ŞAHİDE ve ABDURRAHMAN YÜKSEL
Hanımlar Rehberi'ndeki "Şahide durma böyle, / Hakkı her yerde söyle/ Risale-i Nur'larla,/ İmana hizmet eyle" mısralarını okuyup hislendiğimiz Şahide Yüksel Hanımefendi ve beyi Abdurrahman Yüksel de şahidi oldukları ulvi anıları terennüm ettiler. Şahide Yüksel, Kafkas ikliminden Anadolunun sinesine esen bir yel gibi, yağan rahmet gibi, Emirdağ, Bolvadin ve Eskişehir'de; Florya'da ve Erenköy'de ikamet ettikten sonra Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Hatıralarını şöyle anlatmıştı:
"Benimle görüşmek isteyenler seninle görüşsün"
"Günlerce Emirdağ yollarına çıkar, Üstadı bir defacık görebilmek için beklerdim. Ne zaman geçecek diye gözlerim hasretle yollarda kalırdı. Emirdağ'ın Suvermez beldesi civarında rahmet suyunun arzusuyla beklerdim. Babam Eskişehir Çifteler'de imamdı. Beyim Abdurrahman Yüksel bir defasında üç ay yollarda beklediğimi duyunca bana kızdı. Sonra Üstad haber göndermişti. 'Beraber Eskişehir yoluna gelsinler' diye. Üstad Suvermez yoluna atlı faytonla giderdi. Bey, 'Gözün aydın, Bediüzzaman seni çağırıyor' diye müjdeyi vermişti bana. Sonra Üstadın arabası geldi. Üstad, 'Sen Şahide misin?' diye sordu, 'Evet' diye cevap verdim. Elini öpmek istedim, kadınlara hiç elini vermediği için, ancak cübbesinin üzerinden kolunu öpebildim. Bana dua etti, iltifat etti. 'Kızkardeşim Alime Hanımın yerine seni kabul ediyorum' diye buyurdu. Ben Kur'an-ı Kerimi okumayı bilmiyordum. 'Bilirsin, öğrenirsin' diye şefkat etti. Daktilo ile Küçük Sözler'i yazmamı söyledi. 'Benimle görüşmek isteyenlerle, sen benim bedelime görüşürsün' dedi. Daktiloda yazacağım Küçük Sözler'i gençlerin okuyabileceğini söyledi.