 [m. 1963] de İstanbulda basılmışdır. Bu baskılardaki hâl tercemesinin uzun bir kısmı (Eshâb-ı Kirâm) ve (Hak Sözün Vesîkaları) kitâblarında mevcûddur. Bu arabî mektûbâtdan yüzdoksandört mektûb seçilerek, (El-Müntehabât) ismi ile 1392 [m. 1972] senesinde İstanbulda ofset yolu ile basdırılmışdır. 1075, 1121.
667 � MUHAMMED NU�MÂN �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Mîr Muhammed Nu�mân bin Seyyid Şemseddîn, 977 [m. 1567] senesinde Semerkandda tevellüd etdi. Binaltmış 1060 [m. 1650] senesinde Egre şehrinde vefât etdi. Hindistâna gelip, hâce Bâkîbillah hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. Vefâtına kadar Delhîde hizmetinde bulundu. Hâce hazretlerinin vefâtında, İmâm-ı Rabbânî Dehlîye teşrîf etmişdi. Merhamet buyurup, seyyid Nu�mânı, Serhende götürdü. Uzun zemân hizmet ve sohbetde bulundukdan sonra, talebe yetişdirmesi için Burhânpura gönderildi. 101, 267, 481, 515, 746, 749, 756, 1036, 1144, 1148.
668 � MUHAMMED OSMÂN �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Hâcı Muhammed Osmân Sâhib, Hindistânda yetişen Evliyânın büyüklerindendir. Hicretin binikiyüzkırkdört [1244] senesinde Pencâbın Loni kasabasında tevellüd, 1314 [m. 1896] de Pencâb Musâ zey kasabasında vefât etdi. Binikiyüzaltmışaltı senesinde, Ahmed Sa�îd-i Serhendî hazretlerinin talebesinden hâcı Dost Muhammed Kandihârînin sohbetine kavuşdu. Onsekiz sene feyz aldı. Zâhir ve bâtın ilmlerinde kemâle geldi. Üstâdı [1284] senesinde vefât edince yerine geçmekle şereflendi. Binlerle Velî yetişdirdi. Yirmidokuz sene, tâlibleri irşâd eyledi. Vefâtından bir sene sonra, babasının yerinde onyedi yaşında irşâda başlayan oğlu Muhammed Sirâcüddînin emri ile talebelerinden seyyid Ekber Alî Dehlevînin yazdığı (Fevâid-i Osmâniyye) kitâbında mektûbları ve kerâmetleri uzun bildirilmişdir. 1382 [m. 1962] de Mültanda basılmışdır. Siracüddîn binüçyüzotuzüç 1333 [m. 1915] senesinde vefât edince, oğlu Muhammed Zâhid �rahmetullahi aleyh� zâhir ve bâtın ilmlerinin menbaı oldu. Sirâcüddînin halîfelerinden Muhammed Fadl Alî Şâh 1354 [m. 1935] de vefât etdi. Yerinde irşâda başlıyan Muhammed Sa�îd Kureyşî Ahmed purî de 1363 [m. 1944] de Pâni-püt şehrinde vefât etdi. Dost Muhammed Kandihârînin (Mektûbât)ındaki otuz mektûbu Muhammed Âdil toplamış, Muhammed Zâhid bin Sirâcüddînin emri ile Atâ Muhammed tarafından 1383 [m. 1964] de Mültanda basılmışdır. 783, 1198.
669 � MUHAMMED PÂRİSÂ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd [756] da Buhârâda tevellüd, 822 [m. 1419] de Medînede vefât etdi. Nemâzını, Molla Fenârî kıldırdı. (Umdet-ül-makâmât)da diyor ki, (Zeyneddîn Hâfî, kabr taşını Mısrdan gönderdi. Taş 1212 de yerinde idi. 1225 de görmedim. Vehhâbîler kırmış.) Medrese tahsîlini bitirip, hadîs ve fıkh bilgilerinde ihtisâsını ilerletdi. Sonra Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sohbet ve teveccühlerine kavuşarak kemâle geldi. (Risâle-i kudsiyye), (Tuhfe-tüs-sâlikîn), (Tahkîkât) ve (Faslül-hitâb) kitâbları meşhûrdur. Hepsi de fârisîdir. (Tuhfe)si 1390 [m. 1970] senesinde Delhîde basılmışdır. 49, 106, 470, 720, 750, 1137, 1185.
670 � MUHAMMED REBHÂMÎ : �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Hindistânın fıkh âlimlerindendir. 835 [m. 1432] de yazdığı fârisî (Riyâd-un-nâsıhîn) ismindeki ilmihâl kitâbı 1313 de Bombayda basılmış, 1981 de İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. Bunu dörtyüzkırkdört kitâbdan toplamışdır. 210, 420, 1058.
671 � MUHAMMED SÂDIK �rahmetullahi teâlâ aleyh�: İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin birinci oğludur. Vilâyet bostanının meyveli ağacı idi. Bin [1000] senesinde Serhendde tevellüd, 1025 [m. 1616] senesinde tâ�ûndan, orada vefât etdi. Babası, kabri üzerine kubbe yapdırdı. [1008] senesinde, pederi ile birlikde hâce Muhammed Bâkî ile teşerrüf edip, zikr almakla, murâkabe, cezbe ve nisbet-i şerîfe ile şereflendi. İsti�dâdı ve fıtrati yüksek olduğundan, onların terbiyesi ve merhametli nazarlarının bereketleri sâyesinde kıymetli hâllere ve büyük işlere kavuşdu. Dahâ çocuk iken, uzak yerlerdeki şeyleri, mezârdaki hâlleri keşf ederdi. Sonra, kendi peder-i âlîsinden feyz alarak kemâl mertebelerinin sonuna erişdi. Babasının esrârına mahrem oldu. Hazret-i Îşân her Cum�a nemâzlarından sonra, kabr-i şerîfine gelip, bir müddet mürâkabe buyururdu. 951, 1034, 1121.
672 � MUHAMMED SÂDIK �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Babası Alîdir. Sakızlıdır. 1059 [m. 1649] senesinde vefât etdi. (Surre-tül-fetâvâ) kitâbı meşhûrdur. 1003.
673 � MUHAMMED SÂDIK EFENDİ �rahmetullahi teâlâ aleyh�: Hafîdzâde Muhammed Sâdık bin Muhammed efendi 1230 [m. 1815] da vefât etdi. (Nevâdir-i fıkhiyye) kitâbı meşhûrdur. 282.