***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


gözüne dünya kaçmak..
...Müteasıp geçinen çoğu aileler evlatlarının sokaklara meydanlara çıkmasını, direnmesini, mücadele vermsini, başkaldırmasını ayıp sayıyor, ahlâksızlık olarak görüyor. onlara göre edepli, ahlâklı olmak; uyumlu, halim selim, suya sabuna dokunmayan, sümsük bir kişiliğe sahip olmak demek, onlara göre kendilerine dokunmyan yılan biin yaşasın..
şimdi aartık,dilenenleri ve direnenleri, zaman kendi tanıyor tesbit ediyor. Herkes kutsal saydığı ile, biriktirdikleriyle, önemsedikleriyle imtihan oluyor.. zamanın süreçi, herkesin yüreğini yokluyor. zihnini, kesesini, kasasını, ilkesini, hedefini, anlayışını sarsıp sorguluyor. hepimizi bir şekilde kuşatan zulmü, karanlığı ve kirlenmeyi ne zikrometreler def edebiliyor, ne okunmuş cevşen-i kebirler ne de idraksiz başları çevreleyen sarık ve takkeler. kokuşmuşluğu ne hacı yağları, misk ü amberler giderebiliyor ne de kolonyanın yerini tutan gülsuyu.Ne entel ağabeylerin konferansları nede akademik gevezelikler koşmuyor koşmuyor artık kimsenin yardımına; takiyyeci, yada taassupcu yada özür dileyici, mistik işgüzarlıklar da.
Evet… Değil mi ki korkaklık, siniklik uzlaşma ılımlılaşma kanaralaşma ve iş bitirmenin adı ahlâklılık, dengelilik ılımlılaşma olmuştur; yüreklerdeki heyelan kolay kolay durulmaz artık.. hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışmak, dünyaya bağlanmak bu ahlâkın, bu anlayışın bu ılımlılşmanın doğal bir uzantısıdır nasıl olsa... Yiğitliği en çok inciten, insanı en çok üzen şey ise ihanete uğramak, arkadan vurulmak, salak yerine konmaktır.
.İsrail'in,Amerika'nın mazlum halklara yağdırdığı tonlarca bombanın, füzenin gürültüsü kulaklarımıza pek çalınmıyor ama Allah için, şu bariz güzel sesli sanatcı ezanı çok güzel okuyor ekranlarda o hoca efendiyi beğenmesseniz diğer hacı efendi naralarını dinlemek için alternatifleriniz çok nasılsa..
gözüne dünya kaçanların, özünden iman onur hüseynii direniş bilinç ve şevkü azim; gönlünden de ahiret bilinci ve Allah korkusu yavaş yavaş kaçıp uzaklaşarak terk-i diyar etmektedir...
Tüm bunları düşünürken; Filistin'de intifâda çocuğunun attığı taş, sanki başımıza değecek gibi. Evrensel bir sorumluluğun ağırlığı kuşatıyor çepeçevre dünyamızı, başımızı kaldıramıyoruz. "Kaldır başını, gör beni!" diyor. Aynı dünyanın insanıyız... Aynı zulme mâruz mazlumlarız. Aynı peygamberin ümmeti. Aynı Kitab'ın muhâtabı olan bizler... Yoksa?
Başımızı kaldırıp kendimize ördüğümüz dünyanın dışına uzanabilmek... Beton yığını binaların gurbetinde yalnızlaşan boynu büküklerin dünyası ile tanışmak... Başımıza gelen her musîbet kendi ellerimizle işlediklerimizden dolayı değil mi? Bizler değil miyiz birbirimizin etini yiyen? Rüzgârımızı götüren nizâlarımız, cedelleşmelerimiz son buldu mu acaba? Atâlet, zâfiyet ve zillet neyin ürünü? Kardeşlik hukuku, uhuvvet, muhabbet, merhamet kimler için? Gıybet, haset, zan... Yaralı gönüller, sönen ümitler, tükenen özgüven... Kim kimin yüzüne nasıl bakacak? Kardeşinin izzet-i nefsini kendine tercih etmeden...
Bu terk edilen Kitab'ı nerde talim edelim Allah'ım? Bu Devrimci Kur'a-ı kimin evinde okuyalım? Karun kim, nerde bulalım Ebuzer'i?
ürküp korkmadan, güvenerek kimin elinden tutalım kim sarsın kanayan parmağımızı..Allah'ım, kimin suratına tükürelim..
selametleb] (alıntı)