Sayfa 1/3 123 SonSon
28 sonuçtan 1 ile 10 arasý

Konu: Düþünme metodu

    Share
  1. #1
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Düþünme metodu

    Þüphesiz insan yaratýlanlar içinde en faziletli varlýktýr. Hatta insanýn meleklerden bile üstün ve faziletli olduðu vurgulanmýþtýr. Ýnsaný yücelten ve yaratýklarýn en faziletlisi kýlan aklýdýr. Bu nedenle aklý, düþünmeyi ve düþünme metodunu iyi bilmek gerekir.

    Takiyyuddin en Nebhaninin Tefekkür adlý eserinden alýntýdýr.

  2. #2
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Zira aklýn deðerli olmasý “düþünme” denen bu vakýadan kaynaklanmaktadýr. Yine hayatýn, insanýn, hatta kâinatýn ve kâinatta bulunan canlý cansýz her þeyin düzenini ve sürekliliðini saðlamada olgun meyveler veren de bu vakýadýr.

    Bilim ve sanat, edebiyat ve felsefe, fýkýh ve filoloji, kýsaca bilgi olarak nitelendirebileceðimiz her þey aklýn, dolayýsýyla düþünmenin ürünüdür. Bu nedenle insan, hayat ve tüm kâinat akýl, düþünme olgusu ve düþünme metodunu iyice kavramalýdýr.

    Ýnsanlýk tarihi büyük mesafeler kat ederken, insanoðlunun zihni, akýl ve düþünme olgusundan çok, akýl ve düþünmenin ürünleriyle meþgul olmuþtur. Eski çaðlarda ve günümüzde, Müslüman ve Müslüman olmayan bilim adamlarý arasýnda akýl olgusunu kavramaya çalýþanlar olmuþsa da, bu çabalar baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþtýr. Bunlarýn içinden düþünme metodunu bir çerçeveye oturtmaya çalýþanlar da olmuþtur. Bilimsel baþarýlar sayesinde bazý alanlarda bu metodun semeresinden istifade etmeyi baþarmalarýna raðmen, düþünmeyi “düþünme” olarak tanýma konusunda yanlýþ yola saptýklarý gibi, kendileri dýþýnda söz konusu bilimsel baþarýya hayran kalan taklitçilerini de yanýltmýþlardýr.

    Yunan'dan önce ve sonra insanlar, düþünme olgusunu elde etmek amacýyla tüm performanslarýný kullanarak “mantýk” denen kavramý ve birtakým düþünceleri gün yüzüne çýkarmayý baþarmýþlardýr. Fakat bilgiyi deforme etmiþlerdir. Mantýk, hedeflendiði gibi bilgiye götüren bir araç ve bilginin doðruluðunu kanýtlayan bir kýstas olmak yerine, bilgi için kötü sonuçlar doðuran bir araç olmuþtur. Düþünmeye ulaþma yolunda atýlýmda bulunan bu insanlar, sözde “felsefe” veya “hikmet sevgisi”ni ortaya çýkarýp metafizik konularda derinleþmiþlerdir. Sonuçta öðrendikçe insana haz veren, varýlan sonuçlardan zevk duyulan bir araþtýrma, inceleme metodu ortaya çýkmýþtýr. Ne yazýk ki bütün bunlar insaný, hem realiteden hem de “hakikat”ten ve doðrudan uzaklaþtýrmýþtýr. Bu düþünce yöntemiyle yanýlgýya düþen pek çok kiþi doðru yoldan sapmýþtýr.

    Bütün bunlarý ve emsallerini, düþünmeyi ve düþünme metodunu irdeleyen çalýþmalar olarak kabul etsek bile - insana faydasý dokunur bilgiler ve araþtýrma alanlarý meydana getirmeye müsait olmalarýna raðmen- bunlar, düþünce olgusu ve hakikat üzerine kurulu deðildir. Bu bulgular, bu noktada doðru bir yol takip etmediklerinden düþünme olgusu üzerinde akýl yürütmekten ziyade, düþüncenin sonuçlarýný irdeleyen çalýþmalar olarak kabul edilebilir. Doðal olarak böyle bir metot, düþünme olgusu için doðru metot olamaz. Olsa olsa düþünme olgusunun araþtýrýlmasý vasýtasýyla deðil, aklýn verdiði sonuçlar üzerinde kafa yorarak, tesadüfen meydana gelen bu metodun bir üslubu veya tekniði olabilir. Bunun anlamý þudur: Düþünme olgusu için doðru bir metot bulmak amacýyla yapýlan bu araþtýrmalar, bizzat düþünme olgusunun deðil, düþünmenin sadece sonuçlarý etrafýnda dönüp duran birtakým çabalardan baþka bir þey deðildir.

    Þimdiye kadar düþünme olgusunun, dolayýsýyla düþünme metodunun belirlenememesinin altýnda, araþtýrmacýlarýn akýldan önce düþünce üzerinde kafa yormalarý yatmaktadýr. Akýl olgusunu kesin ve þüphesiz bir þekilde öðrenmeden düþünce olgusuna varmak mümkün deðildir. Çünkü düþünme aklýn; bilim, sanat ve kültürün diðer türleri ise düþünmenin meyvesidir. Bu yüzden önce akýl olgusunu kesin ve þüpheye yer býrakmayacak þekilde bilmek gerekir. Bu bilgi, düþünme olgusunu bilmeyi ve bu yolda doðru bir metot belirlemeyi saðlayacaktýr. Sonunda belirlenen bu metotla bilginin bilim olup olmadýðýna karar vermek mümkün olacaktýr. Diðer bir ifadeyle, kimyanýn bilim; psikoloji ve sosyolojinin bilim olmadýðýný bu þekilde kavramak mümkündür. Ayný þekilde bilginin kültür olup olmadýðýna -hukukun kültür olduðu, resim yapmanýn ise kültür olmadýðýna- karar verilebilir. Bütün mesele, önce akýl olgusunu kesin ve þüpheye yer býrakmayacak þekilde bilmek, ardýndan bu bilgi ýþýðýnda düþünme olgusunu ve metodunu irdelemektir. Doðru bir düþünme üslubunu veya üsluplarýný elde etmek, ancak bu þekilde mümkün olabilir.

    Meselenin özü budur. Bilim ve kültüre, düþünme olgusu, metodu ve üslubunu kavradýktan sonra; düþünme olgusuna ise akýl olgusunu kavradýktan sonra varýlabilir. Bu baðlamda kesin ve þüphesiz bir þekilde önce akýl olgusunu, ardýndan düþünme olgusunu kavramak esastýr.


    devam edecek

  3. #3
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    AKIL

    Gerek klasik Yunan filozoflarý gerekse Müslüman ve Batýlý bilim adamlarý olsun aklýn tanýmýný yapanlarýn, yani akýl olgusunu kavramaya çalýþanlarýn sayýsý bir hayli fazladýr. Fakat bu tanýmlar, daha doðrusu bu tanýmlama çabalarý içinde Komünist düþünürlerin tanýmlarý dýþýnda ele alýnabilecek kayda deðer bir taným mevcut deðildir. Sadece onlarýn tanýmlarý, ele alýnabilecek düzeyde ciddi bir çaba olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Ne var ki, kâinatýn bir yaratýcýsý olduðunu ýsrarla inkâr etmeleri Komünistleri yanlýþlýða itmiþ, onlarý saptýrmýþtýr. Komünistlerin bu yanlýþ ýsrarý olmasaydý, gerçek anlamda, yani kesin ve þüphesiz bir þekilde akýl olgusunu kavrayabileceklerdi. Zira akýl olgusunu ve düþünceyi ilk irdeleyip þu sorularý soran onlardýr: Düþünce mi maddeden önce, yoksa madde mi düþünceden önce vardý? Maddeyi düþünceden önce var sayarsak düþünce maddenin bir ürünü müydü? Komünist düþünürler bu konuda farklý bakýþ açýlarýna sahiptirler. Bazýlarý düþüncenin maddeden önce var olduðunu söylerken, bazýlarý ise maddenin düþünceden önce var olduðunu düþünmüþler, fakat eninde sonunda maddenin düþünceden önce var olduðuna karar vermiþlerdir. Buradan yola çýkarak düþünceyi þöyle tanýmlamýþlardýr:

    “Düþünce, maddenin beyne yansýmasýdýr.” Bu tanýma göre düþünce; madde, beyin ve söz konusu maddenin beyne yansýmasýndan ibarettir. Çünkü düþünce, maddenin beyne yansýmasýndan doðar. Komünistlerin bu tanýmý, araþtýrmanýn yönünü doðru yöne yönelten, hakikate biraz daha yaklaþan ciddi bir çaba olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Eðer ýsrarla maddenin bir yaratýcýsý olduðunu inkâr edip yine ýsrarla kâinatýn ezeli olduðunu düþünmeselerdi, akýl gerçeðini kavramada hataya düþmezlerdi. Zira akýl olgusu olmadan düþünce olmaz. Gerçekten düþünce maddeden ayrý düþünülemez. Maddi gerçekliði olmayan tüm bilgiler, hayal ve kuruntudan ibarettir. Öyleyse, düþüncenin temelini oluþturan maddedir. Kaldý ki düþünce, maddenin ifade ediliþ biçimi veya maddeye iliþkin bir yargýya varmadýr. Demek ki madde, hem düþüncenin hem düþünmenin, yani akýl yürütmenin temelini oluþturmaktadýr. Bu temel olmadan ne düþünce ne de düþünme gerçekleþebilir. Öte yandan madde hakkýnda karar verme, dahasý insanla ilgili olan ve insanýn ürettiði her þey beyne baðlýdýr. Zira beyin, insanýn ana merkezidir. Bu nedenle beyin olmadan düþünce de olmaz. Beynin bizzat kendisi bir madde olduðuna göre, onun varlýðý düþüncenin var olmasýnýn temel koþuludur. Ayný þekilde maddenin varlýðý da düþüncenin var olmasýnýn temel þartýdýr. Bu da demektir ki; aklýn, yani düþünmenin veya düþüncenin var olmasý için, ortada bir maddenin ve bir beynin olmasý gerekir.

    Komünistler, düþüncenin, yani aklýn var olmasý için ortada bir maddenin ve bir beynin söz konusu olmasý gerektiðinin farkýna vardýklarýndan dolayý çabalarý ciddi ve doðrudur. Komünistler buraya kadar akýl olgusunu kesin ve þüphesiz bir þekilde kavramaya yönelik doðruya sevk edici bir rol oynadýlar. Ne yazýk ki düþünceye ulaþmak, yani düþünmeyi meydana getirmek amacýyla madde ile beyin arasýnda baðlantý kurarken doðru yoldan saptýlar. Madde ile beyin arasýndaki baðlantýnýn söz konusu maddenin beyne yansýmasýndan kaynaklandýðýný düþündüklerinden sonuçta aklý yanlýþ tanýmladýlar. Bu yanýlgýnýn esas sebebi kâinatý yoktan var eden bir yaratýcýsýnýn varlýðýný ýsrarla reddetmeleridir. Zira Komünistler eðer bilginin düþünceden önce var olduðunu kabul etmiþ olsalardý bariz bir gerçekle karþý karþýya kalacaklardý ki bu gerçek þudur: Madde henüz yokken düþünce nereden geldi? Hiç þüphesiz maddenin dýþýnda bir yerden gelmiþ olmalýdýr. Peki ama ilk insan düþünceyi nereden aldý? Hiç þüphesiz baþkasýndan ve maddenin dýþýnda bir yerden almýþ olmalýdýr. Bunun anlamý þudur: Ýlk insana bilgi veren, ilk insaný da maddeyi de yaratandýr. Bu gerçek, Komünistlerin, “Kâinat”ýn ve maddenin baþlangýcý ve sonu yoktur” þeklindeki kesin kanaatleriyle çeliþmektedir. Komünistler, bu kanaatlerine dayanarak “akýl, maddenin beyne yansýmasý olup düþünce ve akýl yürütme, bu yansýma sonucunda ortaya çýkar” tezini ileri sürdüler. Bilginin var olmasýnýn zaruri olduðu gerçeðinden kaçtýklarýndan dolayý da, ilk insanýn madde üzerinde deneyler yaparak deneme-yanýlma yoluyla bilgiye ulaþtýðýný ve bu deneylerin de baþka deneylere ön ayak olduðu þeklinde hayal ürünü varsayýmlar oluþturmaya çalýþtýlar. Israrla aklýn, maddenin beyne yansýmasýndan ibaret olduðunu, düþünce ve akýl yürütmenin bu yansýmadan doðduðunu savundular. Fakat Komünistler, “his” ile “yansýma” arasýndaki farký göremediler. Zira düþünme eylemi, ne maddenin beyne yansýmasýndan ne de beyin üzerinde iz býrakmasýndan kaynaklanmaktadýr. Düþünme, “histen” doðmaktadýr. Duyularýn merkezi ise beyindir. Eðer maddeyi hissetmek söz konusu olmasaydý, düþünce de söz konusu olmazdý. Ýþte Komünistler, “his” ile “yansýma”yý birbirinden ayýrt etmeyerek kaþ yaparken göz çýkarma durumuna düþtüler. Bunun sonucu olarak, aklý yanlýþ tanýmlama yoluna gittiler. Fakat asýl hatalarý, “his” ile “yansýma”yý ayýrt etmemekten çok -ki bu durumda meselenin yansýmadan deðil, sezgiden ibaret olduðunu anlarlardý- varlýðýn bir yaratýcýsý olduðunu inkâr etmelerinden kaynaklanmaktadýr. Komünistler, madde hakkýnda “ön bilgiler”e (a priori bilgiler) sahip olmanýn, düþüncenin, dolayýsýyla akýl yürütmenin zorunlu bir koþulu olduðunu kavrayamadýlar. Aksi taktirde eþeðin de aklý olurdu. Çünkü onun da beyni vardýr ve madde onun beynine de yansýmaktadýr. Yani eþek de maddeyi hisseder. Oysa akýl insana özgüdür. Eskiler, “insan, konuþan bir hayvandýr” derlerdi. Bunun anlamý, insan düþünen bir hayvandýr. Zira düþünme veya akýl, canlýlar arasýnda sadece insana özgüdür. Hayvan için akýl ve fikirden söz etmek þüphesiz mümkün deðildir.


