Erenlerin sohbeti
Erenlerin sohbeti, ele giresi değil
Sohbete kavuşanlar, mahrum kalası değil

Gezmek gerek her yeri, bulmak için, bir eri
Sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil

Akarsuyun başına, kapalı desti konsa
Kırk yıl, orda dursa da, âbı alası değil

Sohbet, kalbi eder pak, ona imrenir eflâk
Âdemi, arif eden, tacı hırkası değil

Önce iman etmeli, haramdan, el çekmeli
Ruh gıdasın bilmeli: Badem helvası değil

Herkesin var bir kesi
Herkesin var bir kesi,
Ben bi kesin, yok kimsesi

Ben bi kesin, sen ol kesi
Ey kimsesizler kimsesi

Silsile-i aliye
Nebi, Sıddîk ve Selman, Kasım, Cafer, Bistami
İrfan kaynağı oldu, Ebül-Hasen Harkani

Ebu Ali Farmedi geldi sonra bu meydana
Çok Veli yetiştirdi, hem Yusüf-i Hemedani

Abdülhalık Goncdüvani, marifetler semasında
Dünyayı aydınlattı, hem Arif-i Rivegeri

Mavera-ün-nehr ili, Tur-i Sina gibi oldu
Nurlandıranlardan biri, Mahmud-i İncirfagnevi

Ali Ramitenidir Azizan ve piri Nessac
Çok keramet gösterdi, Muhammed Baba Semmasi

Seyyid Emir Gilal de, ilim deryasında sadef
Andan meydana geldi, Behaüddin-i Buhari

Alaüddin-i Attar, zamanının kutbu idi
Yakub-ı Çerhide oldu zahir, envar-ı rahmani

Ubeydüllahi Ahrar ve kadi Muhammed Zahid
Derviş Muhammed geldi ve Hacegi Muhammed Emkenegi

Baki billahdan gelen, nurlara kendi de katıp
Binlerce kalb temizledi, İmam-ı Ahmed Rabbani

Urvet-ül-vüska Masum ve Seyfeddinle seyyid Nur
Ve Mazherle Abdüllah, sonra Halidi Bağdadi

Feyiz verdiler bunlar da, sonra bu nuru Abdüllah
Anadolu’ya yaydı, hem de Taha-yı Hakkari

Hem seyyid-i Salih de, kardeşin yerini tutup
Fena-fillaha kavuştu Sıbgatullah-i Hizani

Bu üç Velinin sohbetlerinde yükselip
Mürşid-i kâmil oldu, seyyid Fehim-i Arvasi

Bu otuzdört Velinin kalbleri, bir ayna gibi
Yaydılar hep cihana, envâr-ı Resulillahi

Bütün bu nurlar en son, toplandı bir hazinede
İsmi bu hazinenin: Abdülhakim-i Arvasi

Dua edeceğin zaman, Silsileyi oku heman
Salihleri söyleyince, yağar rahmeti Rahman

Selam olsun, dua olsun, bu yazardan daima
Silsile-i aliyyenin ervahına ya Sübhan