Müslümanız Elhamdülillah. Soranlara böyle diyoruz. Ama ne kadar Müslümanız? Müslümanlığın neresindeyiz? İslam hayatımızın neresinde? Bizi gören ne der? Müslüman’a mı benziyoruz? Münafığa mı benziyoruz yoksa kafire mi benziyoruz? Bu sorularla pek ilgilenmiyoruz.- Peygamberin Ashabına eşsiniz” derler.
Ben kimim? Sen kimsin? Biz kimiz? Cevap zor değil “Müslümanız” Müslüman nasıl olur? Müslüman olmak neyi gerektirir? Müslüman olmanın vasıfları nelerdir ? Bu günkü yaşayışımız,Müslüman olarak can vermeye yeterlimi? Bu gibi soruların cevabını bir kısmımız bilmiyor, bir kısmımızda söyleyemiyor.
Sözümüz, işimiz ve hayatımız Kur’an ve sünnetin düzenlediği gibi değilse, kimse güzel bir ölümde öleceğini ve ölüm ötesinin güzel olacağını zannetmesin.: “Müslüman olarak yaşayın; Müslüman olarak can verin” diyor. Müslüman olarak yaşayamazsak, imanla gitmek nasip olmaz. O zaman tekrar dönüş için yalvaranlardan, mühlet isteyenlerden ve “keşke, keşke” diyenlerden oluruz.
Çoğumuz İslam kimliğimiz ortaya çıksın istemiyoruz. Bize “Müslüman” deyiverirler endişesini taşıyoruz. Adeta dinimizden, dindarlığımızdan utanıyoruz Rengimizi belli etmeyelim, kimliğimiz ortaya çıkmasın diye taviz üstüne taviz veriyoruz.
Unutmayalım insanların hakkımızdaki şahadetleri çok önemlidir. İnsanların yanında ne kadar Müslüman’sak,
Her şey bizim için imtihandır
Bir adam siyah tenli birisini görmüş, manalı manalı bakmış Rengi siyah olan adam demiş ki:
- Ne o boyacıyı mı beğenmedin, boyayı mı beğenmedin? Ben rengimin böyle olmasını kendim istemedim. Yaratan öyle münasip görmüş, öyle yaratmış.
Diğer taraftan Yusuf Peygamber güzelliği ile imtihana tabi tutulmuştur.
Bir kısım insan “ne derler” telaşı ile günaha razı oluyor münafıklığa razı oluyor sevaplardan mahrum kalmaya razı oluyor. ayağım kayıverir endişesini taşımıyor .
Adamın biri dar yerlerden hep korkarmış, ölmüş, tabuta koymuşlar, kaçamamış, tabutu götürenler “yazık oldu genç yaşta öldü” diyorlarmış, yakınları da ağlıyormuş…
Adamın yapılacak o kadar çok işi varmış ki, canını alırken Azrail sormamış bile… O’ hala o işlerini, dünyadaki yakınlarını düşünüyormuş ve üzülüyormuş.
Bir ses: “geçti” “geçti” diyormuş
O sevdiği kimseler, namaz kılıp, mezarlığa götürüp, karanlık, dar, korkulu bir çukura; böceklerin, yılanların, akreplerin uğradığı kabre gömmüşler o:
- Gitmeyin, beni burada yapayalnız bırakıp nereye gidiyorsunuz? Diye bağırıyormuş.
Yanındaki mezardan bir ses “ Sus, ne bağırıp duruyorsun, onlar seni duymaz ve burada bağırılmaz” demiş.
Bir başka ses de:
-Kabirde mi uyandın? “yazık, yazık” demiş ve : “ geçti geçti” diye ilave etmiş.
Bundan sonra demiş ki:
- Eyvah! Yazık oldu bana , şimdi ne olacak benim halim!...
Kendimize gelişimiz, uyanışımız kabre kalmasın.
Herkes kendini hesaba çekmelidir:
-Kimsin, nesin?
- Müslüman
-İslam’ın hangi meziyetine sahipsin?
-…
-Lüks hayat, yasak bölge ve günah adamı olmakla mı?
Yatağında yatan felçli gibi. Kalk diyorsun kalkılmıyor. Ol diyorsun olunmuyor. Öl diyorsun ölünmüyor
-Kur’an’la bağlarım nasıl diyen çok az kimse var.
- Peygamberlerin sünneti hayatımın neresinde diye düşünen kaç kişi var?
-
- Nasıl Müslümanlık bu? Bu hal bizi nereye götür?...
Hasan-ı Basri’nin halini görenler ona:
-Nasıl olur? Siz onları görseydiniz onlara deli derdiniz. Onlar sizi görmüş olsaydı Müslüman demezdi, der. Müslüman hayatını İslam’a göre tanzim etmeye, İslam’ın gerektirdiği gibi yaşamaya mecburdur.
Günümüz insanı, bir hareketi, bir hali ve içinde bulunduğu guruba göre değerlendirmek hatası ile karşı karşıyadır
Başkalarını Müslümanlıktan soğutmak, iğrendirmekten de sakınılmalıdır. Lod hadley: “Kur’an’a baktım imrendim,sözde inanlara baktım iğrendim. Sözde inananlar ki benim elli sene geç Müslüman olmanın müsebbibidir”der.
Özetle Müslüman “İnandım” dedikten sonra kendini küfre götürecek davranışlardan kaçınır inancını gururla şerefle temsil eder. İnancına uymayanı teklife “Ben Müslüman’ım,
Rabbim, bizi Müslüman olarak yaşat, Müslüman olarak canımızı al ve Müslüman olarak haşret. Bizi dünyada hidayet nasip et.
Gayret bizden, hidayet
Alıntı
Cevap: İslâM KİMLİĞİ
Allah c.c. razı olsun ablacım...
