Sayfa 16/34 İlkİlk ... 1415161718 ... SonSon
334 sonuçtan 151 ile 160 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #151
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 150. Mektup

    Bu mektûb, hâce Muhammed Kâsima gönderilmisdir. Aranilmaga, gönlünü vermege lâyik olan ancak Vâcib-ül-vücûd teâlâ oldugu bildirilmekdedir:

    Hâce Muhammed Kâsim kardesimizin oksayici mektûbu geldi. Bizleri sevindirdi. Dünyâ islerinin bozuk gitmesinden ve hâlinizi toparlayamadiginizdan hiç sikilmayiniz! Çünki dünyâ isleri, üzülmege degmez. Bu dünyâda olan hersey geçecek, yok olacakdir. Allahü teâlânin râzi oldugu seylerin arkasinda kosmak lâzimdir. Güç olsa da, kolay olsa da, bunlari yapmaga çalismalidir. Aranilacak, gönül verilecek (Vâcib-ül-vücûd)dan, ya'nî hep varligi lâzim olandan baska hiçbir sey yokdur. Hele sizin gibi kiymetli ve aklli insanlarin, geçici, yok olucu seylere gönül vermesi, pek yazik olur. Bununla berâber, bir hizmet ve bir is için isâret buyurulursa, onu seve seve yapariz. Vesselâm.

  2. #152
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 151. Mektup

    Bu mektûb, mîr Mü'min-i Belhîye yazilmisdir. Hocalarimizin ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm" yolunun büyüklügü ve bu büyüklerin kullandiklari (Yâd-i dâst) kelimesinin ne demek oldugu bildirilmekdedir:

    Fârisî misra' tercemesi:

    Her ne olursa olsun, sevgiliden konusmak dahâ tatli!

    Yüksek hocalarimizin ?kaddesallahü teâlâ esrarehüm" yolunda çok söylenilen (Yâd-i dâst) demek, Zât-i teâlânin devâmli huzûru, berâberligi demekdir. Sü'ûn ve i'tibârât da arada olmaksizin zuhûrudur. Eger huzûr olup, sonra gayb olursa, ya'nî sü'ûn ve i'tibârât perdeleri aradan kalkar, sonra yine araya girerse, bu büyükler böyle simsek gibi çakip hemen gayb olan (Tecellî-i zâtî)ye kiymet vermezler. Yâd-i dâst, gayb olmayan huzûrdur. Ya'nî, sü'ûn ve i'tibârât perdeleri araya girmeyen, hiç gayb olmayan, devâmli olan Tecellî-i zâtîdir. Yâd-i dâst, bu yolun sonunda ihsân edilir. Bu makâmda, tâm olgun Fenâ hâsil olur. Perdeler hiç araya girmez. Perdeler araya girerse, huzûr kalmaz. Gaybet olur. Buna Yâd-i dâst denmez. Görülüyor ki, bu büyüklerin sühûdü, tâmdir ve olgundur. Fenânin olgun olmasi ve bekânin tam olmasi da, sühûdün olgun ve tâm olmasina baglidir. Fârisî misra' tercemesi:

    Gülbagçemi gör de, behârimi anla!

  3. #153
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 152. Mektup

    Bu mektûb, nakîb seyyid seyh Ferîde yazilmis olup, Resûlullaha itâ'at, Allahü teâlâya itâ'at demek oldugu bildirilmekdedir:

    Cenâb-i Hak, Nisâ sûresi, yetmisikinci âyetinde, Muhammed aleyhisselâma itâ'at etmenin kendisine itâ'at etmek oldugunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resûlüne ?sallallahü aleyhi ve sellem" itâ'at edilmedikçe Ona itâ'at edilmis olmaz. Bunun pek kat'î ve kuvvetli oldugunu bildirmek için, âyet-i kerîmede, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurdu ve ba'zi dogru düsünemiyenlerin, bu iki itâ'ati birbirinden ayri görmelerine meydân birakmadi. Allahü teâlâ, yine Nisâ sûresinin, (Kâfirler, Allahü teâlânin emrleri ile Peygamberlerin emrlerini birbirinden ayirmak istiyor. Yehûdîler diyor ki, biz Mûsâ aleyhisselâma inaniriz. Îsâ ile Muhammed aleyhimesselâma inanmayiz. Hiristiyanlar ise, yalniz Îsâ aleyhisselâma inanip, ona hâsâ, Allahü teâlânin oglu diyor. Bu inanislari ve dinleri kiymetsizdir. Hepsi kâfirdir. Bunlarin hepsine Cehennem azâbini, çok aci azâblari hâzirladik) meâlindeki yüzkirkdokuzuncu âyetinde, bu iki itâ'ati ayri görenlerden sikâyet buyurmakdadir.

    Mesâyih-i kirâmdan birkaçi, ask serhoslugu ve kendinden geçdikleri zemânda, bu iki itâ'atin birbirinden ayri oldugunu gösteren sözler söylemislerdir. Birini ötekinden dahâ çok sevdigini bildirmislerdir. Isitdigimize göre, sultân Mahmûd-i Gaznevî, bütün Asyâya hâkim oldugu zemânda, Harkan sehrine yakin gelmisdi. Adamlarindan birkaçini, Harkana, Seyh Ebül-Hasen-i Harkânî hazretlerinin huzûruna göndermisdi. Seyh hazretlerini yanina çagirmisdi. Seyh hazretleri gelmek istemezse, (Allahü teâlâya ve Onun Resûlüne ve siz müslimânlardan olan âmirlere itâ'at ediniz!) meâlindeki âyet-i kerîmeyi kendisine okuyunuz, demisdi. Sultânin adamlari, seyh hazretlerinin gelmek istemedigini görerek, bu âyet-i kerîmeyi okudular. Seyh hazretleri buna karsilik, (Allahü teâlânin itâ'atine o kadar çok dalmis bulunuyorum ki, Resûle itâ'at etmekden hayâ ediyorum. Âmire itâ'ate vakt nerede?) buyurdu. Seyh hazretlerinin bu sözü, Allahü teâlânin itâ'atini, Resûlünün itâ'atinden ayri bildigini göstermekdedir. Bu söz, dogru yoldan ayrilmis olmanin alâmetidir. Hâlleri dogru olan büyükler, böyle sözler söylemezler. Islâmiyyetin ve tarîkatin ve hakîkatin bütün basamaklarinda, Resûlullaha itâ'atin, Allahü teâlâya itâ'at oldugunu bilirler. Resûlullaha itâ'at ile olmayan Allaha itâ'atin, dalâlet, sapiklik olduguna inanirlar. Yine isitiyoruz ki, Mehene sehrinin seyhi, seyh Ebû Sa'îd-i Ebül Hayr ile oturuyordu. Horasandaki seyyidlerin büyüklerinden olan Seyyid Ecel de yanlarinda idi. Sü'ûru yerinde olmiyan bir meczûb içeri girdi. Seyh hazretleri, bu meczûbu, seyh Ecelin üst yanina oturtdu. Bu hâl, seyyide agir geldi. Seyh hazretleri, seyyide dönerek, (Size olan saygimiz, Resûlullahi sevdigimiz içindir. Bu meczûbu ise, Allahü teâlâyi sevdigimiz için yüksek tutuyoruz) dedi. Allahü teâlânin sevgisi ile, Resûlullahin sevgisini ayird eden, böyle sözleri de, dogru yolun büyükleri uygun görmezler. Allah sevgisinin, Resûlullaha olan sevgiden çok olmasinin, tarîkat serhoslugundan ileri geldigini bilirler. Böyle sözlerin söylenmesine izn vermezler. Su kadar var ki, vilâyet derecelerinde yükselmis olanlarda, Allahü teâlânin sevgisi dahâ çokdur. Peygamberlerin yüksekliginden birseyler edinenlerde ise, Resûlullahin sevgisi dahâ çok olmakdadir. Allahü teâlâ, hepimize, Resûlullaha itâ'at etmek nasîb eylesin! Çünki bu itâ'at, Allahü teâlâya itâ'at demekdir.

  4. #154
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 153. Mektup

    Bu mektûb, meyân seyh Müzzemmile yazilmisdir. Mâ-sivâya köle olmakdan büsbütün kurtulmak, mutlak fenâ ile oldugu bildirilmekdedir:

    Gönderdiginiz mektûb geldi. Bütün ni'metleri gönderen Allahü teâlâya hamd ve sükr olsun ki, kendini arayanlari sikinti ve üzüntü içinde tutmakdadir. Bu üzüntüyü vererek, kendinden baskasi ile râhat etmekden kurtarmakdadir. Fekat, Ondan baska seylere köle olmakdan büsbütün kurtulabilmek için, mutlak fenâya kavusmak lâzimdir. Mâ-sivânin gönül aynasindaki görüntülerini büsbütün yok etmek lâzimdir. [(Mâ-sivâ), Allahü teâlâdan baska hersey demekdir. Ya'nî bütün mahlûklar demekdir.] Hiçbirsey bilmemek ve hiçbirseyi sevmemek ve Hak teâlâdan baska dilek istek kalmamak lâzimdir. Böyle fenâ hâsil olmazsa, birseye kavusulmaz. Kendini Hak teâlâdan baska birseye bagli sanmaz ise de, böyle zan etmesi, dogru olmaz. Zan etmekle, isin dogrusu degismez. Fârisî misra' tercemesi:

    Bu ni'meti bakalim kime verirler?

    Hâllere, makâmlara baglanmak da, mâ-sivâya gönül vermek demekdir. Artik, baska seylere baglanmanin ne olacagini düsünmelidir? Fârisî beyt tercemesi:

    Küfr olsa da, îmân olsa da, her dilek,
    Dosta kavusmaga engel olurlar hep!

    Ayriligimiz uzun sürdü. Firsat, büyük ni'metdir. Arkadaslariniz, olgun kimseler ise, onlardan izn almakda niçin gecikiyorsunuz? Eger olgun degillerse, izn almaga ne lüzûm var? Allahü teâlânin râzi olmasini düsünmek lâzimdir. O râzi olunca, baskalari ister râzi olsunlar, ister olmasinlar. Onlar râzi olmazlarsa, ne çikar? Fârisî misra' tercemesi:

    Sevgili râzi olunca, hersey râzi olmus demekdir.

    Maksad, dilek, yalniz Hak teâlâ olmalidir. Onunla birlikde, her ne olursa olsun güzeldir. Onunla birlikde olmiyan hersey, olmaz olsun. Fârisî misra' tercemesi:

    Yanagim burda iken, sen güle bakiyorsun.

    Vesselâm.

  5. #155
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 154. Mektup

    Bu mektûb, yine meyân seyh Müzzemmile yazilmisdir. Kendinden geçmek ve kendinde ilerlemek lâzim geldigi bildirilmekdedir:

    Hak teâlâ, kendisi ile bulundursun! Bir ân baskasina birakmasin! Yâ Rabbî! Bizi kendimize bir ân birakma! Birakirsan, helâk oluruz. Dahâ az da birakirsan, yok oluruz. Insanin basina belâlarin gelmesine sebeb, kendine düskün olmasidir. Kendi kendisinden kurtulursa, Allahü teâlâdan baska seylere düskün olmakdan kurtulur. Puta tapanlar, kendilerine tapmakdadirlar. Câsiye sûresinin yirmiikinci âyetinde meâlen, (Kendi nefsine tapanlari gördün mü?) buyuruldu. Fârisî misra' tercemesi:

    Kendini birakmak, pek hos olur ve râhat!

    Kendini birak, bana gel! Kendinden geçmek, farz oldugu gibi, kendinde ilerlemek de lâzimdir. Çünki O, bu yolculukla bulunabilir. Kendinden disarda yapacagin yolculukla bulamazsin! Fârisî beyt tercemesi:

    Her ne varsa sendedir, yok sanma!
    Kör gibi, her yana el uzatma.

    (Seyr-i Âfâkî), ya'nî insanin disindaki yolculuk, insani uzaklasdirir. (Seyr-i Enfüsî), ya'nî, insanin kendinde yapdigi yolculuk, aranilana kavusdurur. Sühûd ariyor isen, kendindedir. Ma'rifet istiyorsan, kendindedir. (Hayret), ya'nî anliyamayip sasirip kalmak ise, yine kendindedir. Insanin disinda ayak basacak yer yokdur. Söz nereye uzandi? Iyi düsünemiyenler, bu sözümü hulûl veyâ birlesmek sanacak. Böylece dogru yoldan kayacak, dalâlete düsecek. Fârisî misra' tercemesi:

    Burda hulûl, birlesmek, küfr olur, iyi bil!

    Bu makâmlara varmadan, anlamadan önce, bunlari düsünmek câiz degildir. Allahü teâlâ, bizi ve sizi râzi oldugu yolda bulundursun ?alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehiyye"! Hâllerinizi yaziniz! Çok fâideli olur. Çesidli baglantilariniz var ise de, bunlardan kurtulunuz. Bunlar, yâ varmis, yâ yokmus, esid tutunuz! Vesselâm, vel-ikrâm.

  6. #156
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 155 Mektup

    Bu mektûb, yine meyân seyh Müzzemmile yazilmisdir. Kendi aslina dönmesini dilemekdedir:

    Hak teâlâ, kendi ile bulundursun! Fârisî beyt tercemesi:

    Allahdan baska her neye tapilsa, hepsi hiçdir!
    Yaziklar olsun ol kimseye ki, bir hiç iledir!

    Cemâzil-evvel ayinin birinci Cum'a günü Dehli sehrini dolasmakla sereflendik. Muhammed Sâdik da birlikdedir. Allahü teâlâ dilerse, birkaç gün burada kalip, vatanimiza çabuk dönecegiz. (Vatan sevgisi îmândandir) hadîsi sahîhdir. Zevalli nereye gidecek? Alni, Allahü teâlânin irâdesine baglidir. Hûd sûresinin ellialtinci âyetinde meâlen, (Yeryüzünde yürüyenlerin hepsinin alnindan tutucudur) buyuruldu. Nereye kaçilabilir? Zâriyât sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâya kosunuz!) buyuruldu. Ondan, yine Ona kaçiniz demekdir. Her ne olursa olsun, asli temel olarak bilmeli, ondan çikan dallari, ona bagli bilmeli, asla sarilmalidir. Fârisî beyt tercemesi:

    Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden baska,
    Hepsi câna zehrdir, seker gibi de olsa!

  7. #157
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 156. Mektup

    Bu mektûb, yine meyân seyh Müzzemmile yazilmisdir. Ehlullahin sohbetinde bulunmasini dilemekdedir:

    Kâdîzâde Câlendehr ile gönderdiginiz mektûb Dehlide geldi. Elhamdülillah ki, fakîrlere karsi olan sevginiz çokdur. (Buhârî)de ve (Müslim)de bildirilen, (Kisi, sevdigi ile berâberdir) hadîs-i serîfine göre, onlarla birlikdesiniz. Zemân bakimindan, Receb ayi yaklasdi ise de, fekat çok uzak görünüyor. Fârisî beyt tercemesi:

    Dost ayriligi, az olsa da, az degildir!
    Gözde kil parçasi da olsa, çok görünür.

    Hak sâhiblerinin haklarini yerine getirmek için yapmak istediginiz seyleri, hemen yapiniz. Receb ayina kadar biz de burada kalacagiz. Herseyin dogrusunu ancak Allahü teâlâ bilir. Hersey Onun huzûruna çikacakdir. Ömrünüzün birkaç gününü dervîslerle birlikde geçirmek için ugrasiniz! Kehf sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Rablerine sabâh aksam düâ eden ve Ona kavusmak istiyenlerle birlikde bulun ve sabr eyle! Onlardan baska bir yere bakma!) buyuruldu. Bu âyet-i kerîmede, Hak teâlâ sevgili Peygamberine Allah adamlari ile birlikde bulunmasini emr buyuruyor ?aleyhi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ ve minettehiyyâti eymenühâ". Büyüklerden biri buyurdu ki, (Ilâhî! Dostlarini öyle yapdin ki, onlari taniyan seni buldu. Seni bulmadikça, onlari tanimadi). Allahü teâlâ, bizi ve sizi, bu yüksek ve serefli insanlari sevmekle rizklandirsin!

    Dinle! Nemâz kilmiyanin hakkinda Allah, ne demis,
    Çiksin yer ile gökümden, baska ma'bûd, bulsun demis.
    Getirdi Kur'âni Resûl, etmedi ba'zisi kabûl.
    Bir vakt nemâzi kilmiyan, Cehennemde yansin demis.

  8. #158
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 157. Mektup

    Bu mektûb, hakîm Abdülvehhâba yazilmisdir. Allah adamlarinin yanina giden kimsenin, kendini bos bulundurmasi lâzimdir. Böylece, dolu olarak döner. Herseyden önce, i'tikâdi düzeltmek lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Iki kerre buraya kadar yoruldunuz. Ikisinde de çabuk kalkdiniz. Sohbetin haklarindan birkaçini yerine getirmege vakt olmadi. Müslimânlarin bir araya gelmesi, yâ istifâde etmek veyâ fâide vermek içindir. Bu ikisinden biri bulunmiyan toplulugun hiç kiymeti yokdur. Din büyüklerinin yanina bos olarak gelmelidir ki, dolmus olarak dönülebilsin. Onlarin acimasi, ihsânda bulunmasi için, bos oldugunu bildirmek lâzimdir. Böylece feyz, ihsân yolu açilir. Dolu gelmek, dahâ doldurarak dönmek iyi olmaz. Çok dolmak, doydukdan sonra, dahâ almak hastalikdan baska birsey yapmaz. Ihtiyâcsizlik, azginliga sebeb olur. Hâce Naksibend ?kaddesallahü sirreh" hazretleri buyurdu ki, (Önce hastanin yalvarmasi lâzimdir. Sonra, gönlü kirik olan, ona teveccüh eder). Görülüyor ki, teveccühe, ihsâna kavusmak için, yalvarmak lâzimdir. Böyle olmakla berâber, ilm ögrenmekde olan bir tâlib gelip, size göndermek için mektûb isteyince, onun böyle gelmesini bir hak sayarak, bu hakki ödemek lâzim oldugunu düsündüm. Geçmisdeki haklarinizi ve simdiki hakki karsilamak için, vakt ve hâle göre, birkaç kelime yazarak gönderiyorum. Herseyin dogrusunu Allahü teâlâ bildirir. Herkesi dogru yola kavusduran ancak Odur.

    Ey mes'ûd kardesim! Bize ve size herseyden önce lâzim olan, i'tikâdi Kitâba ve sünnete uygun olarak düzeltmekdir. Dogru yolun âlimlerinin, ?Allahü teâlâ onlarin çalismalarina iyi karsiliklar versin!" Kur'ân-i kerîmden ve hadîs-i serîflerden anladiklarina ve bildirdiklerine uygun olarak i'tikâd etmek lâzimdir. Çünki, Kitâbdan ve sünnetden bizim ve sizin anladiklarimizin hiç kiymeti yokdur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladiklarina uymak lâzimdir. Bizim anladiklarimiz, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladiklarina uymuyor ise, hiç kiymeti olmaz. Çünki her bid'at sâhibi, [türedi reformcular] ve dogru yoldan kayarak dalâlete düsenler, sapik bilgilerini ve bozuk islerini, Kur'ân-i kerîmden ve hadîs-i serîflerden anladiklarini ve bu iki kaynakdan çikardiklarini söylemekdedirler. Bu sözleri çok yanlis ve haksizdir.

    Ikinci olarak hepimize lâzim olan sey, ahkâm-i ser'iyyeyi ögrenmekdir. Ya'nî halâli, harâmi, farzi, vâcibi ögrenmekdir.

    Üçüncü olarak hepimize lâzim olan sey, bütün islerimizi, ögrendiklerimize uygun yapmakdir.

    Dördüncüsü, kalbin tasfiyesi ve nefsin tezkiyesidir ki, bu ikisi tesavvuf büyüklerine mahsûsdur ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm".

    I'tikâdi düzeltmeden önce ahkâm-i ser'iyyeyi ögrenmenin hiç fâidesi olmaz. Bu ikisi birlikde düzelmedikce de, ibâdetlerin fâidesi olmaz. Bu üçü birlikde yapilmadikca, tezkiye ve tasfiye hiç yapilamaz. Bu dört temel vazîfe, yardimcilari ve temâmlayicilari ile birlikde yapilmalidir. Meselâ, farzlar, sünnetleri ile birlikde yapilmalidir. Farzlarin yardimcisi ve temâmlayicisi, sünnetlerdir. Bunlardan biri yapilmadikca, geriye kalan hersey lüzûmsuzdur ve fâidesizdir. Böyle lüzûmsuz seylere, (Mâlâya'nî) denir. Hadîs-i serîfde, (Bir kimsenin müslimânliginin güzelligi, mâlâya'nîden kaçmasi ve lüzûmlu seyleri yapmasi ile anlasilir) buyuruldu. Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânin izinde yürüyenlere selâm olsun ?aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vettehiyyât"!

  9. #159
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 158. Mektup

    Bu mektûb, seyh Hamîd-i Bingâlîye yazilmisdir. Sâliklerin yaradilislarina göre, yükseldikleri mertebeleri bildirmekdedir:

    Sâliklerin yaradilislarina göre, kemâl mertebeleri baska baska olur. Kemâl mertebelerinin dereceleri kemiyyet ya'nî sayi bakimindan veyâ keyfiyyet ya'nî güzellik bakimindan veyâ her iki bakimdan da, birbirinden ayrilirlar. Çok kimsenin kemâli, ya'nî yüksekligi, (Tecellî-i sifâtî) iledir. Baskalarinin kemâli (Tecellî-i zâtî) iledir. Her iki tecellînin de çok çesidleri vardir. Çesidler birbirlerine benzemezler. Bu tecellîlere kavusan kimseler arasinda da çok baskalik vardir. Çok kimselerin kemâli kalbin selâmeti ve rûhun halâsi iledir. Baskalarinin kemâli, bu ikisi ile birlikde, sirrin da sühûdü iledir. Bu üçüncü kemâl ise, bu üçü ile birlikde, hafînin hayreti iledir. Bir dördüncü kemâl dahâ vardir ki, bu dördü ile birlikde, ahfânin kavusmasi iledir. Bunlar, Allahü teâlânin öyle bir ihsânidir ki, diledigine verir. Allahü teâlâ, büyük ihsân sâhibidir. Bu mertebelerin herhangi birisinde kemâl hâsil oldukdan sonra, yâ geriye inilir, yâhud, o makâmda kalinir. Geriye inenler, tekmîl ve irsâd makâmina kavusur. Allahü teâlânin kullarini da'vet için, onlara fâideli olmak için, Hakdan halka dönerler. Ikinciler kendilerini gayb ederler. Insanlardan uzak yasarlar. Geçmisde ve gelecekde selâmetde olunuz!

  10. #160
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 159. Mektup

    Bu mektûb, Serefeddîn Hüseyn-i Bedahsîye yazilmisdir. Merhûm babasi için sabr dilemekdedir:

    Basa gelen belâlar, sikintilar, her ne kadar aci ve üzücü görünür ise de, bâtina ya'nî kalbe, rûha tatli gelmekdedir. Çünki, beden ile rûh birbirinin ziddi, tersi gibidir. Birine aci gelen, ötekine tatli olmakdadir. Yaratilisda duygusuz olan, bu ikisinin ters oldugunu ve hâllerini, özelliklerini ayiramaz. Böyle kimseleri hesâba katmiyoruz. Bu sözlerimizi onlar için bildirmiyoruz. A'râf sûresinin yüzyetmissekizinci âyetinde meâlen, (Onlar, hayvanlar gibidir. Dahâ da asagidirlar) buyuruldu.

    Fârisî beyt tercemesi:

    Kendinden haberi olmayan kimse,
    Nerede kaldi baska seyleri bile?

    Bir kimsenin rûhu alçalarak beden mertebesine yerlesse ve Âlem-i emri, âlem-i halkina baglansa, bu ince bilgileri nasil anliyabilir? Rûhu kendi makâmina çikmadikca ve Âlem-i emri, Âlem-i halkindan ayrilmadikca, bu ma'rifetlerin güzelligini nasil görebilir? Bu ni'mete kavusmak için, ecel-i müsemmâ gelmeden önce olan ölüme kavusmak lâzimdir. Tarîkat büyükleri ?kaddesallahü teâlâ esrârehüm" bu ölüme (Fenâ) adini vermislerdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende,
    Toprakdan baska yok, kavusan güle.

    Ölüm gelmeden önce ölmeyen kimseyi dertli bilmelidir! Ona geçmis olsun demelidir!

    Iyilikle taninmis olan ve emr-i ma'rûf ve nehy-i münker ibâdetini elden birakmiyan kiymetli babanizin ölüm haberi müslimânlari çok üzdü. Hepimiz, Allah için yaratildik ve hepimiz Onun huzûruna çikacagiz. Siz oglumuz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ederek yardim etmeli, imdâdlarina yetismelisiniz! Çünki, dirilerin yardimina ölülerin çok ihtiyâci vardir. Hadîs-i serîfde buyuruldu ki, (Ölü, suda bogulmak üzere olan biri gibidir. Babasindan, anasindan, kardesinden ve arkadasindan gelecek olan bir düâyi hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanlarin hepsine kavusmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanlarin düâlari yardimi ile, kae olanlara daglar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istigfâr etmekdir). Nasîhatlarin sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü teâlâyi düsünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdir. Bunu en lüzûmlu yerde kullanmak lâzimdir. Vesselâm.

Sayfa 16/34 İlkİlk ... 1415161718 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •