***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Islâm Ordusunun Dagilmasi
Islâm ordusunun dagilmasi
Üst üste üç kahraman kumandanini sehid veren ve bassiz kalan Islâm ordusu düsman karsisinda dagildi. Mücahidler bir an için geri çekilmek veya muharebeye devam etmek arasinda tereddüt gösterdiler. Bu arada bir kaç mücahid sehid oldu.
Bütün bunlara ragmen, Hz. Resûlullahin aziz sancagi yere düsmüs degildi. Onu, Abdullah bin Ravâha sehid olunca, Ebû’l-Yeser Ka’b bin Umeyr eline alarak, mücahidlerden Sâbit bin Akrem’e vermisti. Bu Sahabî de onu alir almaz ordunun önüne kosmus ve bayragi yere dikerek Müslümanlari bir araya toplamaya çagirmisti. Mücahidlerin her biri bir taraftan gelerek bu merkez etrafinda toplaniyorlardi. Sancagi elinde tutan Sahabî Sâbit bin Akrem, toplananlara söyle seslendi:
“Ey mücahidler toplulugu! Aranizdan birini kendinize kumandan seçiniz ve onun etrafinda toplaniniz!”
Mücahidler, “Biz, seni kumandan seçtik, biz sana râziyiz”3 dediler.
Ne var ki, Sâbit Hazretlerinin gözü bir baskasindaydi. Orduya, Islâmdaki sadakât ve samimiyetini ispatlamak babinda gönüllü olarak katilmis olan yeni Müslümanlardan Hâlid bin Velid’di bu. “Ben bu isi yapamam” diyen Sâbit bin Akrem, gözünü diktigi Hz. Hâlid’e, “Ey Ebû Süleyman! Gelip alsana su sancagi” diye seslendi.
Ne var ki, saygili ve duygulu bir kahraman olan Hz. Hâlid bayragin bu yasli muhterem zâtta kalmasini istiyordu:
“Ben, bu sancagi senden alamam. Sen buna benden daha lâyiksin. Çünkü, benden daha yasli ve Bedir Savasinda da bulunmussun.”1
Evet, Hz. Hâlid’in söylediklerinin hepsi dogru idi. Ama o an, o saat çok yaslanmis olani veya herhangi bir seye katilmadan dolayi kazanilmis çok serefi istemiyordu. O an ve o durum, Islâm ordusunu bu en tehlikeli durum karsisinda kurtaracak liyakat ariyor ve ancak onu istiyordu. Bunun gayet iyi idrakinde olan Sâbit bin Akrem (r.a.), teklifini Hz. Hâlid’e tekrarladi.
“Al Resûlullahin su bayragini! Ben onu sana vermek üzere aldim. Sen çarpisma hususunda, savas konusunda benden daha bilgili ve maharetlisin.”
Sonra da, Hz. Halid’in cevap vermesine firsat vermeden Müslümanlara dönerek, “Hâlid’i kumandan seçmek hususunda görüs ve söz birligi ediyor musunuz?”2 diye seslendi.
Gözlerini bu kahraman Sahabînin üzerinden ayirmayan mücahidler, hep bir agizdan, “Evet” dediler. Bunun üzerine de Hz. Hâlid, Hz. Resûlullahin sancagini eline alip büyük bir hürmetle öptü ve atina atlayarak, yüzünü düsmana dogru çevirdi. Artik Islâm ordusunun kumandani Hz. Hâlid’di.
Bütün bunlar olup biterken, Peygamber Efendimiz, harbe istirak etmeyen Ashabiyla birlikte Medine’de bulunuyordu. Medine neresi, Mü’te neresi? Aradaki mesafe bin kilometreden fazla. Ama bu uzun mesafe, hakikatbin göze sahip Resûl-i Kibriyâ için kisaldi ve âdeta harp, gözlerinin önünde cereyan ediyormuscasina çarpismanin safahatini Ashabina teessür içinde teker teker anlatti:
“Zeyd bin Hârise sancagi eline aldi ve sehid oldu. Onun için Allah’tan af dileyiniz!
“Sonra sancagi Câfer aldi. O da sehid oldu. Onun için de Allah’tan af dileyiniz.
“Sonra sancagi Abdullah bin Ravâha aldi. O da sehid oldu. Bu kardesiniz için de Allah’tan af dileyiniz.”1
Sonra da mübârek gözyaslari arasinda sözlerine söyle devam etti:
“Abdullah bir Ravâha’dan sonra, sancagi Allah’in kiliçlarindan bir kiliç aldi. Iste simdi tandir tutustu, harp kizisti. Allah’im! Sen ona yardim et!”2
Bu durum Cenâb-i Hakkin müsaadesiyle mucize olarak gaybten bir haber veristi. Gaybin tek bilicisi Yüce Allah, hikmeti gerektirdiginde sevgili kuluna da bazi seyleri bildirir, gösterir ve aradaki uzun mesafeleri kaldiriverir.