    devam edecek

  4. #4
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Her þeye raðmen, aklýn anlamýný bulmak için ciddi bir çaba gösterip akýl olgusunu tanýma yolunda doðru bir çizgiyi takip edenler, sadece Komünist düþünürler olmuþtur. Komünist düþünürler, aklý tanýmlamada hataya düþüp onu kesin bir þekilde tanýma yolunda sapmýþ olsalar da, kendilerinden sonraki nesillere aklý kesin ve þüphesiz bir þekilde tanýma yolunu açmýþlardýr. Öte yandan Müslüman düþünürler bir þeyi tanýmlamak için ön bilgilerin (a priori bilgilerin) gerekliliðine inanmalarýna ve bunun da doðru olmasýna raðmen, ortaya koyduklarý çabalar vakýayý tanýmlamaktan öteye geçememiþtir. Madem ki aklý doðru bir þekilde tanýmlamaktan amaç sadece Müslümanlarý deðil bütün insanlarý teþvik etmektir, öyleyse aklýn tanýmý somut algýlanabilen bir vakýaya dayanmalýdýr.

    Yüce Allah, aziz kitabýnda þöyle buyurmaktadýr:
    Ve O, Adem'e her þeyin ismini öðretti, sonra onlarý meleklerin önüne koydu ve; Dedikleriniz doðruysa haydi bu þeylerin isimlerini bana söyleyin bakalým!, dedi. Onlar; Sen kudret ve egemenlikte kusursuz ve eksiksizsin! Senin bize bildirdiðin dýþýnda bir bilgimiz yoktur. Doðrusu yalnýz Sensin her þeyi bilen, gerçek hikmet Sahibi!, diye cevap verdiler. O; Ey Adem, bu þeylerin isimlerini onlara bildir!, buyurdu. (Adem) isimleri onlara bildirince (Allah); Size, 'göklerin ve yerin gizli gerçekliðini, açýkladýklarýnýzýn ve gizlediklerinizin tümünü yalnýz Ben bilirim' dememiþ miydim?, dedi.”

    Bu ayetten de anlaþýldýðý gibi, bilgiye yani herhangi bir bilgiye ulaþmak için, ön bilgilerin olmasý þarttýr. Allah, Adem'e eþyalarýn isimlerini veya nasýl isimlendirileceðini öðretmiþtir. Ýlk insan olan Adem, Allah'ýn kendisine verdiði bu bilgilerle eþyayý tanýmýþtýr. Eðer bu bilgiler olmasaydý, eþyayý tanýyamazdý. Akýl olgusunu tanýmada Komünistlerin izledikleri yolda saplantýlarýnýn temelinde “ön bilgiler”in varlýðýný gözden kaçýrmalarýnýn yattýðýný kabul edersek; bu bile onlarýn aklý tanýmlamadaki hatalarýný ve saplantýlarýnýn þeklini ortaya koymaya yeter. Zira düþünceyi meydana getirmek için, beyne ulaþtýrýlan madde ile ilgili “ön bilgiler”in var olmasý gerekir. “ön bilgiler”in baðlayýcýlýðý sadece Müslümanlarý deðil, tüm insanlarý kapsamýna aldýðýna göre, somut algýlanabilen bir vakýayla karþýlaþýldýðýnda düþüncenin, yani aklýn oluþabilmesi için madde ile ilgili ön bilgilerin söz konusu olmasý þarttýr. Her ne kadar aklî eylemin, yani düþünce veya akýl yürütmenin söz konusu olmasý için maddenin var olmasý þart ise de, aklýn varlýðý beyindeki ön bilgilere baðlýdýr.

    Komünistlerin aklý tanýmlamada izledikleri doðru yoldan sapmalarýný anlamak için, “akýl maddenin beyne yansýmasý deðil, beynin maddeyi algýlamasýdýr” þeklinde bir temelden yola çýkmak, yanýlgýlarýn esas ve tek nedeni deðildir. Temel sorun, Komünistlerin aklî eylem yani akýldan söz edebilmek için madde hakkýnda ön bilgilerin mevcut olmasýnýn gerekliliðini göz ardý etmelerinden kaynaklanmaktadýr. Gerçekten akýl olgusunda söz konusu olan, maddenin beyne yansýmasý deðil, beynin maddeyi algýlamasýdýr. Yukarýdaki ayeti kerimeden ve somut algýlanabilen gerçekten de açýkça anlaþýlacaðý gibi, doðrudan doðruya veya dolaylý olarak madde hakkýnda “ön bilgiler”in mevcut olmasý, akýl yürütme yani algýlama için þarttýr. Bu bilgiler olmadan akýl yürütme veya algýlama da olmaz. Aklý anlamak ona kesin, net ve þüphesiz bir taným vermek, ancak böyle bir yaklaþýmla mümkündür.


