***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Ebû Basîr Kureyslilerin Ticaret Yollarini Kesiyor
Ebû Basîr Kureyslilerin Ticaret Yollarini Kesiyor
Peygamber Efendimizin, Hudeybiye’den Medine’ye dönüsü üzerinden pek fazla bir zaman geçmemisti.
Bu sirada Islâmiyetle müserref olan Sakif Kabilesinden Ebû Basîr adindaki bir zat bir firsatini bulup Mekke’den Medine’ye geldi.
Üç gün sonra, onu istemek üzere Kureysliler iki kisi gönderdiler. Bunlar Peygamber Efendimize, “Bize karsi imza ettigin antlasmayi hatirlatiriz” diyerek Ebû Basîr’i geri istediler.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, anlasma geregince Ebû Basîr’i geri vermek zorundaydi. Ona, “Ey Ebû Basîr! Biliyorsun ki, biz su Kureyslilerle bir anlasma yapmis ve onlara söz vermis bulunuyoruz. Dinimize göre, verdigimiz sözde durmamak bize yarasmaz.
“Muhakkak Allah, sana ve senin gibi müsrikler içinde kalan Müslümanlara bir genislik, bir çikar yol yaratacaktir” deyip teselli verdi. Sonra onu gelen adamlara iâde etti.
Ebû Basîr, “Yâ Resûlallah! Bana iskence yapsinlar, beni dinimden döndürsünler diye mi müsriklere geri veriyorsun?” diye feryad etti.
Resûl-i Ekrem, tekrar ona teselli verdi:
“Sen git! Muhakkak Allah, sana ve senin gibilere bir çikar yol yaratacaktir.”1
Kureys’in gönderdigi iki adam Ebû Basîr’i alarak Medine’den yola çiktilar. Zülhuleyfe’ye ulastiklarinda orada oturup beraber yemek yediler.
Ebû Basîr her an onlardan nasil kurtulabilecegini düsünüyordu. Önce onlarla yakinlik kurmak istedi. Bunun için kendileriyle sohbete basladi. Huneys adindakinin ismini, babasinin kim oldugunu sorup, ögrendikten sonra, “Öyle zannediyorum ki, senin su kilicin oldukça keskindir” dedi.
Adam, “Evet,” dedi, “oldukça keskindir.”
Ebû Basîr gayet sakin ve emniyet verici bir tavirla, “Ona bir bakabilir miyim?” diye sordu.
Huneys, “Istiyorsan, al bak” dedi.
Ebû Basîr bulunmaz bir firsati yakalamisti. Kilici kaptigi gibi Huneys’in üzerine yürüyüp isini bitirdi.1
Bunu gören diger arkadasi son sürat kaçarak Medine’ye geldi. Peygamber Efendimizin huzuruna çikti, “Adaminiz, arkadasimi öldürdü. Ben ise elinden zor kurtuldum” diyerek Ebû Basîr’den dolayi sikayet etti.
Bu sirada Ebû Basîr de geldi, “Yâ Resûlallah! Sen, beni onlara teslim ile ahdini yerine getirmis oldun. Simdi, Allah beni onlardan kurtardi” diyerek bir daha müsriklere iâde edilmeyip Medine’de kalmayi istedi.
Ebû Basîr’in cesaret ve atilganligina hayret eden Efendimiz, Sahabîlere hitaben, “Bu adam, harp kiskirticisi, kizistiricisidir! Hele yaninda, bir takim adamlar da bulunsa, artik elinden gelmeyecek is yoktur”2 buyurdu.
Bu sözler üzerine Ebû Basîr, tekrar Kureyslilere iâde edilecegi düsüncesine katildi. Içinde yine feryatlar koptu.
Fakat Resûl-i Ekrem Efendimiz, onu Kureyslilere tekrar geri vermedigi gibi Medine’de kalmasina da müsaade etmedi. “Haydi çik, istedigin yere git” diyerek onu istedigi yere gitmekte serbest birakti.3
Bunun üzerine Ebû Basîr de, Medine’den çikti. Deniz sahilinden Mekke’den Sam’a giden yol üzerindeki Îs Vadisine gidip yerlesti.
Mekke’de hapsedilmis bulunan Müslümanlarla, îmânlarini gizleyenler bunu duyunca birer ikiser kaçarak Ebû Basîr’in yaninda toplandilar. Kisa zamanda sayilari yetmisi buldu. Hattâ, etraftaki kabilelerden de katilanlarla birlikte bu sayi üç yüze çikti.
Böylece Ebû Basîr, etrafinda büyük bir kuvvet toplamis oluyordu. Kureys’in Sam’a gönderdigi bütün ticaret kafilelerinin yolunu kesip, adamlarini öldürüyor ve mallarina da el koyuyorlardi.1
Kendilerini tehdit eden bu durum karsisinda Kureysliler Peygamber Efendimize derhal bir elçi gönderdiler. Elçinin Peygamberimize getirdigi mektupta sunlar yazili idi:
“Allah ve akrabalik askina! Sen, Ebû Basîr’in arkadaslarina haber salsan ki, bundan böyle her kim, Medine’ye, senin yanina gelirse, o emniyet ve selâmettedir. O, geri çevrilmeyecektir.”2
Kureysin bu rica ve müracaatlari üzerine Peygamber Efendimiz de Ebû Basîr ve yanindan bulunan Müslümanlari dâvet için Ebû Basîr’e bir mektup yazdi.
Ebû Basîr o esnada agir hasta idi. Resûl-i Ekrem Efendimizin mektubu kendisine ulastiginda son nefeslerini alip veriyordu. Bu vaziyette mektubu eline aldi, yüzüne gözüne sürdü, Henüz tam okumadan da ruhunu teslim etti.
Ebû Cendel ve diger Müslümanlar onun cenaze namazini kilip defnettiler.3
Daha sonra Ebû Cendel, diger Müslümanlari da yanina alarak Medine’ye Peygamberimizin yanina geldi.4