***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Hırsızlığın büyük günah oluşu
1- HIRSIZLIĞIN BÜYÜK GÜNAH OLUŞU
4787- Ebu Hüreyre (r.a) ‘den rivâyette göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Mü’min olan kimse iman ettiği halde zina etmez. Mü’min olan kimse Mü’min olduğu halde hırsızlık etmez; yine Mü’min Mü’min olduğu halde içki içmez; yine Mü’min kimse Mü’min olduğu halde insanların saygı gösterdiği mallarına göz dikmez.” (Buhârî, Hudud: 2; Müslim, İman: 38)
4788- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Zina eden bir kimse Mü’min olarak zina etmez. Yine Mü’min bir kimse Mü’min olarak hırsızlık etmez. Mü’min kimse Mü’min olarak içki içmez (içerse) tevbe kapısı açıktır.” (Buhârî, Hudud: 2; Müslim, İman: 38)
4789- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Zina eden kimse zina ettiği anda Mü’min değildir. Hırsızlık yapan da hırsızlık yaptığı an Mü’min değildir. İçki içende içki içtiği an Mü’min değildir. Dördüncü bir şey daha söylemişti ama ben unuttum. Bunlardan birini yapan kimse İslâm’la bağını koparmış olur. Eğer tevbe ederse, Allah tevbeleri kabul edendir.” (Buhârî, Hudud: 2; Müslim, İman: 38)
4790- Ebu Hüreyre (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah hırsıza lanet etsin bir yumurta çalar da eli kesilir, bir urgan çalar da eli kesilir.” (Buhârî, Hudud: 8; Müsned: 7127)
2- HIRSIZ SUÇUNU İTİRAF ETMESİ İÇİN DÖVÜLÜR MÜ?
4791- Numan b. Beşir (r.a)’den rivâyete göre, Kelai kabilesinden bir gurup Numan b. Beşir’e hırsızlar eşyalarımızı çaldılar diye şikayette bulundular. Numan hırsızları yakaladı birkaç gün hapsettikten sonra bıraktı. Malları çalınanlar Numan’a geldiler ve: “Hırsızları döverek suçlarını itirafa zorlamadan bıraktın” dediler. Numan: “Ne istiyorsunuz? İsterseniz onları döverim eşyanız çıkarsa ne âla, çıkmazsa onları dövdüğüm gibi sizi de döverim” dedi. Adamlar: “Bu senin kanaatin ve hükmündür” dediler. Numan’da: “Bu Allah ve Rasûlünün hükmüdür” dedi. (Ebû Davud, Hudud: 9)
4792- Behz b. Hakîm (r.a)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) hırsızlıkla itham edilen bir adamı hapsetti. (Tirmizî, Diyat: 17; Ebû Davud, Akdıye: 48)
4793- Numan b. Beşir (r.a)’den rivâyete göre, Kelai kabilesinden bir gurup Numan b. Beşir’e: “Hırsızlar eşyalarımızı çaldılar” diye şikayette bulundular. Numan hırsızları yakaladı, birkaç gün hapsettikten sonra bıraktı. Malları çalınanlar Numan’a geldiler ve: “Hırsızları döverek suçlarını itirafa zorlamadan bıraktın” dediler. Numan: “Ne istiyorsunuz? İsterseniz onları döverim, eşyanız çıkarsa ne âla çıkmazsa onları dövdüğüm gibi sizi de döverim” dedi. Adamlar: “Bu senin kanaatin ve hükmündür” dediler. Numan’da: “Bu Allah ve Rasûlünün hükmüdür” dedi. Sonra onu serbest bıraktı. (Tirmizî, Diyat: 17; Ebû Davud, Akdıye: 48)
3- HIRSIZA NE TELKİN EDİLİR?
4794- Ebu Ümeyye el Mahzûmî (r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’e bir hırsız getirildi suçunu itiraf ediyordu fakat yanında çaldığı mal yoktu. Rasûlullah (s.a.v) ona: “Senin çaldığını sanmıyorum” dedi. Hırsızda: “Evet ben çaldım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Bunu götürün elini kestikten sonra tekrar geri getirin” buyurdu. Adamı götürdüler elini kestikten sonra Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirilince, Rasûlullah (s.a.v) ona: “Allah’tan bağışlamasını isterim ve ona yönelirim de” buyurdu. Adam da: “Aynı şekilde Allah’tan bağışlanmamı ister ve ona yönelirim” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Allah’ım onun tevbesini kabul et” diye dua etti. (İbn Mâce, Hudûd: 28)
4- MALI ÇALINAN KİŞİ HÂKİM HUZURUNDA HIRSIZI BAĞIŞLAYABİLİR Mİ?
