Sayfa 13/34 İlkİlk ... 1112131415 ... SonSon
334 sonuçtan 121 ile 130 arası

Konu: Mektubat-ı Rabbani

  1. #121
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 119. Mektup

    Bu mektûb, mîr Muhammed Nu'mân Bedahsîye yazilmisdir. Olgun olan bir büyügün sohbetinde bulunmagi övmekdedir:

    Mîr hazretlerinin kiymetli mektûbu geldi. Bu yol, aklin ermedigi, sasirdigi bir yoldur. Hadîs-i serîfde, (Bir kimseye deli denilmedikçe, îmâni tâm olmaz) buyuruldu. Akli basindan gidince, çoluk çocugun islerini birakir. Sunun bunun düsüncesini unutur. Kalbin cem'iyyetine [temizligine] kavusur. Dünyâya olan bu sogukluk, sizin yaratilisinizda vardir. Fekat, bitmez tükenmez olaylar bunu örtmüsdür. Ne yapalim, bu ayrilikda çok ilgisizlik hâsil oldugu anlasiliyor. Bunu hemen düzeltmelidir. Bu güçsüzlügü güç olarak düsününüz! Kendinizi bu ayrilikdan kurtariniz! Allah adamlarinin toparlanmasi, baskalarinin toparlanmalari gibi degildir. Baskalarinin toparlanmasina yarayan seyler bunlarin dagilmasina sebeb olur. Baskalarinin dagilmasina sebeb olan seyleri yaparak, kendinizi toparlayiniz! Eger baskalarinin toplulugunda, bunlarda cem'iyyet hâsil olursa, bu cem'iyyetden korkmalidir. Bunun zararindan kurtulmak için, Allahü teâlâya yalvarmalidir. Kendini, baskalarinin hâlleri ile ölçmemelidir. Çünki, sona varmadan önce olan mertebelerin hepsi çesidli derecelerde birer noksânlikdirlar. Fârisî misra' tercemesi:

    Dostun ayriligi, az olsa da, az degildir!

    Tesavvuf büyükleri, sona gelmiyen kimselere, tesavvufu ögretmek için izn vermislerdir. Behâüddîn-i Buhârî ?kaddesallahü teâlâ sirreh", Ya'kûb-i Çerhîye tarîkati ögretdikden ve birkaç konak ilerletdikden sonra, (Ey Ya'kûb! Bizden sana gelenleri, sen de baskalarina ulasdir) demisdi. Böyle olmakla berâber, kendisinden sonra, Alâ'üddînin hizmetinde bulunmasini ona emr buyurmusdu. Kazancinin çoguna, Hâce Alâ'üddîn hazretlerinin ?kuddise sirruh" hizmetinde kavusmusdu. Bunun içindir ki, mevlânâ Abdürrahmân Câmî' ?kuddise sirruh", (Nefehât) kitâbinda, Ya'kûb-i Çerhîyi önce hâce Alâ'üddînin mürîdleri arasinda saymakda, ikinci olarak da hâce Naksibend hazretlerine baglamakdadir. Sözün kisasi, bu gönül daginikliginin ilâci, gönlünü Allahü teâlâya vermis olanlarin sohbetidir. Böyle oldugu çok çok bildirilmisdir.

    Mevlânâ Muhammed Siddîkin, fakîrler sohbetini birakarak, ücretle askere gitdigi isitildi. Yaziklar olsun, binlerle yaziklar olsun! Bir kimseyi en yüksek makâmdan, en asagiya düsürmelerine yaziklar olsun! Askerlikde, gönlünü yâ toparliyabilir veyâ toparliyamaz. Toparliyabilirse fenâdir. Eger toparliyamazsa, dahâ fenâdir. Yâ Rabbî! Bizlere, dogru yolu gösterdikden sonra, kalbimizi kaydirma! Sonsuz rahmetinden bizlere serp! Iyilik yapan ancak sensin. Vesselâm.

