Sayfa 3/6 İlkİlk 12345 ... SonSon
59 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

  1. #21
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Silsile-i Zeheb / Altun Silsile
    1. Ebu Bekri’s-Sıddiyk (r.a.)
    2. Selman-ı Farisi (r.a.)
    3. Kasım bin Muhammed (k.s.)
    4. Cafer-i Sadık (k.s.)
    5. Bayezid-i Bestami (k.s.)
    6. Ebu’l-Hasan Harkani (k.s.)
    7. Ebu Ali Farimidi (k.s.)
    8. Yusuf Hemedani (k.s.)
    9. Abdu’l-Halık Gucdüvani (k.s.)
    10. Hace Arif Rivgiri (k.s.)
    11. Mahmud İncir Fag’nevi (k.s.)
    12. Hace Arif Ramitini (k.s.)
    13. Muhammed Baba Semasi (k.s.)
    14. Seyyid Emir Kilal (k.s.)
    15. Muhammed Bahaüddin Nakşibend (k.s.)
    16. Hace Alaaddin-i Attar (k.s.)
    17. Yakub Çerhi (k.s.)
    18. Hace Ubeydullah Ahrar (k.s.)
    19. Hace Muhammed Zahid (k.s.)
    20. Derviş Mehmed (k.s.)
    21. Muhammed Hacegi Emkengi (k.s.)
    22. Hace Muhammed Bakibillah (k.s.)
    23. İmam-ı Rabbani Ahmed-i Faruk-i Serhendi (k.s.)
    24. Hace Muhammed Masum (k.s.)
    25. Şeyh Seyfüddin Arif (k.s.)
    26. Muhammed Nurü’l-Bedvani (k.s.)
    27. Şemsüddin Habibullah İbn-i Mirza Can (k.s.)
    28. Abdullah-ı Dehlevi (k.s.)
    29. Hafız Ebu Said Sahib (k.s.)
    30. Habibullah Can-ı Canan (k.s.)
    31. Muhammed Mazhar İş’an Can-ı Canan (k.s.)
    32. Selahüddin İbn-i Mevlana Siracüddin (k.s.)
    33. Ebu’l Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi (k.s)


    Seni çok Özledim Annem

  2. #22
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Tevhid-i Tedrisat kanunu 1927'de çıkmıştır. Kanun çıktıktan sonra bütün medreseler kapatılmış. Devletin dışında öğretim yapmak yasaklanmıştır. Bunun üzerine kapatılan medreselerin müderrisleri İstanbul Şehzadebaşı Camiinde ne yapacaklarına karar vermek için toplanmışlar.
    Sonunda şu karara varmışlar. "Artık bundan sonra bizim talebe toplayıp Ulum-u İlahiyyeyi okutmamız imkansızdır. Bütün imkanlar elimizden alınmıştır. Hz. Kur'an-ı Keriminde ( ; ; ) buyurmuştur. bizim tekrar talebe toplayıp Ulum-u Diniyyeyi öğretmemiz vus'atımızın dışındadır".
    Yani herkesin kendi işine çekilmesine karar vermişler. Hz. Üstazımız o zaman söz alıyor ve şöyle diyor " Efendiler bu bizim vus'atımızın dışında değildir. Herkes kendi evinde iki çocuğunu okutsa, çocuğu yoksa iki çocuk bulup okutsa 1110 yapar. Onlar da ikişer kişi okutsa 4440 yapar. Türkiye' de 4440 alimin bulunması Türkiye'de ilmin yokolmasına mani teşkil eder. Bu da bizim vus'atımızın dışında değildir" buyuruyor.
    O zamanın müderrisleri zengin ve oldukça yaşlı imişler. Hz. Üstazımız ise daha genç 39 yaşlarında imiş. Tabi diğer alimler şaşırmışlar. Bakıyorlar kendilerine nazaran oldukça genç ancak fikirleri ve cesareti oldukça yüksek bir zat var karşılarında. Tabi bu fikre katılmak şöyle dursun "Bu gayretli genç de kim acaba" , Gönenli bir müderris şöyle seslenmiş "Senin bu aşkın nereden geliyor. Sen kimin oğlusun" diyor.
    Efendi Hazretleri cevap vermiyor. Hulasa kararlarından vazgeçmiyorlar. Bizim vus'atımız dışında diyerek kelle korkusuyla talebe okutmaktan firar ediyorlar. Hz. Üstazımız daha sonra şu mealde bir söz irad ediyorlar "Ölümden korkup kaçanların hepsi ölüp gittiler, bir biz sağ kaldık".ALLAH ŞEFAATLERİNE NAİL EYLESİN İNŞALLAH


    Seni çok Özledim Annem

  3. #23
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    TÜRKİYE YE KURAN OKUTAN MÜBAREK ÜSTAZIMIZ
    "Aman Müslümanlık unutulup münkarız olmasın. Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat ruh ve akidesi sönüp, Müslüman çocukları bu meşaleden mahrum kalmasın."

    İşte bütün hayatı bayunca bu iki cümlede özetlediği endişe ile hareket ederek büyük bir mücadele vermiştir Hilmi Tunahan Hazretleri

    İşçi, personel adı altında okutmaya çalıştıklarıma zaman oldu vali maaşı kadar para verdim, yine de okumadılar. Hatta parayı alıp kaçanlar oldu. Bir ara acaba 'ın ilmini okuyacak insanlar bulamayacak mıyım diye ye'se düştüm. Bütün gayretimi kendi kızlarımı okutmaya verdim. Düşünüyordum ki onlar 'ın dinini, ilmini öğrenirlerse, hiç değilse kendi çocuklarını okutup yetiştirirler de bu hizmetler ila yevmi'l kıyame devam eder. '

    Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri'nin bu ye'si kısa sürdü. Bir yandan binlerce tabele ile uğraşırken diğer yandan kızlarını da en iyi şekilde din eğitimi ile donattı. Bunlardan biri Ferhan i Hanımefendi'ydi. Şartların elvermeme- i si ve talebe bulamaması durumunda ilmine varis bırakmayı düşündüğü şu~ hayattaki tek evladı Ferhan Hanımefendi, ölüm yıldönümünde muhterem pederinin hayatını ve mücadelesini Aksiyon Dergisi'ne anlattı.

    Süleyman Efendi, 16 Eylül 1959 yılında vefat ettiğinde arkasında iki kızı ile birlikte binlerce iyi yetişmiş öğrenci bıraktı. Fatih Sultan Mehmed Han'ın yanına defnedilme arzusu Bakanlar Kurulu'nun oluruna rağmen dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik'in tavrıyla engelıenince, Karacaahmet Mezarlığı'nda polisin açtığı kabre defnedildi.

    Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri'nin bütün amacı, Türk insanının, dinini en iyi şekilde öğrenmesiydi. Makam mevki peşinde olmadığını tarihe geçen şu sözüyle anlatırdı: "Hizmet muvaffak olsun da varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun. "

    Ferhan Hanımefendi de tıpkı pe deri gibi hayatını Kur'an hizmetine adadı. Bugün bütün zamanını hizmet dolduran Ferhan Hanımefendi'nin oğlu aracılığıyla pederi hakkında anlattıkları şöyle:

    - Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri, hayatını, ilmini miras bırakacağı talebeler yetiştirme üzerine kurmuştu. Bu konudaki çalışmalan hakkında bilgi verir misiniz?

    Talim ve tedriste Osmanlı medrese usulünü hızlandırmış, çok süratli bir şekilde talebe yetiştirmede kendine mahsus usuller vaz etmiştir. Zamanın şartlarını değerlendirmek bakımından devrin maddi gelişmelerine uygun olarak 'Maddede sürat olur da manevi hizmetlerde olmaz mı?' anlayışını getirerek, eski usullere göre çok kısa zamanda bütün fenler, alet ve ali ilirnlerle donanmış talebe yetiştirmiştir. Talebeleri Diyanet İşleri Başkanlığı'nın müftülük ve vaizlik imtihanlarında üstün başarılar kazanarak aldıkları eğitimin değerini ortaya koyuyorlar ve hizmet yarışında yerlerini alıyorlardı. Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri, İslam ilimierini ihya hareketini İslam'ın tecdidi hamlesi saymış, hayatlarını ilme ve ilim ehli yetiştirmeye vakfetmi§ti. Ve 'flmin tasfiye edildiği bir cemiyette Islam ve iman yaşamayacağı için, böyle bir ortamda camiierin mevcudiyeti, suları kesilmiş, menbalan kurumuş, kurutulmuş çeşmelerden farksızdır' diyerek bu konudaki gayretlerini devam ettirmişti.

    DÜNYAYA MÜJDEYLE GELIŞ

    -Kökeninin Osmanlı Sarayı 'na kadar uzandığı biliniyor. Nesebi hakkında detaylı bilgi verir misiniz? Soyadındaki Han kelimesinin, nesebi ile ilişkisi var mıdır?

    Neseben Fatih Sultan Mehmed Han'ın ' Tuna Han'ı' olarak tayin ettiği ve kızkardeşi ile evlendirdiği İdris Bey'e dayanmaktadır. Ve soyadını buna nispetle almıştır. Babası Hafız Osman Efendi, tahsilini devri n ilim merkezi olan İstanbul'da tamamlamış, sonra da bugün Bulgaristan sınırları içinde olan Silistre'nin meşhur Satırlı Medresesi'nde yıllarca müderrislik yapmıştır. Dönemin tanınan simalarındandır. İstanbul'da eğitimine devam ettiği bir sırada rüyasında, vücudundan kopan bir parçanın göğe yükselip ışık saçmakta olduğunu görür. Uyandığında son derece heyecanlıdır. Çünkü bu rüya Osman E fendi için bir işarettir. Sulbünden hayırlı bir evlat gelecek, dünyayı aydınlatacaktır. Aradan yıllar geçer. Osman Efendi evlenir. Rüya hiç hatırından çıkmaz.

    1888 yılında Silistre'nin Ferhatlar Köyü'nde sıradan bir evde hiç de sıradan olmayan bir çocuk dünyaya gelir. İlk bakışta hane reisi Osman Hocaefendi'nin dört erkek evladından biridir bu çocuk. Yıllar önce görülen rüya tecelli etmiştir. Bütün Türk ve Müslüman ailelerinde olduğu gibi adı Ezan-ı Muhammedi ile konur: Süleyman Hilmi... Osman Efendi, Süleyman Hilmi'de daha ilk yetişme çağlarında gördüğü alametler tecelli ettiğinden bütün ümidini ona bağlar. Gözbebeği gibi baktığı oğlu yetişecek, tıpkı rüyada gördüğü gibi dünyaya ışık saçacaktır.

    - Bugünkü Bulgaristan sınırlan içinde doğan Süleyman Efendi Hazretleri'nin yetişme serüveni hakkında bilgi verir misiniz?

    Hilmi Efendi, Silistre Rüşdiyesi ve Satırlı Medresesi'nde başladığı tahsil hayatına İstanbul'da devam etmek, ilmini kemale erdirmek için medreselerin bulunduğu İstanbul'a koşar. O zamanki adı Sahn-ı Seman olan Fatih Medresesi'nde eğitime başlar. Fatih dersiamlarından ve devrin büyük alimi Bafralı Ahmed Hamdi Efendi'den ders alır. Burayı birincilikle bitirir.

    Süleyman Efendi ilim öğrenmek hususunda öylesine gayretlidir ki daha da i leriye gitmek ve zamanın tabiriyle dersiam, yani profesör olarak yetişrnek üzere Süleymaniye'de Medresetü'l Mütehassisin'in tefsir ve hadis bölümüne devam eder ve 1919 yılında buradaki eğitimi de birincilikle tamamlar.

    Aynı yıllarda Medresetü'l Kuzat'ı yani bugünkü tabiriyle Hukuk Fakültesi'ni de bitirerek dersiam ve kadııık unvanlarını alır. Hayatının ilerleyen yıllarında uğruna büyük mücadeleler vereceği ilim hayatının öğrenme safhasından, öğret me safhasına geçer. Mezuniyetini müteakip İstanbul'da dersiam olarak vazife alır. Yıllarca hocalarından aldığı ilim emanetini talebelerine devretme zamanı gelmiştir. Bu onun hayat mücadelesinin temel düsturunu oluşturur.

    - Tevhid-i Tedrisat Kanunu 'nın yürürlüğe girmesiyle medrese geleneği ortadan kalktı ve din eğitimi ağır yara aldı. Süleyman Efendi'nin tutumu nasıloldu?

    1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle medreseler kapatılır. Süleyman Efendi de bir çok meslektaşı gibi vaizliğe tayin edilir. Talebeye hasret böylece başlar. İlim öğretme aşkını, ilmine varis bırakma mü cadelesini, İstanbul'un Sultanahmet, Beyazıt, Süleymaniye, Yenicami, Kasımpaşa Cami-i Kebiri gibi büyük camiIerde vaaz verip dinimizin emir ve yasaklarını öğreterek sürdürür.

    - Tasavvujla ilişkisi nasıl başladı?

    O bir din alimi olmakla beraber hala bir talebedir ve Selahaddin ibn-i Mevlana Siracüddin Efendi'nin sohbetlerine devam ederek tasavvuf yolunda yetişir. Silsile-i Sadad'ın 32. halkası olan Siracüddin Efendi'nin cismani nisbetle, İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sani Hazretleri'nin de ruhani nispetle bağlısıdır.

    "AMAN MÜSLÜMANlıK UNUTULMASıN"

    - Talebe yetiştirme faaliyetine nasıl başladı? Bu husustaki gayretleri konusunda neler anlatırsınız?

    1924 senesinde medreseler kapatılıp dini öğreten müessese kalmayınca, Süleyman Efendi'nin hayatında da sıkıntılı dönem başlar. O günlere ait en büyük endişesini şöyle dile getirir: "Aman Müslümanlık unutulup münkarız olmasın. Ehli Sünnet ve'l Cemaat ruh ve akıdesi sönüp, Müslüman çocukları bu meşaleden mahrum kalmasın." İşte bütün hayatı boyunca bu iki cümlede özetlediği endişe ile hareket ederek büyük bir mücadele vermiştir. Onun yegane gaye ve gayreti İslam'ı öğretmek, ilmini miras bırakabileceği talebeler yetiştirmekti. Ta Selçuklu Türkleri'nden beri Müslüman Türk milletinin en büyük ideali olan Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat akidesinin muhafaza ve ilası onun de en büyük emeli idi. Zira kendileri, bu ruh ve akideyi milli beka davamızın yegane teminatı olarak kabul ve tavsif ederlerdi. Talebeleri onun vazife anlayışını şöyle anlatırlar: Unutulan sünnetleri ihya, kaybolmaya yüz tutan İslam ilimieri ve iman hakikatlerini Ehli Sünnet ve'l Cemaat usulü ve üslubu üzerine tecdid, batıllar, bidatlar, ve din düşmanı zalimlerle mücadele onun başlıca vazifesi olmuştur. Talebelerinit verdiği vazife şuuru da bu cümlelerle özetlenebilir.

    - Medrese arkadaşları Süleyman Efendi'ye faaliyetlerinde nasıl yardımcı oldular? Resmi makamlarla ilişkilerini nasıl yürüttü?

    Süleyman Efendi medreselerin kapatıldığı günlerde Dersiamlar Cemiyeti Umumi Katibi'dir. 520 dersiamın üye olduğu cemiyet son kez toplanır. Süleyman Efendi azalara hitaben bir konuşma yapar. Kendisi o günleri şöyle anlatırdı: " Medreselerin kapatıldığı günlerde Dersiamlar Cemiyeti Umumi Katibi idim. Bu cemiyete üye yüzlerce dersiam vardı. Hepsine haber gönderdim, bir kısmını da topladım. Kendi imkanlarımızIa üçer-beşer talebe 0kutmaya devam edelim, böylece binlerce talebe olur dedim. Kimisi korktuğundan kimisi de 'Bu iş artık bitmiştir. Biz ne yapabiliriz' diyerek yanaşmadılar. Bazısı da açıkta kalıp geçim darlığından perişan oldu. İsten~ len gayret gösterilemedi ve gereken hizm~ J" yapılamadı.

    Korkmayanlar öldü de, korkanlar sanki çok mu yaşadılar? Korku fayda yerine zarar getirir. Hem bizler, şartlar ne olursa olsun din hizmetiyle memuruz. Hizmet bizden, muvaffakıyet ve hidayet 'tan. yolunda cihad ve takva kurtuluşa ve beklenmedik yerden rızka vesiledir.

    İşte bütün bunlar olup biterken medreselerin kapatıldığı günlerde yüzlerce üyesi bulunan dersiamlar cemiyetinin mes'ul-ümurahhası idim. Dersiamları toplamaya çalıştım ve onlara şöyle dedim: Sizler bu memlekette dinin bir nesil boyu garantilerisiniz. Her birimiz köyümüzden, kasabamızdan getireceğimiz hısım, akraba çocuklarından birer, ikişer kişiyi müstahtiem namı altında dahi olsa okutabiIir, hiç değilse bir nesil daha İslam ilimIerininin devamını sağlayabiliriz. Bu maksatla müşterek bir telgrafla merkezi hükümete başvuralım. "

    - Resmi makamların Süleyman Efendi'nin gayretleri karşısındaki tutumu nasıldı?

    Dersiamlardan bazılarının imzaladığı, bazılarının da korkup imzalayamadıkları müracaat metninde 'Devletimiz harbi umumiden yeni çıkmıştır. Mali durumu maaş vermeye elverişli değildir. Ancak biz isim ve imzaları bulunan dersiamlar hiçbir ücret talep etmeden Müslüman çocuklarından arzu edenlere din dersi vermeye hazırız' denilmekteydi. Cevap tez gelir ve olumsuzdur: 'Memlekette Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüktedir. Hilafina hareket şiddetle ceza-i müstelzimdir. '

    Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Süleyman Efendi boş durmaz. Bir taraftan Istanbul'un selatin camilerinde vaaz ve sohbetleriyle halkı irşada gayret eder, diğer taraftan da etrafına topladığıtalebelerine kah evinde, kah bir cami cresinde, kah bir ahbabının evinde ders okutarak talebe yetiştirmeye gayret eder. Bir müddet okuttuklarını derhal Anadolu'ya gönderir, onların da aynı minval üzere, yerine göre köyde, yerine göre dağ başında bir çalı dibinde Müslüman çocuklarına dinini, diyanetini öğretmelerini temine çalışır. İleride müesseseleşerek memleketşümul hiBe gelen Kur'an kurslarındaki hizmet kadrosunu ilk mayalama devresi işte o devredir.

    Süleyman Efendi, 'tan başka kimseden korkmadı. En büyük endişelerinden biri de "Talebe yetiştirmeden vefat edersem Rabbim bana 'İlmine kimi varis bıraktın' diye soracak olursa ne cevap vereceğim?" olmuştur. Bu hizmetleri ifa amacıyla Çatalca'nın ..ı.nan köylerinden Toros~'a kadar memleketi adım adım dolaşarak dini öğretmiştir. Hatta Çatalca'da Kabakça Çiftliği, Toroslar'da da mandıra kiralayıp talebelerini de işçi göstererek derslerine devam etmiştir. Onun için ilmini miras bırakacağı kişiler çok önemliydi. Çünkü onlar Islam'ı yaşayıp yaşatacaklardı. Ve bu ilim ancak yine talebeleri vasıtasıyla kıyamete kadar devam edecekti.

    Çatalca'nın ormanlık bölgesinde Kabakça, İnceğiz köylerinde çiftlikler kiralamış, işçi görünümü altında dini ilimler tedris edilmiş ya da başka ticari faaliyetler altında din ilimierine hadim olabilecek insanlar yetiştirmeyi hedeflemişlerdir.

    Bu hizmetlerde kendisine maddi, manevi en büyük destek, refikası Hafize Sultan Hanımefendi'den gelmiştir.

    Maddeten çok varlıklı bir aileye mensup olan Valide Sultan, ebeveyninden kendisine intikal eden bütün servetlerini yolunda hizmetlere harcaması için daima yardımcı olmuşlardır.

    DiN-DÜNYA BÜTÜNLÜGÜ

    - Hayatını vakfettiği talebelerine bakışı nasıldı?

    Süleyman Efendi için talebeleri çok kıymetliydi. Onlardan 'Evladlarım' di ye sözederdi. Evladlarının din ilimIeri sahasında yetişmelerini arzu ettiği gibi dünya işlerine de vakıf olmalarını isterdi. Talebelerinin yabancı dil öğrenmelerini teşvik eder, devrinin bütün ilim ve fennine vakıf olmalarını arzu ederdi.

    - Günlük gelişmeleri takip eder miydi?

    Yurtta ve dünyada gelişen olayları titizlikle takip ederdi. Her türlü sapık cerayanlarla mücadele ve dini, tarihi hakikatlerin kitlelere duyurulup öğretilmesi için çıkan kitap, gazete ve mecmua gibi yayın vasıtalarını aldırırdı. Bunların ya şayıp gelişmesi için her türlü maddi manevi fedakarlığı yapardı.

    - Nasihatlerinde, üzerinde en çok durduğu nokta ne idi?

    Talebelerine yaptığı nasihatlerde şöyle derdi: Evladlarım; duracak, kaybedecek zamanımız yok. Vazifemiz bataklığa düşmüş Ümmet-i Muhammed'in evladlarını ellerinden tutup bu bataklıktan çıkarmaktır. İlk talebeleri tüccar, esnaf, demirci, kalaycı, dülger gibi çoluk çocuk sahibi yaşlı insanlardı. Zamanla yaş ortalaması gençleşti ve cami kürsüleri onun talebeleriyle, saçı sakalı ağarmışların yerine daha bıyığı bile terlememişgencecik hatiplerle tanıştı.

    - Çeşitli kerametleri dilden dile dolaşıyor. Kendisinin kerametlere bakışı neydi?

    O büyük bir gönül ve dava adamıydı. Onun azmi karşısında dünyevi hiç bir güç duramazdı. Nitekim dine daha 1924'lerde başlayan zulme rağmen 1934'de teşkilatlanan kurslar yurdun dört bir yanında hizmet vermeye başladı. Büyük bir veliydi. Ama asla enfüsi ve afaki kerametlere önem vermezdi. Evladlarına; "Zinhar keramete talip olmayın. Bizim ve sizin talip olacağınız tek keramet vardır. O da Ümmet-i Muhammed'in evlatlarına Füyuzat-ı Muhammediye'yi aşılamak ve din-i İslamı öğretmektir. Bizden keramet istiyorlar; bizden keramet istemek, ağacın kökünden meyve istemeye benzer. Ağacın kökünden meyve istenir mi? Meyve dallarında olur" derdi.

    - Süleyman Efendi 'nin matbu eseri pek bilinmiyor. Bunun sebebi konusunda ne söylemek istersiniz?

    Süleyman Efendi'nin hayattayken yazıp bastırdığı matbu tek eseri 'Yepyeni Usullerle Kur'an Harf ve Harekeleridir'. Okuma yazma bilen herkesin tek başına Kur'an okuyup öğrenmesini sağlayan bu pratik eserden bugüne kadar milyonlarca nüsha basılmıştır. Niçin kitap yazmadığını soranlara şu cevabı vermiştir: "Selefin mum ışığında yazdığı paha biçilmez hazine misali eserlerin toprağa gömülerek çürüdüğünü, bakkallarda satıldığını, çöplüklerde çiğnendiğini, bir kısmının da kütüphane raflarında tozlanıp küflendiğini gördüm. Medreseleri kapatılmış, yazısı değiştirilmiş, din ilimieri yok olmaya yüz tutmuşzamanımızda, kitap yazmaktansa, yazılan eserleri anlayıp, anlatacak ve ilmi satırdan sadra intikal ettirip yaşatacak talebeler yetiştirmeyi daha lüzumlu buldum.


    Seni çok Özledim Annem

  4. #24
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    BediüzzamanSaid Nursiyle ilgili olarak Yeni Asya Gazetesinde 3 Mayıs 1976tarihinde Av. Abdurrahman Şeref Laçla yapılan mülâkattan iktibasedilmiştir.
    Bizim bugün başlıca vazifemiz; îmanı muhafazayaçalışmaktır. Bunu yapıyoruz. Biz tedrîsat yapmıyoruz. İslâmın esâsımaddi ve mânevi kurtuluşun kaynağı olan Kuran-ı Kerimin okutulupöğretilmesi ve yalnız Türkiyeye değil, bu yolla bütün dünyayayayılması işini birâderim Süleyman Efendi ve Onun tesis eylediğiKuran Kursları yapıyor. Hem de çok kısa zamanda yapıyorlar. Eskiden0-5 senede öğrenilen İslâmi ilimleri şimdi Kuran Kursları -2 seneiçinde öğretiyorlar. Âlim yetiştiriyorlar. Fakih (Fıkıh âlimi)yetiştiriyorlar. Müfessir yetiştiriyorlar. Bu hâl bir mûcize-ikurâniyyedir.
    Bugünkü bu şaşılacak hal hakkında ben küçük yaşlarda iken; benimgözlerime doğru bir ışık çakmış ve beni ikaz eylemek istemişti. O zamanher halde tekâmül etmemiş olduğum için anlayamamışım. Şimdi anlıyorum,îzah edeyim. Ben 6 yaşında iken Şirvandan Siirte gittim. Bir çokİslâmi ilimleri, Kuran-ı Kerimin mûcizesi olarak çok kısa zamanda vesüratle tahsil eylemiş bulunuyordum Siirtteki büyük Müslümanâlimlerle münâzaraya girdim. Hepsini mağlup ettim. O büyük âlimlerhayret içinde kaldılar ve beni takdir eylediler. Ben bu hâlime çocukluksâikası (hevesiyle) ile mağrur oldum.
    İşin esâsını o zaman anlayamamışım. Halbuki bu hâl bana birişâretmiş. Sanki Rabbim bana demek istemiş ki: Ey Said, ileride birzaman gelecek İslâmiyet sıkışacak neşr-i Kuran, neşr-i İslâm için uzunseneler bulunmayacak. Bunları bir senede, iki senede öğrenmek veöğretmek ihtiyacı hâsıl olacak. İşte o zaman nasıl ki, şimdi sen; kısabir zamanda büyük âlimlerle münâzaraya tutuşacak kadar ilim kudretiiktisap ettin. Seninkinden çok daha kısa zamanlarda, İslâm âlimleriyetişecek ve ehl-i küfür ile mücâdele edecek sevgili kullarım ortayaçıkacak. Ben o zaman bu işareti anlayamamışım. Amaşimdi hakikat tezahür etmiş bulunuyor. Biraderim Süleyman Efendiişâret buyurulan zâttır. Büyük tedris işi ile meşgul oluyor. OnunKuran Kursları; Neşri Kuran ve Neşri İslâmı bütün dünyâyı hayretleregark edecek çok kısa zamanda başarıyor.

    İşte o zamanın din mazlumlarından birisi olan Said-i Nursî, Süleyman Efendi Hazretleri hakkında bu sözleri söylemiştir.

    SüleymanEfendi, tarikatı sadece hoş sohbet vâsıtası hâline getiren son devrintembelliğini yıkmış onu, kitleleri harekete getiren, şeriat içinçalışan insanların hareket ve heyecan vâsıtası kılmıştır. Bu yüzdenkerâmete itibar etmemiş kendisi kerâmet izharından müstağni davrandığıgibi talebelerine de aynı yolu tâlim etmiş. En büyük kerâmet ümmetiMuhammede Hakk yolu telkin etmektir. Buyurmuştur. Kendisine mâneviselâhiyet verildiği andan itibaren hem Kâdirî hem de Nakşî tarikatıylavazife tarif etmiş, zamanında şeyh olarak tanınanlara haberlergöndererek onları kendisinin varlığından ve selâhiyetinden haberdâretmiştir. Said-i Nursi, Abdülhakim Arvâsi,ve Adanalı Sâmi Efendi dedâhil bir çok zâtlarla muhâbere etmiştir. Süleyman Efendi cemiyettenuzakta yaşamak yerine, cemiyetin içinde Müslümanlığı yaşatmayı tercihetmiş ve dışımız halk ile, içimiz Hak ile buyurmuşlardır.


    Seni çok Özledim Annem

  5. #25
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Hz. Üstazımız birgün çocuk yaştaki iki evladına "Yeni Cami imamına gidin benim gönderdiğimi söyleyin size İlm-i Meaniden sual sorsun" buyuruyor. Sebep eski medrese arkadaşlarına tasarrufunu göstermek onların da hidayetine vesile olmak. O iki Abimiz Üstazımızın medrese arkadaşı olan Yeni Camiin imamının yanına geliyorlar. "Efendim bizi Hocamız Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri gönderdi. Size ilm-i meaniden sual sorsun dedi".
    İmam bakıyor karşısında iki çocuk. (Eskiden ilm-i meani okumak için medreselerde en az 20-30 yıl okumak gerekiyormuş ve ilm-i meani okuyan kişinin yaşı oldukça büyük olurmuş). Tabi imam karşısında iki çocuk görünce "gidin" demiş. "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz. İlm-i Meani kim siz kim" diyerek onları yanından kovmak istemiş.
    O abilerimiz ısrar etmişler "mutlaka sorun" demişler. Bunun üzerine İmam şöyle demiş, şöyle bir sual tevcih ediyor: "Game tahtındaki zamirle cümle oluyor da Gaimun tahtındaki zamirle cümle olmuyor. O keratanın suçu ne" demiş. Bunun üzerine Abilerimi ikisi bir ağızdan cevabın Arapça ibaresini okuyarak vermişler. ( ; ; ; ; ) Bu cevap karşısında İmamın gözleri faltaşı gibi açılır.


    Seni çok Özledim Annem

  6. #26
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Dersiamlardan Dursun efendi’nin Üstazımız Süleyman efendi hakkındaki bir sözünü de şöyle anlatmaktadır:

    “1970’li yıllarda dersiâmlardan ve Mahmud Efendi’nin hocası olan Of’lu Hacı Dursun Efendi, Erzurum’daki Kümbet Medresemizi ziyaret etmişti. Her yönüyle büyük bir alim olan Dursun Efendi’ye herkesi sordum ve o da anlattı. Mesele Silistre’li Süleyman Efendi’ye gelince aynen şu cümleleri söyledi: “Süleyman Efendi de dersiâmdır; ancak o ’ın hususi bir inayet ve ihsanına mazhardır ve akranlarından farklı bir simadır. Başından beri onun böyle olduğunu hissediyorduk


    Seni çok Özledim Annem

  7. #27
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Dua; kulun 'tan yardim istemesi, iyilik ve rahmet dilemesi demektir.
    Bilindigi gibi insani yaratan ve yasatan 'tir. Her an 'a muhtaç olan insan, sikintiya düstügü zaman da yine ona siginir , arzu ve isteklerini ona arzeder. 'in büyüklügü ve sonsuz kudreti karsisinda kendi güçsüzlügünü idrak ederek, O'nun her seyi kusatan engin rahmetine olan ilitiyacini samimi duygularla dile getirir .
    Dua, insanin gönülden 'a yönelmesi, hem kalbi hem de dili ile dileklerini O'na sunmasidir .
    Bir kulun kendi acizligini itiraf ederek bütün benligi ile 'a yönelmesi ve kalbinin derinliklerinden gelen temiz duygularla ona dua etmesi ayni zamanda bir ibadettir .
    Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) ''Dua, ibadettir .'' (1) sözü ile bunu en güzel sekilde ifade etmistir.
    Duada ellerin sekli

    Dua yaparken Elleri Birleştirmek bir Parola değil, Unutulmuş bir Sünnetin İhyasıdır.
    Dua yaparken elleri birleştirmek de, bazı maksatlıların dediği gibi Süleyman efendi bağlılarının parolası değildir. Eğer bu Süleyman efendi bağlılarının parolası olsaydı, Türkistan, Pakistan, Hindistan, Arabistan ve mağrib ülkelerinde birçok müslümanın da Süleyman efendi bağlısı olması gerekirdi. Çünkü onlarda ellerini birleştirerek dua yapıyorlar. Merak edenler değişik tarihlerdeki gazete küpürlerinden, televizyon kanallarından görebilirler. Onlarında hepsi Süleyman efendi bağlısı olmayacağına göre bu Süleyman efendi bağlılarının da bir parolası değildir. Bu bir Sünneti Rasul olduğu için yapılıyor. Unutulmuş olan bir sünnetin ihyasıdır. Güvenilir kaynaklarda ( Fıkıh, meviza ve Hadis kitapları) duada ellerin nasıl tutulması konusunda bilgi vardır. İsteyen istediği şekilde dua edebilir. Mühim olan, duada kalbin safiyeti ve uyanık bulunmasıdır. Duada dedesinden ve babasından gördüğü gibi ellerini açık tutan veya sünnet şekliyle kapalı tutan müslümanların yaptıkları halisane duaları kabul buyurmasını ALLAH’ü Tealadan niyaz ederiz.
    Yalnız, dünya ve ahiret yıkımına uğramamak için; bir sünnetin ifasından asla başka bir şey olmayan “Duada ellerin bitişik tutulmasına” bin bir mana vermek bir müslümanın yapmaması lazım gelen fiillerdendir. Bütün delil ve vesikalara rağmen yine de duada elleri bitişik tutma mevzuunda menfi fikir ileri sürenler çıkabilir. Böyle düşünenlere karşı ısrara da hacet yoktur.
    Zira her şey bir nasip işidir. İman etmek, namaz kılmak, zikirle meşgul olmak ve bir sünneti ifa ve ihya etmek... Bunların hepsi ezelden bunlara layık olan, kalbi ve niyyeti müsait olanlara nasib olmaktadır.
    Peygamberler (Aleyhimüsselam), yüzlerce delil ve mucizelerle tebliğde bulundularsa da kavimlerinden çok kimseler Hakkı teslim etmediler. Halbuki onlar, en iyi ikna kaabiliyetine sahip seçkin zatlardı. Fakat inanmayanların kalpleri, imana ve itaate layık değildi.
    Dua ile alakalı hadiselerin hiçbirinde “açtı, açılacak, açık tutulacak” manalarını ifade eden kelimeye rastlanamamıştır.
    Hadis-i Şeriflerde ellerle birlikte zikredilen kelimeler “zamme: Yapıştırdı, Cemaa: Topladı, Rafea: kaldırdı, Bıhızae vechihi: yüzünün hizasına” kelimeleridir.
    Cenab-ı Hakk Peygamberimizin yolundan Ümmeti Muhammedi ve Ümmeti Muhammedin evladını ayırmasın,amin. Rasulü (sav) hayat-ı seniyeleri içinde dua esnasında ellerini farklı farklı şekillerde tutmuştur. Mesela; Bedir'de ellerini koltuk altları gözükecek derecede kaldırmış, gece yatarken döşekte ellerini birleştirmiş, namazların arkasında yaptığı dualarda omuz aralığı ölçüsünde ellerinin aralarını açmış, yağmur duası ya da bela ve musibetlerin def'i için yaptığı dualarda da avuç içlerini aşağıya doğru çevirmiştir.

    Dua esnasında ellerin alacağı şeklin hükmü ne farz, ne vacib ne de müstehaptır. Fukaha buna âdab hükmünü vermiş ve hadis kitaplarında da bu mesele âdâb bölümünde yer almıştır. Bu sebeple kim ne şekilde ve nasıl dua ederse etsin ya da bunlardan sadece bir tanesini benimsesin, netice itibariyle Rasulünün sünnetine ittiba etmektedir. Onun için bunların hepsini saygı ile karşılamalıdır. Dinin aslına rücu etmeyen böyle bir meseleyi vesile yaparak Müslümanlar birbirleri ile kavga etmemelidir.
    - Resulü Efendimiz her gece yatmadan evvel iki elini açarak birleştirir, ihlas, felak va nas surelerini okuyarak ellerinin içine üfler sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazlar ondan sonra yatardı. Hz Aişe Validemiz Efendimizin bunu her gece üç defa yaptığını rivayet etmektedir.


    Seni çok Özledim Annem

  8. #28
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Üstazımız SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (K.S) H.Z Eskiden 10–15 senede tahsil edilen ilimleri, 2 sene gibi çok kısa bir zamana sığdırarak, ilmin ve âlimin yok olmak üzere olduğu bir zamanda yüzlerce, binlerce din âlimi yetiştirmiştir. Talebelerin kalabileceği yurtlar açtırmış ve yüzlerce insanın maddî–mânevî eğitimine vesile olarak büyük bir hizmet yapmıştır. Sık sık Müslümanların içinde bulunduğu zor duruma dikkat çekerek, tüm mü'minleri uyarmış ve İslâm ahlâkının insanlar arasında yayılması için büyük gayret sarf etmiştir.
    Süleyman Hilmi Tunahan(K.S)H.Znin İslâm vecd ve şevki dışında 71 senelik ömrüne nispetle 24 saatlik bir başıboşluk hayatı olmamıştır. Kendini bir dâvâya vakfetmiş ve onun dışında hayat ve faaliyet kabul etmemiş olmanın tam misali… Böyle olduğu için de tesir ve sirayet kabiliyeti pek büyük…"
    Hz. Üstazımız, "Bizim bu âlemde bir tek işimiz var; o da yavrularımızın kalplerine ve Peygamber sevgisiyle iman ve İslâm nurunu yerleştirmektir." diyerek son nefesine kadar bunun mücadelesini vermiş, bir sel gibi cehenneme akan insanları bataklıktan kurtarmanın gayretini göstermiştir.
    Tarih 16 Eylül 1959'u gösterdiğinde her insan gibi o da bu fânî hayata veda etmiş; fakat tasarrufları ve hizmetleri bir çığ gibi büyüyerek miras bıraktığı Kur'an ve Sünnet hizmetleri bugünlere kadar gelmiş veALLAHIN izni ve o mübarek zatın himmetiyle günümüzde de son sürat devam etmektetir veALLAHIN izniyle kıyamet gününe kadarda devam edecektir.ALLAH MÜBAREĞİN ŞEFAATLERİNE NAİL EYLESİN,İNŞALLAH


    Seni çok Özledim Annem

  9. #29
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Süleyman Efendinin dersine bir hafta kadar devam etmiştim, Şehzadebaşındaki evinde bir hafta kadar ondan ders okuduk. Bir hafta sonra takibat başlayınca- o zaman takibat çoktu- o, dersi kesti. Ben de burada Gümülcineli Mustafa Lütfü Efendinin dersine katıldım. Fakat ben onu da daima hayırla anarım. Fatih’in son mücaz(icazet verilmiş hoca) dersiamlarındandı. İbadet ü taatına daim, İslami ilimlerin okutulmasının zaruri olduğuna itikad eden çok gayretli bir kimsedir. “İslami ilimleri ihya etmezse bu memleket tehlikededir” diye bu tehlikeyi hisseden bir kimseydi.

    Devrin ehl-i küfrüne karşı nefreti vardı. Hangi hoca ki, küfrün ele başlarına nefreti vardır, ben o zatın sâlih ve kâmil olduğuna itikad ederim. Onun da zamanın ehl-i küfrüne nefreti çok şiddetliydi. Hele o azimet, o hapse girip de yine devam etmek ne demektir biliyor musun? O, polat gibi iman ve azimet sahibi olmaktır..ALLAH MÜBAREĞİN ŞEFAATLERİNE CÜMLEMİZİ NAİL EYLESİN İNŞALLAH.


    Seni çok Özledim Annem

  10. #30
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Cevap: üstadımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) H.z Hayatı Kendisi Hakkında Birçok Konu

    Büyük muharrir Necip Fazıl, bu talebeleri “Son Devrin Din Mazlumları” isimli eserinde şöyle destanlaştırmaktadır:


    “Süleyman Efendi, beni bu gençlerle temasa geçirmiş ve bahçemizde yattığı halde farkında olmadığımız bir hazinenin keşfi gibi, hayretle karşılık bir takdir duygusuna boğmuştur. Evet, o zamana kadar cansız bir ezber zemini üzerinde öne arkaya sallantılı, papağanvri bir tekrarlama işinden ibaret zannettiğim ve İslam’ın, fezayı milyonlarca projektörle delici kainat görüşlerine yabancı saydığım Kur’an kursları faaliyeti hayret ve saadetle gördüm ki: Gökten necaset yağan bir devirde üzerlerine tek kir bulaşmamış, zeka ve irfanları her inceliğe ulaşmış güdücüler elindedir. Ve bu genç güdücüler mevki ve istikamet tayini noktasından bütün dost ve düşman kutupları, doktorların sıhhat ve marazı tanıdıkları gibi teşhis ehliyetindedir. Diyebilirim ki, Türkiye’de, Kur’an kursları topluluğu ayarında vahdet, merkeziyet ve davalarında salabet belirtici ikinci bir teşekkül mevcut değildir. Bu topluluk, terbiyesini Silistreli Süleyman Hilmi Tunahan’dan alanların veya alanlardan alanların tablolaştırdığı kadrodur ve bu tabloda şahıs, fikir, ilim, usul, her unsurun doğrudan doğruya bağlı olduğu tek mihrak, tek kelimeyle şeriattır. İşte bağlılıklarındaki kuvvete bu manayı verdiğim, bütün gençliğe tavsiyem gibi şeriatı bu manada idealleştirmelerini ve şeriat aşkını bu manada şuurlaştırmalarını beklediğim ve kendilerini yeni iman neslinin en saf ve en temiz damarlarından biri saydığım Kur’an kursları topluluğuna yakınlığım buradan geliyor.”


    Seni çok Özledim Annem

Sayfa 3/6 İlkİlk 12345 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Süleyman Hilmi Tunahan K.S (Kur'ana ve ilme adanmış bir ömür)
    By MAVERA02 in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 16
    Son Mesaj: 13.02.13, 10:29
  2. SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (Kur'ana ve ilme adanmış bir ömür)
    By Konyevi Nisa in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 11.01.11, 18:53
  3. Üstad Bediüzzaman ve Şeyh Süleyman Hilmi Tunahan
    By Konyevi Nisa in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 09.10.08, 19:10
  4. Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretleri kimdir?
    By Konyevi Nisa in forum İlahiyat - Din Kültürü Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.10.08, 13:34

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •