Kıyamet suresi ayet 35
Yine buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
"Daha layıktır sonra daha layıktır hem daha layıktır
Hiç sağıldıktan sonra (süt) memeye geri döner mi?"
Kacade dedi ki: Ebu Cehil b. Hişam, böbürlene böbürlene geldi. Peygamber (sav) elinden tutup: "Sana daha layıktır, evet sana layıktır. Sonra yine sana layıktır, tekrar tekrar sana layıktır." diye buyurdu. Ebu Cehii şöyle dedi: Sen de, Rabbin de bana bir şey yapamazsınız. Çünkü ben buranın iki dağı arasındakilerin en güelüsüyüm. Bedir günü müslümanları görünce bugünden sonra Allah'a ebediyyen bir daha ibadet edilmeyecektir, dedi. Allah onun boynunu vurdurdu ve en kötü bir şekilde onu Öldürdü. Buyruğun: Vay sana! anlamında olduğu da söylenmiştir. el-Hansâ'nın şu beyitlerinde bu anlamdadır:
"Ben içimden bütün düşünceleri geçirdim Nefsime daha layıktır, evet ona daha layıktır, Ben kendimi belli bir hale mecbur edeceğim, Ya onun aleyhine ya da lehine olsun,"
Buradaki: Hal" demek olduğu gibi aynı şekilde ölünün üzerinde taşındığı tahtaya da denilir. Bu yoruma göre; şöyle denilmiştir: Bu lafız kal-bedilmiş lafızlardandır. Sanki; (j/jî) iken daha sonra illetli harf (olan ye) sonraya bırakılmış gibidir. (Böylelikle evlâ olmuştur).
Yani sen, hayatta iken de sana veyl olsun, ölüm halinde de sana veyl olsun, dirileceğin gün de sana veyl olsun, cehenneme gireceğin gün de sana veyl olsun. Bu şekildeki tekrarlama da şairin şu mısraına benzemektedir:
"Veyller olsun sana! Sen beni yayan yürümek zorunda bıraktın."
Yani veyl olsun sana, sonra yine veyl olsun, sonra yine veyl olsun, demektir. Bu.açıklama zayıf kabul edilmiştir.
Şöyle de açıklanmıştır: Buyruk; bunu terkettiğin için yerilmen senin için daha uygundur, demektir. Ancak kelimelerin çokluğundun ütürü diğerleri haz-fedilmiştir. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Bu azab sana daha uygun ve sana daha layıktır.
Ebu'l-Abbas, Ahmed b. Yahya dedi ki: el-Esmaî dedi ki: "Daha layık, daha uygun" lafzının Arap dilindeki anlamı "helak oluşa yakın olmak'ür. Sanki: Sen helak olmanın kertesine geldin, helak olmaya çok yaklaştın" denilmiş gibidir ki; bunun geldiği kok "yakınlık" anlamındaki dir. Yüce Allah da (bu kok kullanılarak) şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler, kâfirlerden size yakın olanlarla savaşın." (et-Tevbe, 9/123) el-Esmai şu mısraı zikretmektedir:
"Ona velânın. verilmesine çok yaklaştı." Yine şu mısraı zikretmektedir:
"O kimin için yükselirse, kedere çok yaklaşmış olur."
Yani böyle bir şeye sahib olan kedere oldukça yaklaşmış demektir. Ebu'l-Abbas, Saleb, el-Esmat'nin açıklamalarını güzel buluyor ve: el-Es-maî'nin açıklaması gibi açıklayan kimse yoktur, diyordu.
en-Nehhas dedi ki: Araplar: derler ki "az kalsın helak oluyordun, sonra kurtuldun" demektir. İfadenin takdiri sanki; Helak olmaya sen çok yaklaştın" gibidir.
d-Mdulevî dedi ki: şeklinde bir ism-i tafdil olması söz-konusu değildir. Bu hazfedilmiş bir mübtedanın haberi olarak gelir. Sanki: Tehdit, başkasına göre kendisine daha bir yakışır" denilmiş gibidir. Çünkü Ebu Zeyd'i tehdit ettikleri vakit Arapların: dediklerini nakletmektedir. Bu lafzın sonuna tenis alameti "(yuvarlak te)"nin gelmesi durumun böyle olmadığının (fiil olmadığının) delilidir.
Sana" lafzı "daha layıktır" anlamındaki lafzın hakkında bir haberdir. Lâyıktır" lafzının munsanf olmayışı, tehdidin alemi (özel ismi) haline gelişinden dolayıdır. Tıpkı bir adama "Ahmed" adının verilmesine benzer.
Buyruktaki tekrarlamanın, sen kötü olan ilk ameline, sonra ikincisine, sonra üçüncüsüne, sonra dördüncüsüne devam et! anlamında olduğu da söylenmiştir. Az önce geçtiği gibi.