4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Muhyiddin-i Arabi Hz. Öğütler-1

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.840, Level: 59
    Points: 7.840, Level: 59
    Level completed: 45%,
    Points required for next Level: 110
    Level completed: 45%, Points required for next Level: 110
    Overall activity: 2,5%
    Overall activity: 2,5%
    Achievements
    serdengeçti - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    89
    Points
    7.840
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Muhyiddin-i Arabi Hz. Öğütler-1

    Bütün Müslümanlara, dinlerinde devamlı birlik ve bir gibi olmalarını, hiç bîr suretle Dinde ayrılık yapmamalarını vasiyet ederiM...
    Allah'ın yardımı birliktedir. Müslümanlar ayrılığa düşmezlerse onları kimse mağlup edemez...
    Dinin hükümlerini nefsinde iîılâs ile tatuik edeni kimse aldatamaz. Cin ve Şeytan o insana galebe edemez.
    Allah, Esnıâ-i hüsııâsıyla bilinir. Cenabı Hak'kın asarından. Kudret ve azametini düşün, Zât ve mahiyetini düşünme...
    Esmâ-i hüsnânın çokluğu bir merkezde düşünülürse Tevlıid olur. Tevhid kuvvettir.
    Daima Allah'tan başkasını unut... Zâkir olursun. Böyle olan kimse her yerde zâkir'dir. Kala ve lisaniyle Allah'ın zikrine devam edenlerin kalbine Allah Zâti Ahadiyetine karşı iştiyak nuru ilka eder. Gözü açılana ilâya gelir...
    Haya makamında Fetih başlar. Fetih, kalb gözünün Tevfık-ı Rabbani ile açılmasıdır. Bu göz açıldı mı Ahlâk, Fazilet, Doğruluk o kimse için asla değişmeyen, değiştirilemeyen bir haslet olur, Onsuz yaşayamaz.

    * Bir yerde bir günah işlemiş isen oradan ayrılmadan birde iyilik, ibadet işle, bir elbise üzerinde iken işlemiş isen O elbiseyi çıkarmadan evvel bir de ibadet yap..
    Vücudundan ayrılan sakal, bıyık, saç, tırnak, kir gibi şeylerde, senden ayrılırken tahir bulun. Ve Allah'ı zikret. Çünkü onlara sahibini nasıl terkettfn diye sorarlar...
    'Tırnak ve saçta sinir vardır. Fakat keserken duymaz.
    Vücutta bâzı kısımların Ruhla alâkası vardır. Duyarlar.
    Bâzı kısımtar da cesede, cana aiddir, duygu yoktur'
    Hiç olmazsa Allah'tan mağfiret İste... Allah'tan af ve mağfiret istemem bir duadır. Dua da İbadetdir unutma...
    Abdestsiz kat'iyyen tırnak, saç, sakal kesme. Abdest almadan yıkanma... Cünub iken su içme, yemek yeme, hatta kelâm etme, konuşma...
    Niçinİni sorma. Bana yanaşamazsın. Vasiyetimi tut. Sonun hayırlı olur.
    Geçmiş günahlarından birini hatırlayınca hemen tevbe, istiğfar et. Ve Allah'ı zikret. Çünkü Resulü Ekrem (Her işlediğin suçun pe-şinden bir de iyilik yap ki onu mahvetsin, zira Hasenat Seyyiati yok eder) buyurmuşlardır.

    * Nerede öleceğini, ne vakit ruhunu vereceğini bilemezsin... Onun için Rabbine her hâlinde hüsnü zan et. Sui zan etme.Tâ ki Rab-bine hüsnü zan ile kavuşasın...
    Hadis-i Kudsi'de buyurur: Ben kulumun zannı üzereyim. Bana karşı hayır zan'da bulunsun. Bu haber bir vakit ile takyîd buy-rulmamıştır. Hatta zanmm ilim derecesine çıkar...
    De ki Rabbim affeder, mağfiret eder. Günahlarımdan beni temizler.
    Günahkârlara rahmetinden ümidinizi kesmeyin; çünkü Rab-biniz bütün günahları yargılar. Bu âyet'tir.
    Bir kavli şerifte hiç bir günaiıtahdid edilmeden mağfiret beyan buyrulmuş, bir de cenıian ile te'kid edilmiştir.
    Allah'ın Rahmeti gazabına galiptir. Günahkârlara da kulum diye şeref bahşetmesi ne büyük lütf-u İlâhidir. (Kul) kelimesi Hak namına kelâm eden, konuşan demektir.
    Allah'ımıza hudutsuz şükürler olsun...