  2. #122
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 120. Mektup

    Bu mektûb, yine mîr Muhammed Nu'mâna yazilmisdir. Cem'iyyet sâhiblerinin sohbetinde bulunmak lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Mîr hazretleri unutmus olacaklar ki, bir selâm ve bir haber ile hâtirlamiyorlar. Dünyâ hayâti pek kisadir. Bunu en lüzûmlu seyde kullanmak gerekir. Bu en lüzûmlu sey de, kalbini toparlamis olanlarin yaninda bulunmakdir. Hiçbirsey sohbet gibi fâideli degildir. Resûlullahin ?sallallahü aleyhi ve sellem" Eshâbi, sohbet ile, baskalarindan dahâ üstün oldular. Peygamberlerden ?aleyhimüsselâm" baska herkesden, hattâ Veysel Karânîden ve Ömer Mervânîden dahâ üstün oldular. Hâlbuki Veysel Karânî ile Ömer bin Abdül'azîz bin Mervân son dereceye yükselmisler ve sohbetden baska kemâlâtin hepsine varmislardi. Bunun için, Hazret-i Mu'âviyenin yanilmasi, Resûlullahin sohbeti bereketi ile, o ikisinin dogru islerinden dahâ hayrli oldu. Bunun gibi, Amr ibni Âsin yanlis bir isi, o ikisinin sü'ûrlu isinden dahâ üstün oldu. Çünki bu büyükler, Resûlullahi görmekle ve melekle birlikde bulunmakla ve vahyi ve mu'cizeleri görmekle, îmânlari görerek inanmak oldu. Bu saydigimiz üstünlükler, bütün baska üstünlüklerin temelidir, kaynagidir. Eshâb-i kirâmdan baskasi bunlara kavusamamisdir. Veysel Karânî, sohbetin bu üstünlüklerini bilseydi, hiçbirsey onu sohbetden alikoyamazdi. Bu üstünlüge kavusmak için herseyi birakirdi. Allahü teâlâ diledigine rahmetini saçar. Onun ihsâni boldur. Fârisî beyt tercemesi:

    Iskender, âb-i hayâta kavusamadi,
    Ni'mete kavusmak zorla, zerle olmadi.

    Yâ Rabbî! Bu dünyâda bizi O büyüklerin zemâninda yaratmadin ise de, âhiretde mahser meydâninda bizi onlarin arasinda bulundur! Peygamberlerin efendisi hurmetine ?aleyhi ve aleyhimüssalâtü vettehiyyâtü vetteslîmât" bu düâmizi kabûl buyur!

  3. #123
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 121. Mektup

    Bu mektûb, yine Mîr Muhammed Nu'mâna yazilmisdir ?kaddesallahü sirrehül'azîz". Bu yolun yedi adim oldugu ve sevilenlerden birkaçinin altinci adima erisdikleri bildirilmekdedir:

    Mîr hazretleri! Bol düâlarimizi okuyunuz! Çok zemândan beri hâllerinizi bildirmediniz. Buradaki fakîrlerden de bir haber almadiniz. Allahü teâlâya hamd ve sükr ederiz ki, bu fakîrlerin hâli çok iyidir. Kisaca, bunlardan az birsey bildirecegim. Bizleri seven kardesim! Bu yolun hepsi, yedi adimdir. Sevdiklerimizden bir kismi, isi altinci adima ulasdirdi. Besinci, dördüncü basamaklarda olanlar da vardir. Üçüncü basamakda olanlar, talebeye ders vermekdedirler. Dahâ ilerdekilerin nasil olduklarini artik anlayiniz! Yüksekleri özlemek lâzimdir. Asagi ve az seylerle doymamalidir. Dahâ çok yazmaga vaktimiz olmadi.

  4. #124
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 122. Mektup

    Bu mektûb, molla Tâhir-i Bedahsîye yazilmisdir. Yüksekleri istemek, elegeçenlerle oyalanmamak lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Mevlânâ Muhammed Tâhir, bizi suçlu görmeyiniz! Mevlânâ Yâr Muhammed göç etmenin sebebini bildirecek. Hindistân yolculuguna karar verince gidip çoluk çocukdan haber alinsin! Geri kalani kavusunca konusuruz. Huzûr üzere olmak ve uygunsuz kimselerle görüsmemek lâzimdir. Çok ugrasmali! Ele geçenle oyalanmamalidir. Fârisî beyt tercemesi:

    Cihâni parlatan nûra varmak için adim atdik.
    Batiyi, yildizi, lâmbalari arkada birakdik.

    Bu zemân insanlarin çogu görünüse bakmakda ve az birseyle oyalanmakdadirlar. Bunlarla birlikde bulunmak, kalbi öldürür. Aslandan kaçar gibi bunlardan kaçmalidir. Bulundugunuz yolda ilerlemege çalisiniz! Rü'yâlara o kadar kiymet vermeyiniz! Çünki, rü'yânin yorumliyacak yerleri pekçokdur. Sakin rü'yâlara, hayâllere baglanip kalmayiniz! Arabî beyt tercemesi:

    Sevgiliye kavusmak ele geçer mi acabâ?
    Yüksek daglar ve korkunç tehlükeler var arada!

    Vesselâm.

  5. #125
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 123. Mektup

    Bu mektûb, yine molla Tâhir-i Bedahsîye yazilmisdir. Bir farzin elden kaçmasina sebeb olan nâfile ibâdet, hac bile olsa, hiçbirseye yaramiyacagi bildirilmekdedir:

    Aklli kardesim. Ismi gibi temiz olan molla Tâhirin kiymetli mektûbu geldi. Kardesim! Hadîs-i serîfde, (Allahü teâlânin, bir kulunu sevmemesi, onun fâidesiz seylerle ugrasmasindan anlasilir) buyuruldu. Bir farzi yapmayip, bir nâfile ibâdeti yapmak da, bosuna ugrasmakdir. Bunun için, ne ile vakt geçirdigimizi incelemeliyiz. Ne ile ugrasdigimizi anlamaliyiz. Nâfile ibâdet mi, yoksa farz olan ibâdeti mi yapiyoruz? Bir nâfile hac yapmak için bir çok yasaklar, harâmlar isleniyor. Iyi düsünmelisiniz! Akli olana bir isâret yetisir. Size ve arkadaslariniza selâm ederim.

    [Sabâh nemâzindan baska, dört vaktin sünnetlerini kazâ niyyeti ile kilmak lâzim oldugu, bu mektûbdan da anlasilmakdadir].

    Allaha kulluk ederim, tapdigim dergâh bir,
    Bir lahza ayrilmadim tevhîdden Allah bir!

  6. #126
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 124. Mektup

    Bu mektûb, yine molla Tâhir-i Bedahsîye yazilmisdir. Yolluk bulunmasi, haccin vücûbünün sartidir. Yol parasi olmadan hacca gitmek, baska vazîfeler yaninda vakt gayb etmek oldugu bildirilmekdedir:

    Kardesim hâce Muhammed Tâhir-i Bedahsînin kiymetli mektûbu geldi. Allahü teâlâya hamd ve sükr olsun ki, fakîrleri sevmekde ve baglanmakda gevseklik olmamis. Ayrilik günlerinin uzamasi buna yol açmamis. Bu hâliniz büyük se'âdetin alâmetidir. Bizi seven kardesim! Gitmege karâr verdiniz ve izn istediniz. Ayrilirken, belki biz de yolda size kavusuruz demisdik. Bunu çok istedik. Fekat, istihâreler uygun olmadi. Bu yolculugumuzun câiz olacagi anlasilmadi. Bunun için, vaz geçdik. Dahâ önce sizin gitmeniz de uygun görülmemisdi. Fekat, çok istediginiz düsünülerek, açikca men' edilmedi. Yola çikmak için, yolluk parasi bulunmasi sartdir. Buna gücü olmayanin hacca gitmesi, bos yere vakt geçirmek olur. [Haccin vücûb sartlarindan biri, yol parasina mâlik olmakdir. Yol parasi olmiyana hacca gitmek farz olmaz. Hacca giderse, nâfile hac yapmis olur. Ömreye gitmek de, zâten farz ve vâcib degildir. Ya'nî nâfile ibâdetdir. Nâfile ibâdeti yapmak, bir farzin terkine veyâ bir harâm islemege sebeb olursa, ibâdet olmakdan çikar. Günâh islemek olur. 29. cu mektûba bakiniz!] Dahâ lüzûmlu isi birakip da, farz olmayan isi yapmak uygun olmaz. Bunlari size birkaç mektûbda bildirmisdim. Elinize gelip gelmedikleri bilinmiyor. Bizim sözümüz, bu kadardir. Ötesini siz bilirsiniz. Vesselâm. [Ikiyüzellinci (250) mektûbun sonunda da, hac üzerinde bilgi vardir.]