    devam edecek

  5. #5
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Akýl yürütme eyleminde söz konusu olan þeyin “yansýma” deðil, “hissetme” olduðuna gelince; bunu anlamak için madde ile beyin arasýnda bir yansýmanýn olmadýðýný kavramak gerekir. Zira ne beyin maddeye, ne de madde beyne yansýr. “Yansýma”nýn gerçekleþmesi için, ayna ve ýþýk gibi, maddeyi yansýtan þeyin yansýyabilirlik özelliðine sahip olmasý gerekir. Bu ise ne beyinde ne de nesnel gerçeklikte mevcuttur. Bu nedenle madde ile beyin arasýnda hiç bir þekilde yansýma söz konusu olamaz. Çünkü madde beyne yansýmaz ve yansýma yoluyla beyne intikal etmez. Madde, duyu organlarýyla hissedilerek beyne intikal eder. Yani maddeyi hisseden, herhangi bir duyu organýdýr. Ýþte beyne taþýnan, duyu organýyla algýlanan histir ve ancak “his”ten sonra beyinde madde hakkýnda bir hüküm oluþur. Maddeyi duyu organlarý aracýlýðýyla hissederek beyne taþýmak, ne maddenin beyne yansýmasý ne de beynin maddeye yansýmasýdýr. Burada gerçekleþen olay, yalnýzca maddenin “hissedilmesi”dir. Maddenin hissedilmesinde görme duyusuyla diðer duyu organlarý arasýnda bir fark yoktur. Hissetme, görme duyusuyla gerçekleþtiði gibi, dokunma, koklama, tatma ve iþitme duyularýyla da gerçekleþebilir. O halde eþyalar beyne yansýmaz. Eþyalar hissedilir. Ýnsan, eþyalarý beþ duyu organý vasýtasýyla hisseder. Eþyalar, onun beynine yansýmaz.

    Madde beyin iliþkisinde hissin gerçekleþmesi, “maddi” þeylerde gün gibi ortadadýr. “Manevi” ve “ruhi” þeyler gibi maddi olmayan þeylerde ise, “aklî eylem”in gerçekleþmesi için yine “his” söz konusudur. Sözgelimi; çökmüþ bir toplumun çökmüþ olduðuna karar vermek için, her þeyden önce bu çöküþü “hissetmek” gerekir. Bu “maddi” bir iþtir. Bir onurun kýrýlmasý söz konusu olduðunda, bu konuda bir yargýya varmak için onur kýrýcý þeyin veya sözün veya þifrenin “hissedilmesi” gerekir. Bu da “manevi” bir iþtir. Yine Allah'ýn hoþuna gitmeyen ve onun gazabýný çeken bir iþin veya eylemin, böyle bir eylem olduðunu anlamak için onu “hissetmek” gerekir. Bu ise “ruhi” bir iþtir. Görüldüðü gibi “his” olmadýkça aklî eylemin gerçekleþmesi mümkün deðildir. His, maddi olsun olmasýn aklî eylemin gerçekleþmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Þu farkla ki, maddenin karakterini anlamaya paralel olarak güçlenip zayýflasa da maddi eþyalarda his, doðal olarak gerçekleþir. “Düþünce ile ilgili his, en güçlü his türüdür” denmesinin nedeni budur. Maddi olmayan konularda ise his ancak maddi olmayan þeyi kavramakla veya taklit yoluyla gerçekleþir.

    Her halükarda konunun “hissetmek”ten ibaret olduðu, “yansýma”yla ilgili olmadýðý iki kere iki dört edercesine açýktýr. Gerçi söz konusu “his”, maddi þeylerde manevi þeylere nazaran daha açýk görülür, fakat yine de konunun temelini oluþturmaz. His, her insanda somut olarak vardýr, bunda þüphe yoktur. Fakat onu ifade etmek, bazýlarýnýn “yansýma”yla ifade ettikleri gibi vakýaya ters düþebilir. Ayný þekilde his veya duyumla açýkladýðýmýz gibi vakýanýn bizzat kendisini de ifade edebilir. Ne olursa olsun, Komünistlerin sapmalarýnýn temelini, onlarýn maddeyle ilgili ön bilgileri göz ardý etmeleri oluþturur. Onlarý büyük bir sapmanýn içine sürükleyen, bu faktördür. Zira ön bilgiler, akýl konusunun, yani aklî eylemin özü ve temelidir.

    “Ön bilgiler”i özetlersek, diyebiliriz ki; salt “his”ten düþünce meydana gelmez. Salt “his”ten sadece ortaya çýkar. Zira his artý his artý milyon kere his eþittir yine histir. Hissetme sayýsý ne kadar çoðalýrsa çoðalsýn sonuç deðiþmez ve sadece histen düþünce oluþmaz. Ýnsanda düþüncenin oluþmasý için, insanýn “hissettiði” madde aracýlýðýyla yorum yapabilmesine imkân verecek olan “ön bilgiler”e sahip olmasý gerekir. Aramýzda bulunan herhangi bir insaný ele alalým. Bu kiþiye Süryanice bir kitap verelim ve bu kiþi, Süryanice'yle ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmasýn. Kiþinin “his”sini, görme ve dokunma duyularý aracýlýðýyla kitaptaki yazýlara yöneltelim. Bu iþlemi milyonlarca kez tekrarlayalým. Böyle bir durumda kiþinin Süryanice'yle ilgili bilgi sahibi olmasýný saðlayacak bir tek kelime bile bilmesi mümkün deðildir. Oysa kendisine Süryanice hakkýnda birtakým direkt veya dolaylý bilgiler verildiði zaman, düþünmeye baþlayacak ve kitabýn muhtevasýný algýlayabilecektir. Bu durum sadece dillere has bir özelliktir denemeyeceði gibi, dilin insanlar tarafýndan ortaya konduðu, dolayýsýyla bir dili bilmek için o dille ilgili ön bilgilere sahip olmanýn þart olduðu da ileri sürülemez. Çünkü amaçlanan ister bir hüküm ortaya koymak olsun ister bir göstergeyi veya hakikati anlamak olsun, konu aklî bir eylemle ilgilidir. Aklî eylem ise tüm unsurlarda ayný iþlevi görür. Herhangi bir mesele hakkýnda akýl yürütmek ile bir soðan hakkýnda akýl yürütmek arasýnda fark yoktur. Bir kelimenin anlamýný kavramak, bir vakýayý kavramakla eþdeðerdir. Bunlarýn her biri aklî bir eyleme gereksinim duyar. Aklî eylem ise, her þeyde, her meselede ve her vakýada aynýdýr.


    devam edecek

  6. #6
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Dil ve vakýa hakkýnda gereksiz bir tartýþmaya meydan vermemek için, doðrudan doðruya vakýayý ele alalým. Sözgelimi hissi geliþmiþ, fakat ön bilgilere sahip olmayan bir çocuðun önüne birer parça altýn, bakýr ve taþ koyalým. Çocuðun hissini bu þeyler üzerinde yoðunlaþtýralým. Hisleri ne denli tekrarlanýrsa tekrarlansýn, ne denli çeþitlilik kazanýrsa kazansýn, çocuðun söz konusu nesneleri idrak etmesi imkânsýzdýr. Fakat çocuða bu nesneler hakkýnda ön bilgiler verildiði taktirde, çocuk hissini kullandýðýnda bu bilgiler devreye girecek, nesneleri algýlayabilecektir. Ayný çocuk büyüyüp yirmi yaþýna varacak olsa ve hâlâ ön bilgilerden yoksunsa, týpký doðduðu ilk günkü gibi eþyalarý sadece sezmekten ileri gidemez. Beyni ne kadar geliþirse geliþsin, nesneleri idrak edemez. Zira onun eþyalarý idrak etmesini saðlayan þey, beyin deðil; hissettiði vakýayla ilgili beyninde bulunan ön bilgilerdir. Ayný þekilde hayatýnda hiç aslan, terazi, köpek ve fil gibi varlýklarý görmemiþ ve duymamýþ olan dört yaþýndaki bir çocuðu ele alalým. Ona bir aslan, bir terazi, bir köpek, bir fil veya bu varlýklarýn birer resimlerini gösterelim. Sonra çocuða bunlardan her birini tanýmasýný, adýný söylemesini ve her birinin ne olduðunu göstermesini talep edelim. Böyle bir durumda çocuk söz konusu nesneleri tanýyamayacak, her biri hakkýnda aklî bir eylemde bulunamayacaktýr. Bu çocuða bu varlýklardan hiçbirinin kendisini veya resmini göstermeden isimlerini ezberletip sonra kendisinden isimlerini ezberlediði bu varlýklarý teker teker göstermesini talep ettiðimiz takdirde, sonuç deðiþmeyecek ve çocuk hangi ismin hangi varlýða ait olduðunu ayýrt edemeyecektir. Fakat ne zaman ki çocuða her bir varlýðý veya resimlerini teker teker gösterip varlýkla onun ismi arasýnda bir bað kurarak ezberletilir, iþte o zaman çocuk her bir varlýðý ismiyle tanýyabilir, yani hangisinin aslan, hangisinin terazi olduðunu idrak edebilir ve hata yapmadan onlarý gösterebilir. Bundan sonra çocuðu þaþýrtsanýz dahi, o, aslanýn aslan, terazinin terazi olduðunda ýsrar edecektir. Demek ki sorun gerçekte ne madde ne de maddeyi hissetmekle ilgilidir. Meselenin özü, söz konusu maddeyle ilgili ön bilgiler, yani kiþinin madde veya vakýa hakkýnda önceden sahip olduðu bilgilerle ilgilidir. Zira doðrudan veya dolaylý olarak vakýaya iliþkin ön bilgiler, Aklî eylemin temel, vazgeçilmez koþuludur. “aklî Algýlama” açýsýndan durum bundan ibarettir.

    “Ýçgüdüsel Algýlama” ise, içgüdüler ve organik ihtiyaçlardan doðar. Bu noktada hayvan ile insan arasýnda bir fark yoktur. Týpký eþeðin arpanýn yenip topraðýn yenmediðini bilmesi gibi, insan da tekrar ve deneyim kazanma yoluyla elmanýn yendiðini, taþýn ise yenmediðini bilir. Ancak bu ayýrt etme bilgisi, ne düþünce ne de algýlamadýr. söz konusu ayýrt etme bilgisi, hem insanda hem de hayvanda bulunan içgüdüler ve organik ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadýr. Bu nedenle duyu organlarý vasýtasýyla, maddenin beyne taþýnmasýnýn yaný sýra, ön bilgiler var olmadýkça bir düþünce meydana gelemez.

    Pek çok kiþi, ön bilgilerin bazen insanýn kiþisel deneyimlerinden bazen de öðrenme yoluyla oluþtuðunu söyleme noktasýnda yanýlgýya düþmüþtür. Onlara göre, tecrübelerin bizzat kendileri bilgileri meydana getirirler. Aklî eylemi ortaya çýkaran da ilk tecrübelerdir. Oysa bu yanýlgýyý bertaraf etmek için sadece iliþkilendirme özelliði bakýmýndan insan beyniyle hayvan beyni arasýndaki farký görmek, içgüdüler ve organik ihtiyaçlar ile eþyaya iliþkin verilen hüküm arasýndaki baða dikkat etmek yeterlidir. Hayvan beyni ile insan beyni arasýndaki farka gelince; hayvan beyni bilgiler arasýnda iliþki kurma özelliðinden yoksundur. Fakat hayvan beyni özellikle sürekli tekrar edildiði zaman hatýrlama ve çaðrýþýmda bulunma özelliðine sahiptir. Hayvanýn doðal bir biçimde gerçekleþtirdiði bu “hatýrlama”, içgüdü ve organik ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadýr. Bundan baþka hiç bir özelliði yoktur. Örneðin; zil çalýp arkasýndan köpeðe yemek vermek adet haline getirildiðinde, her zil çalýþýnda köpek zilin ardýndan yemeðin geleceðini anlar ve bu yüzden salyasý akmaya baþlar. Ayný þekilde bir eþek diþisini gördüðünde cinsel güdüleri kabarýr, ancak ayný eþek diþi bir köpek gördüðünde cinsel güdüleri harekete geçmez. Yine sýðýr otlarken zehirli otlardan ve kendine zarar verecek bitkilerden sakýnýr. Bu ve buna benzer örnekler gösteriyor ki, burada “içgüdüsel olarak ayýrt etme” söz konusudur. Bazý hayvanlarýn birtakým hareketleri yapmasý veya birtakým eylemlerde bulunmasý, içgüdü, akýl ve algýlamayla ilgili olmayýp bu hareketler taklit ve hatýrlatmanýn ürünüdür. Zira hayvan beyninde bilgiler arasýnda bað kurma yeteneði yoktur. Hayvan beyni, çaðrýþýmlar yapmaya ve içgüdüsel olarak ayýrt etme yeteneðine sahiptir. Çünkü hayvan, içgüdüye baðlý olan her þeyi hisseder. Hayvanýn hissettiði her þey, hele hele bu his tekrarlanmýþsa, onda çaðrýþým yapar. Ýster hisle, ister çaðrýþýmla olsun, hayvan içgüdüsüne baðlý þeyleri doðal olarak yapar. Ýçgüdüye baðlý olmayan þeyleri hissettiðinde
    doðal olarak bir eylemde bulunmaz. Fakat bu his sürekli tekrarlandýðýnda ve kendisinde çaðrýþým yaptýðýnda, hayvan bu eylemi doðal olarak deðil, taklit ve hatýrlama yoluyla kazanýr.


