4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Misal Alemi Nedir?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Misal Alemi Nedir?

    Risale i Nurlarda misal aleminden bahsediliyor misal aleminin keyfiyetiini nasıl anlayabiliriz ?

    BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME

    Fütuhat-ı Mekkiye sahibi Muhyiddin-i Arabî (k.s.) ve İnsan-ı Kâmil denilen meşhur bir kitabın sahibi Seyyid Abdülkerim (k.s.) gibi evliya-yı meşhure, küre-i arzın tabakat-ı seb’asından ve Kaf Dağı arkasındaki arz-ı beyzâdan ve Fütuhat’ta "meşmeşiye" dedikleri acaipten bahsediyorlar, "Gördük" diyorlar. Acaba bunların dedikleri doğru mudur? Doğru ise, halbuki bu yerlerin yerde yerleri yoktur. Hem coğrafya ve fen onların bu dediklerini kabul edemiyor. Eğer doğru olmazsa, bunlar nasıl veli olabilirler? Böyle hilâf-ı vaki ve hilâf-ı hak söyleyen nasıl ehl-i hakikat olabilir?
    Elcevap: Onlar ehl-i hak ve hakikattirler, hem ehl-i velâyet ve şuhuddurlar. Gördüklerini doğru görmüşler; fakat ihatasız olan hâlet-i şuhudda ve rüya gibi rüyetlerini tabirde verdikleri hükümlerinde hakları olmadığı için, kısmen yanlıştır. Rüyadaki adam kendi rüyasını tabir edemediği gibi, o kısım ehl-i keşif ve şuhud dahi rüyetlerini o halde iken kendileri tabir edemezler. Onları tabir edecek, "asfiya" denilen veraset-i nübüvvet muhakkikleridir. Elbette o kısım ehl-i şuhud dahi, asfiya makamına çıktıkları zaman, kitap ve sünnetin irşadıyla yanlışlarını anlarlar, tashih ederler, hem etmişler.
    Şu hakikati izah edecek şu hikâye-i temsiliyeyi dinle. Şöyle ki:
    Bir zaman ehl-i kalb iki çoban varmış. Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar. Kaval tabir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı. Birisi "Uykum geldi" deyip yatar. Uykuda bir zaman kalır. Ötekisi yatana dikkat

    Onun adıyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.
    eder. Bakar ki, sinek gibi bir ¸ey, yatanın burnundan çıkıp süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar, gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur. Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır. Der ki:
    "Ey arkadaş, acip bir rüya gördüm."
    O da der: "Allah hayır etsin, nedir?"
    Der ki: "Sütten bir deniz gördüm. Üstünde acip bir köprü uzanmış. O köprünün üstü kapalı, pencereli idi. Ben o köprüden geçtim. Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri. Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altın dolu bir hazine gördüm. Acaba tabiri nedir?"
    Uyanık arkadaşı dedi: "Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır. O köprü de şu kavalımızdır. O başı sivri meşelik de şu gevendir. O mağara da şu küçük deliktir. İşte, kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim."
    Kazmayı getirir. O gevenin altını kazdılar, ikisini de dünyada mesut edecek altınları buldular.
    İşte, yatan adamın gördüğü doğrudur. Doğru görmüş; fakat rüyada iken ihatasız olduğu için tabirde hakkı olmadığından, âlem-i maddî ile âlem-i mânevîyi birbirinden fark etmediğinden, hükmü kısmen yanlıştır ki, "Ben hakikî, maddî bir deniz gördüm" der. Fakat uyanık adam, âlem-i misal ile âlem-i maddîyi fark ettiği için, tabirde hakkı vardır ki, dedi: "Gördüğün doğrudur, fakat hakikî deniz değil. Belki şu süt kâsemiz senin hayaline deniz gibi olmuş, kaval da köprü gibi olmuş ve hâkezâ..."
    Demek oluyor ki, âlem-i maddî ile âlem-i ruhanîyi birbirinden fark etmek lâzım gelir. Birbirine mezc edilse, hükümleri yanlış görünür. Meselâ, senin dar bir odan var. Fakat dört duvarını kapayacak dört büyük ayna konulmuş. Sen içine girdiğin vakit, o dar odayı bir meydan kadar geniş görürsün. Eğer desen, "Odamı geniş bir meydan kadar görüyorum"; doğru dersin. Eğer "Odam bir meydan kadar geniştir" diye hükmetsen, yanlış edersin. Çünkü âlem-i misali âlem-i hakikîye karıştırırsın.
    İşte, küre-i arzın tabakat-ı seb’asına dair bazı ehl-i keşfin, Kitap ve Sünnetin mizanıyla tartmadan beyan ettiği tasvirat, yalnız coğrafya nokta-i nazarındaki maddî vaziyetten ibaret değildir. Meselâ, demişler: "Bir tabaka-i arz, cin ve ifritlerindir. Binler sene genişliği var." Halbuki, bir iki senede devredilen küremizde o acip tabakalar yerleşemez. Fakat âlem-i mânâ ve âlem-i misalde ve âlem-i berzah ve ervahta küremizi bir çamın çekirdeği hükmünde farz etsek, ondan temessül ve teşekkül eden misalî şeceresi, o çekirdeğe nisbeten koca bir çam ağacı kadar olduğundan, bir kısım ehl-i şuhud, seyr-i ruhanîlerinde, arzın tabakalarından bazılarını âlem-i misalde pek çok geniş görüyorlar, binler sene bir mesafe tuttuklarını görüyorlar. Gördükleri doğrudur. Fakat âlem-i misal sureten âlem-i maddîye benzediği için, iki âlemi memzuç görüyorlar, öyle tabir ediyorlar. Âlem-i sahve döndükleri vakit, mizansız olduğu için, meşhudatlarını aynen yazdıklarından, hilâf-ı hakikat telâkki ediliyor. Nasıl küçük bir aynada büyük bir saray ile büyük bir bahçenin vücud-u misaliyeleri onda yerleşir. Öyle de, âlem-i maddînin bir senelik mesafesinde, binler sene vüs’atinde vücud-u misalî ve hakaik-i mâneviye yerleşir.
    Hâtime: Şu meseleden anlaşılıyor ki, derece-i şuhud, derece-i iman-ı bilgaybdan çok aşağıdır. Yani, yalnız şuhuduna istinad eden bir kısım ehl-i velâyetin ihatasız keşfiyatı, veraset-i nübüvvet ehli olan asfiya ve muhakkikînin, şuhuda değil, Kur’ân’a ve vahye, gaybî fakat daha sâfi, ihatalı, doğru hakaik-i imaniyelerine dair ahkâmlarına yetişmez. Demek, bütün ahval ve keşfiyatın ve ezvak ve müşahedatın mizanı, Kitap ve Sünnettir. Ve mihenkleri, Kitap ve Sünnetin desâtir-i kudsiyeleri ve asfiya-i muhakkikînin kavânin-i hadsiyeleridir.

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Cevap: Misal Alemi Nedir?

    Rüyayı anlamaya çalış,rüya neyse alemi misalde odur.
    yukardaki alıntıyıda hazmet.

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Cevap: Misal Alemi Nedir?

    şimdi... “Ölüm” denen olayla birlikte “Kabir âlemi”ne gireceksin, dedim.
    Kısaca bu konuyu biraz açmak istiyorum...
    Biz “ölüm” denen olayla birlikte bu bedenle alâkamız kesildikten sonra şuurlu bir biçimde kabre konarız. O mezarın içindeki toprağın içindeki haşeratı, şunu bunu hepsini görürüz. Ve aynı şekilde dışardan gelen sesleri de işitiriz, fakat kabirden çıkıp gidemeyiz. Tıpkı bütün gün yaşam boyunca düşündüğün olaylar nasıl otomatik olarak rüyana girer ve rüyanda bunları değiştirmek elinden gelmezse, gündüz kafana girmiş şeylerin doğal sonucunu rüyanda yaşarsan; “Dünyada da insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” hesabı, dünyada neleri yaşamışsan, neleri benimsemişsen, benlenmişsen, sahiplenmişsen bunların hepsinin sonuçlarını da kabirde yaşamaya başlarsın!.
    Tabii bir süre sonra madde dünyası tamamen kaybolduğu için de, kabrin o toprak mezar bölümü, dünyası tamamen kaybolur ve ruh boyutunda kabirde yaşamaya başlarsın.
    Kabirde “Ruh boyutunda” yaşamaya başlamış olman demek, senin gözünün önünden dünyanın tamamen kaybolması, güneşin ışınsal platformunda yaşamaya başlamış olman ve güneşi ve güneşin içindeki bütün canlıları olduğu gibi görmeye başlaman demektir.
    Aynı şekilde galaksi içindeki tüm yıldızların ışınsal boyutundaki varlıkları da görmeye başlarsın. İşte bu olay Din’de “kişi ölümle birlikte kabirde bir pencere açılır. Bir yandan cehennemi ve içindekileri görür, bir yanda bir pencere açılır cenneti ve içindekileri görür”, diye anlatılmıştır. Çünkü ruh gözünde mesafe kavramı yoktur!

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Standart Cevap: Misal Alemi Nedir?

    Bizim bu gözle her ne kadar 50 metre, 100 metre, 1000 metre görme gibi bir sınırımız varsa da, kabir âlemine geçmiş kişinin ruh gözü için mesafe kavramı kalkar ve sanki birkaç metre yanındaymış gibi 150 milyon km. ötedeki güneşin merkezinin ışınsal varlıklarını, canlılarını görmeye başlar.
    Bizim bir arkadaşın hesabına göre, şu anda 70 kilo olan bedeni güneş üzerindeki ağırlığı itibariyle 300.000 kilo olacak diye düşünüyor.
    Cehenneme girmiş insanların bedenlerinin de son derece dev boyutlarda olacağına dair birtakım hadisler, yani Hz.Rasûlallah’ın açıklamaları var.
    Kabir âlemine geçen bu kişi bir yandan güneşi, içindeki canlıları ve o ortamı görür..
    Şâyet o, orada ebedi olarak kalacak olanlardan ise; gidemeyeceği güzel ortamı görüp, gideceği de azap verici ortamı görüp, bunun sonucunda kabirde oldukça sıkıntılı azaplı bir evre geçirir, tıpkı kâbus içinde rüya gören insan gibi..
    Eğer bunun aksi ise, yani o cennet denen güzellikler ortamına gidecek, ordan kurtulacaksa, o zaman da çok huzurlu olur, o öbür ebedi kalınacak ortamdan kurtulacağının sevinci içinde.. Ve bu süre kıyamete kadar böylece devam eder.

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.08.08, 13:42
  2. Hüve Nüktesinden 3 Misal ve Şerhi
    By SiLa in forum Bediüzzaman, Çalışmaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.08.08, 10:31
  3. Bütün varlik âlemi bes duyu ile algilanabilir mi?
    By Konyevi Nisa in forum Nefis(Duygular)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.07.08, 10:13
  4. Âlemi başıboş sanma ey ahmak
    By Kartal__13 in forum İslami Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 16.06.08, 16:00

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •