Bismillahirrahmanirrahim…
Allah Teala sehitlerin bile kabrinde diri oldugunu, riziklandigini beyan ederken; bir kisim Müslümanlar “Sefaat Ya Resulallah” diyenleri bile tekfir ediyorlar…
Bu tartismalar; ayetlerin manasini iyi düsünmemekten ve evliyanin hallerini inkar etmekten, Resulullah Efendimiz (sav)’in bütün kainattan genis, gönül alemine muttali olmamaktan; yani nasipsizlikten kaynaklaniyor.. “Peygamber öldü” diyen; “Sehitler ölmez” hakikatina vakif olmadigi için kendi kalbinin ölü oldugunu beyan etmis oluyor.. Bu devasa hakikati görmeyip Resululah (sav)’in bütün ümmeti günes gibi aydinlatan ruhaniyetinden mahrum olanlara acimak ve yumusak sözlerle nasihat etmek gerekir. Onlara karsi sapik vs. gibi suçlamalar, Allah dostlarinin nezaketine, sefkatine, müminlere merhametine aykiridir..
Allah’in Resulü (sav) batmayan bir günestir. Kalp gözü açik olanlar, gönül ekranlarinda çok net ve tarife sigmaz güzelligini seyredenler; onu uyanikken görenler, onunla sohbet eden ümmetinden asiklari o kadar fazladir ki…
Hele Osmanli.. Tabiri caizse adeta bir “Muhammed’e muhabbet medeniyeti”dir. Padisahlar, alimler, arifler, kumandanlar-askerler, tarladaki çifçiler, yasli ümmiler, nice müminler Resulullah (sav)’i görmüs ona asik olmustur.
Selimiye camii, Resulullah (sav)’in isaretiyle yapilmis, Istanbul onun müjdesiyle fethedilmis, Bursa’nin isigi Emir Sultan (ks) Peygamberin (sav) isaretiyle Padisahlara nasihatlar etmis, Yavuz çölleri Peygamber (sav) rehberligi ile geçmis, Sultan Ahmed ayaginin tozu olmak sevdasiyla tutusmus, koca Osmanli Devleti adeta Resullullah (sav)’in rehberligi ile kurulmus, O Sirac-i Münir’in manevi projektörüyle ülkeler fethedilmis…
Osmanli Medeniyeti bir “Muhammed Mustafa Medeniyetidir.” Yani Peygamber (sav) sevdasinin, o Yüce Resule devasa devletin ruhunu diri tutan, üç kitayi zikrullahlarla inleten tarikatlar; Muhammed Mustafa (sav) sevdasinin asilandigi, ögretildigi, bütün cihana yayildigi merkezler olmustur. Bu tarikatlarin hepsi, Iki Cihan Günesi (sav)’in emriyle, tavsiyeleriyle, cihani aydinlatan telkinleriyle kurulmustur. Mürsid-i Kamiller, Peygamber varisleri; Muhammed Mustafa (sav) askini Kevser gibi yudumlamislar, onda fani olmuslar, onunla özdeslesmisler. Onlari gören Muhammed Mustafa (sav)’i görür gibi olmus. Yüzlerinin nuru, sohbetlerinin letafeti, sünnetten kil kadar ayrilmayan hareketleri ile adeta Resullullah (sav)’in bir benzeri olmuslar…
Iste bu cennet bahçelerinde, bu Gülistanlarda, yüzyillar boyu hep “Muhammed Mustafa (sav)’e benzeme” egitimi yapilmis, hala da yapilmaktadir. Iki cihan saadetini arayanlar, böyle bir Gülistan bulsunlar. Bu Gülistan’da güllerden güzel kokan Muhammed Mustafa (sav)’in kokusunu duysunlar. O Güzeller Güzeli (sav)’in askini Kevser gibi yudumlasinlar ve iki cihan saadetine ulassinlar.
Rabbim hepimize böyle bir Gülistana girmek ve ömür boyu kalmak nasib etsin, Habibi hürmetine..
AMIN..
Abdullah Muhammed REYHAN