    * Gizli, aşikâr, tenhada, kalabalıkta Allah'ın zikrine devam et. Allah, siz beni anın ben de sizi anayım der.
    Allah'ı çok zikreden erkeklerle, Allah'ı çok zikreden kadınlara pek büyük mükâfatlar hazırlanmıştır, buyrulur.
    Zikir, dil ile.olduğu gibi kalb ile de olur. Hatta bütün azalarla olur. Zikir, zikrettiği Zâtten başkasını tamamen unutmaktadır.
    Daha doğrusu zikir, Maliki eeseden ve ruhan talep etmektir.
    Zikir çok büyük bîr ihsandır mü'minlere...
    'VE LE ZlKRULLAHÜ EKBER'
    Allah daima kendi Zat-ı Ecel-li Âlâlarını teşbih ve zikreder.
    En büyük zikir Allah'ın zikridir. Buradaki âyette en büyük zikir Hak İle zikre iştiraktir. Sana senden yakın olanla...
    Gafil olma... Gafillerin sözüne bakma... Onlar bana yetişemezler...
    Zikir:
    l- Kalben
    2- Suren
    3- Fiilen.
    l- Kalben, esmayı sükûn ve huzur içinde dil ile zikirle elde
    edilir.
    2- Sırren, Esmada erimektir...
    3- Fiilen, ki en kıymetli zikirdir. Bu zikir Allah'ın emirlerinde gizlidir. Resulün sünnetlerinde yaptığı hareketlerde görünür... Zekât, sadaka el Rezzak esmasını Hilen zikirdir. Merhamet ve şefkat; El Rahim, El Rahman esmalarının fiili
    zikridir.
    Muzur diye telâkki ettiğimiz hayvanlara bile şefkat ve merhamet şâmildir.
    Resulü Ekrem fiili zikrin tam kendisi idi. Ahlâkı ve bütün sün-
    netleriyle...
    Bu zikre giren büyük bir tahdidat altındadır. Resul'e abdestli bulunmak, yerde yatmak, Teheccüd namazı kılmak, misvak kullanmak farzdı. Fiili zikir olmasa diğerleri bir şey
    ifade etmez.
    Namaz da bir zikirdir. Miraca gitmektir, ibadet bundan dolayı farzdır. 'Farz' demek mecburi demek değildir. Hak'ka yanaşmak için muhakkak şarttır. Hak'ka yanaşmanın edebidir, usulüdür bunsuz olmaz
    demektir.

    * işlenilen günahın günah olduğuna inanmak ve onun bir kabahat olduğunu bilmek tâattir. Daha günahı işlerken içine ibâdet karışıyor demektir. Bu ibâdetin karışması affa sebebtir. Bir de o günaha istiğfar ve tevbe edilirse, tâat tarafı kuvvetleniyor günaha galebe ediyor. Günahı günah bilmek ve işlerken günah olduğuna inanmak işlemenin sonunda nedamete (için yanmasına) sebep olur. işte bu haller günahları yıkayan en İyi hallerdir.
    Allah'ın affı ve Rahmeti çok vâsidir. Allah'a doğru bir kanş gidene Allah'ın rahmeti bir arşın gelir. Bir arşın gidene bir kulaç gelir. Yürüyerek gidene koşarak gelir mealinde Hadis-i Kııdsi vardır.
    Allah'tan bize gelen feyizler, Ahkâm-ı llâhiye'ye imân ile mütenasiptir, imânın ne kadar kuvvetlenirse feyz o kadar fazlalaşır...

    * Daima hayra ve hayırlı işlere niyetli ol. O hayn işlemeğe muvaffak olamazsan dahî mükâfatını görürsün.

    Yine hatama gelen bütün serleri de terk etmeğe azimli ol.
    Yine hatırına gelen fenalıkları da terk etmeğe azmet.
    Kader galebe eder de o şerri işlersen zararım görmezsin. Hatıra gelen serleri terk etmeğe azimli olan, her fena hatıradan dolayı sevap kazanır...
    Sevap: Allah'ın ve Peygamberin yapılmasını istediği ve yapıl-mamasından hoşnut oldukları şeylere denir.
    Bir Hadis-i Kudsî'de: Kulum bir sevap, bir iyilik işlemeyi düşünürse, hemen bir sevap yazarım. Eğer onu işlerse enaz on misli sevap yazarım. Bir fenalık düşünürse, onu işlemezse affederim, işlerse bir misli günah yazarını. Buyruhır.
    Günahlarda adalet var. Sevaplarda fazlalık var. iyi iş, güzel âmel yapanlara daha güzel bir de ziyadesi var.
    'Burada Allah.yazarım diyor' Hakkın kudretiyle yazıldığı için 'yazarını' buyuruyor tahdid etmiyor.

    ''Umuttan çok kuşku vardır yüreğimde, hoşgörüden çok öfke vardır nedensiz düşmanlık gütmesem de olur olmaz şeye sevgi beslemem ben. Haktan yanayımdır ve de hakikatten. Bu yüzden sevginin hak edenin hakkı olduğuna inanırım. Hak etmeyene sunulmayacak kadar değerlidir sevgi."

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.840, Level: 59
    Points: 7.840, Level: 59
    Level completed: 45%,
    Points required for next Level: 110
    Level completed: 45%, Points required for next Level: 110
    Overall activity: 2,5%
    Overall activity: 2,5%
    Achievements
    serdengeçti - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    89
    Points
    7.840
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Muhyiddin-i Arabi Hz. Öğütler

    İslâm kelimesi (LA İLAHE İLLALLAH) dır, ona devanı et.
    Bu, zikirlerin efdâlidir.
    Hadis-i şerifte Ben ve benden evvel geçen bütün Peygamberlerin söylediği en efdâl zikir {LA İ L Â H E l L L A L L A H) dır buyrulmuştur.
    Bİr Hadis-i Kudsi'de: Benden gayri yedi gökler ve onlarda bulunanlar ve yine benden gayri yedi kat yerler ve içinde bulunanlar terazinin bir gözünde olsa, (LA İ L A H E İLLALLAH) da diğer kefesinde olsa, Kelime-i islâm ağır gelir...
    Sözün inceliğini düşün. Düşün de ona göre devam et... Bu zikrin feyzini ancak buna devam eden ve bunu kalbe muhkem yerleştiren anlar... Bu kelimede hem nefihenı de ispat vardır. (LA İLA - H E) İle aynını nefi ederken (I L L A L L A H) ile de varlığını ispat ediyor.
    Sen de ilmen değil hükmen aynını nefi eder Hak'kın varlığını hem ilmen hem de hükmen ısbat, edersen, Tevhid'in zevkine erersin...
    (LA İLAHE İLLALLAH) lâfzı mübarekinin nefi ve ısbat İle birlikte bulunması ve böyle olmasında büyük bir hikmet ve büyük bir sırrın Hak tarafından ilânı vardır. Ona da devam et ve ehlini bulursan ondan tâlim eyle...


    * Sakın (LA l L Â H E I L L A L L A H) m ehline düşman olma, onun Allah dostları ile dostluğu vardır.
    Kelimei tevhidin ehli olanların bilfarz yer dolusu günahları olsa yalnız şirk bulunmasa, Allah onları kadar mağfiretle karşılar. Allah'a düşman olan müşriktir. Ondan uzaklaşmalı...
    Bilmeyerek veya te'vile müsait ağzından bozuk şeyler çıkmış ise, bununla Allah'ın kullarına düşman olunmaz...
    Allah'a düşman olduğu belli olmayan kimselere düşmanlık etme...
    Allah'a düşman müşriktir dedik Fiilini söylemeyen de âsi, günahkâr (mü'min) veya daha akıbeti belli olmayandır.
    Allah, kendi dostuna düşmanlık edene ilânı harbeder.
    Allah'ın kullarına daima şefkat ve merhametle muamele et.
    Allah, gâvuruna da dinsizine de rızık veriyor. Hattâ şefkat ve merhametini bütün hayvanat ve mahlukata teşmil et.
    Onları yaradanın hatırı büyüktür de.

    * Allah'ın, üzerine farz kıldığı ibadetlere devam et. Farzlar arasındaki nafileleri de kıl, işle. Amelinden hiç bir şeyi küçük görme. Allah o ameli yaratırken hakir görmedi. Allah, her emrini itinâ ve inayetle vermiştir.
    Farzların edasına itinâ eden, Allah'a en sevgili ibadetlerle kulluk etmiş ve yaklaşmıştır.
    Farzları kendisine vazifei asliye kabul eden ve nefsinde tatbik eden Hak'kın gözü ve kulağı olur. Seni:,ıle işitir, seninle görür, Hak'kın eli senin elindir. Sana hakkıyle biâd edenler ancak Allah'a biâd etmiş olurlar. Allah'ın eli onların elleri üzerindedir. Onların elleri Allah'ın eli olduğu surette onların ellerj üstündedir. Mubayaa ismi faildir. Fail Allah'tır. Onların elleri Allah'ın elidir. Onların elleriyle Ailah-ü Tealâ mubayaa etmiştir. Halbuki nıubavaa edenler de onlardır. Nafilelere devam eden Allah'ın sevgisine nail olur.
    O kadar ki. Hak onun işitir kulağı, görür gözü olur. Farzları eda eden de bunun aksi olduğu gibi farzlarda mecburi kulluk vardır. O asıldır. Nafilelerde kulluk ihtiyaridir. Nafileye nafile denmesi zait olduğu içindir.

    Sen de vücudda zaidsin. Çünkü Allah vardı sen yoktun. Sonra sen oldun. Vücud hades zaid oldu demek, sen vücud hakkında nafilesin binaenaleyh senin için nafile denilen ameli yapmak lâzımdır. Zira o, senin aslındır. Farz olan amelleri de yapmak lâzımdır. Çünkü onlar da vücudun aslıdır ki Hakkın vücududur. Farzların edası ile sen onun için oldun. Nafileyi eda ile de sen, senin için oldun. Sen onun için olmak-lığın bakımından Onun sana muhabbeti, sen, senin için olduğun cihetteki muhabbetinden çok üstündür.
    Kudsi Hadis: Kulum, farz kıldığını ibadetlerle bana yaklaştığı gibi hiç bîr şeyle yaklaşamadı. Kulum, nafilelerle de bana yaklaşır. O kadar kî, onu severim. Sevince de işitir kulağı, görür gözü, tutar eli, yürür ayağı olurum. Benden isteyince mutlaka veririm. Bana sığınınca mutlaka onu korurum, işlediğim işler içinde,Mümin kulumun ruhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar, lıiç bir şeyde tereddüt etmedim. O, ölümden hoşlanmaz. Bçn de onu müteessir etmek istemem.
    Allah muhabbetinin verdiği neticeye bak; kulun nafilesi de ancak, farzları ikmal ettikten sonra sahih olur.
    Nafilelerin içinde de bir çok farzlar ve nafileler vardır. Kı-raet, Rüku, Sücud ve benzerleri farzlar gibi. Nafilelerde farzlann bulunması, farzları ikmâl ediyor.
    Bir Hadis-î sahihde: Cenabı Hak, kulumun namazına bakın. Taınam'ını, noksanını? Tam İse, tam yazılır, eğer bir şey noksan ise, bakın kulumun nafilesi varmı? Eğer nafilesi varsa, farzını onlardan ikmâl ediniz. Buyurur, işte, ameller böylece zabta geçer.
    Nafilenin mutlaka farzlardan aslı bulunmalı. Farzlarda ash bulunmayan, yeni uydurulmuş bir ibadet demektir. Zahir buna bid'at der. Ruhbaniyyet icad ettiler buyurur Resul-ü Ekrem. Bunlardan bir kısmına, güzel adetlerdir der. Ve bunları icad edenler, kıyamete kadar sevap kazanırlar. Bunlar, Şeriatın aslına, ruhuna uygun olan bid'atler ki, bid'ati hasene tâbir edilmiştir.
    Şeriate uymayan ve şer olanlar, bid'ati seyyie'dir. Kötü âdetlerdir, iyi âdetlere uyup, amel etmekte sevap vardır lâkin, o iyi olan bir şeyi, Resulullah'dan sadır olmamıştır diye terk etmekde daha ziyade ecir vardır.
    Resulüllah'a sünnetlerde tabi olmaktan, sünnet olmayan şeylerde. Resulullah terk ettiği içüı terkine uymak, şeriatin ruhuna daha uygundur. Çünkü Resulu'lan,.ümmetine bir çok şeylerin teklifinden hoşlanmaz. Bu da güzeldir diye bir çok ibadetten ibda doğru değildir.

    Kolaylaştırın güçleştirmeyi) ! , müjdeleyin nefret ettirmeyin 'Hadis'
    Allah size kolaylık murad eder, güçlük murat; etmez. 'Ayet'
    Ahmet ibni Hanbel, kavun yemedi. Niçin dediler. Resulallah nasıl yedi bilemiyorum da ondan dedi. Radiyallalı-ü anlı.
    [Muhiddin-i Arabî hazretleri, bu dokuzuncu vasiyetinde çok büyük bir bahse temas etmiştir. Hülâsa bid'atlerin iyi olmadığı neticesine varıyor.
    O halde, Resulüllah'ın yapmadığı şeylerden kat'i surette kaçmak... yaptığı şeyleri nasıl yaptığım bilmeden, yapmaktan uzak durmak en emin tarikdir].

    * işlerine riayet ettiğin gibi, sözlerine de riayet et. Sözlerinde amellerin cumlesindendir. Ağızdan çıkan her sözün, mutlaka yanında gözcüler vardır.
    Allah-ü Zül Celâl. Allah yolunda şehid olanlara ölü diyenleri yalancılıkla itham ediyor. Onlar, Ölü değil diridir buyuruyor.
    'Şehid' insanda Nur-u [M] di bulunduğundan Hak, Şelıid'e kıymet vermiştir...'
    Sözüne dikkat et. Allah, çirkin lâkırdıların aşikâre söylenmesini sevmez. Şeriat'ın ölçüsüyle korniş, aşuı siline... Meselâ Burç değişti, yıldız şöyle oldu da yağmur yağdı diyenler, Allah'a küfür, yıldıza imân ettiler.
    Hadîs-İ Şerifte: insanları yüzü koyun Cehennesn'e sürükleyen, dillerinin söylediği sözlerdir. Buyruldu... Yine Hadis-i Şerifte: Bir adam Allah'ın gazabını celbeden bir kelime söyler, ona da ehemmiyet vermez halbuıd o kelime onu Cehennemin yetmiş yıllık derinliklerine
    uçurur.
    Bir kimse de, Allah'ın razı olacağı bir kelime söyler de onun götüreceği yeri bilmez. HalbuKi o kelime, ona yükseklerin yükseğine çıkarır buyrulmuştur.

    *Sakın, elinle ruh sahibi bir mahlukun tasvirini yapma. Tasvir yapanlar kıyamette en şiddetli azaba giriftar olurlar. Tasvir yapanlara kıyamette denir ki,şu yarattığın şeyi dirilt veya ona bir ruh ver bakalım. Tabii veremez.
    Hadis-i Kudsi'de: Benîm gibi yaratmaya yeltenenlerden daha zalim kim olabilir. Onlar, bir karıncayı veya bir buğday tanesini veya bir arpa tanesini yaratsınlar imkânı mı var? .
    Burada fotoğraf akla gelir. Bunun hakkında meşhur Mısır Müftüsü Abduh'un bir fetvası vardır. 'El cevabı Safi fi ibahetil lifotoğ-rafi' risalesinde fotoğrafta üç buud olmadığından, bîr satıh üzerinde olması ve şahsın aynı olması bakımından taklid olmadığı ve fotoğrafta bir günah olmadığını ifade etmiştir.

    ''Umuttan çok kuşku vardır yüreğimde, hoşgörüden çok öfke vardır nedensiz düşmanlık gütmesem de olur olmaz şeye sevgi beslemem ben. Haktan yanayımdır ve de hakikatten. Bu yüzden sevginin hak edenin hakkı olduğuna inanırım. Hak etmeyene sunulmayacak kadar değerlidir sevgi."

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.840, Level: 59
    Points: 7.840, Level: 59
    Level completed: 45%,
    Points required for next Level: 110
    Level completed: 45%, Points required for next Level: 110
    Overall activity: 2,5%
    Overall activity: 2,5%
    Achievements
    serdengeçti - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    89
    Points
    7.840
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Muhyiddin-i Arabi Hz. Öğütler

    Kardeşini. Hastaları ziyaret et. Onlarda ne ibret alınacak şeyler var. Aczini, Allah'a karşı fakrini düşün. Allah'ın, lutfuyla sana bahşettiği sıhhatini ve o sıhhatle yapmış olduğun ibadetlerini, Allah'ın Ihsan'ı bil ve şükret. '
    Allah, hasta kulunun yanındadır. Hastaya dikkatle bak. O daima Allah'a sığınır. Doktor da baksa, ilâçta alsa, şifayı Allah'dan bekler. Onun dili daima Allah'ladır. Kalbiyle Allah'ına iltica eder. Allah'dan gaflet etmez. AÜalı onunladır.
    Allah-ü Zül Celâl, kıyamet gününde Ey Adem oğlu, ben hasta oldum da beni ziyarete gelmedin. Diyecek. Ya Rab, Sen Rabbülâlemin-sin nasıl seni ziyaret edebilirim deyince; bilmiyor musun falan kulum hasta idi onu ziyaret etmedin. Eğer ziyaret etse idfn, beni onun yanında bulurdun. Yâni, hastanın dili ve kalbi, Ya SAFI diye feryad ediyor.
    Ey Adem oğlu, senden yemek istedim de yedirmedin. Ya Rab. Sen Rabbülâlemin'sin ben sana nasıl yemek yedirebilirim. Bilmiyor musun falan kulum senden yiyecek istedi de yedirmedin. Eğer ona yedirse idia, onu benim yanımda bulurdun.
    Ey Adem.oğlu, senden su istedim. Beni sulamadın. Ya Rab, Sçn Rabbülâlemin'sin ben seni nasıl sularım. Bümezmism falan kulum senden su istedi de onu sulamadın. Eğer onu sulasa idin, Onu benim yanımda bulurdun.
    Resul-ü Ekrem buyurdular ki; Allah-ü Zül Celâl zatını kulu menziline koydu. Binaenaleyh Allah Ue huzur eden, her halinde Allah'ın) zikreden, her yiyecek ve içecek isteyeni Hak görür. Onun dileğini derhal yerine geör. Saüi me'yus etme. Hiç bir şey yoksa, tatü dille güler yüz göster.
    Senden yiyecek, içecek isteyen, seni Hak menziline çıkardı. Saİle dikkat et. isterken Allah adına ister onu, o halinde Öyle konuşturan Zatın hatırına hemen sen de, varsa istediğini ver,

    İmam-ı Hasan'la İmam-ı Hüseyin efendilerimizden, sail bir şey isterse, derhal vermek için güler yüzle karşılarlar ve meccanen alıirete muhtaç olduğumuz şeyleri götürmeğe gelen aziz kardeşim diye taltif
    ederlerdi.

    * Sakın Kimseye zulmetme,Zulüm, insanı kıyamette karanlıklar içinde bırakır.
    Zülüm, hak sahiplerine haklarını vermemektir. Sıkışmış birini görür de, onun sıkıntısını giderecek kudretde sende varsa, bil ki senin malında, onun hakkı vardır. Onun haline muttali oluşun, hakkını
    vermek içindir.
    Vermezsen mes'ulsün. Eğer mali kudretin yoksa, tatlı dil ile ona yardım vazifendir. Senin için, ona maddeten yardıma hiç imkân yoksa, o zaman ona dua edersin. Bunları ihmâl eder yapmazsan zalimsin.
    Saili kovma. Komşulara hediye vermek, açları doyurmak, susuzları kandırmak, çıplakları giydirmek, şaşırmışları yola koymak, suçlu ve kabahatlileri affetmek Din'dir. Dindarlıktır...
    Sen de Allah'ın fakirisin. Allah'ın, âlemlerde hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Bununla beraber duaları kabul eder. Muhtaç olanların ihtiyacını verir, zararlı şeyleri defeder, faydalı şeyleri ulaştırır.
    Sen de, Allah'ından dileklerini yüz aklığı ile isteyebilmek için
    elinden geleni yapmalısın.
    Kudsi Hadis meali: Ey kullarım, zulmü nefsime haram kıldım. Kendi aranızda da haram küdmı. Artık kimseye zulmetmeyin Kullarım, hepiniz şaşırmışdınız. Yalnız benim hidayet nasibettiğim kimseler müstesna. Benden hidayet isteyin, sizi hidayete ulaştırayım.
    Kullarım, hepiniz açsınız. Yalnız benim doyurduklarını müstesna. Yiyeceklerinizi benden isteyin sizi doyurayım. Kullarım, hepiniz çıplaksınız yalnız benim giydirdiklerim müstesna. Benden giyinmeyi isteyin. Ben sizi giydireyim.
    Kullarım, sîz gece gündüz hatalar, suçlar işliyorsunuz. Ben günahlarınıza mağfiret ediyorum. Benden mağfiret İsteyin sizî affedeyim, mağfiret edeyim.
    Bak, dikkat et. Hak Tealâ, bunların hepsini sen istemeden veriyor, bununla beraber, istemeni emrediyor ki, isteğine icabet edip tekrar vermek için...

    istemeden verdiğini, RAHMAN İsmi şerifinin tecelliyatı bil. istedikten sonra vereceğini beyan buyurması da, ihtiyaçlarını daima Rabbinden istemeyi sana talim içindir. Bunlar ayrı ayrı makamlardır.
    Kulların yaradüışındaki hikmet, Allah'a ibâdet yâni, Allah'a tezellül ve ihtiyaçlarını açıklamaktır, ibadetlerin, Allah'a kulluk borcu olduğunu unutma. Allah'ı bilmek için yol, kulluk yoludur.
    Sana vasiyetim: Hakkın emirleri ve nehiyleri karşısında teslimiyetle boyun eğ ve dersini al. Tâ ki, bu emirler ve nehiylerinde senden istenilen nedir, bunu bilesin. Sakın istemeyenlerden olma. Birisinden istemeyen, umum hakkında da cimrilik etmiş olur.
    Eğer, sözü uzattım, çok söylediysem, kendini levmet. Cahil İsen, öğrettim. Unutmuş isen, hatırlattım. Mü'min isen, Mü'minlere vâzu menfaat verir. Burada sen, ben yok. Hepimize vâzu menfaat verir.
    Yukarıdaki Hadis'i Kudsi'nin tamamı, kullarım siz bana zarar yapamazsınız. Menfaat de yapamazsınız. Bunlara gücünüz yetmez. Kullarım, evveliniz, ahiriniz, insanlarınız, cinleriniz, en Muttaki adamın kalbi gibi kalbe salıib olsanız bu haliniz, mülkümden bir şey artırmaz.
    Kullarım, evveliniz, insanlarınız, cinlerinizin en fâcir adamın kalbi gibi olsa, bu haliniz, mülkümden bir şey eksiltmez. Kullarım, evveliniz, ahiriniz, insanlarınız, cinleriniz hep, düz bir yerde toplansa, benden isteseler, ben de herkese istediğini versem,bu verişimden hazinemden hiç bir şey eksilmez. İğnenin denize dalıp çıkması kadardır, tğne denizden hiç bir şey eksiltmez. Çünkİ mücellâ olduğundan su almaz.
    Hele ş-u beyana bak. Zat-ı İlâhisini kulu menzilesine koyunca, Allah'ı bilmeyen zayıf ruhlu insanlara, ne müthiş Saltanatını bildiriyor.
    Dostum: Hadİs-i şerifteki işaretlere dikkat et. Hadisin sonu da şöyle: Bunlar hep, sizin amellerinizdir. Sîzin için onları depo ettim. Yine size iade edeceğim. Hayır gören, Allah'a Hamd etsin. Hayırdan başka bir şey ile karşılaşan, kendini levm etsin.
    Hacet İstemek zillettir. Allah'tan başkasına, zillet izhar etmek şaşkınlıktır. Nefsine zulümdür vesselam,..

    *ilmiyle amel etmeyen bir âlimi görürsen, İlmine hürmeten
    yine ona karşı edebli davran. Çünkü ilim, Allah'ın san'atıdır. Kötü huy
    larından dolayı ondan, tamamen ayrılma, Allah'ın sevdiği şeylerin sende
    bulunmasına çalış. Böyle yaparsan. Allah'ın sevgisine kavuşursun, saa
    dete erersin. Kerametler diyan olan Cennet'te, ilâhî tecelliye mazhar
    olursun.
    İnsan, sevdiği ile beraberdir. Allah'ın sevdiği şeyler çoktur. Vasiyet ve nasihat kasdıyle bâzılarını sana söyliyeyim:
    Allah için süslenmek, bu, müstakil bir ibadettir. Heie namaz için mutlaka lâzımdır. Ey Adem oğulları, her namazda ziynetlerinizi alın emrine bak.
    Birisi, Ya Resulullah ayakkabılarımın ve elbisemin güzel olması hoşuma gider dedi de Peygamberimiz, Allah Cemil'dir. Güzelleri sever buyurdu.
    Allah'ın süs olarak, kullan için yarattığı şeyleri kim haram eder. Kimsenin haddi değildir. Bunlar, niyete tabi, niyeti güzelse, kimsenin bir şey demeğe hakkı yoktur. Allah'a karşı süslü bulunmak, en güzel bir haslettir.
    Cebrail, çok vakit en güzel insan hazreti DİHYE suretine temessül ederde, Resulullah'a öyle gelirdi. Bu tecmili bilmeyen ve nefsinde tatbik etmeyen, bir çok faziletlerden mahrum kalır. Allah'ın hususi muhabbetine eremez. El verirki süslenende kibir, aceb, şımarıklık olmasın.
    Allah'ın sevdiği şeylerden biri de, fitneye tutulunca, Allah'a dönmektir. Allah, fitneye uğrayıpta tövbekar olanları sever. Fitne ve musibetler, Allah imtihanıdır, insanlar, kendilerinin ne mal olduklarını, böyle imtihanlarla anlarlar. Lâf ile dâvalar sabit olmaz.
    Fitnelerin en büyüğü, kadın, mal, evlâd ve mevki fitneleridir. Bunlarla imtihana çekilen.kimseye yaraşan, bunların aynına takılıp kalmamalı. Bunları ihsan eden Allah'a rücu edip; Ya Rab, bu nimetleri sen verdin deyip şükretmeli.
    Hadis'i şerifte şöyle varid oldu: Cenabı Hak, Hazreti Musa'ya, bana hakkıyle şükret diye variyetti. Musa o -rdu; Ya Rab, hakkıyle şükür nasıl olur. Ya Musa, Nimeti bentten görürsen hakkıyle şükretmiş olursun. Buyurdu.
    Bir insan, nimeti verene şükretmezse, Allah'ın hususi muhabbetini fevt etmiş olur. Netice, bir çok nimetlerden de mahrum kalır. Kadın fitnesinden Allah'a rücu şekli: Kadına muhabbet, onda hakkı görmeye vesile olmalı. Bunun iki yolu vardır Birinci: Erkeğin kadına muhabbeti, küllün cüz'e muhabbeti kabüindendir: Belki kadına muhabbet, bir şeyin kendi nefsine muhabbeti kabilindendir.

    Zira, kadın yaratılışında kendi şeklini gösterir. Nasıl ki, insanı kâmil Hakkın Esma ve sıfatlarım göstermekle suret'i Hak ise, kadın da suret bakımından erkeğin ayinesidir. Bir şey, bakanın karşısında mücel-lâ ayna gibi parlak olursa, bakan onu değil kendini görür. İşte, kadına olan muhabbetin şiddeti ona, kendini gösteriyor. Kendi de. Esma ve sıfat'ı Üâhiyenin tecelh'gâhı olduğundan Hakkın suretidir. Kadın ayinesinden, suret'i Hakkı görmekle Hakta fani oluyor. Muhabbet'i haköca, Hak'da karar kılıyor.
    ikinci yol: Kadınlarda teessür kabiliyeti vardır. Ona infisâl denir. Onlardan insan doğması yâni, iyân'ı emsâl'in zuhuru, tekvin sıfatına mahal olduklanndandır.
    Görülenleri hep açığa çıkaran kadındır. Alemde görülen şeylerde hep, Esmâ'i Hakkın tecellisini izhar ettiğinden, Hakdan hakkını alan her Esma, kadın kapısından zuhura gelmiştir. Binaenaleyh bu bakımdan kadına muhabbet, Allah'a muhabbettir.
    Muayyen bir kadına bağlılık, iki şahıs arasındaki ruhani münasebettendir. Bu da, ikinci bir münasebettir. Mal fitnesinden Allah'a rücuun sureti:
    Mal ve servet sahiplerine bütün kalblerde meyi ve tazim vardır. İsterse balıiyl olsun. Bâzı İşler, mal Üe kolaylaşır. Arifler, malda da veçhi ilâhiyi aradılar. Malı olan karz'ı hasen (güzel Ödünç vermeğe denir) verir. Allah'ın karz'ı hasen verin emrine muhatab olur. Sadaka verildi mi yed'i llâhi'ye düşer, vuslata sebeb olur.
    Kulum, senden yiyecek istedim vermedin derken Allah, kendini sail menziline tenzil ediyor. Ehli servet, verici mevkiinde bulunuyor
    Mal muhabbeti fitnedir amma; insanı Allah'ın rızasına da götürür.
    Evlâd fitnesinden Allah'a rücu:
    Evlâd, babanın sim, ciğer paresi, ona muhabbet nefse muhabbettir. Allah, kulunu kendinden çıkan şeyle imtihan ediyor. Evlâdına muhabbeti, mükellef bulunduğu hukuku yerine getirmeğe, perde olacak mı olmayacak mı. Nebi Aleyhisselâm Muhammed'İn kızı Fatınıa, sirkat etse idi onun da elini keserdim demekle, hakkı ikameyi tercih ediyor Ömer, oğluna haddi icra ediyor. Allah'ın hükmünü ifade, nefsine hiç sıkıntı gelmiyor.
    Nefsinde Hakkı ikame ettiğinden dolayı, inşirah duyması evlât fitnesinden Allah'a nicuunu ısbat ediyor.

    Çocuğu ölüp de sabreden babaya, Cennet'ten başkası verilmez buyrulması, fitneden Allah'a rücuun mükâfatını gösteriyor.
    Riyaset denilen Cah fitnesinden Allah'a rücuun sureti:
    insanın içinde Öyle gizli şeyler varki, insan kendini bilmez. Allah-y Zül Celâl, zaman zaman onları meydana çıkarır, insan kendini bilmez. Doktora muayene olan insan, kendini, bende ne var diye doktora sorar. Nefsini bilen, Rabbini bilir derler. Herkes nefsini bilmez. Halbuki nefs, kendinin aynıdır.
    Allah, o gizli hallerini çıkardıkça kendini bilmeğe başlar. Sıddıklerin kalbinden en son. Riyaset muhabbeti çıkar. Söz ve riyaseti görünce adalet ve Allah'ın kullarına hizmet, Dini ihya, Mü'minleri muhafaza etmeyi nefsinde görür ve riyaset ister amma, nefsi için değil Allah için istediğinden. Riyaset yoluyla Allah'a gider.

    * Yatağa yatmadan evvel Vitir namazını kıl. Çünkü, uyuyan kimsenin ruhu kabzolunmuştur. Gelip gelmeyeceği de belli değildir. Vitri kılarda yatarsan, Allah'ın sevdiği halde yattın. Zira, Allah Vitir', dir, Tek'dîr. Vitr'i sever yâni, Allah kendini sever. Seni kendi menziline tenzil ile, inayetini ve muhabbetini İzhar etti. Her aded'li şeylerde
    Vitr'e riayet et.
    Ey Ehli Kar'an; Vitr'e riayet edin, emri vardır.
    Ehli Kur'an, Ehlullah'dır. Yemekte, içmekte hatta sürme çekmekte Vitr'i gözet. Hıçkırık tutarsa, yedi yudum su iç. Mücerreb'dir.
    Resul-ü Ekrem, daima Vitr'e riayet ederlerdi. Resulullajı, insanlara en güzel bir numunedir.

    ''Umuttan çok kuşku vardır yüreğimde, hoşgörüden çok öfke vardır nedensiz düşmanlık gütmesem de olur olmaz şeye sevgi beslemem ben. Haktan yanayımdır ve de hakikatten. Bu yüzden sevginin hak edenin hakkı olduğuna inanırım. Hak etmeyene sunulmayacak kadar değerlidir sevgi."

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.840, Level: 59
    Points: 7.840, Level: 59
    Level completed: 45%,
    Points required for next Level: 110
    Level completed: 45%, Points required for next Level: 110
    Overall activity: 2,5%
    Overall activity: 2,5%
    Achievements
    serdengeçti - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    89
    Points
    7.840
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Muhyiddin-i Arabi Hz. Öğütler-1

    Aldığı şeylerde ve verdiği şeylerde Allah'ını murakabe et. Mal, Evlâd, tyâl her ne ki alırsa, sabrını denemek içindir.
    Sabret. Allah, Sabredenleri sever. Elinden çıkan her şeyhi ivaz'ı vardır. (Ivaz-karşıhk) Allah korusun Rabbini bırakırsan işte, onun
    ivazı yoktur.
    Allah, verdiği şeylerde de şükrünü imtihan eder. Şükret. Allah,
    şükredenleri sever. Ve şükredenlere fazlasıyla verir.
    Hadis' i şerif meali: Aldığı, yerdiği şeyler hep, Allah'ındır. Her şeyhi muayyen bir eceli vardır. Eceli tamam olan gider, yerine başkası gelir.
    Buna böyle inan, Allah ile ol. Her halinde, aldığını ve verdiği ni görürsün. Her nefesin'de böyledir.
    Allah'ı zikrederek geçen nefeslerine şükret. Gafletle geçen_ lere de istiğfar et. istiğfar, Hakka dönmektir. Kul şanı'dır.
    Resulullah'ın sünnetine uymak, her çeşit amellerden daha gü-zeldir. Buna uyun ki Allah sizi seve 'insan, Resul-ü Ekremi kendine numune yapar ve işlerinde, sözlerinde, hallerinde Ona uymayı adet edinirse, o başka şeye muhtaç olmaz, onlar yeter, artar bile...

    * Allah'ın, kullarında en büyük hakkı, şirk etmemekte Şirk iki kısımdır. Birisi açık şirk, diğeri gizli şirk'tir.
    Her şeyi yaratan, alan, veren Allah'dır. Yalnız, dünyada bir taKim sebebler koymuş, Alemde cari hadiseleri o sebeblere bağlamış. Onların sebebler, kanunlar olduğunu unutup onlara -neyletmek ve iş-lerini onlara bağlayıp Allah'ı unutmak, gizli şirk'tir. Mü'mine en zarar-lı şey, esbaba bağlı olmaktır.
    Allah'ın varlığını, birliğini hemen hiç inkâr eden y oktur. Allah'ın llah'hğında (MSbud'luğunda) şirk, açık şirk'tir. Dünya ga-vurlarının ekserisi, Evleviyet'le şirk edenlerdir. Allah'ı fiillerinde Bir'içmeyenler, gizli şirk erbabıdırlar.
    Hadis'i şerif meali: Allah'ın, kullarında hakkı nedir bilirmisiniz? Allah'a ibadet etmek, hiç bir surette şirk etmemektir.
    [Nefyin siyakında vaki nekreler umum ifade eder.] Yani gizli ve açık şirk etmemektir. Sonra, Resulü ilah şöyle buyurdu:
    Şirk etmeyenlerin Allah'Ja hakkı nedir bitirmişiniz? Onlara azab etmemektir.
    Şirkin iki nev'inde de azab vardır. Mü'min bilmeli ki; Esbab Allah'ın kanunlan ve âdetleridir. Bîr şeyin meydana gelmesinde hakiki müessir değildirler. Allah, isterse esbabsız da yapardı diye inanmalı...
    İnsanların en zayıf yerleri Rızık'dır. Rızkını servetinden gücünden, kuvvetinden veya efendisinden bilip onlara bağlı bulunanlar-la, Rab'bim bana çalışmayı emretti. RızKimı verecek. Bunlar birer sebebtir. Bunlara sarılarak rızkımı aramak, benim vazifemdir. Bu âlem-de Allah'ın, âdeti ve kanunu böyledir, diyenler arasında fark vardır. Birisi. Mü'min ve mütevekkil'dir. Sebeblere bağlı olanlarda ise, gizli şirk vardır.

    Kendini yokla, eğer, tamamen sebeblere bağlı isen, şirk'ten daha kurtulmamışsın. Senin için azap vardır.
    Eğer, kalbin Allah'a bağlı, sebeblerin varlığı, yokluğu nazarında müsavi ise, Mü'minsin. Mütekki'sİn Allah'a şükret.

    * Aziz kardeşim. Büyüklennıe. Ve böyle bir sevdaya düşme. Parmakla gösterilmeğe heves etme. Seni kimse tanımazsa tanımasın. Allah'ın seni bilmesi kâfi.
    Eğer, halk içinde bir mevki sahibi olmuş isen, bu Allah'ın bir lütfudur. Sana yakışan tevazu'dur. Herkes gibi sen de topraktan yaratıldın. O toprak senin anan'dır. Anasına karşı kibirlenen âsi olur.
    Anaya, babaya isyan haram'dır. Allah seni yükselttikçe sen, küçül. Riyaset peşinde olma. Riyaset, kıyamette hüsran ve nedamettir. Riyasete ehl olan, riyaset peşinde dolaşmayandır. Mevki icabı eğer, çok hürmet görüyor ve çok hizmet ediyorlarsa, sen de Rabbine tevazu et. Ya Rab, bu hürmetler hep mevki ve rütbeyedir beni mağrur etme diye yalvar. Bil ki azlolunduğun gün, hiç birisi kalmaz.

    * Her Cuma, Cuma namazına gitmezden evvel yıkan. Bir vacibi eda ettiğine niyetlen. Haftada bir gün yıkanmak, her Müslüman'a haktır. Onu Cumaya tesadüf ettir. Hem, temizlik yapmış olursun, hem de Hakkın rızasına erersin.

    *Cidal'i bırak. Haklı, haksız cidal (kavga) Mü'mine yakışmaz Hadis'i şerif de; Haklı da olsa, cidali terk eden kimseye, Cennetin ortasında bir köşke kefilim. Şaka da olsa yalanı terkedene de Cennetin ortasında bir köşke kefilim buyurdu.

    ''Umuttan çok kuşku vardır yüreğimde, hoşgörüden çok öfke vardır nedensiz düşmanlık gütmesem de olur olmaz şeye sevgi beslemem ben. Haktan yanayımdır ve de hakikatten. Bu yüzden sevginin hak edenin hakkı olduğuna inanırım. Hak etmeyene sunulmayacak kadar değerlidir sevgi."

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •