iBRAHiMiN (a.s) KUSLARI
Ama kalbim tamamen mutmain olsun demisti. Görmek istemisti ibrahim (as). Ölüye nasil hayat verdigini bana göster demisti. Rabbi de, Yoksa, inancin yok mu? demisti. inaniyordu elbet! Görürcesine inaniyordu ama bir de görmek vardi. Öyleyse; demisti Allah, dört kus al ve onlari kendine alistir sonra onlari her tepeye ayri ayri sal sonra da çagir uçarak sana gelecekler.
Her baharin esiginde ibrahim'in (as) aradigi itminani buluyor insan. Dagilmis bahçelerden, unutulmus tohum mezarlarindan, çiçeklerin soldugu zamanlardan, yapraklarin savruldugu uzaklardan, rüzgârlarin dokundugu issizliklardan kuslar dönüyor simdi. Çürümüslüklerden, terkedilmisliklerden, yitirilmisliklerden, dagilmisliklardan çiçek çiçek kuslar dönüyor gözlerimize.
Baglarin bozuldugu zamanlarda, güzün dagilmisti kuslarimiz. Yaz bahar tanik oldugumuz hayat, yanimiza yöremize alistirdigimiz renkler ve ahenkler nasil da dagilmisti sonbaharda. Ve ardindan kis.. Dallar yetim kalmis, tohumlar unutulup gitmis, yapraklar isiga yabancilasmis, günes dünyadan uzaklasmisti. ibrahim (as) kuslarini tepelere ayri ayri salmis gibi..
Baharda hayata sebep olarak görünen her sey sonuçlariyla birlikte dagilivermisti. Agaca hayat verdigi sanilan su köklerden çekilmis, meyveyi olgunlastirdigi sanilan dallar da kurumus, çiçegin tutundugu budaklar da körelmisti. Günes, yapraklari diri tutan isigini çekmis, üstelik sanki küsüsmüsler gibi, günisigi daha yumusak geldigi halde, baharda yeserttigi yapraklari kurutmaya baslamisti. Baharda çiçek tozlarini birbirleriyle bulusturan rüzgâr bu defa tam bir kuru yapraklari koparip bosluga savuragelmisti.
Güz, tipki o günün, yani Hasir Günü'nün tarifi gibidir. Kimsenin kimseye fayda vermedigi gün. Babanin evlada elinin uzanmadigi, evladin babaya sözünü isittiremedigi, gözlerin bile birbirleriyle bulusamadigi, tenlerin biribirine uzak kaldigi gün. Dagilmisligin, çözülmüslügün, uzakligin mutlak tarifidir bu. Bütün yakinliklarin bitisi nasil tarif edilebilir? Herkesin dipsiz bir tekillige inmesi, kendisiyle basbasa kaldigi derin bir kuyuya itilmesi... Mekanca yanyana olabilirsiniz ama temasça sonsuz mesafeler var aranizda, mutlak uzakliklarin labirentinde yapayalnizsiniz.
iste baharin öncesi böyledir. Topragin agaca, agacin dala, dalin yapraga, rüzgârin çiçege, kökün gövdeye, isigin suya, suyun havaya menfaatinin olmadigi zamanlardir güz ve kis.. Simdi önümüzde toparlanan hayat, sonsuz sayida tepelerden çagrilan çiçekler, hiç bilmedigimiz uzaklardan kosup gelen rüzgâr kipirtilari, ibrahim'in (as) görmek istedigi ve görmemizi istedigi hayat verme misalleridir.
Esya zamanin akisiyla sürekli degisiyor, dönüsüyor, sekilden sekle giriyor, bozuluyor, yapiliyor. Her daim kendimize alistirdigimiz, avucumuzda evcillestirdigimiz kuslari saliyor, zamanin tepelerine saliyor gibiyiz. Sonra yeni biçimler giymek üzere yeniden çagiriyoruz kuslari, kosup gelmelerini bekliyoruz avuçlarimiza.
Aksam olunca günesi saliyoruz karanliga.. Sabaha yeniden çagiriyoruz penceremize.. Dönmesini bekliyoruz günesin saliverdigimiz tepelerden. Her an bir önceki anin tanidiklarini adI bilinmez tepelere, gözle görülmez kuytulara terkediyoruz. Bir sonraki anda yeniden toparlaniyor esya, yeniden bedenimizi yanimizda buluyoruz. ibrahim (as) gibi kuslarimizi saliyoruz, sonra da geri çagiriyoruz. Gün geliyor bedenimizi birakiyoruz topraga, karanlik kuyulara cesetler saliyoruz. Yeniden çagrilmayi umarak, yeniden toparlanmayi bekleyerek.
Kalbimiz mutmain mi olmak istiyor? Görmek mi istiyoruz kuslarin dönüsünü? Sonsuz dagilmisliklarin, nihayetsiz uzakliklarin, derin ayriliklarin ortasinda bir dagilip bir toplanan hayatimizin ebediyen bize dönmesi konusunda emin olmak mi istiyoruz? Sebep ve sonuç arasindaki uçurumlardan gidip gelen varligimizi uzak tepelerden geri mi çagirmak istiyoruz? Aslinda uzaklik olan gerçekligimizi sürekli yakinliga dönmesi müjdesini almak mi istiyoruz?
iste ibrahim'in (as) kuslari geri dönüyor saliverildigi tepelerden. Bahar geliyor. Çiçekler taç yapraklarini toparliyor sonsuz mesafelerden. Ates, toprak, su ve hava.. dört unsur. Ayri tepelere saliverilmis kuslar gibi kanatlanip geri dönüyorlar. Avucumuzda her bir çiçek bir ibrahim (as) itminani. Gözümüzde her bir yaprak bir ibrahim (as) sinavi.. Kalbimizde her bir meyve bir ibrahim (as) sevdasi..
ibrahim'in (as) kuslari dönüyor...