Hocalarda bulunması îcabeden vasıflardan biri olan vakar; heybet, sabır, ağırbaşlılık, ağırmeşreblik, matluba teveccüh hususunda temkin ve teennî göstermek demektir.
Vakarın alameti ferdin cemiyet içinde ve yalnızken aynı durumu muhafaza etmesidir. Ağırbaşlı olmak büyüklenme hali değildir. Aksine ilim ve hilimden doğan bir fazilettir. Vakarlı bir insanda acelecilik, her yere girip çıkma, lüzumsuz sorular sorma yersiz hareketler yapma, bilgiçlik taslama gibi davranışlar bulunmaz. Bu hususta Peygamberimiz:
تعلموا العلم وتعلموا للعلم الوقار والسكينة
“İlim öğreniniz, ilim için vakar ve sekînet öğreniniz.”
Hz Ali efendimiz de ilmin vakar ve hilm ile süslenmesi gerektiğini ifade etmektedir. İmam-ı Malik hazretleri, Harun Reşid’e şöyle yazmıştı:
“İlim öğrendiğin zaman onun eseri, sekîneti, alâmet ve vakarı üzerinde görülmeli.”
Yine Peygamber efendimiz (S.A.V):
ألتأنى من الله والعجلة من الشيطان
“Yavaş ve yumuşak hareket etmek Allah’tan, acele etmekte şeytandandır.”, buyurmaktadır.
Vakar, hocanın tavır ve hareketlerinde, kıyafetinde, duruşunda, oturuşunda, yürüyüşünde görülmelidir.
Ciddiyet ve vakar sahibi olmak şen olmaya, yeri geldiğinde latife yapmaya mani değildir. Ayrıca vakar, tekebbürle karıştırılmamalıdır. Birbirine yakın görülseler de ikisi arasındaki fark, hakiki elmasla sun’î elmas arasındaki fark gibidir.