ALİ TAYYAR
"Üstadı ilk ziyaretim"
"Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa, 1955'in Şubat ayında ziyaret ettim. Hüsmen Duran terhis olduktan sonra, kışın en çetin şartlarına rağmen, köyüm Divaz'a geldi. Üç gün bizim köyde kaldık. Daha sonra Üstadı ziyaret için yola çıktık. Kayalar Ağabey, Konya'dan Halıcı Sabri Ağabeyin adresini vermişti. Halıcı Sabri Ağabeyi bulup meseleyi anlattık. Kendisi, 'Ben iki defa mahkemeye verildim. Hapiste yattım. Hükümet bu işin üzerinde duruyor' dedi. Ve bizi MİT' den zannederek kabul etmedi.
"Oradan üzgün olarak ayrıldık. Yorgancı Mehmet Parlayan Ağabeyi bulduk. Üstadın nerede olduğunu, yanına nasıl gidebileceğimizi sorduk. Sabri Ağabeyin bizi kabul etmediğini ona anlatınca, 'O kardeşimizin evinin ve ticarethanesinin yakınında iki sivil polis, gelip gidenleri mütemadiyen takip ediyor' diyerek bizi teselli etti.
"Biz, Konya'dan Hüsmen Duran'ın köyü olan Akşehir'in Görünmez Köyüne gelip üç gün de orada kaldık. Oradan Şarkikaraağaç'a müteveccihen yola çıktık. Hiçbir vasıta bulunmuyordu ki, binelim. Üç gün sabahtan akşama kadar yürüyor, akşam yol kenarında bir köye misafir oluyorduk. Bu şekilde Eğridir gölünün doğusuna yakın Bağlı Köyüne vardık. Orada, Terzi Hüseyin isimli bir kardeşe misafir olduk. O kardeş, bize Ali Çilingir'in adresini verdi. Sabahleyin bizi açık bir kamyona bindirerek Eğirdir'e uğurladı. O gece Kadir Gecesiydi. Geceyi Ali Çilingir Ağabeyin evinde ihya ettik. Sabahleyin Isparta'ya giden bir vasıtaya binerek, garajda indik.
"Garajda şaşkın şaşkın 'Kime soralım? Ne yapalım?' diye düşünürken, orta boylu, başı bereli, dolgun sakallı bir ihtiyarın bize doğru geldiğini gördük. Selam verdi, 'Nerelisiniz? Kimsiniz? Nereye gidiyorsunuz?' diye sordu.
"Biz, Bediüzzaman'ı ziyarete geldiğimizi söyledik. Ve kendisinin kim olduğunu sorduk. Gıyaben tanıdığımız, Sıddıklar cemaatinin reisi Süleyman Sıddık imiş. Hemen döndü, 'Beni takip edin' dedi. Boyacı Rüştü Çakın Ağabeyin işyerine götürdü. Oradan yanımıza verdikleri bir çocuk da bizi Üstad-ı muhteremin kaldığı eve götürdü. Kapıya Zübeyir Ağabey çıktı. İsmimizi, nereli olduğumuzu sordu. Her ikimiz de Konyalı olduğumuzu söyleyince, çok memnun ve mütehassis olduğunu beyan etti. 'Üstadımız ziyaretçi kabul etmiyor, ama yine de söyleyeyim' diyerek kapıyı kapattı.