İçsel ve dışsal olarak ayrılan “kontrol odağı”bireylerin kendileri ya da dışarıdaki olaylara etkileri olup olmadığı yönündeki inançlarını tanımlıyor. Yaşamları üzerinde etkileri olduğuna inananların kontrol odaklarının “içsel” olduğu
buna inanmayanların kontrol odaklarının ise “dışsal” olduğu belirtiliyor.
Araştırmacılardoğumlarından itibaren izlenen ve 10 yaşında daha fazla içsel kontrol odağına sahip oldukları belirlenen 7 bin 500 İngiliz yetişkinin
30 yaşlarında diğerlerine oranla daha az oranda “fazla kilolu ya da obez” olduklarını belirledi.
Genel olarak bu kişilerin büyük bölümü sağlık durumlarını daha “iyi” olarak tanımladılar ve daha düşük psikolojik stres seviyelerinde oldukları gözlemlendi. Araştırma ölçeklerineçocukluk zeka seviyesi
eğitim ve aile geliri gibi faktörler katıldığında da içsel kontrol odağının gelişmiş olmasıyla sağlık durumu arasında sabit bir ilişki olduğu belirlendi.
Araştırmayı yöneten Dr. Catharine R. Gale“Daha fazla içsel kontrol odağına sahip olan çocukların
yetişkinliklerinde daha sağlıklı olmalarının nedeninin
bu kişilerin kendi davranışlarının sonuçlarına etki edebilmek konusunda öz güvenlerinin daha fazla olması olduğunu” söyledi.
Dr. Galebu kişilerin ayrıca daha fazla öz saygı sahibi olduklarını ve bunun da “sağlıklı alışkanlıklar geliştirmelerine” etki etmiş olabileceğini kaydetti.
Araştırma kapsamında1970 doğumlu İngiliz kadın ve erkekler incelendi. Bu kişiler 10 yaşına geldiklerinde
kontrol odaklarının içsel mi dışsal mı olduğunu belirlemek üzere
“iyi not almalarında şansın etkili olup olmadığı” gibi sorular içeren bir testi cevapladılar. Kontrol odağı genellikle
kişiliğin doğal bir özelliği olarak ele alınıyor. Dr. Gale ise bu kişilik özelliğinin çocukluk dönemindeki deneyimler ve çocukların ebeveynleriyle ilişkilerinden etkilendiği yönünde kanıtlar olduğunu belirtiyor.
Bağımsızlık yönünde çocuğu cesaretlendiren ve çocuğun “davranışları ve sonuçları arasındaki bağı” görmesine yardımcı olan ailelerinkontrol odağının içsel olmasında etkili oldukları kaydediliyor.