***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Ebû Cendel Hadisesi
Ebû Cendel Hadisesi
Antlasma maddelerinin yazilmasi bitmisti. Fakat taraflarca henüz imzalanmamisti.
Tam o sirada, zincire vurulmus birinin kendini Müslümanlarin arasina attigi görüldü. Gariptir ki bu, Kureys murahhas heyeti baskani Süheyl bin Amr’in oglu Ebû Cendel idi. Islâm serefiyle sereflenmesine, müsrikler, ayaklarini zincire vurmakla karsilik vermis ve onu hapsetmislerdi. Ebû Cendel hapsedildigi yerden bir firsatini bularak kaçmis ve Mekke’nin alt tarafindan kimsenin göremeyecegi yollardan binbir zorlukla Hz. Resûlullahin huzuruna çikagelmisti. O sirada babasi Süheyl henüz Müslümanlarin karargâhinda bulunuyordu.
Ebû Cendel, bizzat babasinin kendisine revâ gördügü dayanilmaz iskence ve eziyetlerden kurtulmak için kendisini Hz. Fahr-i Âlemin ayaklari dibine atmis, ona iltica etmisti. “Beni kurtar” diyordu.
Ne var ki, az evvel yapilan anlasma buna imkân vermiyordu. Nitekim, oglunun geldigini gören Süheyl, onu Peygamberimizden geri istedi:
“Iste! Sulh sartlari geregince bana geri verecegin kisilerden ilki budur” dedi.
Peygamber Efendimiz, “Biz, sulh anlasmasini henüz imzalamis degiliz” buyurdu.
Süheyl diretti:
“Vallahi” dedi, “ben de sizinle hiç bir madde üzerinde sulh olmam!”
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, “Haydi, bu seferlik bunu bana bagisla ve yaziyi imza et” buyurdu.
Süheyl’in bunu kabule asla niyeti yoktu, “Ben, bunu asla anlasma disinda tutamam ve sana birakamam” dedi.
Peygamber Efendimiz tekrar, “Hayir! Bunu benim hatirim için yapacaksin” buyurdu. Buna ragmen Süheyl inadindan vazgeçmedi:
“Ben bunu asla yapamam.”1
Resûl-i Ekrem Efendimiz, iki müskil durumla karsi karsiya kalmisti. Ebû Cendel’i geri vermek demek, onu bile bile eziyet ve iskence çemberi içine atmak demekti. Vermedigi takdirde, Kureys heyeti anlasmayi feshedecekti. Halbuki o birçok sebeplerden dolayi bunu istemiyordu. Ama herseyden önce söz vermis, anlasma yapmisti.
Elinde baska çaresi kalmayan Peygamber Efendimiz, teessür içinde Ebû Cendel’i babasina teslim etmek zorunda kaldi.
Ebû Cendel’in feryadi Müslümanlarin gönlünü dagliyordu:
“Yâ Resûlallah! Ey Müslümanlar! Siz, beni bana eziyet etsinler, iskencelere ugratsinlar diye mi, bunlara teslim ediyorsunuz? Siz benim eziyet çekmeme riza mi gösteriyorsunuz?”1
Fakat, ne çare Ebû Cendel artik babasinin merhametsiz pençesinde bulunuyordu. Acikli feryadi, imdad dilemesi, Müslümanlarin gözlerini yaslarla doldurdu. Ama, Hz. Resûlullah teslim etti diye seslerini çikaramiyorlar, yapilan zulmü sinelerine çekiyorlardi. Hz. Resûlullah, teslim etmemis olsaydi, Ebû Cendel’in bu feryad ve figânini imkâni yok cevapsiz birakmazlardi. Canlari pahasina da olsa onu insafsiz ellerden kurtarirlardi.
Peygamber Efendimiz, babasi tarafindan alinan Ebû Cendel’e söyle buyurdu:
“Biraz daha sabret! Biraz daha maruz kaldiklarina gögüs ger! Bunlarin ecrini mükâfatini Allah’tan dile! Muhakkak Allah, senin ve yaninda bulunan kimsesiz Müslümanlar için bir ferahlik, bir çikar yol yaratir. Onlara vermis oldugumuz söze vefâsizlik edemeyiz”2 buyurdu.