  7. #127
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 125. Mektup

    Bu mektûb, Nisâpûrlu mîr Sâlih adina yazilmisdir. Âlem-i sagîr ve âlem-i kebîrin, Allahü teâlânin ismlerinin ve sifatlarinin görünüsü oldugunu ve Allahü teâlânin kendisi ile hiçbir münâsebeti bulunmadigini ve yalniz Onun mahlûku olduklarini bildirmekdedir:

    Yâ Rabbî! Maddenin, basît ve bilesik cismlerin, küçük âlem denilen insanin ve büyük âlem denilen diger varliklarin yapisini, hakîkatlerini, dogru olarak bize bildir! Küçük âlem ve büyük âlem, Allahü teâlânin ismlerinin ve sifatlarinin aynalaridir. Onun zâtinda bulunan sü'ûn ve kemâllerin görünüsleridir. Bu âlemler, kapali bir hazîne ve örtülmüs bir sir idi. Bunlari meydâna çikarmak istedi. Icmâlden tafsîle getirdi. Ya'nî, bir agacin her parçasi, çekirdekde sikisik olarak bulunurken, hepsinin agaç üzerinde ayri ayri meydâna gelmesi gibi, her seyi, ayri ayri yaratdi. Kendisine ve sifatlarina alâmet olacak seklde yaratdi. Ya'nî âlemin, hiçbir parçasinin, Allahü teâlâ ile, hiçbir nisbeti, benzerligi yokdur. Yalniz, Onun mahlûkudurlar. Ismlerini, sü'ûnlarini göstermekdedirler. Âlemin Allahü teâlâ ile birlesmis oldugunu, Onun ayni, benzeri oldugunu, âlemi çevirmis, âleme sirâyet etmis, her zerreye girmis, herseyle berâber oldugunu zan etmek, Ona olan sevginin, tesavvuf serhoslugunun taskinligini gösterir. Hâlleri, görüsleri dogru olan tesavvuf büyükleri, ayilmis olduklarindan, Allahü teâlânin, hiçbir bakimdan, bu âleme benzemedigini, yalniz Onun mahlûku olduklarini söyler. Yalniz ilminin, ihâta ve sirâyet etdigini ve herseyle berâber oldugunu bilirler. Ehl-i sünnet âlimleri de, böyle söylemekdedir. Allahü teâlâ, o büyüklerin çalismalarini bol bol mükâfatlandirsin! Sôfiyye-i aliyyeden ba'zisi, Allahü teâlânin Zâti, kendisi, bu âlemi kaplamisdir. Bu âlemle berâberdir gibi seyler söyliyerek, Zât-i ilâhîyi mahlûklara benzetiyor. Hâlbuki, Zât-i ilâhînin hiçbirseye benzemedigine, hattâ zâtinda, sifat bile bulunmadigina inanmakdadirlar. Bunlara çok sasilir. Sözleri birbirini tutmuyor. Sözlerinin arasini bulmak için, Zât-i ilâhîde mertebeler ayirmak, fâide vermez. Eski felsefecilerin, bozuk fikrlerini, yanlis yollardan isbâta kmalarina benzer. Kesfi dogru olan büyükler ?kaddesallahü teâlâ esrârehümül'azîz", Zât-i ilâhîyi, hiçbir bakimdan, baskalik göstermeyen (Basît-i hakîkî) olarak bilir. Bundan fazla olanlari, ism ve sifat sayarlar. Fârisî beyt tercemesi:

    Sevgilinin ayriligi, az da olsa, çok acidir,
    Ufak bir kil bile kaçsa, nâzik gözü pek acitir.

    Yukarida bildirilenlerin iyi anlasilmasi için, su misâli yazmagi uygun görüyorum: Büyük bir fen adami, senelerle yapdigi tecribelerden elde etdigi, kiymetli bilgileri anlatmak için, harf ve sesleri kullanir. Bu harflerin ve seslerin, anlatilan bilgi ve ma'nâlarla hiçbir benzerligi ve berâberligi yokdur. Yalniz onlarin aynasi gibidirler. O kiymetli bilgiler, bunlarla meydâna çikmakdadir. Bu harfler ve sesler, bu ma'nâlarin kendileridir demek yanlisdir. Burada ihâta, ma'iyyet yokdur. Ma'nâlar, safliklari üzere kalmis, hiç degisiklige ugramamisdir. Fekat, bu ma'nâlar ile, harf ve sesler arasinda, göstermek ve gösterilmek, anlatmak ve anlatilmak bakimindan bir baglilik vardir. Bu baglilik, ba'zi kimselerin hayâlinde büyüyerek, baska benzerlikler hâtira gelir. Hakîkatde ise, hiçbir benzerlik yokdur. Iste, bu mes'elede, bu fakîrin anladigi da böyledir. Mahlûklarin ayna gibi oldugunu göstermek için, Allahü teâlâ, bu âlem ile birlesmisdir, berâberdir, aynidir ve âlemi kaplamisdir gibi seyler söylemek, tesavvuf serhoslugundandir. Zât-i ilâhînin bu âlemle hiçbir bagliligi, benzerligi yokdur. Onun sifatlarini gösterdigi için (Vahdet-i vücûd) desinler veyâ demesinler, varlik ikidir: Birisi, hakîkatde var olan Hak teâlâdir. Ikincisi, zil, gölge gibi olan mahlûklardir. Eski Yunan felsefecilerinden Sofistâiyye [sophiste]lerin sandigi gibi, var olan birdir. Ondan baskasi, hep vehm ve hayâldir demek yanlisdir. Fârisî iki beyt tercemesi:

    Onu önceden anlayinca sen,
    kendini o yana tâm baglarsin.

    Kimin zilli oldugunu bilsen,
    gam yimezsin, kalsan veyâ ölsen!

  8. #128
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 126. Mektup

    Bu mektûb, yine mîr Sâlih Nisâpûrîye yazilmisdir. Tâlibin bâtil, bozuk ma'bûdlardan kurtulmasi, hak, dogru ma'bûdü düsünmesi ve hâtirina gelen herseyi de kovmasi bildirilmekdedir:

    Mîr Seyyid kardesim! Tâlib (Lâ ilâhe) derken, kendi içinde ve disarda olan bütün bozuk ma'bûdlari yok etmesi ve (Illallah) derken, hak ma'bûd olarak fikrine, vehmine gelen seylerin hepsini de nefy etmesi, kogmasi lâzimdir. Hak olan bir ma'bûdün yalniz var oldugunu düsünmeli, bundan baska hâtirina hiçbirsey getirmemelidir. Allahü teâlânin zâtinda hiçbirsey ve vücûd ya'nî var olmasi bile bulunmaz. Onu, vücûdden baska olarak aramak lâzimdir. Ehl-i sünnet âlimleri ?Allahü teâlâ onlarin çalismalarina bol bol iyilikler versin!" ne güzel söylemislerdir. Allahü teâlânin vücûdü, zâtindan baskadir, buyurmuslardir. Vücûdü zâtdan baska bilmemek ve vücûdden baska birseyin varligina inanmamak, kisa görüslü olmakdir. Seyh Alâüddevle ?kaddesallahü sirrehül'azîz", (Vücûd âleminin üstünde, Melik-il-vedûd âlemi vardir) demisdir. Bu fakîri vücûd mertebesinden yukari götürdüklerinde, çok zemân, o hâlde kalmisdim. Zevk ile, vicdân ile kendimi (Mu'attala firkasi)ndan ya'nî sifatlara inanmayanlardan sanmisdim. Allahü teâlânin vücûd sifatini bilmedim. Çünki, vücûd sifati geride kalmisdi. Zât mertebesinde vücûdun yeri yokdu. O hâldeki îmânim, îmân-i taklîdî idi. Tahkîkî degildi. Sözün kisasi, insanin hâtirina, hayâline gelen hersey de, kendisi gibi mahlûkdur. Mahlûklarindan kendisine dogru hiçbir yol açmayan, yalniz Onu anlamakdan âciz olmak, gücü yetememek yolunu açik birakan Rabbimizi tesbîh ederiz. O her aybdan, kusûrdan, lekeden uzakdir, temizdir. (Fenâ-fillah) ve (Bekâ-billah) denilen mertebelere varmak, mümkin vâcib olur demek degildir. Böyle sey olamaz. Böyle seyin olmasi, hakîkatleri bozmak, birbirine karisdirmak olur. Mahlûk, sonradan yaratilmis olanlar, vâcib olamayacaklari, hep var olamayacaklari için, vâcibden mümkinin eline geçen sey yalniz Onu anliyamamakdir. Fârisî beyt tercemesi:

    Ankâ avlanilmaz, tuzagi topla!
    Tuzaga giren, olur yalniz hava.

    Çok yüksekleri arayan tâlib, kavusulamayacak, adi ve nisâni bulunamayacak bir varligi arar. Birçoklari ise, kendilerinden baska olmayan varligi aramakda, ona yaklasmaga, berâber olmaga ugrasmakdadir. Fârisî misra' tercemesi:

    Onlar büyüklerdir, ben de böyleyim yâ Rab!

    Geçmisiniz ve geleceginiz hayrli olsun!

  9. #129
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 127. Mektup

    Bu mektûb, molla Safer Ahmed-i Rûmîye yazilmisdir. Anaya babaya hizmet, her ne kadar sevâb ise de, hakîkî matlûba kavusmak yaninda, bosuna ugrasmak olur. Hattâ günâh oldugu bildirilmekdedir:

    Kiymetli mektûbunuz geldi. Buraya gelemediginizin sebebini yaziyorsunuz. Dogrudur. Simdiye kadar yapdiginizdan dahâ da çok yapiniz. Lâzim olan hizmeti tâm yapamadiginizi düsününüz. Ahkâf sûresinin onbesinci âyetinde meâlen, (Insanlara, analarina babalarina ihsân etmelerini söyledik) buyuruldu. Lokmân sûresinin ondördüncü âyetinde meâlen, (Bana ve anana babana sükr et!) buyuruldu. Böyle olmakla berâber, bütün bu iyi isler, hakîkî varliga kavusmak yaninda bos, fâidesiz kalirlar. Sülûk konaklarini geçmek yaninda lüzûmsuz, bos seylerdir. (Ebrârin iyilik olarak yapdiklari, mukarrebler yaninda günâh olur) sözünü isitmissinizdir. [Bu sözü, seyh Ebû Sa'îd-i Harrâz söylemisdir ?kaddesallahü sirrehül'azîz".] Fârisî beyt tercemesi:

    Herne ki güzeldir, Allah sevgisinden baska,
    Hepsi câna zehrdir, seker gibi de olsa!

    Allahü teâlânin hakki, bütün mahlûklarin haklarindan dahâ önce gelir. Onlarin haklarini gözetmek de, Onun emri iledir. Yoksa, Onun hizmetini birakip da, baskalarina hizmet etmek kimin elinden gelebilir? Bunun için, baskalarina hizmet etmek, Ona olan hizmetlerden biri olur. Fekat, hizmetler arasinda çok fark vardir. Tarlayi sürenler ve ekini biçenler de, pâdisâhlara hizmet etmekdedir. Fekat, serâyda olanlarin yapdiklari hizmetlerin serefi baskadir. Bunlarin yaninda, tarlayi sürmek ve ekini biçmek gibi seyler söylemek, suç bile olur. Her isin karsiligi, o isin kiymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabâhdan aksama kadar ter içinde çalisir. Buna karsilik, az birsey alir. Mukarrebler ya'nî sultâna yakin olanlar ise, her sâatde yüzlerce lira alirlar. Böyle olmakla berâber, bunlarin bu paralarda hiç gözleri yokdur. Gözleri, gönülleri hep sultândadir. Aralarindaki farki düsününüz! Ferrûh Hüseyn, oldukça ilerlemekdedir. Onun için üzülmeyiniz! Dahâ ne yazayim. Vesselâm.

  10. #130
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Mektubat-ı Rabbani 128. Mektup

    Bu mektûb, hâce Mukîme yazilmisdir. Çok yükseklere erismegi istemelidir. Ele geçenle doymamak lâzim oldugu bildirilmekdedir:

    Kiymetli hâce Muhammed Mukîm! Bu uzakda kalmis olanlari unutmayiniz! Hattâ, uzakda sanmayiniz! Hadîs-i serîfde, (Insan, sevdigi ile birlikdedir) buyuruldu. Bu yolun ucu çok uzundur. Aranilan sevgili, çok yüksekdir. Gücümüz, ugrasmamiz ise, sonsuz olarak azdir. Erisilen konaklar, aranilani andiran serâb gibidir. Allah korusun! Bu konaklari, yolun sonu sanmakdan, yabancilari aranilan sevgili sanmakdan ve anlasilabilen seyleri, anlasilamiyan sanarak, yari yolda kalmakdan Allahü teâlâya siginiriz! Çok yüksekleri aramali, ele geçenlere baglanip kalmamalidir. Verâlarin verâsini, ötelerin ötesini aramalidir. Böyle bir istek, böyle çok çalismak, ancak vazîfe alinan büyügün ?kaddesallahü sirrehül'azîz" teveccühü, dilemesi ile elde edilebilir. Onun teveccühü de, mürîdinin ona olan sevgisi, bagliligi kadar olur. Bu ise, Allahü teâlânin öyle bir ni'metidir ki, diledigine verir. Onun ihsâni pekçokdur.

Sayfa 13/34 İlkİlk ... 1112131415 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Ramazan ayının üstünlükleri imam rabbani
    By ArzuNur in forum Mübarek Gün Ve Geceler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.09.08, 22:42
  2. İmâm-ı Rabbâni Hazretleri'nden bir nasihat...
    By ArzuNur in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 16.07.08, 21:58
  3. İmam-ı Rabbani
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 23:34
  4. İmÂm-i RabbÂnÎ
    By İslam-Gülü in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.06.08, 15:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •