İslâm ordusu hazır

Resûl-i Ekrem Efendimiz, her türlü sıkıntı ve imkânsızlıklara rağmen Seniyyetü’l-Veda’ ordugâhında ordusunu hazırladı. Ordu, otuz bin kişi idi. Bunun on binini süvariler teşkil ediyordu.2

Bundan sonra Peygamber Efendimiz Medine’de yerine Muhammed bin Mesleme’yi (r.a.) vekil bıraktı.3

Hz. Ali de İslâm ordusuyla Seniyyetü’l-Veda’a kadar gelmişti. Kâinatın Efendisi Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) onu huzuruna çağırdı ve “Medine’de muhakkak ya ben, ya da sen kalacaksın”4 buyurdular. Sonra da onu her iki ev halkının işleriyle meşgul olmak üzere Medine’de bırakacağını söyledi. Hz. Ali ağladı, “Yâ Resûlallah!” dedi. “Gittiğin her tarafta ben senin yanında bulunmak isterdim. Tek arzum buydu. Beni çocuk ve kadınlar arasında vekil mi bırakıyorsun?”5

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) cevaben, “Bana göre sen, Musâ’ya göre Harûn6 gibi olmaya razı olmaz mısın? Şu kadar farkla ki, benden sonra Peygamber gelmeyecektir”7 buyurunca, Hz. Ali hiç beklemeden son sürat Medine’ye geri döndü.

Peygamber Efendimiz, orduya hareket emrini vermeden önce, en büyük sancağı Hz. Ebû Bekir’e teslim etti.1 En büyük bayrağı ise Zübeyr bin Avvam’a (r.a.) verdi.

Hazreclilerin sancağını Ebû Dücâne (r.a.), Benî Malik bin Neccarların bayrağını ise Zeyd bin Sâbit’e verdi.