    devam edecek

  7. #7
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Ýnsan beyni açýsýndan durum tam tersidir. Ýnsan beyni, çaðrýþým dýþýnda bilgiler arasýnda bað kurma yeteneðine de sahiptir. Ýnsan, Baðdat'ta gördüðü bir adamý on yýl sonra Þam'da gördüðünde onu hatýrlar. Fakat adam hakkýnda bilgi sahibi olmadýðý için Þam'da bulunmasýna bir anlam veremez. Eðer Baðdat'ta gördüðü zaman adam hakkýnda bilgilenmiþ olsaydý, daha sonra Þam'da gördüðünde, önceden sahip olduðu bilgilere dayanarak orada bulunuþuna bir anlam verebilirdi. Fakat hayvan çaðrýþýmla bu adamý hatýrlasa bile, onun Þam'da bulunmasýna bir anlam veremez. Hayvan, bu adamý gördüðü zaman içgüdülerine baðlý olarak hissetme eylemini gerçekleþtirir. Zira hayvan, duyular aracýlýðýyla hatýrlama (çaðrýþým) yeteneðine sahip olmasýna karþýn, ne kadar çok eðitilirse eðitilsin ve ne kadar çok taklitte bulunursa bulunsun bilgiler arasýnda bað kuramaz. Oysa insan beyni hem hisleri hatýrlar, çaðrýþýmda bulunur hem de bilgileri iliþkilendirir.

    Ýçgüdüler ve organik ihtiyaçlarla nesneler hakkýnda yargýya varma arasýndaki fark nedir? Ýnsan, içgüdüleri tekrar yoluyla hatýrlama, ve kendisinde bulunan bilgiler arasýnda bað kurma özelliði ile hissettiklerinden ve çaðrýþtýrýp hatýrladýklarýndan bilgiler meydan getirebilir. Bütün bunlarý ancak içgüdü ve organik ihtiyaç ortamýnda gerçekleþtirebilir. Böyle bir ortam olmaksýzýn bilgiler arasýnda baðlantý kurma iþlevini yerine getiremez. Baþka bir ifadeyle, böyle bir ortam olmadan herhangi bir yargýya varmada söz konusu bilgilerle bað kuramaz. Bu nedenle çoðu kiþi, “bilgileri hatýrlama” (çaðrýþým) ile “bilgileri birbiriyle iliþkilendirme” kavramlarýný birbirine karýþtýrmaktadýr. Halbuki “çaðrýþým” sadece içgüdüler ve organik ihtiyaçlar için geçerlidir. “Bilgileri birbiriyle iliþkilendirme” ise, ister içgüdüler ve organik ihtiyaçlarla ilgili olsun isterse bir konu hakkýnda yargýya varmakla ilgili olsun her þey için geçerlidir. “Ön bilgiler”, “bilgileri birbirleriyle iliþkilendirmek” için mutlaka gereklidir. Ýnsan ile hayvan arasýndaki fark bu noktada ortaya çýkar. Nasýl ki insan, tahtanýn suya batmayýþýndan geminin tahtadan yapýlabileceðini anlýyorsa; ayný þekilde maymun, aðaçta asýlý bulunan bir muzu indirmenin sopa veya benzeri bir þeyle mümkün olduðunu anlamaktadýr. Bütün bunlar içgüdüler ve organik ihtiyaçlarla ilgilidir. Burada “iliþkilendirme”den bilgiler elde edilmiþ olmasýna karþýn, söz konusu olan “bilgileri birbiriyle iliþkilendirme” deðil, “hatýrlama” (çaðrýþým)'dýr. Bu yüzden de “akli eylem” söz konusu deðildir. Gerçek bir “akli eylem” den söz edilebilmesi için, nesneler hakkýnda yargýya varmak gerekir. Ancak bu durumda akýl veya düþünceden söz edilebilir. Nesneler hakkýnda yargýya varmak ise, ancak bilgileri önceden sahip olunan bilgilerle, yani ön bilgilerle iliþkilendirmekle mümkündür. Bu baðlamda akýl, düþünce, yani “akli eylem”in var olabilmesi için, kendisiyle bað kurma iþlemi gerçekleþtirilecek olan ön bilgilerin var olmasý gereklidir.

    Çoðu kimse, beynin maddeye yansýdýðýný veya insanýn maddeyi hissederek düþünme ve aklî eylemi gerçekleþtirdiðini ispatlamak için, ilk insanýn tecrübeleriyle ve bu tecrübelerden bilgiler meydana getirerek düþünceyi nasýl oluþturduðunu anlatmaya çalýþýrlar. Söz konusu olanýn yalnýzca “hatýrlama” (çaðrýþým) olduðu, burada “bilgileri birbiriyle iliþkilendirme”nin söz konusu olmadýðý, konunun içgüdülerle ilgili olduðu ve bunlarla yargýya varmanýn mümkün olmadýðý þeklinde yukarýda belirttiðimiz ifadeler bu tezi çürütmek için yeterli olmasýna raðmen asýl mesele ne ilk insandýr ne de ilk insanla ilgili varsayýmlar veya tahminlerdir. Burada asýl mesele ilk insan veya son insan deðil, insan gerçeðidir. Günümüzün insanýný ilk insana, yani burada olaný burada olmayana kýyaslamak yerine; ilk insaný ele alýp gördüðümüz hissettiðimiz günümüz insanýna kýyaslamak daha akýllýca bir davranýþtýr. Böylece bugünkü insaný özümseyip algýlamakla her insan, hatta ilk insan algýlanmýþ olur. Bu gerçeði her zaman göz önünde bulundurmak gerekir. Zira günümüz insaný somut olarak gözümüzün önündedir. O halde önce insanýn içgüdüler ve yargýya varmakla ilgili aklî eylemini irdelemek, sonra da “hatýrlama” (çaðrýþým), “bilgileri birbiriyle iliþkilendirme” ve her iki kavram arasýndaki farka dikkat etmek gerekir. Bu farka dikkat ettiðimizde görürüz ki, insanýn aklî bir eylemi gerçekleþtirmesi için ön bilgilerle bað kurmasý þarttýr. Fakat hissin hatýrlanmasý (çaðrýþým), hem insanda hem de hayvanda bulunmaktadýr ve bu durumda aklî eylem, akýl yürütme ve düþünceden söz edilemez. Nesneleri henüz tanýmayan, nesneler hakkýnda henüz bilgilere sahip olmayan, fakat bu bilgilere sahip olmasý mümkün olan küçük çocuðun bu durumu, aklýn anlamýný ortaya koyan en doðru kanýt olarak karþýmýza çýkmaktadýr.


    devam edecek

  8. #8
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    Bu baðlamda akýl sadece insanda vardýr. Aklî eylemi yalnýzca insan gerçekleþtirebilir. Ancak içgüdüler ve organik ihtiyaçlar, bunlarý sezme, hissetme ve hissedilenleri hatýrlama (çaðrýþým) açýsýndan insan ile hayvan arasýnda bir fark olmamasýna raðmen, bunlarýn hiç birisi ne akýl, ne algýlama ne düþünce, ne de akýl yürütmedir. Burada “içgüdüsel olarak ayýrt etme” den baþka bir þey söz konusu deðildir. “Aklî Algýlama” ise bambaþka bir þeydir. Akýl, bilgileri birbiriyle iliþkilendirme özelliðine sahip bir beynin varlýðýný gerektirmektedir ki bu özellik sadece insanda mevcuttur. O halde aklî eylem, “iliþkilendirme” yeteneðinin varlýðýyla mümkündür. “Ýliþkilendirme” yeteneði ise, ancak bilgiler ile madde arasýnda bað kurmakla mümkün olur. Bu nedenle ister ilk insanda olsun isterse günümüz insanýnda olsun aklî eylemin söz konusu olabilmesi için madde ile ilgili ön bilgilerin varlýðýndan söz etmek gerekir ki bu bilgiler maddeden önce zaten vardýr. Ýlk insanýn önüne madde sunulmadan önce, bu madde hakkýnda önceden edinilen bilgilere (ön bilgilere) sahip olmasý gerekmez mi? Allah'ýn ilk insan Adem hakkýnda söylediði “...Ve O, Adem'e her þeyin ismini öðretti” þeklindeki yüce sözü ve ardýndan buyurmuþ olduðu “Ey Adem! Bu þeylerin isimlerini onlara bildir” yüce sözü de ön bilgilerin aklýn oluþmasýndaki önemine iþaret etmektedir. O halde ön bilgiler, “aklî eylem”in gerçekleþip bir anlam kazanmasý için vazgeçilmez unsurdur.

    Komünist düþünürler, aklý anlamaya çalýþýrken, aklî eylemin gerçekleþmesi için madde ve beynin gerekliliðini kavramakla buraya kadar doðru bir metot izlemiþlerdir. Ancak sorun onlar için bu noktadan sonra baþlamýþtýr ki, beyni maddeyle iliþkilendirerek bu iliþkiyi “his/duyum”la deðil, “yansýma”yla ifade ederken hataya düþmüþlerdir. “Aklî eylem”in gerçekleþmesi için ön bilgilerin var olmasý zaruretini inkâr etmekle de tamamen yanýlgýya düþmüþlerdir. Zira söz konusu ön bilgiler olmadan Aklî eylemin gerçekleþmesi mümkün deðildir. Bütün bu söylenenler doðrultusunda aklý kesin ve kuþkuya yer býrakmayacak bir þekilde anlamanýn yolu, þu dört unsurun birlikte bir arada bulunmasýndan geçer. Bunlar:

    1- Madde veya vakýa

    2- Saðlýklý beyin

    3- His

    4- Ön bilgiler

    Buna göre akýl, düþünce veya idrak; vakýayý hissetme olgusunun duyu organlarý vasýtasýyla beyne taþýnmasý ve beynin bu vakýayý ön bilgilerle yorumlamasýdýr.

    Ýþte aklýn yegâne doðru tanýmý budur. Bunun dýþýnda bir baþka tarifi yoktur. Bu, akýl olgusunu saðlýklý bir biçimde niteleyen ve her asýrda tüm insanlarý baðlayabilecek tek tanýmdýr.


    devam edecek

  9. #9
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    TEFEKKÜR

    Kesin ve þüpheye yer býrakmayacak þekilde aklýn tanýmýný yaptýktan sonra, düþünceye ulaþmak için aklýn nasýl bir yol izlediðini, yani düþünceleri nasýl ürettiðini ortaya koymak gerekir. Buna, “düþünme metodu” diyoruz. “Düþünme metodu”nun yaný sýra bir de “düþünme üslubu” vardýr. “Düþünme üslubu” nesnenin nasýl araþtýrýlmasý gerektiðini ortaya koymaktadýr. Söz konusu nesne somut-maddi bir nesne olabildiði gibi, maddi olmayan bir nesne veya bir þeyi araþtýrmayý gerektiren araçlar da olabilir. Bu nedenle “üsluplar”, nesnenin türüne, deðiþme ve farklý þekillerde meydana çýkma özelliðine göre deðiþip farklýlýk gösterirler. “Düþünme metodu” ise, doðasý ve gerçekliðine baðlý olarak aklî eylemin, yani akýl yürütme eyleminin nasýl gerçekleþtiðini ifade etmektedir. Bu nedenle “düþünme metodu” deðiþmez, olduðu gibi kalýr. Bunun doðal bir sonucu olarak da deðiþip farklý biçimlerde ortaya çýkmaz. “Düþünme üslubu” her ne kadar deðiþirse deðiþsin, “düþünme metodu”nda süreklilik ve deðiþmezlik esastýr.

    “Düþünme metodu”, aklýn her türlü düþünceyi üretme biçimidir. Bu, ayný zamanda aklýn da tanýmý olup, hiçbir þekilde akýl olgusuyla çeliþen bir taným deðildir. Bu nedenle “düþünme metodu” “aklî metot” olarak da adlandýrýlabilir. “Aklî metot”; hakkýnda araþtýrma yapýlan þeyin, nesnenin, konunun hakikatýný, hissin maddeyi duyular aracýlýðýyla beyne taþýmasýyla anlamayý hedefleyen ve maddeyi yorumlamasýna imkân verecek ön bilgilerin sonucu olarak beynin bir yargýya varmasýný saðlayan belli bir araþtýrma metodudur. Bu tanýmdan da anlaþýlacaðý üzere beynin bir yargýya varmasý, “düþünme” veya “aklî kavrama”dýr. “Aklî metot”; fizik gibi pozitif bilimlerde ideoloji ve yasama gibi fikri konularda, edebiyat ve fýkýh, gibi sözel konularda yapýlan araþtýrmalarda kullanýlabilir. Bu metot, “kavrama”ya ve kavrama eylemine götüren doðal bir metot olup tanýmý aklýn tanýmýyla örtüþmektedir. Kiþinin bu metotla bir insan olarak daha önce kavradýðý bir þeyi tekrar kavramasý veya kavramak istediði þeyi özümsemesi mümkündür.

    Görüldüðü gibi “aklî metot” düþünmenin yegâne metodudur. “Bilimsel metot”, “mantýksal metot” gibi düþünme metotlarý, “aklî metot”un birer dallarýdýr. “Bilimsel” ve “mantýksal” metot, bir þey, bir konu hakkýnda araþtýrma yapmanýn herhangi bir üslubu veya aracý olup düþünce için esas metot deðildir. Düþünmenin yegâne metodu, yalnýzca “aklî metot”tur.

    Ancak “aklî metot”u tanýmlarken bir þey hakkýndaki “ön-görüþler” ile “ön bilgiler”i ayýrmak gerekir. Zira “aklî metot”ta esas olan, maddeyle ilgili herhangi bir ön-görüþün veya ön görüþlerin deðil, ön bilgilerin var olmasýdýr. Burada önemli olan görüþlerin deðil, bilgilerin varlýðýdýr. Maddeyle ilgili önceden var olan görüþün ya da görüþlerin düþünme eyleminde kullanýlmasý doðru olmaz. Düþünme eyleminde yapýlmasý gereken, söz konusu görüþün düþünceye müdahalesini engelleyip sadece ve sadece bilgilerin kullanýlmasýdýr. Çünkü ön-görüþ, yanlýþ kavramaya yol açabilir. Ön görüþler, bilgilere zaman zaman musallat olduklarýndan bu bilgiler yanlýþ yorumlanabilir ve dolayýsýyla kavramada hataya düþülebilir. Bu yüzden “ön görüþler” ile “ön bilgiler”i dikkatle ayýrt etmek ve düþünme eyleminde sadece bilgileri kullanýp görüþlerden uzak durmak gerekir.


    devam edecek

  10. #10
    ***
    DIÞARDA
    Points: 8.615, Level: 62
    Points: 8.615, Level: 62
    Level completed: 55%,
    Points required for next Level: 135
    Level completed: 55%, Points required for next Level: 135
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    tahsin33 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Oct 2008
    Yer
    Mersin
    Mesajlar
    1.126
    Points
    8.615
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puaný
    18

    Standart Cevap: Düþünme metodu

    “Aklî metot”, doðru bir þekilde kullanýldýðýnda yani vakýayý hissetme olgusunun duyu organlarý aracýlýðýyla beyne ulaþtýrýlmasý ve vakýanýn ön bilgiler -ön görüþler deðil- vasýtasýyla yorumlanmasý sonucunda beyin bu vakýa hakkýndaki yargýsýný ortaya koyar.

    Fakat her þeyden önce araþtýrmacýnýn aklî metotla vardýðý sonuca bakýlýr. Eðer söz konusu sonuç nesnenin varlýðýyla ilgili bir yargýya varmaktan ibaretse bu, hiç bir þekilde hatanýn sýzmadýðý “kesin” bir sonuçtur. Zira bu durumda maddeyi hissetme yoluyla bir yargýya varýlmýþtýr ki, söz konusu his maddenin varlýðý konusunda yanýlgýya düþmez. Duyularýn maddeyi algýlamasý “kesin” olduðundan dolayý aklýn bu yolla maddenin varlýðýyla ilgili çýkardýðý hüküm kesindir. Fakat sonuç nesnenin özü veya niteliðiyle ilgili bir yargýdan ibaretse, bu durumda “zanni” (kanaatle ilgili, tahmini) bir sonuç söz konusu olup hataya düþmeye elveriþlidir. Çünkü burada bilgiler veya bu bilgilerin paralelinde somut maddeyle ilgili tahliller aracýlýðýyla bir yargýya varýlmasýndan dolayý bu yargýya hatanýn sýzmasý mümkündür. Ancak bu yargýnýn yanlýþlýðý ortaya çýkmadýðý sürece isabetli ve saðlýklý bir düþünce olarak kalýr. Bundan dolayýdýr ki aklýn, “aklî metot”la meydana getirdiði düþünceler; inançlar ve ideolojiler gibi nesnenin varlýðýna iliþkin ise, bu düþünceler “kesin” düþüncelerdir. Fakat þer'i hükümler gibi nesnenin gerçekliðine veya niteliðine iliþkin bir yargýya varma ile ilgiliyse, bu durumda “zanni” (kanaatle ilgili, tahmini) düþünceler söz konusudur. Baþka bir ifadeyle “þu þeyin hükmü þudur” þeklinde baskýn bir kanaatten veya tahminden söz edilebilir. Zanni düþünce, doðru ya da yanlýþ olmasý muhtemel olmakla beraber, yanlýþlýðý ortaya çýkmadýðý sürece doðru olmaya devam eden düþüncedir.

    Tanýmý doðru veya yanlýþ yapýlmýþ olsa da “aklî metot” insanýn düþüncesini insan olarak gerçekleþtirdiði, nesneler hakkýnda bir yargýya vardýðý ve söz konusu nesnenin gerçekliðini ve niteliðini kavradýðý yöntemdir. Ancak Batý dünyasý -ki bundan Avrupa, Amerika ve Rusya kastedilmektedir- Avrupa'daki “Sanayi Devrimi”yle birlikte deneysel bilimlerde benzeri görülmemiþ bir baþarý kazanarak 19. yüzyýldan günümüze kadar bu alanda tüm dünyayý etkisi altýna almýþtýr. Batý dünyasý, “bilimsel metot” olarak adlandýrdýðý deneysel bilimlerle ilgili araþtýrma üslubunu düþünce için yegâne metot olarak lanse etmeye çalýþmýþtýr. Artýk Batý bu yöntemi, düþüncenin temelini oluþturan “düþünme metot”u olarak empoze etmektedir. Komünistler de Batý dünyasýnýn lanse ettiði bu yöntemi hem deneysel bilimlerde hem de deneysel olmayan bilimlerde kullanmayý benimsemiþlerdir. Ayný þekilde Amerikan bilim adamlarý da Avrupalý düþünürlerin bu yöntemini takip ederek çalýþmalarýný sürdürmüþlerdir. Bu yöntem, Batýnýn ve ardýndan Sovyetler Birliði'nin dünya ülkelerine hâkimiyet kurmalarý sonucu, bütün dünya insanlarýný etkisi altýna almýþtýr. Bunun bir sonucu olarak Ýslâm toplumlarýnýn da bilimsel düþünceleri ve bilimsel metodu kutsallaþtýrdýðýný görmek mümkündür. Tüm bu sebeplerden dolayý, “bilimsel metot”a açýklýk kazandýrma zarureti doðmaktadýr.


    devam edecek

Sayfa 1/3 123 SonSon

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.01.09, 10:54
  2. beni düþünme
    By özlem in forum Resimli Þiirler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 15.12.08, 13:46
  3. DÜÞÜnme metodumuz nasil olmali
    By tahsin33 in forum Ýslam'da Aile hayatý,
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 21.11.08, 15:34
  4. Kavramsal Düþünme
    By Kartal__13 in forum Kavramlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 11:22
  5. Baðlama Metodu
    By Kartal__13 in forum Hafýza Geliþtirme
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.08, 10:57

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •