Bu mektûb, mevlânâ Muhammed Esrefe yazilmisdir. Dört halîfenin üstünlüklerini ve Eshâb-i kirâmin büyüklügünü bildirmekdedir:
Allahü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve temiz Ehl-i beytine ve Eshâbinin hepsine salât ve selâm olsun ?salevâtullahi aleyhi ve alâ Âlihi ve Eshâbih"! Din ve dünyâ se'âdetinize düâ ederim.
Kiymetli kardesim! Birkaç sasilacak bilgi ve isitilmemis gizli seyler ve cenâb-i Hakkin ihsân etdigi hos seyleri bildirecegim. Bunlarin çogu, Seyhaynin [ya'nî, hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin] ve hazret-i Osmân-i Zinnûreynin ve Allahin arslani hazret-i Alînin üstünlüklerini ve yüksekliklerini göstermekdedir. Kisa anlayisima göre yaziyorum. Dikkatle dinleyiniz! Hazret-i Ebû Bekr-i Siddîk ve hazret-i Ömer-ül Fârûk ?radiyallahü anhümâ", Muhammed aleyhisselâmin yüksekliklerine ve vilâyet-i Mustafâvînin derecelerine kavusduklari gibi, vilâyet bakimindan, hazret-i Ibrâhîm aleyhisselâma ve insanlari dîne çagirmak bakimindan da, Mûsâ aleyhisselâma baglidirlar. Hazret-i Alî ise, her iki bakimdan da, hazret-i Îsâ aleyhisselâma baglidir. Hazret-i Îsâ, rûhullahdir ve kelimetullahdir. Bunun için kendisinde vilâyet yüzü, Peygamberlik yüzünden dahâ kuvvetlidir. Hazret-i Alî de, Ona bagli oldugu için, Onda da, vilâyet yüzü dahâ kuvvetlidir. Dört Halîfenin ?radiyallahü teâlâ anhüm ecma'în" mebde-i te'ayyünleri [ya'nî rableri, kendilerini yetisdiren], ilm sifatidir. Topluca veyâ açikca çesidli yönlerden ayrilirlar. Bu sifat, topluluk bakimindan, Muhammed aleyhisselâmin terbiyecisidir. Genislik bakimindan ise, Ibrâhîm aleyhisselâmin rabbidir. Her iki bakimdan ise, Nûh aleyhisselâmin rabbidir. Mûsâ aleyhisselâmin rabbi, kelâm sifatidir. Îsâ aleyhisselâmin rabbi, kudret sifatidir. Âdem aleyhisselâmin rabbi, tekvîn sifatidir.
Hazret-i Ebû Bekrle hazret-i Ömer, Resûlullahin Peygamberlik yükünü tasimakdadirlar. Fekat burada da, her ikisinin mertebesi ayridir. Hazret-i Alî, Îsâ aleyhisselâma bagli oldugundan ve vilâyet yüzü dahâ kuvvetli oldugundan, Muhammed aleyhisselâmin vilâyet yükünü tasimakdadir. Hazret-i Osmân-i Zinnûreyn, ortada oldugu için, her iki yükü de tasimakdadir. Hazret-i Mûsâ aleyhisselâma bagliligi dahâ çokdur. Çünki, herkesi dîne çagirmak, Peygamberlik makâmina uygun bir isdir. Bu is, bizim Peygamberimizden sonra, Peygamberler arasinda, Onda dahâ çok ve dahâ genisdir. Onun kitâbi, Kur'ân-i kerîmden sonra, gökden inen kitâblarin en iyisidir. Bunun içindir ki, Onun ümmeti, geçmis ümmetler içinde, Cennete en önce girecekdir. Ibrâhîm aleyhisselâmin dîni ve milleti, bütün dinlerin ve milletlerin en üstünü ve yüksegi idi. Bunun için, Peygamberlerin en üstününe, Onun milletine uymak emr olunmusdur. Nahl sûresi, yüzyirmiüçüncü âyetinin, (Sonra, sana bildirdik ki, Ibrâhîm aleyhisselâmin milletine tâbi' olasin!) meâl-i serîfi, böyle oldugunu göstermekdedir. Gelecegi haber verilmis olan hazret-i Mehdînin rabbi de, ilm sifatidir. Bu da, hazret-i Alî gibi Îsâ aleyhisselâma baglidir. Sanki, Îsâ aleyhisselâmin iki ayagindan biri, hazret-i Alînin basi üzerinde, ikinci ayagi hazret-i Mehdînin basi üzerindedir.
Mûsâ aleyhisselâmin vilâyeti, Muhammed aleyhisselâmin vilâyetinin sagindadir. Îsâ aleyhisselâmin vilâyeti ise, solundadir. Hazret-i Alî, Muhammed aleyhisselâmin vilâyeti yükünü tasidigi için, Evliyâ yollarinin çogu Ona baglidir. Vilâyetin yüksek derecelerine kavusmus olan ve insanlar arasina karismiyan Evliyânin çoguna, hazret-i Alînin yüksekligi, hazret-i Ebû Bekrle hazret-i Ömerin yüksekliklerinden dahâ çok bildirildi ?radiyallahü teâlâ anhüm ecma'în". Eger, Ehl-i sünnet âlimleri, bu ikisinin hazret-i Alîden dahâ üstün oldugunu sözbirligi ile bildirmemis olsalardi, bu Evliyânin çogu, hazret-i Alînin dahâ üstün oldugunu bildirirlerdi. Çünki, hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin üstünlükleri, Peygamberlerin üstünlükleri gibidir ?aleyhimüssalevâtü vetteslîmât". Vilâyet yolunda olanlarin elleri, o üstünlüklerin eteklerine yetisemez. Bunlarin, nübüvvetin yüksekliklerinde dereceleri o kadar yüksekdir ki, kesf sâhiblerinin kesfleri, o derecelerin yoluna bile varamaz. Vilâyetin yüksek dereceleri, Peygamberligin yüksek derecelerine çikabilmek için merdiven gibidir. Vâsitanin, aracinin, aranilandan ne haberi olabilir? Basta olanlar, sonda bulunanlardan ne anliyabilir? Peygamberlik zemâni çok uzaklasdigi için, bugün, bu sözümüz, çok kimseye agir gelir. Inanmak istemezler. Fekat, ne yapilabilir? Fârisî beyt tercemesi:
Ayna arkasindaki papagan gibiyim,
ezelî üstâd ne derse, onu söylerim.
Allahü teâlâya çok hamd ve sükrler olsun ki, bu sözlerimin hepsi, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygundur. Onlarin sözbirligi ile berâberdir. Onlarin akl ile, ilm ile bulduklari, bana kesf yolu ile bildirilmekdedir. Onlarin kisaca anladiklari, bu fakîre genis olarak açiklanmakdadir. Resûlullaha uyarak, Peygamberlik makâminin yüksek derecelerine kavusdurulmadan ve o yüksekliklerden doyurucu bir pay verilmeden önce, iki halîfenin üstünlüklerini, bu fakîre, kesf yolu ile bildirmemislerdi. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymakdan baska kurtulus yolu yok idi. Bize dogru yolu gösteren Allahü teâlâya hamd olsun! O, bize dogru yolu göstermeseydi, biz bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri hep dogru söylemislerdir.
Hazret-i Emîrin ?radiyallahü anh" ismi Cennet kapisinin üzerinde yazili oldugunu ögrenince, Seyhayn hazretlerinin [ya'nî Ebû Bekr ile Ömerin] ?radiyallahü anhüma" Cennet kapisindaki husûsiyyet ve i'tibârlarinin nasil oldugunu merâk etdim. Anlamak için çok ugrasdim. Nihâyet anladim ki, bu ümmetin [ya'nî müslimânlarin] Cennete girmeleri bu iki büyük zâtin emri ve izni ile olacakdir. Sanki Ebû Bekr ?radiyallahü anh" Cennet kapisinda durup, içeri girmege, izn verecek ve Ömer ?radiyallahü anh" ellerinden tutarak içeri götürecekdir. Bütün Cennetin, sanki Ebû Bekrin ?radiyallahü anh" nûru ile dolu oldugunu his ediyorum. Bu fakîre göre, Seyhayn hazretlerinin bütün Sahâbe-i kirâm ?aleyhimürridvân" arasinda ayri bir sân ve üstünlükleri vardir. Baska hiçbirisi, bunlara ortak degildir. Siddîk ?radiyallahü anh", Peygamber efendimiz ?sallallahü aleyhi ve sellem" ile sanki ayni bir evin sâhibidir. Farklari, bir evin iki kati arasindaki fark gibidir. Fârûk ?radiyallahü anh" da, Ebû Bekre ?radiyallahü anh" tufeyl olarak, bu devlethânede bulunmakdadir. Diger Sahâbe-i kirâmin, Server-i âleme ?sallallahü aleyhi ve sellem" yakinliklari, sünnet-i seniyyesine [ya'nî islâmiyyetine] uyduklari kadar, mahalle komsusu veyâ hemsehri gibidirler. Bunlar, böyle olunca, sonra gelenlerin Evliyâsi, nerede kalir, artik düsünmeli! Fârisî misra' tercemesi:
Seslerini uzakdan isitmek de büyük ni'metdir.
O hâlde onlar Seyhaynin büyüklügünden ne anliyabilirler? Her ikisinin büyüklügü, o kadar çokdur ki, Peygamberler ?aleyhimüsselâm" sirasindadirlar. Peygamberlik makâmindan baska, bütün üstünlüklerine mâlikdirler. Nitekim Peygamberimiz ?sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu). Imâm-i Gazâlî ?rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki, halîfe Ömer ?radiyallahü anh" sehîd olunca, Abdüllah ibni Ömer, Sahâbe-i kirâma dedi ki: (Ilmin onda dokuzu, Ömer ?radiyallahü anh" ile berâber öldü). Ba'zilarinin bu sözü anlamiyarak durakladiklarini görünce, (Ilmden maksadim Allahü teâlâyi bilmekdir. Abdest ve guslün bilgileri degildir) dedi. Ömer böyle olunca Ebû Bekrin büyüklügü nasil anlasilir ki, Ömerin bütün iyilikleri onun bir iyiligidir. Böyle oldugu, hadîs-i serîfde bildirilmekdedir. Ömer ile Siddîk ?radiyallahü anhümâ" arasindaki fark, Siddîk ile Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" arasindaki farkdan ziyâdedir. Baskalarinin Siddîkdan ?radiyallahü anh" ne kadar asagida oldugunu bundan anlamalidir. Seyhayn ?radiyallahü anhümâ" öldükden sonra da, Peygamberimizden ?sallallahü aleyhi ve sellem" ayri kalmadilar. Mahsere de onlarla berâber kalkip gidecegini haber vermisdir. O hâlde efdâliyyet, üstünlük, Ona dahâ yakinlik demek olup, bu da, ikisine mahsûsdur. Bu fakîrligim ve asagiligim ile, onlarin yüksekliginden ne anliyabilir ve söyliyebilirim ve üstünlüklerinden ne anlatabilirim? Tozun, dumanin, günesi anlatmaga gücü yeter mi? Bir damla su, büyük denizleri söyliyebilir mi?
Insanlara nasîhat etmek, herkese yol göstermek için geri dönmüs olan Evliyâ, hem vilâyet, hem de da'vet bilgilerini ve kiymetlerini tasidiklarindan, kesflerinin nûru ile ve Tâbi'în ve Tebe'i tâbi'înden ictihâd derecesine yükselen âlimler, hadîs-i serîflerin derinliklerindeki ma'nâlari bulup anlamak ile, Seyhaynin ?radiyallahü anhümâ" kemâlâtindan biraz anlayarak, hakîkatlerinden az birsey ele geçirerek üstünlüklerini bildirmisler ve bunda söz birligi hâsil olmusdur. Bu sözlerine uymiyan kesflerin, buluslarin yanlis oldugunu söyliyerek bunlara kiymet vermemislerdir. Bu ikisinin üstünlügü Sahâbe-i kirâm arasinda zâten söhret bulmusdu. Meselâ, (Buhâri-i serîf)de Abdüllah ibni Ömer ?radiyallahü anhümâ" diyor ki, (Biz, Peygamber ?sallallahü aleyhi ve sellem" zemâninda Ebû Bekr gibi kimseyi bilmezdik. Ondan sonra, Ömeri, ondan sonra da Osmâni ?radiyallahü anhüm" bilirdik, onlardan sonra kimseyi kimseden üstün tutmazdik). Ebû Dâvüdün bildirdigine göre, yine Abdüllah ibni Ömer ?radiyallahü anhümâ" diyor ki: (Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem" zemâninda bizler, en üstün Ebû Bekrdir, sonra Ömer, sonra Osmân ?radiyallahü anhüm" derdik).
Evliyâlik, Peygamberlikden dahâ yüksekdir sözü, (Erbâb-i sekr)in, [ya'nî zan ve hayâl ile konusanlarin] sözüdür. Ya'nî geri dönmiyen, Peygamberlik makâminin kemâlâtindan haberi olmiyan Evliyânin sözüdür. Bu fakîr birçok mektûblarimda, uzun uzadiya bildirdim ki, Peygamberlik, vilâyetin üstündedir. Hattâ Peygamberin kendi vilâyetinin üstündedir. Sözün dogrusu da budur. Bunun aksini söyliyen, Peygamberlik makâminin yüksekligini bilmiyendir. Evliyâlik yollari arasinda Silsile-tüz-zeheb yolu, Siddîk-i ekberin ?radiyallahü anh" yolu oldugundan, bu yolun yolculari uyanik olur. Onun için de, yollarin en üstünüdür. Baska yoldaki Evliyâ, bunlarin kemâlâtina nasil yetisebilir? Onlarin içyüzünü nasil anliyabilir? Bu yolun yolcularinin, bu isde kârlari müsâvîdir demek istemiyorum. Belki milyonda biri böyle olabilirse ni'metdir, se'âdetdir. Peygamberimizin ?sallallahü aleyhi ve sellem" haber verdigi hazret-i Mehdî, vilâyetin en yüksek derecesinde olacagina göre, o da bu yoldan yetismis ve bu yolu temâmlamis ve düzeltmis olacakdir. Çünki bütün vilâyet yollari, bu yoldan asagidir ve ulasdiklari vilâyetlerde, Peygamberlik makâminin kemâllerinden az birsey vardir. Bu yoldan kazanilan Evliyâlikda ise, Siddîk-i ekberin ?radiyallahü anh" yolu oldugu için, o kemâlâtdan pekçok bulunur. Fârisî misra' tercemesi: