***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Netîce
Netice
On günü bulan bir muhasara esnasinda kalelerinin birer ikiser düstügünü gören Yahudiler, çaresiz kalip sulh istediler. Peygamber Efendimiz bu isteklerini kabul etti. Kendilerinden gelen heyetle Resûl-i Ekrem arasinda su maddeler tesbit edildi:
1) Kalede çarpismaya katilmis bulunan Yahudilerin kanlari dökülmeyecek.
2) Hayber’den çocuklariyla birlikte çikip gitmelerine müsaade edilecek.
3) Beraberlerinde bir hayvan yükünden baska bir sey götürmeyecekler.
4) Bunun disinda, gerek menkul ve gerekse gayr-i menkul bütün mallar, yay, migfer, at, cübbe, zirh, gömlek gibi silahlar ve üzerlerindeki elbiselerinden baska bütün elbise ve kumaslar Hz. Resûlullaha birakilacak.
5) Hz. Resûlullaha birakilmasi gereken herhangi bir sey ne surette olursa olsun gizlenmeyecek, gizleyenler ise, Allah ve Resûlünün emân ve himâye taahhüdünün haricinde kalacaklar.1
Bu sartlar çerçevesinde anlasmaya varilip sulh yapildiktan sonra, Yahudiler Hayber’den çikmak üzere hazirlandilar. Bu sirada Peygamber Efendimize söyle bir teklif getirdiler:
“Biz mal mülk sahipleriyiz. Mülk bakimi ve isletmesini senden daha iyi bilir ve basaririz, birak bizi Hayber topraklarinda kalalim!”1
Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) ve Sahabîler burada duracak durumda degillerdi. Bakip gözetmeye de müsâit bulunmuyorlardi. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (a.s.m.), tekliflerini müsbet karsiladi ve Hayber mahsulatinin yari yariya bölüstürülmesi sarti ile onlarin tekrar yurtlarinda kalmasina müsaade etti. Ancak bu anlasma, istendigi zaman Peygamber Efendimiz (a.s.m.) tarafindan ortadan kaldirilabilecekti.2 Böylece Yahudiler, Islâm devleti ile ziraî bir isletmede ortaklik akdetmis gibi, isledikleri araziden yari nisbetinde bir hisse vereceklerdi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, her sene mahsul zamani Abdullah bin Ravâha Hazretlerini Hayber’e gönderirdi. Hz. Abdullah, mahsulati yari yariya ayirir, sonra da onlari istedigini almada serbest birakirdi. Bu âdilane muamele karsisinda Yahudiler, “Yer ve gök bu adalet sayesinde ayakta duruyor!”3 demekten kendilerini alamazlardi