4795- Safvan b. Ümeyye (r.a)’den rivâyete göre, bir adam Safvan b. Ümeyye’nin hırkasını çalmıştı. Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna götürüldü de Rasûlullah (s.a.v) adamın elinin kesilmesini emretti. Safvan: “Ey Allah'ın Rasûlü! ben dâvamdan vazgeçtim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey Ebu Vehb, adamı huzuruma getirmezden önce vazgeçseydin ya!” buyurdu ve elini kestirdi. (İbn Mâce, Hudûd: 28; Dârimi, Hudud: 6)
4796- Safvan b. Ümeyye (r.a)’den rivâyete göre, bir adam Safvan b. Ümeyye’nin hırkasını çalmıştı. Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna götürüldü de Rasûlullah (s.a.v) adamın elinin kesilmesini emretti. Safvan: “Ey Allah'ın Rasûlü! Ben davamdan vazgeçtim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Ey Ebu Vehb adamı huzuruma getirmezden önce vazgeçseydin ya!” buyurdu ve elini kestirdi. (İbn Mâce, Hudûd: 28; Dârimi, Hudud: 6)
4797- Ata b. Ebî Rebah (r.a)’tan rivâyete göre, Elbise çalan bir hırsız Rasûlullah (s.a.v)’in yanına getirildi de Rasûlullah (s.a.v) hırsızın elinin kesilmesini emretti. Bunun üzerine elbisesi çalınan adam: “Elbisem onun olsun ben davamdan vazgeçtim” deyince. “Buraya getirmeden önce vazgeçseydin ya!” buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
5- KORUMA ALTINDAKİ ŞEYLER Mİ ÇALININCA EL KESİLİR?
4798- Safvan b. Ümeyye (r.a)’den rivâyete göre, Safvan Kâbe’yi tavaf edip namaz kıldıktan sonra hırkasını katlayıp baş altına koydu sonra yattı ve uyudu. Bir hırsız onu başının altından çekti. O da hırsızı yakalayıp Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna götürdü ve: “Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam hırkamı çaldı” dedi. Rasûlullah (s.a.v), hırsıza: “Bunun hırkasını çaldın mı?” dedi. Adam: “Evet çaldım” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Götürün bunu elini kesin” buyurdu. Bu hükmü duyan Safvan: “Hırkamın yüzünden elinin kesilmesini istememiştim” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Buraya getirmeden vazgeçseydin ya!” buyurdu. (Ebû Davud, Hudûd: 14; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4799- İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Safvan, mescidde uyuyordu. Hırkası başının altında iken çalınmıştı kalktı fakat hırsız gitmişti, arkasından yetişip hırsızı yakaladı ve Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirdi. Rasûlullah (s.a.v)’de elinin kesilmesini emretti. Safvan: Ey Allah'ın Rasûlü! Hırkam bu adamın elini kestirecek derecede pahalı bir şey değildir dedi. Rasûlullah (s.a.v) “Bunu buraya getirmeden önce düşünseydin ya!” buyurdu. (Ebû Davud, Hudûd: 14; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4800- Safvan b. Ümeyye (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Otuz dirhem değerinde işlemeli hırkamı başımın altına koyup uyumuştum. Bir adam gelip hırkamı çaldı. Adamı yakalayıp Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirince elinin kesilmesini emretti. Bunun üzerine ben otuz dirhem değerindeki bir hırka yüzünden bu adamın elini mi kesiyorsun, ben ona hırkamı satmış oluyorum ve parasını da sonra alacağım deyince, Rasûlullah (s.a.v): “Bunu bize getirmeden önce düşünseydin ya!” buyurdu. (Ebû Davud, Hudûd: 14; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4801- Tavus (r.a)’tan rivâyete göre, Safvan b. Ümeyye’nin, mescidde uyurken başının altından hırkası çalınmıştı. Hırsızı yakalayıp Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirdi. Rasûlullah (s.a.v)’de elinin kesilmesini emredince, Safvan dedi ki: “Elini mi keseceksin?” Rasûlullah (s.a.v): “Bunu bize getirmeden düşünseydin ya!” buyurdular. (Ebû Davud, Hudûd: 14; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4802- Amr b. Şuayb (r.a)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ceza gerektiren davalarınızı Bana gelmezden önce anlaşınız. Bu davalar bana gelince hüküm vermem vacip olur.” (Ebû Davud, Hudûd: 6; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4803- Abdullah b. Amr (r.a)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ceza gerektiren davalarınızı huzuruma gelmeden kendi aranızda anlaşın, bu davalar bana getirilince ceza vermem vacip olur.” (Ebû Davud, Hudûd: 6; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4804- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Mahzum kabilesinden bir kadın bazı insanlardan ödünç bir şeyler alıyor sonra inkar ediyordu. Rasûlullah (s.a.v) onun elinin kesilmesini emretti. (Ebû Davud, Hudûd: 6; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4805- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, Mahzum kabilesinden bir kadın komşularından komşuları adına bazı eşyaları ödünç olarak alıyor ve sonradan inkar ediyordu. Rasûlullah (s.a.v) onun elinin kesilmesini emretti. (Ebû Davud, Hudûd: 15; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4806- İbn Ömer (r.a)’den rivâyete göre, bir kadın insanlardan ödünç olarak ziynet eşyası alıyor ve vermiyordu. Bunu haber alan Rasûlullah (s.a.v): “Bu kadın tevbe etsin, Allah ve Rasûlünün emrine dönsün ve aldığı malları da sahiplerine geri versin” buyurdu. Kadın bu işe yanaşmayınca, Rasûlullah (s.a.v): “Ey Bilal kalk ve bu kadının elini kes” buyurdu. (Ebû Davud, Hudûd: 15; İbn Mâce, Hudûd: 28)
4807- Nafi (r.a)’den rivâyete göre, Bir kadın Rasûlullah (s.a.v) zamanında insanlardan ödünç olarak ziynet eşyası alır, süs eşyalarını toplar ve sahiplerine geri vermezdi. Bunu duyan Rasûlullah (s.a.v) defalarca bu kadına: “Tevbe etsin aldığı malları da sahiplerine iade etsin” demesine rağmen kadın dinlemedi. Rasûlullah (s.a.v)’de elinin kesilmesini emretti de eli kesildi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4808- Câbir (r.a)’den rivâyete göre, Mahzum oğullarından bir kadın hırsızlık yaptı, yakalanıp Rasûlullah (s.a.v)’e getirildi. Rasûlullah (s.a.v)’in suçunu bağışlaması için Ümmü Seleme’ye sığındı. Ümmü Seleme’nin rica etmesi üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Muhammed’in kızı Fatıma olsaydı yine elini keserdim” ve kadının eli kesildi. (Ebû Davud, Hudûd: 15; Tirmizî, Hudûd: 6)
4809- Said b. Müseyyeb (r.a)’ten rivâyete göre, Mahzum kabilesinden bir kadın insanlardan insanlar adına ödünç ziynet eşyaları alır ve sonra onları inkar ederdi. Rasûlullah (s.a.v) emretti ve eli kesildi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
6- MAHZUM’LU KADIN HAKKINDA DEĞİŞİK RİVAYETLER
4810- Süfyan (r.a) anlatıyor: Mahzumlu bir kadın bazı eşyaları ödünç olarak alıyor sonra da inkar ediyordu. Kadın, Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna çıkarıldı. Elinin kesilmemesi için Rasûlullah (s.a.v)’e söylenince: “Kızım Fatıma da olsa muhakkak elini keserdim” buyurdu. (Ebû Davud, Hudûd: 15; Tirmizî, Hudud: 6)
4811- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Hırsızlık yapan bir kadın, Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna çıkarıldı. Kadının akrabaları şöyle dediler: “Rasûlullah (s.a.v)’e bu konuda Üsâme’den başka kimse şefaatçilik yapmaya cesaret edemez.” Bunun üzerine Üsâme onların arzularını Rasûlullah (s.a.v)’e bildirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ey Üsâme! İsrailoğullarının helak olmalarının tek sebebi halkın şereflileri bir suç işlediklerinde onları cezalandırmaktan vazgeçiyorlar. Fakir kimselerden biri bir suç işleyince cezayı tatbik ediyorlardı. Eğer hırsızlık yapan Muhammed’in kızı Fatıma bile olsa onunda elini keserdim.” (Ebû Davud, Hudûd: 15; Tirmizî, Hudud: 6)
4812- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e bir hırsız getirildi de onun elinin kesilmesini emretti de eli kesildi. Getirenler biz bunun böyle cezalanmasını istememiştik deyince, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kızım Fatıma bile olsaydı onun elini de keserdim.” (Ebû Davud, Hudûd: 15; Tirmizî, Hudud: 6)
4813- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Bir kadın Rasûlullah (s.a.v) zamanında hırsızlık yapmıştı. Hırsızın velileri bu konuda şefaat etmesi için ancak Üsâme bu işi yapabilir dediler. Üsâme’de durumu Rasûlullah (s.a.v)’e aktarınca, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İsrailoğulları bu tür hareketlerden dolayı helak olup gittiler. Onlardan zengin kimseler hırsızlık yapınca onu bırakıyorlar fakir biri yapınca da onun elini kesiyorlardı. Dolayısıyla Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık yapsa onun da elini keserdim.” (Ebû Davud, Hudûd: 15; Tirmizî, Hudud: 6)
4814- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadın tanınmış kimselerin adını kullanarak kendini tanımayan insanlardan ödünç mücevherat alıp onları satıyordu. Bunun üzerine kadın yakalanıp Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna götürülünce, kadının akrabaları Üsâme’nin yanına koştular. Üsâme’de kadının bağışlanması için Rasûlullah (s.a.v) ile konuşunca, Rasûlullah (s.a.v)’in yüzünün rengi değişti. Üsâme konuşuyordu. Sonra Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın hükümlerinden bir hükmü yerine getirmemem için bana aracı mı oluyorsun?” Üsâme: “Ey Allah'ın Rasûlü benim için Allah’tan bağışlanma dile” dedi. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v) kalktı ve günün akşamı bir konuşma yaparak Allah’a gerektiği biçimde hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Sizden önce gelip geçen insanların helak olmalarının sebebi aralarında zengin kimseler hırsızlık yapınca bırakıyorlar, zayıf ve fakir kimseler hırsızlık yaptıklarında ise cezayı uygulamakta idiler. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık yapsa onun da elini keserdim.” Sonra bu kadının da eli kesildi. (Tirmizî, Hudûd: 6; Ebû Davud, Hudûd: 15)
4815- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Mahzumlu bir kadının hırsızlık yapması olayı Kureyş’i hayli rahatsız etmişti ve şöyle dediler: “Bu konuda Rasûlullah (s.a.v) ile kim konuşup şefaatçilik edebilir?” ve Rasûlullah (s.a.v)’in sevgilisi Üsâme b. Zeyd bunu yapabilir diye karar verdiler. Üsâme, Rasûlullah (s.a.v) ile bu kadının bağışlanması için konuşunca, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah’ın hükümlerinden bir hükmü uygulamamam için aracı mı oluyorsun?” Sonra kalkıp bir hutbe vererek şöyle buyurdu: “Sizden öncekilerin helakinin sebebi aralarında zengin kimseler suç işlediklerinde onları bırakırlar. Zayıf ve fakir kimseler suç işlediklerinde de cezayı uyguluyorlardı. Allah’a yemin olsun ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı onun da elini keserdim.” (Tirmizî, Hudûd: 6; Ebû Davud, Hudûd: 15)
4816- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyşten ve Mahzum oğullarından bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadın, Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirildi ve insanlar bu kadının bağışlanması için Rasûlullah (s.a.v) ile konuşmaya kim cesaret edebilir?” dediler. Üsâme b. Zeyd bu işi yapabilir denildi. Üsâme geldi ve konuştu. Rasûlullah (s.a.v) kızdı ve şöyle buyurdu: “İsrailoğulları aralarında asil kimseler suç işlediklerinde onu bırakırlar, düşük bir kimse suç işleyip hırsızlık yaptığında da elini keserlerdi. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık yapsa onun da elini keserdim.” (Tirmizî, Hudûd: 6; Ebû Davud, Hudûd: 15)
4817- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mahzum kabilesinden bir kadının yaptığı hırsızlık Kureyşi çok meşgul etmişti ve: “Bu kadın için şefaat edebilecek ve Rasûlullah (s.a.v) ile konuşabilecek kim olabilir?” dediler ve sonunda: “Rasûlullah (s.a.v)’in sevgilisi Üsâme’den başkası bunu yapamaz” dediler. Üsâme bu konuda konuşacağını konuştu da Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sizden önceki toplumlar helak olup gittiler Onlar aralarında şerefli kimseler suç işlediklerinde onu cezalandırmaz bırakırlar, zayıf ve düşük kimseler suç işlediklerinde ise onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin olsun ki Muhammed’in kızı Fatıma bile hırsızlık etse onun elini de keserdim.” (Tirmizî, Hudûd: 6; Ebû Davud, Hudûd: 15)