Sayfa 4/6 İlkİlk ... 23456 SonSon
53 sonuçtan 31 ile 40 arası

Konu: Hz. Muhammed (s.a.s.)

  1. #31
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    IV- HiCRETIN DÖRDÜNCÜ YILI (625-626 M.)

    1- RACI' OLAYI (Safer 4 H./ Temmuz 625 m.)
    Uhud savasi'ndan sonra müsriklerin cesâretleri arttigi için Medine'de Müslümanlarin güvenligi genis ölçüde sarsildi. Rasûlullah (s.a.s.) bir taraftan gerekli savunma tedbirleri aliyor, bir taraftan da Islâm'i yaymak için her firsattan yararlanmaga çalisiyordu. Müslümanligi kabûl edip, dinin hükümlerini ve Kur'an-i Kerim'i ögrenmek isteyen kabîlelere mürsitler gönderiyordu.
    Adal ve Kare kabîlelerinden bir hey'et, Rasûlullah (s.a.s.)'e basvurarak, kabîlelerine Müslümanligi ve Kur'an-i Kerim'i ögretecek mürsidler gönderilmesini istediler. Rasûlullah (s.a.s.) bunlara Sâbit oglu Âsim baskanliginda, 10 kisi gönderdi. Yolda, Usfan ile Mekke arasinda Raci' suyu yakinlarinda Hüzeyl kabîlesi'nden 100 kisilik bir çetenin hücûmuna ugradilar. Mürsitlerden 8'i çarpisarak sehid oldu, 2'si teslim oldu. Zeyd b. Desine ve Hubeyb b. Adiy adlarindaki bu iki zâti Hüzeyl'liler Mekke'ye götürüp sattilar.(213)
    Zeyd'i, Bedir Savasi'nda öldürülen babasi Ümeyye'nin öcünü almak için, Ümeyye oglu Safvan satin almis, öldürülmesini seyretmek üzere bütün Mekke ileri gelenlerini dâvet etmisti. Ebû Süfyân Zeyd'e yaklasarak:
    -Dogru söyle, hayâtinin kurtarilmasi için, senin yerine Muhammed (s.a.s.)'in öldürülmesini istemez miydin? demisti.
    Zeyd hiç tereddüt göstermeden:
    -Asla, Rasûlullah (s.a.s.)'in hayâti yaninda, benim hayâtim hiçtir. Benim kurtulmam için degil O'nun öldürülmesini, Medine'de ayagina bir diken batmasini bile istemem, diye cevap verdi. Bu kuvvetli iman karsisinda Ebû Süfyân:
    -Gerçek su ki,hiç kimse, arkadaslari tarafindan Muhammed (s.a.s.) kadar sevilmemistir, demekten kendini alamadi.
    Hubeyb, Uhud Savasi'nda Âmir oglu Hâris'i öldürmüstü. Babasinin intikamini almak üzere onu da Haris'in kizi satin almisti. Hubeyb öldürüldügü esnâda hiç metânetini kaybetmedi. Izin alarak, 2 rek'at namaz kildi. Ölümden korktu da uzatti, demeyesiniz diye kisa kestim, dedi.(214) O zamandan beri idâm edilen müslümanlarin, infâzdan önce namaz kilmalari âdet olmustur.(215)
    Dininden dönersen, serbest birakacagiz, dedikleri zaman:
    -Benim için, Müslüman olarak öldürülmek, dinimden dönmekten daha hayirlidir, diye cevap verdi. Müsrikler tarafindan bir direge asilarak sehid edildi.
    Olay. Medine'de duyulunca, Rasûlullah (s.a.s.) ve Müslümanlar son derece üzüldüler. Medine'li Sâir Hassân, Zeyd ve Hubeyb için mersiyeler yazdi. Rasûlullah (s.a.s.)'de:
    -"Allah lâyik olduklari cezâyi versin" diyerek, cânileri Allah'a havâle etti.

    2- MEÛNE KUYUSU FÂCIASI (Safer 4 H./ Temmuz 625 M.)
    Necid Seyhi Ebû Berâ Mâlikoglu Âmir, Medine'ye gelerek Rasûlullah (s.a.s.)'e:
    -Eger Necid Bölgesine bir irsât hey'eti gönderirseniz, büyük bir kisminin Müslüman olacagini ümüd ediyorum, dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
    Necid Bölgesi halkina güvenemiyorum, diye cevap verdi. Ebû Berâ, mürsitlerin hayati için kabîlesi adina kesin teminât verdiginden, Rasûlullah (s.a.s) Ebû Berâ'nin kardesinin oglu Âmir b. Tufeyl'e bir mektup yazdirarak, Münzir b. Amr'in baskanliginda 70 kisilik bir hey'eti Necid Bölgesine gönderdi. Bunlarin hepsi de Suffe ashâbindandi. Kafile Medine'den 4 konak uzaklikta Meûne Kuyusu (Bi'r-i Meûne) denilen yere varinca, içlerinden Harâm b. Milhân ile Rasûlullah (s.a.s.)'in mektubunu Âmir b. Tufey'le gönderdiler. Âmir mektubu bile okumadan Harâm'i sehid etti. Hey'etin tamamini öldürmek üzere kabîlesini (Âmirogullarin'i) tesvik ettiyse de onlar "Biz Ebû Berâ'nin emân ve sözünü ayaklar altina alamayiz", diyerek ona uymadilar. Âmir b. Tufeyl Süleym Kabîlesi'ne mensûp Usayye, Ri'l, Zekvân ve Lihyânogulari ile Harâm b. Milhân'in dönmesini beklemekte olan mürsitler üzerine hücum etti. Hepsi sehid oldu. Içlerinden yalnizca Ka'b b. Zeyd yarali olarak kurtulmustu. O da Hendek Savasi'nda sehid oldu.
    Rasûlullah (s.a.s.)'i, Cibrîl bu fâciadan haberdar etti. Seriyyedeki bütün ashâbin Rablarina kavustular, Allah onlardan râzi oldu... diye bildirdi. Rasûlullah (s.a.s.) bu fâciadan son derece elem duydu. Tam 40 sabah Ri'l, Zekvân, Usayye ve Lihyanogullari için bedduâ etti.(216)
    Amr b. Ümeyye ise, olay esnâsinda develeri otlatmakla görevli oldugu için esir düsmüs, sonra kurtulmustu. Medine'ye dönerken, iki Necidliye rastladi. Sehid edilen arkadaslarinin öcünü almak için bunlari uyurken öldürdü. Halbuki bunlar, müslümanlarin himâyesinde olan Âmir ogullarindandi. Bu sebeple bunlarin âilelerine diyetleri (kan bedelleri) ödendi.



    Seni çok Özledim Annem

  2. #32
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    IV- HiCRETIN DÖRDÜNCÜ YILI (625-626 M.)

    1- RACI' OLAYI (Safer 4 H./ Temmuz 625 m.)
    Uhud savasi'ndan sonra müsriklerin cesâretleri arttigi için Medine'de Müslümanlarin güvenligi genis ölçüde sarsildi. Rasûlullah (s.a.s.) bir taraftan gerekli savunma tedbirleri aliyor, bir taraftan da Islâm'i yaymak için her firsattan yararlanmaga çalisiyordu. Müslümanligi kabûl edip, dinin hükümlerini ve Kur'an-i Kerim'i ögrenmek isteyen kabîlelere mürsitler gönderiyordu.
    Adal ve Kare kabîlelerinden bir hey'et, Rasûlullah (s.a.s.)'e basvurarak, kabîlelerine Müslümanligi ve Kur'an-i Kerim'i ögretecek mürsidler gönderilmesini istediler. Rasûlullah (s.a.s.) bunlara Sâbit oglu Âsim baskanliginda, 10 kisi gönderdi. Yolda, Usfan ile Mekke arasinda Raci' suyu yakinlarinda Hüzeyl kabîlesi'nden 100 kisilik bir çetenin hücûmuna ugradilar. Mürsitlerden 8'i çarpisarak sehid oldu, 2'si teslim oldu. Zeyd b. Desine ve Hubeyb b. Adiy adlarindaki bu iki zâti Hüzeyl'liler Mekke'ye götürüp sattilar.(213)
    Zeyd'i, Bedir Savasi'nda öldürülen babasi Ümeyye'nin öcünü almak için, Ümeyye oglu Safvan satin almis, öldürülmesini seyretmek üzere bütün Mekke ileri gelenlerini dâvet etmisti. Ebû Süfyân Zeyd'e yaklasarak:
    -Dogru söyle, hayâtinin kurtarilmasi için, senin yerine Muhammed (s.a.s.)'in öldürülmesini istemez miydin? demisti.
    Zeyd hiç tereddüt göstermeden:
    -Asla, Rasûlullah (s.a.s.)'in hayâti yaninda, benim hayâtim hiçtir. Benim kurtulmam için degil O'nun öldürülmesini, Medine'de ayagina bir diken batmasini bile istemem, diye cevap verdi. Bu kuvvetli iman karsisinda Ebû Süfyân:
    -Gerçek su ki,hiç kimse, arkadaslari tarafindan Muhammed (s.a.s.) kadar sevilmemistir, demekten kendini alamadi.
    Hubeyb, Uhud Savasi'nda Âmir oglu Hâris'i öldürmüstü. Babasinin intikamini almak üzere onu da Haris'in kizi satin almisti. Hubeyb öldürüldügü esnâda hiç metânetini kaybetmedi. Izin alarak, 2 rek'at namaz kildi. Ölümden korktu da uzatti, demeyesiniz diye kisa kestim, dedi.(214) O zamandan beri idâm edilen müslümanlarin, infâzdan önce namaz kilmalari âdet olmustur.(215)
    Dininden dönersen, serbest birakacagiz, dedikleri zaman:
    -Benim için, Müslüman olarak öldürülmek, dinimden dönmekten daha hayirlidir, diye cevap verdi. Müsrikler tarafindan bir direge asilarak sehid edildi.
    Olay. Medine'de duyulunca, Rasûlullah (s.a.s.) ve Müslümanlar son derece üzüldüler. Medine'li Sâir Hassân, Zeyd ve Hubeyb için mersiyeler yazdi. Rasûlullah (s.a.s.)'de:
    -"Allah lâyik olduklari cezâyi versin" diyerek, cânileri Allah'a havâle etti.

    2- MEÛNE KUYUSU FÂCIASI (Safer 4 H./ Temmuz 625 M.)
    Necid Seyhi Ebû Berâ Mâlikoglu Âmir, Medine'ye gelerek Rasûlullah (s.a.s.)'e:
    -Eger Necid Bölgesine bir irsât hey'eti gönderirseniz, büyük bir kisminin Müslüman olacagini ümüd ediyorum, dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
    Necid Bölgesi halkina güvenemiyorum, diye cevap verdi. Ebû Berâ, mürsitlerin hayati için kabîlesi adina kesin teminât verdiginden, Rasûlullah (s.a.s) Ebû Berâ'nin kardesinin oglu Âmir b. Tufeyl'e bir mektup yazdirarak, Münzir b. Amr'in baskanliginda 70 kisilik bir hey'eti Necid Bölgesine gönderdi. Bunlarin hepsi de Suffe ashâbindandi. Kafile Medine'den 4 konak uzaklikta Meûne Kuyusu (Bi'r-i Meûne) denilen yere varinca, içlerinden Harâm b. Milhân ile Rasûlullah (s.a.s.)'in mektubunu Âmir b. Tufey'le gönderdiler. Âmir mektubu bile okumadan Harâm'i sehid etti. Hey'etin tamamini öldürmek üzere kabîlesini (Âmirogullarin'i) tesvik ettiyse de onlar "Biz Ebû Berâ'nin emân ve sözünü ayaklar altina alamayiz", diyerek ona uymadilar. Âmir b. Tufeyl Süleym Kabîlesi'ne mensûp Usayye, Ri'l, Zekvân ve Lihyânogulari ile Harâm b. Milhân'in dönmesini beklemekte olan mürsitler üzerine hücum etti. Hepsi sehid oldu. Içlerinden yalnizca Ka'b b. Zeyd yarali olarak kurtulmustu. O da Hendek Savasi'nda sehid oldu.
    Rasûlullah (s.a.s.)'i, Cibrîl bu fâciadan haberdar etti. Seriyyedeki bütün ashâbin Rablarina kavustular, Allah onlardan râzi oldu... diye bildirdi. Rasûlullah (s.a.s.) bu fâciadan son derece elem duydu. Tam 40 sabah Ri'l, Zekvân, Usayye ve Lihyanogullari için bedduâ etti.(216)
    Amr b. Ümeyye ise, olay esnâsinda develeri otlatmakla görevli oldugu için esir düsmüs, sonra kurtulmustu. Medine'ye dönerken, iki Necidliye rastladi. Sehid edilen arkadaslarinin öcünü almak için bunlari uyurken öldürdü. Halbuki bunlar, müslümanlarin himâyesinde olan Âmir ogullarindandi. Bu sebeple bunlarin âilelerine diyetleri (kan bedelleri) ödendi.



    __________________


    Seni çok Özledim Annem

  3. #33
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    3- NADÎROGULLARI GAZVESI (Rabiulevvel 4 H./Agustos 625 M.)
    Benî Nadîr Yahûdîleri Medine'ye iki saatlik bir mesâfede oturuyorlardi. Aralarindaki anlasma geregince, Müslümanlarin ödedikleri diyete, Yahudî kabîlelerinin de katilmasi gerekiyordu. Âmir ogullarindan, Amr b. Ümeyye'nin yanlislikla öldürdügü iki kisinin diyeti ödenecekti. Rasûlullah (s.a.s.) yanina ashâbindan 10 kisi alarak, diyetten paylarina düseni istemek üzere Nadîrogullari yurduna gitti. Yahudîler, Rasûlullah (s.a.s.)'in teklifini kabul etmis göründüler, fakat ayaklarina kadar gelisini firsat sayarak, Rasûlullah (s.a.s.)'e sû-i kast yapmayi planladilar.
    Bir evin gölgesinde oturmakta olan Hz. Peygamber (s.a.s.)'in üzerine, evin saçagindan birakacaklari büyük bir tasla O'nu öldürmek istediler.(217)
    Cenâb-i Hakk, peygamberini Yahûdîlerin hazirligindan haberdar etti. Rasûlullah (s.a.s.) oradan ayrilip Medine'ye döndü. Yahûdîlerin tuzagini ashâbina bildirdi. Bu davranislariyla Nadîrogullari anlasmayi bozmuslardi. Rasûlullah (s.a.s.), Muhammed b. Mesleme'yi bunlara göndererek 10 gün içinde Medine'yi terk etmelerini, 10 günden sonra kim kalirsa boynunu vuracagini kendilerine bildirdi. Yahûdîler yol hazirligina basladilar. Fakat, münafiklarin basi Übeyyoglu Abdullah:
    -"Medine'den çikmayin, biz size yardim ederiz, Kurayzaogullari da yardim edecek, diye gizlice haber gönderdi. (218) Bu sebeple Nadîrogullari yol hazirligindan vazgeçip kendilerini savunmaya karar verdiler.
    Rasûlullah (s.a.s.) Rabiulevvel'de Nadîrogullari yurdunu kusatti. Nadîrogullari bir yillik yiyeceklerini depo ettikleri kalelerinin saglamligina güveniyorlard.(219) Kusatma, 15-20 gün sürdü. Savas sokaktan sokaga, evden eve atlayarak devâm etti. Rasûlullah (s.a.s.) Yahûdîlere siper olan, savasi zorlastiran hurma agaçlarini kestirdi.(220)
    Nadîrogullari, münâfiklardan da, Kurayzaogullarindan da bekledikleri yardimi görmediler. Muhâsaranin kaldirilmasi için emân dilediler. Berâberlerinde götürebildikleri kadar mal ile Medine'den çikmalarina izin verildi. 600 deve yükü esya ile Medine'den ayrildilar. Bir kismi Sam'a, bir kismi Filistin'e göç etti. Selâm, Kinâne ve Huyey ismindeki reisleri ise Hayber'e sigindilar. Üzüntülerini belli etmemek için, sarkilar söyleyip, defler çalarak Medine'den ayrildilar. Bunlar daha sonra Hendek Savasi'ni hazirladilar.
    50 zirh, 50 migfer, 340 kiliç ve diger bazi mallar ganimet olarak Müslümanlara kaldi. Rasûlullah (s.a.s.) bu ganimetleri muhâcirlere ve yoksullara dagitti.(221)
    Uhud Savasi'ndan sonra Müslümanlarin itibâri sarsilmisti. Nadîrogullari'nin Medine'den çikarilmasiyla, Medine civârindaki müsrik kabîleleri arasinda Rasûlullah (s.a.s.) 'in nüfûzu tekrar kuvvetlenmis oldu.

    4- RASÛLULLAH (S.A.S.)'IN HZ. ÜMMÜ SELEME ILE EVLENMESI
    Asil adi Hind olan Ümmü Seleme, Ebû Ümeyye el-Mahzûmî'nin kizidir. Ilk kocasi Ebû Seleme Abdullah b. Abdülesed, Abdülmüttalib'in kizi Berre'nin oglu olup, Rasûlullah (s.a.s.)'in halazâdesi idi. Kocasi ile birlikte Habesistan'a hicret etmis, ilk çocugu Seleme orada dogmustu.
    Ümmü Seleme'nin ilk esi Ebû Seleme, Uhud Savasi'nda aldigi yara sebebiyle vefât etti. Rasûlullah (s.a.s.) Ebû Seleme'yi çok severdi. Vefâtindan sonra dört çocugu ile kimsesiz ve himâyesiz kalan esi Ümmü Seleme'yi nikâhlayarak himâyesi altina aldi. Ümmü Seleme, fazilet ve olgunluk yönünden Hz. Aise'den sonra Ezvâc-i tâhirâtin en üstünüydü. Ezvâc-i tâhirât içinde en son vefât eden, Ümmü Seleme olmustur. Hicretin 59'uncu yili 84 yasinda vefat etmis, Baki kabristanina defnedilmistir.

    5- IÇKI VE KUMARIN HARAM KILINMASI
    Mekke devrinde içki ve kumar yasaklanmis degildi. Müslümanlardan da içki içen ve kumar oynayanlar vardi. Rasûlullah (s.a.s.) bunlara ses çikarmiyordu. Içki ve kumarin yasaklanmasi birden bire degil, tedricen olmustur.
    Içki ile ilgili Kur'ân-i Kerîm'de 4 âyet vardir. Mekke'de inen ilk âyetde:
    "Hurma ve üzüm agaçlarinin meyvelerinden içki yapar, güzel bir rizik edinirsiniz", (en-Nahl Sûresi, 67) buyrulmus, içki yasaklanmamistir. Medine devrinde Hz Ömer ve Muâz gibi bazi sahâbe:
    -Ey Allah'in Rasûlü, içki hakkinda bize yol göster, çünkü sarab akli gideriyor, diye Rasûlullah (s.a.s.)'e bas vurdular: Hicretin 4'üncü yili Sevvâl ayinda:
    "Sana içki ve kumari soruyorlar. De ki: Bunlar da hem büyük günah, hem de insanlara bazi yararlar var, fakat günahlari menfaatlerinden daha büyük..." (el-Bakara Sûresi, 219) anlamindaki âyet indi. Içkiyi ilk yasaklayan âyet bu oldu. Fakat bu âyetle içki kesinlikle yasaklanmadigindan, "günahi var" diye birakanlar oldugu gibi, "faydasi da var" diye eskisi gibi içenler de vardi.
    Abdurrahman b. Avf'in verdigi bir ziyâfette dâvetliler içki de içmislerdi. Aksam namazinda cemâte imâm olan zât "el-Kâfirûn Sûresi"ni sarhosluk sebebiyle yanlis okudu. Âyetlerin anlamlari degisti. Bunun üzerine:
    "Ey inananlar, ne söylediginizi bilecek duruma gelmedikçe, sarhos iken namaza yaklasmayin," (en-Nisâ Sûresi, 43) anlamindaki âyet indi.
    Bir müddet sonra Ensardan Mâlik oglu Itbâ'nin ziyâfetinde dâvetliler sarhos oldular. Sa'd b. Ebî Vakkas bir siir okuyarak kendi soyunu övdü, ensâri ise yerdi. Ensârdan bir zât da, sofrada yedikleri devenin çene kemigini Sa'd'a vurup basini yardi. Sa'd, Hz. Peygamber (s.a.s)'e sikâyette bulundu. O zaman:
    "Ey Inananlar, içki, kumar, tapinilmak için dikilmis taslar (putlar), fal oklari, ancak seytanin isinden birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtulusa eresiniz..." (el-Mâide Sûresi, 90) anlaminda inen âyetle içki ve kumar kesinlikle yasaklandi. Rasûlullah (s.a.s) bu yasagi hemen ilân ettirdi. Bütün Müslümanlar içkiyi biraktilar. Evlerinde, dükkânlarinda bulunan bütün içkileri sokaklara döktüler.
    Rasûlullah (s.a.s) Efendimiz içkiyle ilgili olarak:
    "Sarhos edici bütün içkiler haramdir." (Müslim,3/ 1575-1576; et-Tâc, 3/141).
    "Çogu sarhosluk veren içkinin azi da haramdir" buyurmustur. (Ibn Mâce, es-Sünen, 2/l124 Hadis No: 3392;et-Tâc 3/142)
    "Içki, bütün kötülüklerin anasidir." (Kesfü'l Hafâ, l/382 (Hadis No: 1225, Beyrut 1351) buyurmustur.

    --------------------
    (191) Ibnü'l-Esîr, 2/148-149
    (192) Ibn Hisâm, 3/66-67; Ibnü'l-Esîr, 2/150; Zâdü'l-Meâd, 2/232
    (193) Ibn Hisâm, 3/67
    (194) Zâdü'l-Meâd, 2/231; Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/150
    (195) Bkz. el.Buhârî, 4/26 ve 5/29; Tecrid Tercemesi, 8/457 (Hadis No: 1269); Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/152
    (196) Riyâzü's-Salihin Tercemesi, 1/128, (Hadis No: 91); Ibnü'l-Esîr, 2/152
    (197) Bkz. Âl-i Imrân Sûresi, 152
    (198) el-Buhârî, 4/26-27 ve 5/29-30; Tecrid Tercemesi, 8/457-460 (Hadis No: 1269)
    (199) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/154
    (200) el-Buhârî, 5/36,37; Tecrid Tercemesi, 10/216-221 (Hadis No: 1585); Ibn Hisâm, 3/75
    (201) Müslim, 3/1415, (Hadis No: 1789)
    (202) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/155; Ibn Hisâm, 3/77
    (203) "Muhammed ancak bir peygamberdir. O'ndan önce de bir çok peygamberler gelip geçti. Sâyet o ölseydi veya öldürülseydi, siz topuklariniz üzerinde gerisin geriye mi dönecektiniz?..." (Âl-i Imran Sûresi, 144)
    (204) el-Buhârî, 5/35; Müslim, 3/ 1416 (Hadis No: 1790); Ibn Hisâm, 3/84; Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/154; Zâdü'l-Meâd, 2/234
    (205) Ibnü'l-Esîr, 2/157; Ibn Hîsâm, 3/88; Zâdü'l-Meâd, 2/235
    (206) Kureysli kadinlar savas alaninin tenhaligindan yararlanarak, Bedir'de öldürülen yakinlarinin öçlerini almak için sehitlerin kulak ve burunlarini kesmisler, karinlarini yararak cigerlerini çikarmislardi.
    (207) Bkz. el-Buhârî, 4/26 ve 5/30; Tecrid Tercemesi, 8/457 (Hadis No: 1269) Zâdü'l-Meâd, 2/236-238
    (208) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/162; Zâdü'l-Meâd, 2/246
    (209) el-Buhârî, 2/94; Tecrid Tercemesi, 4/655 (Hadis No: 661)
    (210/1) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/164
    (210/2) Ibn Sa'd, Tabakat, 8/82-83; Ibn Hacer, el-Isâbe, 8/51, Kahire, 1972; Ibn Abdi'l-Berr el-Istîab, 4/1811, Kahire, 1960
    (211) el-Buhârî, 6/130; Tecrid Tercemesi, 10/166 (Hadis No: 1571) ve 11/338- 339 (1803 No. lu hadisin izâhi); Riyâzü's-sâlihin, 2/98 (Hadis No: 689)
    (212) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/166
    (213) Bkz-el-Buhârî, 5/40; Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/167
    (214) Bkz. el-Buhârî, 5/41
    (215) Ibn'ül-Esîr, a.g.e., 2/168; Tafsilât için bkz. Riyâzü's-Salih'in, 3/97-101, (Hadis No: 1538)
    (216) el-Buhârî, 3/204 ve 5/41-42; Tecrid Tercemesi, 8/305, (Hadis No : 1183)
    (217) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/173
    (218) Bkz. el-Hasr Sûresi, 11
    (219) Bkz. el-Hasr Sûresi, 2
    (220) Bkz. el-Hasr Sûresi, 5; el-Buhârî, 5/ 23; Tecrid Terce


    Seni çok Özledim Annem

  4. #34
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    V- HICRETIN BESINCI YILI (626-627 M.)

    1- BENÎ MUSTALIK GAZÂSI (MÜREYSI' SAVASI) (2 Sabân 5 H./17 Aralik 626 M.)
    Mustalikogullari Huzâa kabilesindendir. Necid bölgesinde, Medine'ye 9 günlük bir yerde yerlesmislerdi. Müslümanlarla iyi geçiniyorlardi. Fakat, Kureyslilerin tesvikiyle kabîle reisi Ebû Dirâr oglu Hâris çevrede yasayan bedevi kabîlelerle birleserek Medine'ye baskin için hazirliga basladi. Rasûlullah (s.a.s) durumu ögrenince, Medine'de Zeyd b. Hârise'yi kaymakam birakti. 30'u atli, 1000 kisilik bir kuvvetle Benî Mustalik üzerine yürüdü. (2 Sabân 5 H./17 Aralik 626 M.)
    Bedevîler, Müslümanlarin üzerlerine geldigini duyunca, korkup dagildilar. Hâris'in etrafinda sâdece kendi kabilesi kaldi.
    Benî Mustalik Müreysi' suyu yaninda toplanmis henüz hazirliklarini tamamlayamamisti. Müslüman olmalari teklif edildi, kabûl etmediler. Fakat Müslümanlarin düzenli hücûmlarina karsi duramayip bir saat içinde dagildilar.
    Savas sonunda, Müslümanlardan bir kisi sehid oldu, müsrikler ise 10 ölü verdiler. Ayrica, Müslümanlar ganimet olarak 700 esir, 5000 koyun, 2000 deve ele geçirdiler.

    2- RASÛLULLAH (S.A.S.)'IN CÜVEYRIYE ILE EVLENMESI
    Esirler arasinda, kabile reisi Hâris'in kizi Cüveyriye de vardi. Kocasi Safvan oglu Müsâfî savasta ölmüs, kendisi de esir düsmüstü. Ganimetlerin taksiminde, Sâbit b. Kays'in payina ayrilmisti. Babasi Hâris, Peygamber (s.a.s)'e basvurarak kizinin serefinin korunmasini istedi.
    Hz. Peygamber (s.a.s), Cüveyriye'nin bedelini Sâbit b. Kays'a ödeyerek onu serbest birakti. Cüveyriye kabîlesine dönmedi, kendi istegi ile Rasûlullah (s.a.s)'la evlendi. Bunun üzerine ashâb:
    -"Rasûlullah (s.a.s)'in esinin yakinlari esir tutulmaz" diyerek ellerindeki bütün esirleri serbest biraktilar. Bu sebeple Hz.Âise:
    -Kavmi için, Cüveyriye kadar hayirli baska bir kadin bilmiyorum, demistir.(222/1)
    Görüldügü üzere Peygamber (s.a.s) Efendimizin Cüveyriye ile evlenmesinin amaci siyâsî idi. Bu evlilik sebebiyle,bütün esirler fidye ödemeden serbest birakildilar. Mustalikdgullari daha sonra toptan Müslüman oldu.

    3- TEYEMMÜMÜN MESRÛ KILINMASI
    Rasûlullah (s.a.s) her sefere çikisinda, aralarinda kur'a çekerek hanimlarindan birini yaninda götürürdü. Benî Mustalik Gazâsinda, Hz. Âise'yi götürmüstü. Dönüste, bir gece konak yerinden hareket edilecegi sira Hz. Âise'nin gerdanliginin kayboldugu anlasildi. Rasûlullah (s.a.s), aranmasini emretti, bu yüzden hareket gecikti. Derken sabah namazi vakti oldu. Oysa abdest için yanlarinda yeterli su yoktu. Zamaninda hareket edilebilseydi, su basina yetisilecekti. Namaz vakti çikacak, diye herkes telâs içindeydi. Hz. Ebû Bekir, bu hâle sebep olan kizi Âise'yi azarlamis hatta hirpalamisti. Iste Müslümanlar böyle bir sikinti içindeyken, su bulunmadiginda temiz toprakla teyemmüm yapilacagini bildiren âyet indi.(222/2) Müslümanlar son derece sevindiler, hemen teyemmüm yaparak namazlarini kildilar.
    Hareket edilecegi sirada, gerdanlik bulundu. Hz.Âise'nin çökmüs olan devesinin altinda kalmisti.(223)

    4- IFK (IFTIRA) OLAYI (224)
    Mureysi' Savasi dönüsünde, bir konaklama sirasinda Hz Âise kazâ-i hâcet için mahfesinden* çikarak, konaklama yerinden uzaklasmisti. Bu sirada Yemen boncugundan yapilmis gerdanligi düsmüs, onu ararken gecikmisti. Dönüsünde, kafileyi yerinde bulamadi. O'nu mahfesinde sandiklari için, beklemeyip hareket etmislerdi.
    Hz. Aise, -mahfede olmadigim anlasilinca,- beni ararlar, diye oldugu yerde beklerken, arkadan askerin biraktigi seyleri toplamakla görevlendirilen Safvân b. Muattal geldi. Hz. Âise'yi görünce, devesini çöktürdü; Hz.Âise bindi. Safvân deveyi önünden çekerek ilerledi. Ögle sicaginda baska bir konak yerinde kafileye yetistiler.
    Münâfiklar bu olayi firsat bildiler. Hz. Âise tamâmen örtülü oldugu ve Safvân ile aralarinda konusma bile geçmedigi halde, Hz. Âise'nin iffetine iftirâ etmekten çekinmediler. Rasûlullah (s.a.s) son derece üzüldü. Hz. Âise kederinden hastalandi. Sonunda masûm oldugu âyetle bildirildi.(225) Iftirâcilara da "hadd-i kazf"(iffetli kimselere iftira cezâsi) uygulandi. Her birine 80'er deynek vuruldu.(226)

    5- HENDEK SAVASI (Sevval 5 H./ Subat 627 M.)
    Mü'minler, müttefik düsman birliklerini gördüklerinde, "Iste Allah ve Rasûlünün bize vâdettigi sey budur. Allah ve Peygamber dogru söylemistir" dediler. Bu, onlarin imân ve teslimiyetlerini artirmaktan baska bir sey yapmadi."
    (el-Ahzâb Sûresi, 22)
    Bir taraftan karsi tarafa geçmeyi engelleyen derin ve uzun çukara"hendek" denir. Medine'yi savunmak üzere, çevresine hendek kazildigi için bu savasa, "Hendek Gazvesi" denildigi gibi, bir çok müsrik ve Yahûdî kabîlesi, Müslümanlara karsi birlestigi için" Ahzâb Harbi" de denilmistir.
    "Ahzâb", "hizb" kelimesinin çoguludur. Hizb, ayni düsünce, inanç ve kanaati paylasan insan toplulugu demektir.
    a) Yahûdîlerin Müsriklerle Isbirligi
    Medine'den sürülen Benî Nadîr Yahûdîlerinin reisleri, Hayber'e saginmislari. Müslümanlardan öc almak istiyorlardi. Basta Ahtaboglu Huyey olmak üzere, 20 kadar Yahûdî lideri 70 kisilik bir hey'et ile Mekke'ye gittiler.
    -Müslümanlar gün geçtikçe kuvvetleniyor. Onlara kirsi birlikte hareket etmeliyiz. Biz savas için haziriz. Medine'deki Benî Kurayzali kardeslerimiz de savasta Müslümanlari arkadan vuracak... diye müsriklere isbirligi teklif ettiler. Kendileri "ehl-i kitab" ve tek tanri inancinda olduklari halde, putperest müsriklere hos görünmek için:
    -"Sizin tuttugunuz yol, (sizin dininiz) Müslümanlarinkinden daha dogru..."(227) dediler. Daha sonra Mekke disindaki Gatafan, Esed, Kinâne, Süleym, Fezâre, Mürre, Esca ve Eslem... gibi bedevi Arap kabileleriyle görüstüler. Hayber'in bir yillik hurma mahsûlünü vermegi va'd ederek, onlarin da savasa katilmalarini sagladilar.
    Mekke'liler 300'ü atli, 1500'ü develi 4000 kisilik bir kuvvet hazirladilar. Mekke disindaki bedevî kabîlelerin katilmasiyla ordunun sayisi 10 bine ulasti. Simdiye kadar böyle bir kuvvet toplanmamisti. Medine'yi basip Müslümanligi yok edeceklerdi. Ordunun baskomutani Ebû Süfyân idi.
    b) Medine Çevresine Hendek Kazilmasi
    Rasûlullah (s.a.s.) Mekke'deki hazirliklari, Kureys ordusu henüz hareket etmeden haber aldi. Ashâbini toplayarak, bu korkunç saldiriya nasil karsi koyacaklarini istisâre etti. Müzâkere sirasinda, aslen Iranli olan Selmân (Selmân-i Fârisî):
    -Yâ Rasûlallah, Iran'da düsman saldirisindan korunmak için, sehrin etrâfina, hendek kazarlar. Biz de öyle yapalim, dedi.
    Esâsen Medine'nin üç tarafi, evlerin yüksek dis duvarlari, yalçin kayaliklar ve sik hurmaliklarla çevrilmisti. Düsman saldirisina karsi, sadece kuzey yönü açikti. Bu tarafa da, düsmanin geçemeyecegi derinlikte bir hendek kazilirsa, savunma kolaylasirdi.
    Arablarca bilinmeyen bu savunma sekli uygun görüldü. Saldiriya elverisli olan kuzey tarafda hendek kazilacak yer isâretlendi.
    Rasûlullah (s.a.s.), ashâbini 10'ar kisilik gruplara ayirdi. Her grubun kazacagi kismi belirledi. Mevsim kis, hava soguktu. Esen rüzgâr, hendekte çalisanlarin ellerini ayaklarini âdeta donduruyordu. Medine'de kitlik vardi. Müslümanlar üç gün bir sey yemeden aç çalistilar.* Rasûlullah (s.a.s.) bile açliktan karni üzerine tas baglamisti.(228) Ashâbla birlikte Hz. Peygamber (s.a.s.) bizzât toprak kaziyor, açliga, soguga, yorgunluga karsi gayretlerini artirici sözler söylüyordu. Bir ara, sert bir kaya çikmis, kimse parçalayamamisti. Rasûlullah (s.a.s.) hendege indi, ilk vurusta, kayanin üçte biri koptu. Hz. Rasûlullah (s.a.s.):
    -Allâhü Ekber, bana Sam'in anahtarlari verildi. Su anda Sam'in kirmizi kösklerini görmekteyim, dedi. Ikinci vurusta kayanin yarisi daha koptu. Rasûlullah (s.a.s.):
    -Allâhü Ekber, bana Fars ülkesinin anahtarlari verildi. Su anda, Kisrânin beyaz kösklerini görmekteyim, buyurdu. Üçüncü darbede kaya, tamâmen parçalandi. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.):
    -Allâhü Ekber, bana Yemenin anahtarlari verildi. Simdi ben San'a'a'nin kapilarini görüyorum, buyurarak bütün bu ülkelerin pek yakinda Müslümanlarin olacagini müjdeledi.(229) Münâfiklar, Rasûlullah (s.a.s.)'in bu müjdelerini, hayal sayiyorlardi.
    "Münafiklar ve kablerinde hastalik olanlar: Allah ve Rasûlü bize sâdece kuru vaadlerde bulundular, diyorlardi." (Ahzâb Sûresi, 12)
    Açliga, soguga ve her türlü sikintiya ragmen, yaklasik 5,5 km, uzunlukta bir atin karsiya siçrayamayacagi genislik ve derinlikte kazilan hendek, düsman gelmeden önce, iki hafta içinde tamamlandi.
    c) Müsriklerin Medine'yi Kusatmasi
    Müsrikler, Medine önünde, simdiye kadar benzerini görmedikleri derin bir hendekle karsilasinca, sasirdilar. Bir hamlede Medine'yi alt üst edip, Müslümanlari yok edeceklerini hayâl etmislerdi. Bunun kolay olmayacagini gördüler. Hendek boyunca, asagi-yukari ilerlediler, geçecek bir yer bulamadilar. Sonunda, Kureysliler hendegin bati kismina, Bedevî kabîleler de dogu kismina karargâh kurdular. Böylece Medine'yi kusattilar. (Sevvâl 5 H./Subat 627M.)
    d) Sikintili Günler
    10 bin kislik müsrik ordusu karsisinda, Müslümanlarin sayisi 3 bin kadardi.Yalnizca 36 atlari vardi. Önlerinde hendek, arkalarinda ise Sel Dagi bulunuyordu. Ancak Benî Kurayza anlasmayi bozar da müsriklerle isbirligi yaparsa, Müslümanlar çok tehlikeli bir duruma düseceklerdi. Bu takdirde, Müslümanlar Hendek önünde düsmanla ugrasirken, Yahûdîlerin Medine'yi basip, kadinlari ve çocuklari kiliçtan geçirmeleri mümkündü.
    Karsilikli ok ve taslarin atilmasiyla baslayan kusatma, araliksiz 27 gün sürdü. Müslümanlar açlik ve sefâlet içinde, zor ve sikintili günler geçirdiler. Savasin en tehlikeli bir âninda, Benî Nadir Reisi Ahtab oglu Huyey'in tesvikiyle Benî Kurayza Yahûdîleri de anlasmayi bozup, müsriklerle isbirligine basladilar. Rasûlullah (s.a.s.)'in nasihat için kendilerine gönderdigi Evs kabilesi Reisi Sa'd b. Muâz'i dinlemediler. Düsmanliklarini açikça bildirdiler.
    Müslümanlar, hendek önünde 10 bin kisilik müsrik ordusuna karsi durmaga çalisirken, bir yandan da, Medine'yi Yahûdîlerin baskinindan korumak zorunda kaldilar. Böyle tehlikeli bir anda, münâfiklar da bozgunculuga basladilar. Hem savasi biraktilar, hem de askerin mâneviyâtini sarsici propaganda yaptilar.(230)
    Kusatmanin uzayip gitmesi, müsrikleri de usandirdi. Mevsim kis, havalar soguktu. Esâsen onlar, böyle günlerce sürecek bir kusatma için degil, bir kaç saatte sonuca ulasilacak bir zafer için gelmislerdi. Isi bir an önce bitirmek için bütün güçleriyle genel bir hücûma geçtiler. Bir taraftan Müslümanlarin üzerine ok yagmuru yagdirirken içlerinden (Dirâr, Cübeyre, Nevfel, Amr b. Abdivedd gibi) bir kaç tanesi de, elverisli bir yerden atlariyla hendegi geçtiler. Bunlarin her biri, Araplar arasinda bin kisiye denk sayiliyordu. En meshûrlari olan Amr b. Abdivedd mübâreze sonuda Hz. Ali tarafindan öldürüldü; digerleri kaçtilar. Nevfel kaçarken hendege düstü ve Hz. Ali'nin kiliciyla can verdi.
    Ertesi gün, savasin en çetin günü oldu. Bir taraftan müsrikler, diger taraftan Benî Kurayza Yahûdîleri hücûma geçtiler, araliksiz aksama kadar ok yagmurunu sürdürdüler. Rasûlullah (s.a.s.) ve Müslümanlar, o gün namaz kilmak için bile firsat bulamadilar. Ögle, ikindi ve aksam namazlarini, yatsidan önce, tek ezanla, tertip üzere kazâ ettiler.(231)
    e) Harb Hiledir
    Gatafan Kabilesinden Nuaym b. Mes'ûd, bu sirada müslüman olmustu. Bundan kimsenin haberi yoktu. Rasûlullah (s.a.s.)'la gizlice görüserek, müsriklerle Yahûdîlerin arasini açmak için izin istedi. Rasûlullah (s.a.s.):
    -Harp hiledir*, yapabilirsen yap, buyurdu. Nuaym önce Benî Kurayza'ya gitti.
    -Benim size olan dostlugumu bilirsiniz. Sizin için endise ediyorum. Mekkeliler bu isten usandi, birakip giderlerse, Müslümanlar karsisinda yapayalniz kalacaksiniz. O zaman hâliniz nice olur? Onlardan bir kaç rehin isteyin, aksi halde yardim etmeyin... dedi. Sonra Ebû Süfyân'a geldi:
    -Duydun mu, Benî Kurayza anlasmayi bozduguna pisman olmus. Sizi birakip giderler diye, Müslümanlarla yeniden anlasmaya baslamis. Sizden rehin alip, onlara teslim etmegi vadetmis, dedi. Ebû Süfyân esâsen Yahûdîlere pek güvenemiyordu. Ertesi gün, denemek için Yahûdîlerden yardim istedi. Yahûdîler hemen rehin istediler. Ebû Süfyân isteklerini kabûl etmeyince, her iki taraf da:
    -Nuaym dogru söylemis, dediler. Aralarinda güven kalmadi. (232)
    f) Rasûlullah (s.a.s.)'in Duâsi ve Kusatmanin Sona Ermesi
    Rasûlullah (s.a.s.), o sikintili gün:
    -Allah'im, ey Kur'ân'i indiren ve hesâbi tez gören Rabbim; Su Arap kabîlelerini dagit, topluluklarini boz, iradelerini sars. (233) diye duâ etti. Duâsi bitince, Rasûlullah (s.a.s.)'in yüzünde sevinç eseri görüldü. Rabb'imin yardim va'dini size müjdelerim, buyurdu. Iste o aksam, âyet-i celîle ve hadis-i serifte bildirilen "sabâ rüzgâri" esmege basladi.(234) Firtina ve kasirga çadirlari söküp uçurdu, yemek kazanlari devrildi, ocaklar söndü, develer ve atlar birbirine karisti. Müsriklerin agizlari, burunlari, gözleri toz-toprakla doldu. Karargâhlari alt üst oldu. Ortaligi dehset kapladi. Neye ugradiklarini bilemediler.
    Müsriklerin mâneviyâti iyice bozulmustu. Içlerine korku düstü. Uzun süren ve hiç bir sonuç alinamayan kusatmadan usanip bezmislerdi. Ebû Süfyân:
    -"Ben dönüyorum, siz de gelin, diyerek devesine bindi. Mekke'nin yolunu tuttu. Digerleri de onu izlediler.
    Panik pek âni ve suursuzca olmustu. Bu yüzden, müsrikler pek çok techizât, gida maddesi ve esyayi toplayamadan çekildiler. Sabah olunca, Müslümanlar düsmandan kalan esyâyi ve saga-sola dagilan develeri toplayip ordugâhlarina getirdiler. Ebû Süfyân'in Yahûdîlerden aldigi 20 deve yükü hurma da ele geçen ganimetler arasindaydi. Böylece, Müslümanlar hem kusatmadan, hem de açlik sikintisindan kurtuldular.
    Kur'an-i Kerîm'de bu durum söle anlatilmaktadir:
    "Ey inananlar, Allah'in size olan nimetlerini hatirlayin. Üzerinize ordular gelmisti, Biz de onlarin üzerine rüzgâr ve sizin göremediginiz ordular (Melekler) göndermistik." (el-Ahzâb Sûresi.9)
    "Allah, kâfirleri hiçbir zafer elde edemeden, kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Savasta mü'minlere Allah'in yardimi yetti. Allah yegâne kuvvetli ve galib olandir." (el-Ahzâb Sûresi, 25)
    Bu savasta, müsriklerden 4 kisi ölmüs, Müslümanlardan 5 kisi sehid düsmüstür. Savastan sonra Rasûlullah (s.a.s.):
    -"Bundan sonra sira bizde. Müsrikler artik üzerimize gelemeyecek, biz onlarin üzerine gidecegiz." buyurdu.(235) Gerçekten de öyle oldu.


    Seni çok Özledim Annem

  5. #35
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    6- KURAYZAOGULLARI GAZVESI (Zilkade 5 H,/Mart 627 M.)
    a) Savasin Sebebi
    Rasûlullah (s.a.s.) Medine'deki Yahûdî kabîleleriyle ayri ayri anlasmalar yapmisti. Bunlardan Kaynuka ve Nadîrogullarinin, anlasma hükümlerine uymadiklari için Medine'den çikarildiklarini daha önce görmüstük. Kurayza ogullari ise, Uhud Savas'indan sonra anlasmayi yeniledikleri için yerlerinde kalmislardi.
    Hendek Savasinda, Benî Kurayza Yahûdîleri önce anlasmaya bagli kaldilar. Hendek kazilirken, kazma, kürek gibi âletler vererek Müslümanlara yardimci oldular. Ancak, savasin en tehlikeli bir âninda, Benî Nadîr Reisi Huyey b. Ahtab'in tesvikiyle anlasmayi bozdular. Müslümanlarla birlikte Medine'yi savunmalari gerekirken, müsriklerle birlikte, Müslümanlara karsi savasa girdiler.(236) Böylece vatana ihânet suçu islediler. Rasûlullah (s.a.s.)'in nasihat için gönderdigi Evs Kabilesi Reisi Sa'd b. Muâz'in sözlerine de kulak asmadilar. Hz. Peygamber (s.a.s.) hakkinda çirkin sözler söyleyerek düsmanliklarini açikça ilân ettiler. Ancak, Benî Kurayza'dan yaptiklarinin hesâbi sorulacakti. Bu sebeple, Hendek Savasindan Medine'ye döner dönmez, Benî Kurayza üzerine sefer emri verildi.
    Rasûlullah (s.a.s.) Hendek Savasi'ndan dönmüs silahlarini çikarmis, üzerindeki toz-topragi temizlemek için, gusletmek istemisti. Bu esnâda Cibrîl (a.s.) at üstünde ve toz-toprak içnde geldi:
    -"Aa, silahini çikardin mi; vallâhi biz melekler çikarmadik. Haydi, sunlarin üzerine yürü", diye Kurayzaogullarini isâret etti. (237) Rasûlullah (s.a.s.) derhal Benî Kurayza'ya sefer ilân etti. Ashâbin sür'atle yola çikmalarini saglamak için,
    -Hiç kimse ikindi namazini sakin baska yerde kilmasin, ancak Benî Kurayza yurdunda kilsin, buyurdu.
    Ashâbin bir kismi bu emrin zâhirine uyarak, namazlarini Benî Kurayza yurduna varinca kildilar. Bir kismi da Peygamber (s.a.s.)'in maksadi, acele etmemizi saglamaktir, diyerek, vakit çikmadan yolda kildilar. Hz. Rasûlullah (s.a.s.) her iki zümrenin yaptigini da hos gördü.(238)
    Müslümanlarin toplanmasi yatsiya kadar devâm etti sayilari 3 bini buldu. Müslümanlarin üzerlerine geldigini görünce sövüp-sayarak kalelerine çekilen Beni Kurayza'nin sayisi 900 kadardi.
    b) Benî Kurayza'ya Verilen Cezâ
    Kusatma 25 gün sürdü. Kurayzaogullari anlasmayi bozduklarina pisman oldular. Diger Yahudî kabileleri gibi Medine'den çikip gitmek için izin istediler. Fakat Hz. Rasûlullah (s.a.s.) kayitsiz sartsiz teslim olmalarini istedi. Reisleri Ka'b b. Esed'in baskanliginda toplandilar. Ka'b:
    -"Tevratta bildirilen son peygamberin bu oldugu anlasildi. Müslüman olup kurtulalim, dedi Yahûdîler:
    -Biz Tevrat üzerine baska kitab kabul etmeyiz, dediler, Ka'b:
    -Öyleyse,kadinlari ve çocuklari öldürelim. Sonra kaleden çikip çarpisalim, belki basaririz, dedi. Onlar:
    -Çoluk-cocugumuz öldükten sonra, yasamanin ne önemi var, diye cevâp verdiler. Ka'b:
    -O halde, yarin cumartesi, Müslümanlar bizden emîndir. Ansizin hücûm edelim, onlari gafil avlayalim, dedi.
    -Biz cumartesinin hürmetini bozamayiz, diye reddettiler. Sonunda kayitsiz sartsiz teslim oldular. Ancak haklarinda Evs Kabilesi Reisi Sa'd b. Muâz'in hüküm vermesini istediler.
    Benî Kurayza, Evs kabilesinin himâyesindeydi. Bu yüzden, Sa'd b. Muâz'in hakemligini istiyorlardi. Sa'd, hastaydi. Hendek Savasi'nda kolundan okla yaralandigi için tedâvi görüyordu. Haberi alinca geldi.
    -Kur'an-i Kerîm'e göre mi, yoksa kendi kanunlarina göre mi hüküm vermemi istiyorlar, diye sordu. Yâhudîler, kendi kanunlarina göre hüküm verilmesini istediler. Sa'd da Tevrât'a göre karar verdi.(239)
    a) Savasabilecek durumdaki erkeklerin öldürülmesine,
    b) Kadinlarin ve çocuklarin esir edilmesine,
    c) Bütün mallarinin da zaptedilmesine hükmetti.
    Rasûl-i Ekrem (s.a.s.):
    "Ey Sa'd, Allah'in rizâsina uygun hükmettin" buyurdu. (240) Yahudiler de karârin Tevrât'a uygun oldugunu itirâf ettiler. Sa'd'in bu hükmü, Tevrât'in Tesniye kitabinin 20. Babinin 10-14 üncü âyetlerine uygun düsmüstü. Bu gün de vatana ihânet edenlere ölüm cezâsi verilmektedir.
    Benî Kurayza hakkindaki hükmü Hz. Ali ve Hz. Zübeyr icrâ ettiler. Kazilan büyük bir hendegin kenarinda 600 kadar Yahûdînin birer birer boyunlarini vurup hendege attilar. Içlerinden 4 tanesi Müslüman olup hayatlarini kurtardilar. Benî Nadîr Reisi Huyey b. Ahtab ile Benî Kurayza Reisi Ka'b b. Esed de öldürülenler arasindaydi.
    Benî Kurayza'nin mallari, mücâhidlere paylastirildi. Arâzisi ise, ensarin rizâsiyle muhâcirlere verildi.
    "Allah, Ehl-i Kitab'dan müsrikleri destekleyen (Benî Kurayza Yahûdî)lerini kalelerinden indirmis, kalblerine korku salmisti. Onlarin kimini öldürüyor, kimini de esir aliyordunuz. Yerlerini yurtlarini, mallarini ve henüz ayaginizi bile basmadiginiz topraklari Allah size mirâs olarak verdi. Allah her seye kadirdir ". (el-Ahzâb Sûresi, 26-27)




    Seni çok Özledim Annem

  6. #36
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    7- RASÛLÜLLAH (S.A.S.)'IN CAHS KIZI ZEYNEB'LE EVLENMESI
    Zeyneb, Rasûlullah (s.a.s.)'in öz halasi Ümeyme'nin kizidir. Abdülmuttalib'in torunudur. Hz Peygamber (s.a.s.), Zeyneb'i azadlisi Zeyd b. Hârise'yle evlendirmisti. Dindar olmasina ragmen, azadli bir kölenin esi olmak Zeyneb'e agir geldi. Asâlet ve güzelligini ileri sürerek, dâima Zeyd'in kalbini kirdi. Bu yüzden, Rasûlullah (s.a.s.)'in:
    -"Esini tut, Allah'tan kork" (241) emrine ragmen, sonunda Zeyd O'nu bosadi.
    Esâsen gerek Zeyneb, gerek kardesi Abdullah bu evliligi baslangiçta istememisler, "halanizin kizini azadliniza mi lâyik görüyorsunuz?" demislerdi. Fakat:
    -"Allah ve Rasûlü, bir seye hükmettigi zaman, mü'min erkek ve mü'min kadin için muhayyerlik yoktur." (el-Ahzâb Sûresi, 36) anlamindaki âyet inince, istemeyerek rizâ göstermislerdi. Çünkü Zeyneb, Kureys'in Hâsimî kolundandi. Soylu bir kadindi. Islâm'dan önceki Arap örfüne göre soylu bir kadin, azadli da olsa, bir köleyle evlenemezdi. Onlar, Zeyneb'in Rasûlullah (s.a.s.)'la evlenmesini istiyorlardi. Oysa Islâm Dini bütün insanlari, yaratilis bakimindan esit saymisti.(242)
    Hz. Peygamber (s.a.s.), öz halasinin kizi Zeyneb'i azadlisi ve evlâdligi Zeyd ile evlendirerek, Araplarin yanlis anlayisini yikmis oldu.
    Diger taraftan, Rasûlullah (s.a.s.), peygamberliginden önce Zeyd'i evlâd edinmisti. Arablarin örfüne göre, evlâdlik öz çocuk gibi sayilir, evlâd edinen kisinin mirâsçisi ve mahremi olurdu. Bu sebeple, evlâdligin bosadigi kadin, evlâd edinen kisiyle evlenemezdi. Kur'ân-i Kerîm Araplarin bu örfünü hükümsüz saymis, evlâdlik âdetini kaldirmistir.(243) Bu sebeple, evlâdligin dul kalan esiyle, babaligin evlenmesi helâldir.
    Rasûlullah (s.a.s.)'in, Araplarin bu örfünü de yikmasi gerekiyordu. Bu sabeple Zeyd'den bosanan Zeyneb'i Allah'in emriyle nikâhladi.(244) Böylece hem Zeyneb'i hem de yakinlarini memnûn etmis oldu.
    Görüldügü üzere, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bu evliligi, dinî hükümlerin uygulanmasi ile ilgilidir.

    --------------------
    (222/1) Ibn Hisâm, 3/308; Ibn Sâd, Tabakat, 8/ 177; Ibn Hacer, el-Isâbe, 7/565
    (222/2) Bkz. en-Nisâ Sûresi, 43 ve el-Mâide Sûresi, 6
    (223) Bkz. el-Buhârî, 1/86); Tecrid Tercemesi, 2/201-204 (Hadis No: I)
    (224) Olay hakkinda genis bilgi için bkz. el-Buhârî, 3/154 Tecrid Tercemesi, 8/85-112 (Hadis No: 1151); Ibn Hisâm, 3/309-321; Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/195-199
    (*) Mahfe: Deve ve fil gibi hayvanlarin üzerinde seyahat edenlerin içine oturduklari kafesli çadir veya sepet
    (225) en-Nûr Sûresi, 11-13
    (226) en-Nûr Sûresi, 40
    (227) Bkz. en-Nisâ Sûresi, 51-52
    * bk. Riyâzü's-Sâlihîn, 1/543-548 Hadis No: 522
    (228) el-Buhârî, 5/45; Tecrid Tercemesi 10/227 (Hadis No: 1588)
    (229) Ibn Hisâm, 3/230; Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/179; Târih-i Din-i Islâm, 3/258-259
    (230) Içlerinden bir güruh (münâfiklar), Ey Medineliler, tutunacak yeriniz yok, hemen geri dönün, demislerdi. Bir kismi da Peygamber (s.a.s.)'den evlerimiz düsman saldirisina açik diye izin istemislerdi. Oysa evleri açik degildi, sadece savastan kaçmak istiyorlardi. (el-Ahzâb Sûresi, 13)
    (231) Bu savastan baska, hiçbir olayda Rasûlüllah (s.a.s.)'in namazini geçirdigi nakledilmemistir. Burada üç vakit namazini kazaya birakmasi, Hendek savasinin ne derece sikintili ve mesakkatli geçtiginin en büyük delilidir. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.s.):
    - "Allah onlarin dünyada evlerini, âhirette kabirlerini atesle doldursun. Bize ikindiyi kilacak firsat vermediler, nihâyet günes batti" diye bedduâ etmistir. (el-Buhârî, 5/48 ve 3/233; Tecrid Tercemesi, 2/238 (Hadis No: 353) ve 8/396, (1233 numarali hadisin izâhi,)
    * el-Buhârî, 4/24 (K. el-Cihad, B. 157)
    (232) Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/182-184
    (233) el-Buhârî, 3/234 ve 5/49; Tecrid Tercemes, 8/395 (Hadis No: 1233)
    (234) Bkz. el-Buhârî, 5/47 "Ben sabâ rüzgariyle yardim olundum, Ad kavmi ise debur (lodos) rüzgâriyla helâk edildi." (bkz.el-Hakka Sûresi, 6)
    (235) el-Buhârî, 5/48; Tecrid Tercemesi, 10/230 (Hadis No: 1589); Ibnü'l-Esîr, a.g.e., 2/184
    (236) el-Ahzâb Sûresi, 26
    (237) el-Buhârî, 5/49-51; Tecrid Tercemesi, 8/ 325 (Hadis No: 1191)
    (238) el-Buhârî, 5/50; Müslim, 3/1391 (Hadis No: 1770)
    (239) Bkz. Tevrât, Tesniye Kitabi, Bab: 20, Ayet:10-14
    (240) Bkz. el-Buhârî, 5/50; Tecrid Tercemesi, 10/ 245 (Hadis No: 1591)
    (241) Bkz. el-Ahzâb Sûresi, 37
    (242) "Allah katinda en üstününüz, O'na karsi gelmekten en çok sakinaninizdir". (Hucûrat Sûresi, 13) "Ey insanlar Rabb'iniz birdir, babaniz birdir. Arabin Acem'e (Arab olmayana), Acemin Arab'a, beyazin siyaha, siyahin beyaza veya kizilderiliye üstünlügü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir." (Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 5/ 411; Mecmeu'z-Zevâid, 3/266 ve 8/84)
    (243) "Allah evlâtliklarinizi, ogullariniz gibi tutmanizi mesrû kilmamistir". (el-Ahzâb Sûresi 4)
    (244) "... Sonunda Zeyd, esiyle ilgisini kestiginde, onu seninle evlendirdik ki, evlâtliklari esleriyle ilgilerini kestiklerinde, onlarla evlenmek hususunda mü'minlere sorumluluk olmadigi bilinsin." (Ahzâb Sûresi, 37)




    Seni çok Özledim Annem

  7. #37
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    VI- HICRETIN ALTINCI YILI (627-628 M.)

    1- HUDEYBIYE BARISI (Zilkade 6 H./Mart 628 M.)
    "Ey Muhammed, Biz sana apaçik bir zafer sagladik."
    (Fetih Sûresi, 1)
    a) Müslümanlarin Kâbe'yi Ziyâret Arzusu
    Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Medine'ye hicret edeli 6 yil olmustu. Bu süre içinde Mekke müsrikleriyle, Medine'de bulunan Müslümanlar arasinda, sirasiyla Bedir, Uhud ve Hendek Savaslari oldu. Mekke müsrikleri Medine'yi basmak, Hz. Rasûlullah (s.a.s.)'i öldürmek, Müslümanligi yok etmek için her çâreye bas vurdular; bütün imkân ve güçlerini ortaya koydular; fakat amaçlarina ulasamadilar. Müslümanlarin günden güne güçlenmelerine, sayilarinin artmasina engel olamadilar.
    Ancak Medine disindaki kabîleler, Müslümanligin ne oldugunu yeterince bilmiyorlardi. Kâbe'nin komsusu ve koruycusu oldugu için saygi duyduklari Kureys kabîlesi, kendi içlerinden çiktigi halde Hz. Muhammed (s.a.s.)'in peygamberligini kabûl etmemis,hatta O'nu yurdundan çikarmislardi. Bu yüzden, Müslümanligin Medine disindaki kabîlelere tanitilabilmesi ve genis ölçüde yayilmasinin saglanabilmesi için, Mekke'lilerle baris yapilmasina ihtiyaç vardi. Rasûlullah (s.a.s.), geçici de olsa Mekkelilerle baris yaparak, diger kabîlelerle serbestçe iliskiler kurmayi arzu ediyordu.
    Diger taraftan, Mekkeli Müslümanlar, dogup büyüdükleri ve her seylerini birakip ayrildiklari yurtlarini çok özlemislerdi. Her namazda yöneldikleri kutsal Kâbe'yi 6 yildan beri ziyâret edemiyorlardi. Kâbe'yi ziyâret, bütün Müslümanlarin en büyük ortak özlemleri olumstu.
    b) Rasûlullah (s.a.s.)'in Rüyâsi
    Hicretin 6'inci yili, Rasûlullah (s.a.s.), gördügü bir rüyâ üzerine(245) hep birlikte Kâbe'yi ziyâret edeceklerini ashâbina müjdeledi.(246) Hazirliklar tamamlandi. Savas yapilmasi yasak olan aylardan Zilkade'nin ilk pazartesi günü (2 Zilkade 6 H./14 Mart 628 M.), yerine Mektûm oglu Abdullah'i vekil (kaymakam) birakarak, ashâbindan 1400 kisi ile(247) Medine'den ayrildi. Hanimlarindan Ümmü Seleme de berâberinde bulunuyordu. Maksadi savas olmayip, yalnizca Kâbe'yi ziyâret etmekti. Mekkelileri telâslandirmamak için, ashâbinin silah tasimalarina izin vermemis, sadece yolcu silâhi olarak birer kiliç almislardi. (248) Hac için Mekke'ye gelecek düsman kabîlelerle yolda karsilasmamak için, Kâbe ziyâretini hac günlerinden önce yapmayi uygun görmüstü. Yanlarindaki 70 kurbanlik deveyi kiladelediler ve Zülhuleyfe'de "umre" niyyetiyle ihrama girdiler.(249) Yol güvenligini saglamak için 20 kadar süvâriyi öncü olarak gönderdiler.
    c) Mekkelilerin Tepkisi
    Mekkeliler, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Kâbe'yi ziyâret için yola çiktigini duyunca telâslandilar. Müslümanlari Mekke'ye sokmamaga karar verdiler. Velîd oglu Hâlid ve Ebû Cehil'in oglu Ikrime'yi 200 süvâri ile öncü olarak gönderdiler.
    Resûlullah (s.a.s.), Mekkelilerin bu kararini önden gönderdigi gözcüleri vasitasiyle ögrendi. Sag tarafa sapip, yol güzergâhini degistirerek, Hudeybiye'ye kadar ilerledi.(250) Rasûlullah (s.a.s.)'in bindigi "Kasvâ" adli deve burada çöktü, bütün gayretlere ragmen kalkmadi. Müslümanlar:
    -Kasvâ harin oldu, çöktü kalkmiyor, diye söylenmege basladilar. Rasûlullah (s.a.s.):
    -"Kasvâ harinlesmez, onun çökme huyu da yoktur. Fakat vaktiyle Fil'in Mekke'ye girmesine engel olan ilahi kudret, simdi de Kasvâ'yi ilerletmiyor. Allah'a yemin olsun ki, Kureys Cenâb-i Hakk'in kutsal kildigi seylere hürmet ve tâzim kasdiyle benden her ne isterse, ne kadar agir olursa olsun, istediklerini kabûl edecegim.. " buyurdu.(251)
    d) Baris Müzakereleri
    Bu sirada Huzâa kabîlesi reisi Büdeyl çikageldi. Kureysin, Müslümanlari Mekke'ye sokmamak için müsrik kabilelerle anlastigini ve savas hazirligi içinde olduklarini haber verdi.(252)
    Rasûlullah (s.a.s.) savas maksadiyle degil, sâdece Kâbe'yi ziyâret için geldiklerini, daha önce yapilan savaslarda Kureys'in ugradigi kayiplari anlatti.
    -Isterlerse belirli bir süre onlarla baris yapalim. Benimle diger kabîlelerin arasini serbest biraksinlar, (karismasinlar). Eger ben üstün gelirde, Araplar Islâmiyeti kabûl ederlerse, Mekkeliler de isterlerse bu dine girebilirler. Sayet Araplar bana üstün gelirlerse, Kureys savas külfeti çekmeden istedigini elde etmis olur. Aksi halde, Allah'a yemin ederim ki, O'nun yolunda ölünceye kadar onlarla savasirim, Allah da yardimini gerçeklestirir, dinini üstün kilar, buyurdu.(253)
    Büdeyl, Rasûlullah (s.a.s.)'den duyduklarini Kureys'e iletti. Kureys ileri gelenleri de savasa taraftar degildi. Sakif kabilesi reisi Tâifli Mes'ûd oglu Urve'yi Hz. Peygamber (s.a.s.)'e gönderdiler. Rasûlullah (s.a.s.) Büdeyl'e söylediklerini Urve'ye de anlatti. Urve hem Rasul-i Ekrem (s.a.s.)'le konusuyor, hem de Müslümanlarin durumunu ve bütün davranislarini dikkatle tâkip ediyordu. Dönüsünde gördüklerini özetle söyle anlatti:
    -Bilirsiniz ki ben birçok devlet baskanini ziyâret ettim, Rum Kayseri, Fars Kisrâsi, Habes Necâsi'sinin huzurunda elçi olarak bulundum. Yemin ederim ki, Müslümanlarin Muhammed (s.a.s.)'e gösterdikleri hürmet, sevgi ve bagliligi bunlarin hiçbirinin sarayinda görmedim... Sözlerini dikkatle dinliyorlar. Bir sey sorunca, alçak (hafif) sesle cevâp veriyorlar. Isteklerini derhal yerine getiriyorlar. Saygilarindan yüzüne dikkatle bakamiyorlar. Abdestinden artan suyu bile,-teberrük için-aralarinda paylasiyorlar... Madem ki, bize baris teklif ediyor, kabûl edelim, dedi.
    Mekkeliler, Urve'nin sözlerinden hoslanmadilar. Bir iki elçi daha gidip geldi, fakat hiç bir sonuca varilamadi.
    Rasûlullah (s.a.s.), Kureys'ten gelen eçilerle sonuca ulasilamadigini gördü. Kureys'le görüsmek üzere Hz.Ömer'i Mekke'ye göndermeyi düsündü. Ömer:
    -Yâ Rasûlallah, Mekkeliler benim kendilerine olan düsmanligimi bilirler, himâyesine siginabilecegim bir yakinim da yok. Osman'in Mekke'de akrabasi çok, Ebû Süfyân ile amcazâde. Osman bu isi benden daha iyi basarir, dedi.
    Hz. Osman Mekke'ye gitti. Ebû Süfyân ve diger Kureys ileri gelenleriyle görüstü. Maksatlarinin sâdece Kâbe'yi ziyâret oldugunu anlatti. Mekkeliler:
    -Hepinizi Mekke'ye birakirsak, Araplar, "Kureys Müslümanlardan korktu," derler. Fakat istersen Kâbe'yi sen tavâf et, hepiniz birden olmaz, dediler. Hz. Osman, Kâbe'yi Müslümanlardan ayri olarak ziyâret etmegi kabûl etmedi.
    -Rasûlullah (s.a.s.) tavâf etmedikce, ben de etmem, diyerek tekliflerini reddetti. O'nun bu davranisi Mekkelileri kizdirdi, göz hapsine aldilar ve dönmesine izin vermediler.


    Seni çok Özledim Annem

  8. #38
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    2- RIDVÂN BÎATI
    "Allah, mü'minlerden agacin altinda sana bîat ederlerken hosnud olmustur.Gönüllerindekini bilerek onlara güvenlik vermis, onlara yakin bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahsetmistir."
    (el-Fetih Sûresi, 18-19)
    Hz. Osman'in gecikmesi, Müslümanlari telâslandirdi. Öldürülecegine dâir söylentiler çikti. Böyle bir ihtimâle karsi Resûlullah (s.a.s.) gereken tedbirleri aldi. Müslümanlari Allah yolunda yapacaklari savasta, canlarini fedâ etmekten çekinmeyeceklerine dâir, kendisine bîat etmege çagirdi. "Artik bunlarla vurusmadan buradan ayrilamayiz," buyurdu.
    Ilk biat eden Ebû Sinan el-Esedî oldu. "Rasûlullah (s.a.s.)'in gönlündeki muradi ne ise, onun gerçeklesmesi üzerine biat ediyorum." dedi.
    Hudeybiye'de bodur bir agacin aldinda,(254) bütün Müslümanlar sirayla Rasûlullah (s.a.s.)in ellerini tutarak bîat ettiler. Allah yolunda ölünceye kadar savasmaga, düsmandan kaçmamaya söz verdiler. Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Osman adina da bir elini digeriyle tuttu, onu da böylece bîata katti. Yalnizca Cedd b. Kays adli münâfik, devesinin arkasinda gizlendi, bîata katilmadi.
    Cenâb-i Hak, Kur'an-i Kerîm'de, Hudeybiye'de Rasûlullah (s.a.s.)'e bîat eden mü'minlerden hosnud oldugunu bildirmistir. (255) Bu sebeple, Islâm Târihinde bu bîata "Ridvân Bîati" adi verilmistir.
    Müslümanlarin kararliligini ve Rasûlullah (s.a.s.)'e bagliliklarini gösteren bu bîatin Mekkeliler üzerindeki etkisi büyük oldu. Derhal Hz. Osman'i serbest biraktilar ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'le baris yapmak üzere Amr oglu Süheyl baskanliginda bir hey'et gönderdiler.
    a) Baris Sartlari
    Uzun müzâkere ve tartismalardan sonra kabûl edilen baris sartlari sunlardir:
    1- Müslümanlar bu sene Kâbe'yi ziyâret etmeden dönecekler, bir yil sonra ziyâret edecekler.
    2- Müslümanlar Kâbe'yi ziyâret için geldiklerinde, Mekke'de üç günden çok kalmayacaklar ve yanlarinda birer kiliçtan baska silah bulundurmayacaklar.
    3- Müslümanlarin Mekke'de bulundugu günlerde, Kureysliler Mekke disina çikacaklar, Müslümanlarla temâs etmeyecekler.
    4- Mekkelilerden biri Müslümanlara siginirsa, Müslüman bile olsa, geri verilecek; fakat Müslümanlardan Mekkelilere siginan olursa, geri istenmeyecek.
    5- Kureys disinda kalan diger kabileler, iki taraftan istediklerinin himâyesine girmekte ve anlasma yapmakta serbest olacaklar.
    6- Bu anlasma on yil geçerli olacak, bu müddet içinde iki taraf arasinda tecâvüz ve savas olmayacak.
    b) Baris Anlasmasinin Yazilmasi
    Baris sartlarini Rasûlullah (s.a.s) Hz. Ali'ye yazdirdi. "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. Bu anlasma, Muhammed Rasûlullah ile Kureys elçisi Süheyl arasinda yapilmistir." diye yazilmasina Süheyl itiraz etti.
    - "Rahmân" sözünü anlamiyoruz, ayrica senin Rasûlullah oldugunu kabûl etseydik, bu anlasmaya gerek yoktu "Bismike'llâhümme (Allah'im, senin adinla). Bu anlasma Abdullah'in oglu Muhammed ile Kureys elçisi Süheyl arasinda yapilmistir." diye yazilmasini istedi.(256/1)
    -Rasûlullah (s.a.s) mutlaka barisi saglamak istiyordu. Daha isin basinda, "Allah'a yemin olsun ki Kureys benden Cenab-i Hakk'in kutsal kildigi seylere hürmet kasdiyle her ne isterse, ne kadar agir olursa olsun, isteklerini kabûl edecegim," buyurmustu. Bu sebeple, bütün bu agir sartlari kabûl etti.
    Fakat müslümalar son derece üzgündüler. Büyük bir ümit ve heyecanla gelmislerdi. Oysa simdi Kâbe'yi ziyâret edemeden döneceklerdi.
    Anlasmanin yazilmasi henüz bitmisti ki, Süheyl'in oglu Ebû Cendel, ayagindaki zinciri sürükleyerek çikageldi. Babasi onu Müslüman oldugu için, zincire vurarak hapsetmisti. Her nasilsa kurtulmus, bin bir güçlükle Mekke'den kaçmis, Müslümanlara siginmaga gelmisti.
    Süheyl oglunun geri verilmesinde isrâr etti. Aksi halde anlasmayi imzalamadan dönecegini söyledi. Bütün çabalara ragmen, inadindan dönmedi. Barisin saglanabilmesi için, Ebû Cendel'in müsriklere teslimi gerekiyordu. Çektigi iskenceleri ve acikli hâlini anlatarak müsriklerin elinde birakilmamasini isteyen Ebû Cendel'i Rasûlullah (s.a.s):
    -Ey Ebû Cendel, biraz daha sabret, pek yakinda Yüce Rabbim sana ve senin gibilere kurtulus yolunu açacaktir, diye teselli etti.
    c) Ashâbin Üzüntüsü
    Fakat bu son durum, artik Müslümanlarin üzüntülerini dayanilmaz hâle getirmisti. Hepsinin sinirleri gergindi. Hz. Ömer dayanamadi. Rasûlullah (s.a.s) 'in huzuruna gelerek:
    -Sen Allah'in Peygamberi degil misin? Bizim dinimiz hak degil mi? Neden bu zilleti kabûl ediyoruz, neden? diye söylendi. Hz. Peygamber (s.a.s):
    -Evet ben Allah'in Peygamberiyim. Bu yaptigim islerde Allah'a isyan etmis de degilim. O, benim yardimcimdir, diye cevap verdi. Fakat Ömer'in üzüntü ve öfkesi devâm ediyordu.
    -Sen bize Kâbe'yi tavaf edecegiz., demedin mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.s):
    -Evet, dedim. Fakat bu sene ziyâret edecegimizi söylemedim, Tekrâr ediyorum, Kâbe'yi hep beraber tavâf ve ziyaaret edecegiz, buyurdu.(256/2) Anlasmanin imzalanmasindan sonra Rasûlullah (s.a.s) ashâbina:
    -Haydi, artik kurbanlarinizi kesiniz, sonra tiras olup ihramdan çikiniz, emrini üç defa tekrarladigi halde, hiç kimse yerinden kipirdamamisti.(257) Hz Peygamber (s.a.s), ashâbinin bu ilgisizligine üzülerek, esi Ümmü Seleme'nin yanina gitti. Ümmü Seleme:
    -Yâ Rasûlallah, onlar üzüntülerinden ilgisiz görünüyorlar. Siz kimseyle konusmadan kendiniz kurbaninizi kesin, tiras olun. Onlar size uyacaklardir, dedi.
    Ashâb, Hz. Peygamber (s.a.s) 'in kurbanini kesip tiras oldugunu görünce, hemen onlar da kurbanlarini kesip, birbirlerini tiras etmege basladilar.(258)
    d) Hudeybiye Barisi Aslinda Zaferdi.
    Hudeybiye Barisi'nin hemen bütün sartlari, Müslümanlarin aleyhine görünüyordu. Fakat barisin Müslümanlarin yararina ve sonucun lehlerine olacagini Rasûlullah (s.a.s) biliyordu. Bu sebeple,barisi saglamak için, aleyhlerinde görünen en agir sartlari kabûl etmisti.
    Rasûlullah (s.a.s) baris anlasmasinin imzalanmasindan üç gün sonra Medine'ye döndü. Böylece Müslümanlar Hudeybiye'de 19-20 gün kalmis oldular.
    Dönüste yolda "Fetih Sûresi" indi, Cenâb- Hakk Hudeybiye anlasmasinin Müslümanlar için zillet ve yenilgi degil, aksine zafer oldugunu bildiriyordu.(259)
    Gerçekten Hudeybiye anlasmasi, Müslümanligin Medine disinda yayilmasina bir baslangiç oldu. Mekkeliler o zamana kadar müslümanlara, dagilip yok olmaga mahkûm, derme-çatma bir toplululk gözü ile bakiyorlardi. Bu anlasma ile Müslümanlari bir devlet olarak tanimis oldular.
    Anlasmadan sonra Müslümanlarla müsrikler arasinda görüsme ve temâslar artti. Hz. Peygamber (s.a.s) Islâm'i serbestçe yaymaga basladi. Hudeybiye musâlahasindan Mekke'nin fethine kadar geçen 21 aylik devrede Müslüman olanlarin sayisi, Islâm'in dogusundan, Hudeybiye Barisina kadar geçen 19 yilda Müslüman olanlarin sayisindan kat kat fazla oldu. Hayber'in ve Mekke'nin fethi gibi zaferler, Hudeybiye musâlahasini takibetti. Dört yil sonra, Rasûlullah (s.a.s)'in vefâtinda Müslümanlik bütün Arab yarimadasina yayilmis bulunuyordu.
    e) Baris Sartlarinin Müslümanlar Lehine Dönmesi
    Hz. Peygamber (s.a.s.) anlasmaya bagli kaldi. Mekkeliler istemedikçe, hiç bir hükmünü tek tarafli kaldirmadi. Kisa bir süre sonra, Kureys'le aralarinda anlasma bulunan Sakîf kabîlesinden Ebû Basîr adinda biri, Medine'ye gelip Müslümanlara sigindi. Ebû Basîr de Ebû Cendel gibi iskence gören Müslümanlardandi. Mekkeliler, arkasindan hemen iki kisi gönderip Ebû Basîr'in iâdesini istediler. Rasûlullah (s.a.s):
    -Ey Ebû Basîr, biliyorsun ki, biz Kureysle bir sözlesme yaptik, ahdimizi bozamayiz. Biraz daha sabret, Rabb'im yakinda bir kurtulus yolu açacaktir, diyerek Ebû Basîr'i Kureyslilere teslim etti.
    Ebû Basîr, Mekke'ye ölüme götürüldügünü biliyordu. Bu sebeple, bu adamlarin elinden kurtulmasi gerekiyordu. Yolda, Zülhuleyfe'de(260) yemek için oturdular. Ebû Basîr, bunlara saf ve samîmî göründü. Bir ara:
    -Kilicin ne kadar da güzelmis, bakmama müsaade eder misin? diyerek, birinin elinden kilici aldi, hemen üzerine atilip onu öldürdü; digeri ise kaçip kurtuldu.
    Ebû Basîr öldürdügü Kureyslinin atina bindi, silahini kusandi, tekrar Medine'ye döndü. Rasûlullah (s.a.s)'in huzuruna çikip:
    -"Ey Allah'in Rasûlü, siz sözünüzü yerine getirdiniz. Beni onlara teslim ettiniz. Fakat Allah beni kurtardi, dedi. Hz. Peygamber (s.a.s) ona anlasma sartlarina göre Medine'de kalmasinin mümkün olmadigini anlatti. Ebû Basîr Medine'den çikti. Mekke'ye dönemezdi. Medine'de kalamiyordu. Deniz kiyisinda, Mekke- Sam yolu üzerinde "Iys" denilen bir yere yerlesti. Mekke'de Müslümanliklarini gizleyenler ve iskence görenler, birer, ikiser kaçip, Ebû Basîr'in yaninda toplandilar. Ebû Cendel de kaçip buraya geldi. Kisa zamanda sayilari 70'e yükseldi, daha sonra 300 oldular. Mekkelilerin Sam ticâretini önleyecek bir kuvvet hâline geldiler.
    Ebû Basîr'in yaninda toplananlar, Hudeybiye anlasmasi hükümlerine bagli degildiler. Kureysin Sam ticâret yolu tehlikeye girmisti. Mekkeliler telâslandilar. Anlasmanin, Medine'ye siginan Mekkelilerin geri verilmesiyle ilgili maddesini hükümsüz saymaktan baska çâre yoktu. Baski ile Müslümanligin önlenemeyecegini anladilar. Hemen, Hz Peygamber (s.a.s)'e Ebû Süfyan'i elçi olarak gönderip, bu maddenin kaldirilmasini ve Mekke'den kaçan bütün Müslümanlarin Medine'ye kabûlünü istediler. Anlasma yapilirken en çok israr gösterdikleri bu madde, gene onlarin istegiyle kaldirilmis oldu.
    Peygamber (s.a.s.), Ebû Basîr ve arkadaslarini Medine'ye çagirdi. Bu sirada Ebû Basîr ölüm yataginda idi. Vefât edince orada defnettiler. Arkadaslarini Ebû Cendel toplayip Medine'ye götürdü. Böylece Kureysin Sam ticâret yolu açildi. Müslümanlar da anlasmanin en agir hükmünden kurtulmus oldular.
    Hudeybiye Barisi 2 yil devâm etti. Anlasmayi Kureys bozdu. Iki yil sonra Mekke, Müslümanlar tarafindan fethedildi. (20 Ramazan 8 H./11 Ocak 630 M.)




    Seni çok Özledim Annem

  9. #39
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    - RASÛLÜLLAH (S.A.S.)'IN ÜMMÜ HABÎBE'YLE EVLENMESI
    Ümmü Habîbe Ebû Süfyân'in kizidir. Mekke Devrinde Müslüman olmus ve kocasi Ubeydullah b. Cahs'la birlikte Habesistan'a hicret eden ikinci kafileye katilmisti. Alkolik bir adam olan kocasi, Habesistan'da Hristiyan oldu. Ümmü Habîbe Müslümanlikta sebât edip kocasindan ayrildi. Bu yüzden, yabanci bir ülkede kimsesiz ve himâyesiz kaldi. Henüz müsrik olan babasinin yanina da dönemezdi.
    Rasûlullah (s.a.s), Hicretin 6'inci yili Habesistan'a bir elçi gönderdi. Habes Necâsi'sini vekil yaparak Ümmü Habîbe'yi nikâhladi.(261) Nikâh merâsiminde Câfer Tayyar ve diger Müslümanlar da bulundu. Nikâhtan sonra Necâsi Ümmü Habîbe'yi Medine'ye gönderdi. Bu evlilikten önce su âyet inmisti:
    "Allah'in, sizinle düsmanlik gösterdiginiz kimseler arasinda dostluk ve sevgi yaratmasi mümkündür." (el-Mümtehine Sûresi,7)
    Gerçekten bu evlilikten sonra Ebû Süfyân'in, Hz. Peygamber (s.a.s)'e olan düsmanliginda bir yumusama baslamistir.

    --------------------
    (245) "Andolsun ki, Allah peygamberinin rüyasinin gerçek oldugunu tasdik etmistir. Allah dilerse, siz güven içinde baslarinizi tiras etmis ve saçlarinizi kisaltmis olarak, korkmadan, Mescid-i Haram'a gireceksiniz.." (el-Fetih Sûresi, 27)
    (246) Medine civârindaki henüz Müslüman olmayan Müzeyne, Cüheyne, Gifâr, Eslem, Esca', gibi kabileler de birlikte Kâbe'yi ziyâret için dâvet edilmislerse de, bunlar Kureys'ten çekindikleri için, Müslümanlara katilmadilar. (Tecrid Tercemesi, 8/177, 1164 numarali hadisin izâhi)
    (247) el-Buhârî, 5/62-63; Tecrid Tercemesi, 8/ 264 (Hadis No: 1599)
    (248) O devirde, çölde yirtici hayvanlara ve çapulculara karsi her yolcunun bir kiliç bulundurmasi âdet ve zarûri idi.
    (249) Umre, ihrâmli olarak Kâbe'yi tavâf ve ziyâret etmek, Safâ ile Merve arasinda Sa'y yaptiktan sonra tiras olarak ihramdan çikmaktan ibârettir. Umre için belirli bir zaman yoktur, her zaman yapilabilir. Hac ise belirli zamanda (ancak hac mevsiminde) yapilir.
    (250) Hudeybiye, Medine'ye 9 konak, Mekke'ye ise 1 günlük mesâfede küçük bir köydür. Adini, buradaki ayni adi tasiyan bir kuyudan almistir. (Tecrid Tercemesi, 10/258)
    (251) Bkz. el-Buhârî, 3/178; Tercid Tercemesi, 8/178 (Hadis No: 1164) Müslümanlarin indigi yerdeki "Samed" adli kuyuda çok az su vardi. Herkes almaya baslayinca, bir anda suyu tükeniverdi. Susuzluktan sikâyet basladi. Rasûlüllah (s.a.s.) ok torbasindan çikardigi bir oku, kuyunun dibine koymalarini emretti. Artik oradan ayrilincaya kadar su sikintisi çekmediler. (bkz. el-Buhârî 3/178 ve 5/62; Tecrid Ter. 8/179 Hadis No: 1164 ve 10/261 Hadis No:1598)
    (252) Huzâa kabîlesiyle, Hâsimogullari arasinda câhiliyyet devrinde dostluk vardi. Huzâalilar bu dostlugu Islâmdan sonra da devâm ettirdiler. Müslüman olsun müsrik olsun, bütün Huzâalilar, Mekke'de olup biteni Rasûlüllah (s.a.s. )'den gizlemezler, gizlice O'na bildirirlerdi.
    (253) Bkz. el-Buhârî, 3/79; Tecrid Tercemesi, 8/181 (Hadis No: 1164)
    (254) Bu agaç, müslümanlar arasinda zamanla kutsal sayilabilir, düsüncesiyle halifeligi sirasinda Hz. Ömer'in emriyle kesilmistir. (Tecrid Ter., 10/260)
    (255) el-Feth Sûresi, 18
    (256/1) Bkz. Tecrid Tercemesi, 8/136-141 (Hadis No: 1158)
    (256/2) Hz. Ömer, daha sonra Rasûlüllah (s.a.s.) 'e karsi saygisiz davrandim diye bu sözlerinden pismanlik duymustur. (el-Buhârî, 5/67; Tecrid Tercemesi, 10/267; Asr-i Saâdet, 1/427)
    (257) Rasûlüllah (s.a.s.)'in emrini ashâbin hemen yerine getirmemesi, muhâlefet için degildi. Sartlari agir olan bu anlasmanin vahiy ile kaldirilacagini, böylece Kâbe'yi ziyâret edebileceklerini ümit ediyorlardi.
    (258) Islâm bilginleri bu olaydan, fiilî sünnetin, kavlî (sözlü) sünnetden daha kuvvetli oldugu sonucuna varmislardir.
    (259) (Ey Muhammed, Hudeybiye anlasmasiyla) Biz sana apaçik bir fetih (zafer) verdik. (el-Fetih Sûresi, 1)
    (260) Zülhuleyfe Medine'ye bir konak, yaklasik 10 km. mesâfede bir yerdir. Medineliler ve Medine'ye ugrayarak hac veye umre için Mekke'ye gidenler ihrama burada girerler. Simdi bu yere "Abâr-i Ali" denilmektedir.
    (261) Zâdü'l-Meâd, 2/120



    Seni çok Özledim Annem

  10. #40
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hz. Muhammed (s.a.s.)

    VII- HICRETIN YEDINCI YILI (628-629 M.)

    1- ISLÂMA DAVET IÇIN ELÇILER GÖNDERILMESI
    "Ya Muhamed! De ki; dogrusu ben, göklerin ve yerin yegâne mâliki, kendisinden baska ilâh olmayan; dirilten ve öldüren Allah'in hepiniz için gönderdigi peygamberiyim..."
    (el-A'raf Sûresi, 158)
    Hz. Muhammed (s.a.s), daha önceki peygamberler gibi, sâdece Araplarin veya belli bir toplumun peygamberi degildir. O'nun peygamberligi umûmîdir. Kiyâmete kadar gelecek bütün insanlara peygamber ve âlemlere rahmet olmak üzere gönderilmistir.(262) Bu sebeple Islâm'i her tarafa yaymasi, peygamberligini bütün dünyaya duyurmasi gerekiyordu. Fakat simdiye kadar Mekke müsrikleri buna imkân vermemislerdi.
    Hudeybiye Anlasmasiyle iki taraf arasinda baris ve güvenlik saglandi. Artik, Müslümanligin yayilmasi için herkese ve her tarafa duyurma zamani gelmisti. Rasûlullah (s.a.s) Hudeybiye'den dönünce bu konuyu ashâbiyle istisâre etti. Büyük ve komsu devletlerin hükümdarlariyla bazi Arap beyliklerine mektup ve elçi gönderilmesi kararlastirildi. Kasinda "Muhammed Rasûlullah" yazili gümüs bir yüzük yaptirildi, mektuplar bununla mühürlendi.(263)
    Elçiler ve Gönderildikleri Hükümdarlar
    Bizans Kayser'i Hirakliyus'a, Halîfe oglu Dihyetü'l-Kelbî; Iran Kisrâ'si Hüsrev Perviz'e, Huzâfe oglu Abdullah; Habesistan Necâsisi Ashame'ye, Ümeyye oglu Amr; Misir (Iskenderiyye) Mukavkisi Çüreyc'e, Ebû Beltea oglu Hâtib; Gassan Emîri Hâris b. Ebî Semmer'e, Vehb oglu Suca'; Yemâme Emîri Hevze b.Ali'ye de Amr oglu Salît elçi olarak mektup götürdüler.(264)

    2- HZ. PEYGAMBER (S.A.S.)'IN HÜKÜMDARLARA YAZDIRDIGI MEKTUPLAR
    a) Bizans Kayseri'ne Gönderilen Mektûp
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahim... Allah'in kulu ve Rasûlü Muhammed (s.a.s.)'den, Rum'un büyügü Hirakl'e. Hidâyet yoluna uyanlara selâm olsun. Bundan sonra: Ben seni Islâm'a ve onu yayma hizmetine dâvet ediyorum. Müslüman ol ki, selâmete eresin, Allah da sana ecrini iki kat versin. Eger kabûl etmezsen, halkinin vebâli senin boynundadir."
    "Ey Ehl-i Kitab! Bizimle sizin aranizda müsterek bir kelimeye gelin: Ancak Allah'a kulluk edelim. O'na kullukta hiç bir seyi ortak yapmayalim. Allah'i birakip bir kisminiz diger kisminizi Rab edinmesin. Eger yüz cevirirlerse, 'sâhid olun, biz Müslümaniz' deyin" (Âl-i Imrân Sûresi, 64).(265)
    Dihye, Rasûlullah (s.a.s.)'in mektubunu Hirakl'e götürdügü zaman Hirakl Kudüs'te bulunuyordu. Elçiyi iyi karsiladi. Rasûlullah (s.a.s) hakkinda bilgi edinmek için, bölgede bulunan Arap tâcirlerinin huzûruna getirilmesini emretti.
    Mekke'den bir ticâret kafilesi o sirada bu bölgede bulunuyordu. Kafilede Kureys'in reisi Ebû Süfyân da vardi. Ebû Süfyan ve arkadaslari getirildiginde, Bizans'in ileri gelen din ve devlet adamlari, piskoposlar, papazlar Imparator Hirakl'in etrâfinda siralanmislardi. Kayser tercüman vâsitasiyle:
    -Peygamberlik davasinda bulunan bu zâta, içinizde soyca en yakin olan kim? diye sordu. Ebû Süfyân:
    -Burada nesebce O'na en yakin benim, diye ilerledi. Kayser Ebû Süfyân'i arkadaslarinin önüne oturttu. Sorularima dogru cevâp vermezse, siz düzeltin, dedi. Sonra Imparator ile Ebû Süfyân arasinda su konusma geçti:
    -Içinizde Muhammed (s.a.s.)'in soyu nasildir?
    -Asil bir soydandir.
    -Memleketinizde ondan önce Peygamberlik davasinda bulunan oldu mu?
    -Hayir.
    -Sülâlesinde hükümdar var mi?
    -Hayir.
    -O'nun dinine girenler halkin esrâfi mi, zayiflari mi?
    -Çogunlukla fakir ve zayif kimseler.
    -O'na uyanlar gün geçtikce çogaliyor mu, azaliyor mu?
    -Çogaliyor.
    -Dinine girdikten sonra, begenmeyip ayrilanlar oldu mu?
    -Olmadi.
    -Daha önce yalan söyledigi olur muydu?
    -Aslâ olmazdi.
    -Hiç sözünde durmadigi oldu mu?
    -Olmadi, ancak simdi biz onunla baris yaptik. Bu müddet içinde nasil davranacagini bilmiyoruz.
    -O'nunla hiç savastiniz mi?
    -Evet savastik.
    -Netice ne oldu ?
    -Bazan biz, bazan O kazandi.
    -Size ne emrediyor?
    -Yalniz Allah'a kuluk edin, O'na hiç bir seyi ortak yapmayin, dedelerinizin taptigi putlari birakin, diyor. Namaz kilmayi, dogru ve iffetli olmayi, akrabalik bagini kesmemeyi emrediyor.
    Bundan sonra imparator sözlerine söyle devam etti:
    Nesebce asîl oldugunu söylediniz. Peygamberler dâima asil soydan gelmistir. Içinizden daha önce böyle bir davada bulunan olmadigini anlattiniz. O'halde eski bir davanin pesinde bir kisi sayilamaz. Soyunda hükümdar yoktur, dediniz. Bu durumda servet ve saltanat pesinde oldugu da söylenemez. Daha önce kesinlikle yalan söylemedigine sehâdet ediyorsunuz. Insanlara yalan söylemeyen Allah'a karsi da yalan söylemez. O'na imân edenlerin çogunlukla fakir ve zayiflar oldugunu ifade ettiniz. Peygamberlere ilk uyanlar dâima böyle olmustur. O'na uyanlarin gün geçtikçe arttigini söylediniz. Hakk'a uyanlar azalmaz, dâima çagalir. Dinine girdikten sonra dönen hiç yok dediniz. Imân kalbde köklesince çikmaz. Sözünde durdugunu, kimseyi aldatmadigini itirâf ettiniz. Peygamberler kimseyi aldatmaz. Sizi ancak Allah'a kulluk etmege, O'na hiç bir seyi ortak kosmamaga dâvet ettigini açikladiniz. Eger bu söyledikleriniz dogru ise, ayaklarimin bastigi su topraklar, yakinda O'nun olacaktir. Ben bir peygamber gelecegini biliyordum ama, sizden çikacagini sanmazdim. Eger O'na ulasabilecegimi bilsem, her zahmete katlanirdim. Yaninda olsam, ayaklarini yikar, hizmet ederdim. dedi. Sonra mektûbu okuttu.
    Imparatorun Ebû Süfyânla yaptigi konusma, papazlari kizdirmisti. Mektup okununca salonda gürültü çogaldi. Imparator isin kötüye varmasindan korktu. Elçinin ve Arap tâcirlerin çikmalarini istedi. Ben sizin dininize bagliliginizin derecesini anlamak istemistim, diyerek tutumunu degistirdi.(266)
    Kayser Hirakl'in kalbinde iman kivilcimi belirmisti. Dünya hirsi ve saltanatini kaybetme korkusu, bu kivilcimi söndürdü. Fakat elçiye saygisiz davranmadi, hediyeler vererek nezâketle geri çevirdi.
    b) Iran Kisrâ'sina Gönderilen Mektup
    Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahim. Allah'in kulu ve Peygamberi Muhammed (s.a.s.)'den Fars'in ulusu Kisrâ'ya. Hidâyete uyanlara, Allah ve Rasûlüne imân edenlere, Allah'tan baska hiç bir ilah olmayip O'nun bir tek olduguna, ortagi ve benzeri bulunmadigina, Muhammed (s.a.s.) 'in O'nun kulu ve rasûlü olduguna sehâdet edenlere selâm olsun. Ey Kisrâ! Seni Allah'in dinine dâvet ediyorum. Çünkü ben, dirileri (Allah'in azabiyla) uyarmak, kâfirler üzerine o söz (azab) hak olmak için, bütün insalara Peygamber gönderildim. Ey Kisrâ! müslüman ol ki selâmet bulasin. Eger olmazsan, mecûsîlerin günâhi boynuna olsun.(267)
    Rasûlullah (s.a.s.), mektubun Kisrâ'ya verilmek üzere, Bahreyn emiri Münzir'e teslimini emretmisti. Bahreyn, o zaman Iran'a bagliydi. Münzir mektubu Kisrâ'ya götürdü. Kisrâ mektubu okuyunca yirtip parçaladi. Rasûlullah (s.a.s.) bundan haberdar olunca:
    -Parça parça olsunlar, buyurdu.(268)
    Çok geçmeden Kisrâ Hüsrev Perviz, oglu Sirvehy tarafindan karni desilerek öldürüldü. Hz. Ömer'in halifeligi sirasinda da Kisrâ'nin imparatorlugu parçalandi, Sâsâni Sülâlesi son buldu. Bütün Iran topraklari Müslümanlarin eline geçti.
    c) Habesistan Necâsisi'ne Gönderilen Mektup
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. Allah'in Rasûlü Muhammed (s.a.s.)'den Habes Meliki Necâsî'ye. Ey Melik, Müslüman ol. Ben, kendisinden baska ilâh olmayan, Melik, Kuddûs, Selâm, Mü'min, Müheymin (gibi yüce sifatlarla muttasif) Allah'in sana olan nimetlerinden dolayi mesrûrum, senin adina hamdediyorum.
    Sehâdet ederim ki, Meryem'in oglu Isâ, Allah'in ruhu ve kelimesidir. O'nu hiç evlenmemis, tertemiz ve çok iffetli bir hanim olan Meryem'e ilka etti. Böylece Meryem Isâ'ya hâmile oldu. Âdem'i (anasiz-babasiz) kudretiyle yarattigi gibi, Isâ'yi da (babasiz) olarak ruhundan ve nefhinden yaratti.
    Ey Melik! Seni esi ve benzeri olmayan tek bir Allah'a itâata, bana uymaya ve bana Allah'tan gelene imâna dâvet ediyorum. Çünkü ben Allah'in Peygamberiyim. Seni ve askerlerini Allah'in dinine çagiriyorum. Ben size teblig ve nasihat ettim. Nasihatimi kabûl edin. Selâm hidâyete uyanlara.(269)
    Habesistan'a hicret etmis olan müslümanlardan bir grup ile, Hz. Ali'nin agabeyi Câfer Tayyar hâlâ dönmemislerdi. Rasûlullah (s.a.s.) elçisi vâsitasiyle bunlarin gönderilmesini ve Ümmü Habîbe'nin de zât-i risâletlerine nikâh edilerek, gönlünün hos edilmesini istemisti.
    Necâsi, Ümmü Habîbeyi Rasûlullah (s.a.s.)'e nikâhladi. Habesistan'da bulunan Müslüman muhâcirleri gemiye bindirip gönderdi. Rasûl-i Ekrem'e bir mektup yazarak Müslüman oldugunu da bildiridi.
    Rasûlullah (s.a.s.)'e Habes Necâsi'sinin Mektubu
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm, Allah'in Rasûlü Mahammed (s.a.s.)'e Necâsi Ashame tarafindan. Ey Allah'in Peygamberi, kendisinden baska ilâh olmayan Allah'in selâmi, rahmet ve bereketi üzerine olsun.
    Ey Allah'in Rasûlü, Hz. Isâ hakkindaki açiklamayi hâvi mektubunuz bana ulasti. Göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'a yemin ederim ki, Hz. Isa da, kendisiyle ilgili olarak, zikrettiginizden ziyâde birsey söylememistir. O'nun söyledikleri de, sizin buyurdugunuz gibidir. Bize teblig ettiginiz seyleri ögrendik. Amcaniz oglu (Câfer) ve arkadaslariyle tanistik. Ben sehâdet ederim ki sen, Allah'in geçmis Peygamberleri tasdik eden, sözünde sâdik Rasûlüsün. Sana bîat ettim, (daha önce) amcaniz ogluna bîat ederek, âlemlerin Rabb'i Allah Teâla'ya imân edip Müslüman olmustum.(270)
    d) Misir Meliki Mukavkis'a Gönderilen Mektup
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. Allah'in kulu ve Rasûlü Muhammed (s.a.s.)'den Kibt milletinin büyügü Mukavkis'a. Selâm hidâyet yoluna uyanlara. Ben, seni Islâm Dini'ne dâvet ediyorum. Müslüman ol ki selâmete eresin, Allah da ecrini iki kat versin. Kabûl etmez, yüz çevirirsen, Kibt milletinin günâhi boynuna olsun." (Mektup, Âl-i Imrân Sûresi'nin 64'üncü âyetiyle son bulmaktadir.(271)
    Misir Mukavkisi Cüreyc, Rasûlullah (s.a.s.)'in elçisine hürmet gösterdi, fakat Müslüman olmadi. Elçiye bir mektup verdi, hediyelerle geri çevirdi.
    Rasûlullah (s.a.s.)'e Misir Mukavkisi'nin Mektubu
    Bismi'llâhir'r-rahmâni'r-rahîm. Abdullah oglu Muhammed (s.a.s.)'e, Kibtin büyügü Mukavkis'tan, Selâm sana. Mektubunu okudum. Münderecâtini ve dâvetinizi anladim. Zuhûru beklenen bir peygamber kaldigini biliyordum. Fakat ben O'nun Sam'dan çikacagini sanirdim. Elçinize ikram ettim. Size Kibt milleti arasinda mevkii yüksek iki câriye ile bir elbise ve binmeniz için de bir ester hediye gönderiyorum. Selâm sana muhterem Peygamber.(272)
    Bu câriyelerden Mâriye'yi Rasûlullah (s.a.s.) kendisi aldi. Ibrahim adindaki oglu bundan oldu. Kardesi Sirin'i ise sâiri, Hassan b. Sâbit'e verdi. Düldül adi verilen beyaz estere de bindi.
    e)Yemâme Emiri Hevze'ye Gönderilen Mektup
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. Allah'in Rasûlu Muhammed (s.a.s.)'den Ali oglu Hevze'ye. Selâm hidâyet yolunda olanlara. Bil ki, Rabb'im benim dinimi yakin bir zamanda, dünyanin en uzak ufuklarinda parlatacak. Ey Hevze, Müslüman ol da selâmete er. Ben de idâren altindaki yerleri, senin idârende birakayim.(273)
    Hristiyan olan Hevze, Müslüman olmadi. Rasûlullah (s.a.s.)'e yazdigi cevapta:
    -Beni dâvet ettigin din çok güzel. Ancak Arablar benim yerime göz koymuslardir. Beni veliahd yaparsan, sana tâbi olurum, dedi. Rasûllüllah (s.a.s.)'a Hevze'nin cevâbi okununca:
    -Bu adam ne söylüyor? Bu sartla O'na bir karis yerin idaresini bile birakmam, buyurdu.(274) Hevze, Mekkenin fethinden sonra öldü. Çok geçmeden bu bölge Müslüman oldu.
    f) Gassân Emiri Hâris'e Gönderilen Mektup
    "Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm. Allah'in Rasûlü Muhammed (s.a.s.)'den Ebû Semmer oglu Hâris'e. Selâm hidâyete uyan, bana imân edip nübüvvetimi tasdik edenler üzerine olsun. Seni, esi ve benzeri olmayan tek bir Allah'a imân etmege dâvet ediyorum.Kabûl ettigin takdirde, yerinde hümükdar olarak kalacaksin.(275)
    Hâris, Rasûlullah (s.a.s.)'in mektubunu küstahca yere atti. Elçiye saygisiz davrandi. Hatta, Bizans Imparatorundan Medine üzerine asker sevki istemis, fakat Kayser reddetmisti. Elçi Suca', Hâris'in davranisini arzedince Rasûl-i Ekrem (s.a.s.):
    -Allah mülkünü elinden alsin, buyurdu.
    Hâris, Mekke'nin fethi sirasinda öldü. Ülkesi Hz. Ömer'in halifeligi sirasinda Islâm sinirlari içine girdi.




    Seni çok Özledim Annem

Sayfa 4/6 İlkİlk ... 23456 SonSon

Benzer Konular

  1. Hz. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V)
    By afşar in forum Sadatı kiram
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 04.07.09, 18:39
  2. Seyyid Nur Muhammed (K.S.)
    By Hafız_emre in forum İslam Büyüklerimiz ve Alimlerimiz..
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.07.08, 08:10
  3. 47- Muhammed
    By BaRLa in forum Kuran-ı Kerim meali
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 21:15
  4. Hz Muhammed (s.a.v)
    By es_ra in forum Hz. Muhammed (S.A.V.)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.06.08, 11:40

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •