CEVAT ÇAĞRI
"Yirminci asrın müceddidi"
"Yeni basılmaya başlanan Sözler'in formalarını Salih Özcan ve Said Özdemir'le birlikte Emirdağ'a götürmüştük. kendilerinin yanında ve hizmetinde Mehmed Çalışkan da vardı. Bana ilk defa Salih Özcan vesile oldu. Sonra Bayram Yüksel'i gönderdiler. Daha evvel gıyaben tanıyordum. Bayram Yüksel'e araba kullanmayı öğrettim. Üstada giderken Osman Nuri Efendi hediye olarak benimle bir tesbih göndermişti. O tesbihi aldı, öptü, başına koydu. Bana hitaben, 'Ben seni Osman Nuri olarak tanıyorum, kabul ediyorum, tesbihi çekerken sizleri hatırlayacağım' dedi.
"Osman Nuri Efendi, Bediüzzaman'ı yirminci asrın müceddidi olarak tanır ve öyle ifade ederdi. Ben kendilerini Emirdağ'da ziyaret ettim. Üç-dört defa gittim. İlk Sözler'in formalarını görünce gözleri yaşardı, ağladı. Mehmed Çalışkan ve Hamza Emek de oradaydı. 'Çok şükür, ölmeden bunları gördüm' diyerek hislerini ifade etti. 'Ben vazifemi yaptım, artık siz bundan sonrasını yaparsınız' dedi.
"Üstadın yakın alakası"
"Bir defasında oğlum Ferhat'la beraber gitmiştik. Oğluma dua etti, kendi eliyle bir Risale hediye etti. O zamanlar Ankara'da hizmetler için, Bediüzzaman'ın gelip kalması için Osman Nuri Efendi bir ev yaptırmıştı. Üstadın da Ankara'ya gelip, bu evde yerleşmesini istiyordu. Üstad bunu haber almıştı. Bize hitaben, 'Osman Nuri bana ev yaptırmış, biliyor musunuz?' diye sordu. 'Evet efendim' diye cevap verdim. Bize rahat oturmamızı söyledi. Ben de, 'Rahatız' dedim. 'Yok yok, rahat otur' dedi. Salih Özcan, 'Evi yapan adam burada' diye beni gösterdi. Üstad 'Ne? Niye söylemiyorsun?' dedi. 'Huzurunuzda, ben demek için teeddüb ederim, utanırım' deyince, 'Gel gel, şöyle yanıma otur' diyerek bana iltifat etti. 'Anlat bakalım, çivisinden başlayarak anlat, kimler yardım etti medrese için?' Benim başımda şapka vardı. Üstadın nezaketine bak ki, bana, 'Şapkayı çıkart' demedi. 'Sizce mahzurlu değil mi efendim anlatmak?' 'Yok yok, olduğu gibi anlat' dedi.