Mü'minlerin her şeyden önce birbirlerini Allah için sevmeleri lazımdır. Allah-u Zülcelal, Kur'an-ı Kerim’de; Allah rızası için birbirlerini sevenleri methederek şöyle buyurmuştur; “Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr; 9)
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki; siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız." (Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame, 57)
Diğer bir hadis-i şerifte ise; Kendisinde şu üç huy bulunan kimse imanın tadını alır:
a) Allah ve Rasulünü her şeyden fazla sevmesi,
b) İnsanın başkasını yalnız Allah rızası için sevmesi,
c) Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm'ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak." (Buhari, İman, 9; Müslim, İman, 67; Tirmizi, İman, 10; Nesai, İman, 3; İbn Mace, Fiten, 23)
Huzeyfe el-Adevi (Rahmetullahi Aleyh) demiştir ki: Yermük harbinde amcamın oğlunu arıyordum. Yanımda biraz su vardı. Kendi kendime: "Eğer yaşıyorsa ona biraz su vereyim." diyordum. Bir süre sonra onu buldum. Yaşıyordu fakat yaralıydı. "Sana biraz su vereyim mi?" diye sordum. Başıyla; "Evet!" diye işaret yaptı. O sırada bir adamın inlediğini duydu. Yine başıyla; "Suyu ona ver." diye işaret etti. O adamın yanına gidince; "Sana su vereyim mi?" diye sordum? O da: "Evet!" dedi. Tam o esnada başka birinin inlediğini duyunca, bana; "O adamın yanına git." dedi. Bende o adamın yanına gittim. Yanına vardığımda son nefesini vermişti. Derhal diğer adamın yanına döndüm. Baktım o da ölmüş. Amcamın oğlunun yanına koştum, ama o da ölmüştü.
İşte mü'min kardeşlerini Allah için sevmek ve onları kendi nefsine tercih etmek böyledir. Bizden öncekiler bunu yaptıkları için fazilet sahibi olmuşlardı. Cennet onlara helal olsun. İnsanın kalbinde, mü'min kardeşlerini Allah için sevme duygusu kuvvetlendikçe, bu sevgi sahibini dostluğa, yardım etmeye, sevdiğini; malıyla, canıyla ve diliyle müdafa etmeye teşvik eder.
Allah için olan sevgi, bir kimseyi şahsı için değil de, ahiret nimetlerini kazanmaya vesile olmasından dolayı sevmektir. Onun için Fudayl bin İyaz (Rahmetullahi Aleyh) demiştir ki: " Bir kişinin, mü'min kardeşinin yüzüne sevgi ve merhamet duyguları ile bakması kendisi için bir ibadettir." Unutmamak lazımdır ki, Allah için mü'min kardeşlerini seven kimseler sevgilerinin miktarınca mükâfat ve sevap kazanır.
Mü'min olan kimseleri, ancak mü'min olanlar sever. Mü'min olan kimseye, buğzetmek münafıklık alâmetidir. Onun için bir kişi, mü'min kardeşine buğzettiği zaman dönüp kusuru kendisinde aramalıdır.
Ahmet bin Havari (Rahmetullahi Aleyh), Süleyman-ı Darani (Rahmetullahi Aleyh)'e: "Falan adamdan hiç hoşlanmıyorum." dediği zaman Süleyman-ı Darani Hz.leri ona dedi ki: "Bu zattan benim kalbimde hoşlanmıyor, fakat bu hal belkide bizdendir. Belki de biz salih değiliz. Nefsimiz bize vesvese verdiği için onu sevmiyoruz. Ne olursa olsun onu sevmeye çalışmalıyız."
Bu söz, hepimize büyük bir derstir. Şayet biz Allah için olursak, mü'min kardeşlerimiz de sevecek bir haslet muhakkak buluruz. Çünkü onlar Allah-u Zülcelal'e iman etmişlerdir. Eğer onlara sevgi gözü ile bakarsak mutlaka kalbimizde onlara karşı sevgi oluşur. Ama daima kusur aramaya çalışırsak, şeytan ve nefs bizi peşine takarak, mü'min kardeşlerimize karşı kalbimizi kin doldururlar.
Bir adam İbrahim bin Ethem (Rahmetullahi Aleyh)'e arkadaş olmuştu. Onun yanından ayrılacağı zaman; " Ya İbrahim! Bende bir kusur gördüysen, beni uyar." dedi. İbrahim bin Ethem: "Sen de ne bir ayıp, nede bir kusur görmedim. Çünkü sana sevgi gözü ile baktım. Onun için sende gördüğüm her şey hoşuma gitti." diye cevap verdi.
Tabii burada şunu da belirtmekte fayda var. Allah için sevmenin yanında, Allah için buğzetmekte vardır. Nasıl mü'min kardeşlerimizi Allah için seviyorsak, onlar Allah-u Zülcelal'in ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'in emir ve nehiylerini açıkça ihlal yada inkar ettikleri zamanda açıkça buğzetmemiz lazımdır.
Böyle işler yapan kimseleri gördüğümüz zaman, gücümüz yetiyorsa elimizle, gücümüz yetmiyorsa dilimizle mani olmaya çalışmak, buna da gücümüz yetmezse kalben buğzetmek lazımdır. Nasıl Allah için birbirlerini sevenlere Allah-u Zülcelal mükafat verecekse, emir ve nehiylerini açıkça çiğneyen kimselere de azap edecektir.
(alıntı)