a) Talebenin yurda gelmekteki gaye ve hedefini tam ve doğru bir şekilde tesbit edememesi:
Sadece ailesinin sevk ve icbârıyla yurda giren bir müddet yurtta kalıp birşeyler öğrendikten sonra ayrılmayı düşünen veya sadece yurdun maddî imkânlarından faydalanmak için yurtta kalan talebeler intibak zorluğu çeker. Böyle talebeler yurdun dahili programlarına iştirak etmemek için her fırsatı değerlendirirler. Diğer talebelere de tesir ederek kendilerine göre bir muhit teşekkül ettirirler. Talebe arasında kurs ve hocalar aleyhinde konuşabilirler. Problem çıkarmak için bahane ararlar. Bulamazlarsa uydururlar. Ailelerine kurs ve hocalar hakkında yalan söyleyebilirler.
Yapılacak şey bu talebelerin yurtta niçin bulunduklarını güzelce anlatmak ve kendileri için kat’î bir karar vermelerine yardımcı olmaktır. Bu hususta îcabında aileleri ile de görüşülerek yurdun onlara değil, onların yurda uymaları îcab ettiği iyice anlatılmalıdır.
b) Kendisinin diğer talebelerden farklı imtiyazlara sahip olduğunu düşünmek:
Bilhassa hizmetlere maddî yardımda bulunan tanınmış kimselerin ve hocaların çocukları bu zanna kapılıp prensiplere ve programlara riayetsizlik yapabilir. Bu zannın tashîhi için talebenin ailesi ile istişare etmek ve ailesi vasıtasıyla talebeyi îkaz ettirmek faideli olabilir. Ancak bu hususta zaman zaman ailelerin ikna edilmesinde de zorluklar yaşanmakta hatta ebeveyn, çocuklarının bu zanna kapılmasına zemin hazırlamaktadır. Bu da talebenin hakkıyla istîfade edemeden ayrılmasına sebep olabilmektedir. Bu durumda vebal büyük ölçüde ebeveyne aittir. Yapılacak çok fazla bir şey yoktur.
c) Evde nazlı yetişmiş olup cemiyet prensiplerine riayette zorlanmak:
Tek evlat sahibi veya varlıklı ailelerin nazlı yetiştirilmiş çocuklarında görülen bu hal, talebenin yurt ve talebelik şartlarına uymasını zorlaştırmaktadır. Anne babadan gelecek en küçük bir taviz böyle talebelerin yurttan soğumasına ve talebelikten ayrılmasına sebep olabilmektedir. Böyle hallerde mes’ûliyyet –büyük ölçüde- yurtta talebe olmanın dünya ve ahiret saadetini temindeki ehemmiyetini iyi anlayamayan anne-babaya aittir. Bu itibarla talebeliğin basit ve geçici sıkıntılarına katlanamayan kimselerin dünya ve ahirette ne büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabilceği talebeye ve velilerine iyice anlatılmalıdır.
d) Heva ve heveslerine mağlûp olup, dışarıya heveslenmek:
Malumdur ki, günümüzde her yer nefsin arzularına hitap eden envâ-i mehârim ve maâsî ile doludur. Hz. Üstâzımızın müesseseleri ise talebeleri zamanın küfür ve isyanından muhafaza eden yegane kaleler mesâbesindedir. Talebeler bilhassa gençlik dönemlerinde nefsin heva ve hevesine kapılıp, yurtta sıkılarak, intibak zorluğu çekebilir. Yapılacak şey talebenin dışarı ile alakasını asgarî seviyeye indirmek ve bu hususta lüzumlu tedbirleri almaktır.
e) Talebenin takip ve kontrolden uzak kalması:
Talebenin herhangi bir şekilde takip ve kontrolden uzak kalması, onun gevşemesine ve suç işlemesine sebep olabilir. Bazı talebeler, kontrolden uzak köşeleri mesken tutup lüzumsuz işlerle vakit geçirirler. Bunların tavırları diğer talebelere de sirâyet edebilir. Bu sebeple hocalar talebeyi sıkmayacak şekilde onların arasına girmeli ve yurdun her yerini dolaşarak talebeyi takip altında tutmalıdır. Talebenin bütün vakitleri mühim ve faydalı programlarla doldurulmalı, talebelere boşluk verilmemelidir. Boşluk bulan talebe vaktini zararlı şeylerle doldurabilir. Hoca talebeyi meşgul etmezse talebe hocayı meşgul eder. Esasen en güzel terbiye talebenin suç işlemesine zaman ve zemin bırakmamaktır. Suç işlendikten sonra yapılacak en güzel müdaheleler bile kazadan sonra hasarın tesbit ve tamîri mesâbesindedir. Talebenin suç işlemesine imkan verip sonra da onu cezalandırmak mes’ûliyeti mûcip bir haldir. Derse zamanında girmeyen bir hocanın dershane dışına çıkan talebeleri cezâlandırması gibi... Hocaların küçük ihmalleri talebenin büyük suçlar işlemesine sebep olabilir.
f) Zekâ gerilikleri ve ruhsal bozukluklar:
g) Aile geçimsizlikleri:
Aile geçimsizlikleri kavgalar, çocukları sinirli, hırçın, gergin, çekingen, ürkek ve korkak duruma getirebilmektedir. Dolayısıyla ailesinden ruhi bakımdan menfi yönde etkilenerek, yurtlara gelen çocuklar, problemli birer talebe durumuna gelmekte ve kolaylıkla disiplinsizce davranışlara yönelebilmektedirler.
h)Yasaklar ve baskılar:
Ailelerde, sebepleri izah edilmeden uygulanan aşırı yasaklar ve baskılar, çocukları ve gençleri menfi yönde etkileyen hususlardan bir başkasıdır. Hele bazı ailelerde, çocuğun her yaptığı işin veya söylediği sözün “suç” gibi karşılanması, onları ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez duruma sokup, aptallaştırabilir. Bazılarını ise, isyankâr yapabilir.
ı) Ailesinden veya çevresinden gerekli ilgiyi görmemek ve kendi başlarına terkedilmiş olmak.
i) Çocukluğunu yaşayamamak:
Zamanımızda bazı aileler çocuklarını, büyük bir yarış halinde çeşitli kurslara göndermektedirler. Maksat, yeteneklerini geliştirmek ve özel eğitim öğretim yaptıran bazı okullara girmelerini kolaylaştırmaktır. Aileler, çocukları vasıtası ile maksatlarını gerçekleştirmek isterlerken, onlara adeta yaşamayı yasaklamaktadırlar. Belki hayaller gerçekleşebilmektedir ancak, çocukların büyük bir kısmı, “büyümelerine rağmen, küçük kalmakta” ve çocukça davranışları bir türlü terkedememektedirler.
j) Kıskançlık:
Anne-baba ve diğer büyüklerce ailedeki çocuklardan bazılarına fazla alaka gösterilmesi, diğerlerinin kıskançlık duygularının kabarmasına sebep olabilmektedir. Kıskançlıklarını, anne-baba korkusuyla evde dışa aksettiremeyen çocuklar, bu hislerini yurtta ortaya koyabilmektedirler.
k) Başka çocuklarla kıyaslanma:
Çocukları kıskançlığa ve dolayısıyla disiplinsizliğe iten sebeplerden birisi de, ailedeki veya çevredeki başarılı bazı çocuklarla kendilerinin kıyaslanmalarıdır. Bilhassa aleyhteki kıyaslamalar, çocuklar üzerinde menfi tesirler yapar ve kıyaslandıkları çocuklara karşı içten içe kıskançlık ve kin duygusu taşıyabilirler. Böyle çocuklar kendisi ile kıyaslanan çocuklarla onlar gibi çalışkan ve mazbut aile çocuklarına saldırmak ve onları hırpalamak için fırsat kollayabilirler.
l) Aileden uzak olmak:
Bazı talebeler yatılı okumak üzere ilk defa ailesinden ayrılmış olabilirler. Bu durumda çocuk, kendisinin “ailesi tarafından sevilmediği için başlarından atıldığı” zannına kapılabilir. Şayet evde, kendisinden daha çok sevildiğini zannettiği kardeşleri varsa, zannı iyice sabit fikir haline gelebilir. Böyle talebelere anne-babasının kendisini çok sevdikleri, ancak çocuklarının iyiliği için yurda verdikleri iyice anlatılmalı ve gösterilecek şefkat ve alaka ile zannı izâle edilmelidir.
m) İstemediği yurda gönderilmek:
Bazı aileler çocuklarını, onların istedikleri ve intibak edebilecekleri yerlere değil de, kendi düşüncelerine uygun olanlarına göndermektedirler. Böyle bir durumla karşılaşan çocuk ise çoğu zaman intibak sağlayamamaktadır.
n) Fiziki kusurlar:
Doğuştan veya sonradan ortaya çıkan fiziki eksiklikleri çevresinde zaman zaman alaya alınmış veya horlanarak küçük görülmüş olabilirler. Tabiatıyla onlar da, kendilerine karşı takınılan tavırlar karşısında, karşı tavırlar geliştirmiş olablirler.
o) Zenginlik-Fakirlik:
Ailelerin zengin veya fakir oluşları da, zaman zaman çocukları menfi yönde etkileyebilir. Aslında iyi terbiye edilen aile çocukları için, zenginlik fakirlik problem değildir. Ancak, sık sık fakirliklerinden bahsedilen bir evde çocuk, zenginliğe karşı devamlı bir hasret duyar. Hatta evinde zenginlere karşı menfi bazı kanaatlar ve tavırlar da sık sık gündemde tutuluyorsa, çocuk da onlara karşı menfi kanaat geliştirebilir. Bundan dolayı, zengin aile çocukları ile kavga ve sürtüşmelere yönelebilir.
Bazı zengin çocukları da, -iyi terbiye edilemedikleri takdirde- problemli olabilmektedirler. Daha ziyade “sonradan görme zenginlerin” bazılarının çocuklarında, şımarıkça ve hevai davranışlar görülebilmektedir. Eğer ailelerinde fakirlere karşı tepeden bakma ve onları hor ve hakir görme anlayışları varsa, bu anlayış çocuklara da sirâyet etmiş olabilir. Dolayısıyla giyim-kuşamları, yemeleri-içmeleri, konuşmaları, arkadaşlarına karşı tavırları tepki ile karşılanabilir.
ö) Arkadaşlıklar ve arkadaş grupları:
Bilhassa menfi yöndeki benzerlikleri dolayısıyla arkadaş grupları oluşturan talebeler, ferdi olarak veya grup halinde disiplinsizce davranabilirler.
p) İçtimai terbiye noksanlığı:
Gerek ailede ve gerekse içtimai çevre içerisinde yeterince kibar ve nazik davranışlar geliştirememiş talebeler olabilir. Onlar için ahlak ve görgü kaideleri hiçbir anlam ifade temez. Konuşmaları ve tavırları nezaketsiz ve saygısızcadır. Kolaylıkla yalan söyleyebilir.
r) Neşir vasıtaları:
Çocukları ve gençleri menfi yönde en çok etkileyen sebeplerden bir de çeşitli neşir vasıtalarıdır. Radyo, televizyon, gazete ve mecmualar talebeler için fevkalade zararlı neşriyâtlarla doludur. Bu neşriyât, talebelerin ahlakan ve ruhen bozulmasına sebep olmakta ve onları disiplinsizliğe götürmektedir.
s) Mekanlarının fiziki yapı ve kapasite olarak kullanılmaya elverişsiz olması:
ş) Hocaların usul hataları şahsiyet ve karaterlerindeki zafiyetler:
Hocaların talim-terbiyede iyi metodlara sahip olamamaları, disiplini temin edememenin en mühim sebeplerinden birsidir. Dersi kendisi anlatıp, kendisi dinleyen veya ancak ön sıralarda oturan birkaç talebeden başkasına dinletemeyen hocaların derslerinde ilgisizlik, nemelazımcılık, lakayıdlık, fısıldaşmalar, gülüşmeler ve akla gelebilecek her türlü müziplikler olabilir.
Ders esnasında talebelere gereğinden fazla serbest hareket etme fırsat ve imkanı vermek, yahut da oturmalarını, kalkmalarını, soru sormalarını kesin kayıtlara bağlamak da bir başka displinsizlik sebebi olabilir. Talim-terbiyeyi talebelerin türlü özelliklerini dikkate almadan gerçerleştirmeye çalışmak, yani dersleri talebelere göre değil de, hocaların kendilerine göre anlatmaları da bir başka disiplinsizlik sebebidir. Bazılarının söz ve davranışları talebelerin hoşuna gitmemektedir. Talebelerin menfi sayılabilecek bir takım tavır ve davranışları karşısında birazcık olsun hoşgörülü davranamayıp, sebebini dahi sormadan onları azarlamaları, terslemeleri ve hatta cezalandırmaya yönelmeleri, talebelerin de hocalarına karşı menfi tavır göstermelerine sebep olabilmektedir. Hocaların “talebe tutarak” veya başka şekillerde onlar arasında ayırım yapmaları veya alay etmeleri ve arkadaşları arasında küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunmaları da talebelerin en çok tepki gösterdikleri tavır ve davranışlardandır.