6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Insanin kendi geçmisi ile ilgilenmesi, süphesiz aklin geregidir. Dünyaya nereden ve nasil geldigini bulmaya çalismasi gayet tabiidir. Ancak, bu tip sorulari nasil çözecek, konu ile ilgili dokümanlari neyle tartip degerlendirecektir? Sadece mücerret akil bu sorulari cevaplandirmaya kafi midir?

    Bu konunun açikliga kavusmasi için önce aklin çalisma prensibinin bilinmesi gerekir; Akil, hadiseleri degerlendirme ve yorumlamada, duyu organlariyla alinan bilgileri mantik süzgecinden geçirir. Duygu organlarinin görevi farkli oldugu gibi, tesir sahalari da sinirlidir. Kulagimizla bütün sesleri isitebiliyor muyuz? Hayir! Sadece titresimleri 20 ile 20.000 arasindaki sesleri alabiliyoruz. Nitekim göz de ancak belli dalga boyundaki isiklari seçebiliyor. Yedi renkli bir daireyi hizla döndürünce beyaz görürüz. Beyaz isik da renk tayflarina ayrilinca yedi renk olarak karsimiza çikar. Demek ki, göz aldanabiliyor. Bir baska misal; sicak sudan çikan elimizi ilik suya batirinca, bu suyun soguk olduguna hükmederiz. Ama hakikatte su iliktir.
    Aslinda burada aldanan ne gözdür, ne de el. Beyin, bu duyu organlarindan gelen bilgilere dayanarak hükümler çikarmistir. Yani, her iki halde de yanilmis olan beyindir.

    Herhangi bir konu hakkinda akil; “tüme varim” ve “tümden gelim” metotlariyla degerlendirme yapar ve bir hükme varir. Bu hüküm gerçek bir hüküm olmayabilir de. Zira, daha sonra duyu organlarinin akla verecegi malzemenin degismesiyle aklin ortaya koyacagi kiymet hükümleri de degisebilecektir. Çünkü, tesir sahalari sinirli olan duyu organlarindan elde edilmis bilgilerin de eksik olacagi tabiidir. Yetersiz bilgi ile aklin yeterli hüküm çikarmasi beklenebilir mi? Bundan dolayi bir çoklari tarafindan bilim; "Her an yanlisligi ispatlanabilen deger hükümleri" olarak tarif edilir.


    Seni çok Özledim Annem

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    150 yil önce ses ve sekillerin nakliyle ilgili bilgiler simdikinden çok eksikti. Bu bilgilerle o zaman, görüntülerin nakledilemeyecegi hükmü çikarilmisti. Demek ki çevreden elde edilen bilgilerin degismesine paralel olarak, aklin ortaya koydugu deger hükümleri de degisiyor.

    O halde, ilk insanin yaratilisi hakkinda öyle bir hüküm ortaya koymaliyiz ki, zaman ve zemine bagli olarak degismesin. Yani, gerçek bir hüküm olsun.

    Akil yaratilisi tek basina ne dereceye kadar kavrayabilir? Bu sorunun isabetli cevaplandirilmasi, mes'elenin çözümünü yari yariya kolaylastiracaktir.

    Aklin nüfuz edebildigi saha belirli ve sinirlidir. Bu alan disinda kalan ve aklin tek basina çözemedigi problemler, metafizigin konusunu teskil ederler.

    Iste aklin nüfuz sahasi disinda olan metafizik konularindan birisi de "yaradilis”tir. Konu, ilk insanin yaratilisi olunca, is daha da zorlasir. Aklin burada tek basina varacagi sonuçta hata payi büyük olacaktir. Akil bu vadide yalniz gidemez. Giderse hatali sonuçlara varmasi kaçinilmaz olur. Çünkü, bir anlama aleti olan aklin idrak sahasi sinirlidir, dardir. Onun için aklin burada ilahi beyan ve hükümlere, yani külli bir akla ihtiyaci vardir. O da Kur'an-i Kerim'dir.

    Yaratilisi sadece akla güvenerek çözmek isteyenler de çikti. Hem de büyük bir gürültü ile. Ama sonuç ne oldu? Sonunda "Çikmaz yol"a girdiler. Insanin, bir takim hayvanlarin evrimiyle ve tesadüfen ortaya çiktigini iddia eder oldular ve bu düsünce günümüzde bir doktrin, bir felsefe seklini aldi. "Evrim felsefesi" olarak kendisine bir hayli taraftar da buldu. Bu felsefenin bazi atesli taraftarlari, isi daha da ileri götürdüler. Öyle ki, evrim bunlarin elinde bir inanç sistemi haline geldi. Evrime inanmayan aydinlar, bu ilim çevrelerince aforoz edildiler. Orta çagda mi? Hayir! Yirminci yüzyilda.
    Sunu hemen ifade edelim ki, evrimciler yaratilisi degil, evrimi kabul ederler. Onlara göre; tek hücre zamanla degisiklige ugrayarak günümüzdeki milyonlarca çesit canli hasil oldu. Tabii insan da bunlar arasindaydi ve bu degisiklikten o da nasibini aldi.

    Bu degisiklikler nasil oldu? Bunu kim yapti? Evrimcilere göre bu sorularin cevabi gayet basittir. Bu farklilasma onlara göre; tesadüfen olmustur. Bu durumun ise çok uzun zamanda cereyan ettigini söylerler. Mesela; ne kadar zamanda? Bu zaman öyle bir süredir ki, tetkiki mümkün degildir. Faraza, iddia ettikleri degisikligin, ileri sürdükleri zamanda cereyan etmedigini ortaya koysaniz, evrimci sizi baska geçmislere havale eder.

    Evrimciler, birakin yeni canlilarin ortaya çikisini, insan türünün irklarini bile açiklayamiyorlar. Meshur evrimci T. Dobzhansky, bununla ilgili olarak söyle diyor:
    "Darwin'den bu yana bir asir geçtigi halde, insan türündeki farkli irklarin orijinine ait problemi çözemedik. Mesele hala bir asir önceki kadar karisik." (*)

    Bir kimse, irklarin orijinini dahi izah edemeyen bir teoriyle, bütün canlilarin yaratilisi ve geçirdigi degisiklikler gibi derin meseleleri nasil açiklayacaktir? Anlasilan odur ki, evrim teorisine ilmi delillerle yaklastikça, bu teorinin müdafaasi imkansiz hale gelecektir.

    Meshur bir evrimci olan Simpson, insanin yaratilisiyla ilgili olarak söyle der:
    "Insan, kainatta anlama kapasitesine ve potansiyeline sahip tek varliktir. Suursuz ve akilsiz maddelerin bir ürünüdür. Dünyaya gelisini kendisi basarmis olan insan, sadece kendisine karsi sorumludur. Insan, kainatta yaratici, kontrol ve tayin edici bir güce sahip degildir. Fakat, kendisinin ustasi ve amiridir. Bu bakimdan insan, kendi kaderini kendisi tayin ve idare etmelidir."

    Simpson, evrim felsefesini açiklarken akil ve mantik sinirini zorlamakta, bir cümlede söyledigini digerinde yalanlamaktadir. Insan, hem "...Kainatta anlama kapasitesine ve potansiyeline sahip tek varlik" olarak kabul ediliyor, hem de "suursuz ve akilsiz maddelerin ürünüdür" deniyor. Suursuz ve akilsiz bu maddeler, suurlu insani nasil meydana getirecek?
    Maddelerin kendilerinde "anlama ve suur" yok ki, insana verebilsin.

    Paragrafin devaminda "dünyaya gelisini kendisi basarmis bir insan" deniyor. Bir yasinda ancak ayaga kalkabilen ve 5-6 yasinda çevresini tanimaya baslayan insanin, kendisini yokluktan meydana getirmesine imkan var mi? Baslangiçta yok olan insan nasil kendisini meydana getirecek?


    Seni çok Özledim Annem

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Simpson yazisina söyle devam ediyor: "insan kainatta yaratici, kontrol ve tayin edici bir güce sahip degildir. Fakat kendisinin ustasi ve amiridir." Hem insanin kainatta bir güce sahip olmadigi, hem de kendisinin ustasi oldugu iddia ediliyor. Kainata sözü geçmeyen insan, nasil kendisinin ustasi olacak? Zira, insanin var olabilmesi için yer küreye, günese, aya, havaya, kisacasi bütün bir kainata gerek vardir.

    Meseleleri dogru degerlendiremeyecegi düsüncesi ile 18 yasina kadar kendisine kanuni ehliyet taninmayan insana Simpson, anne karninda ve hatta önceki safhalarda kendi kendini idare ettiriyor.

    En basit bir hücre içinde bile, yüzlerce olay bir anda cereyan ediyor. Milyonlarca hücreden meydana gelen ve hücreleri devamli degisip tazelenen insanin, kendisini idaresi elbette düsünülemez. Kalbin çalismasi, sinir sisteminin islemesi, kanin temizlenmesi ve besinlerin sindirim için hazirlanip tasinmasi gibi yüzlerce olayin cereyani insanin istegine mi bagli? Hayir. Insanin hiç müdahalesi olmadan bu hadiseler devam ediyor. Simpson'un kendisi de bu kanunun disinda degil.

    Atom ve moleküllerden varliklarin teskili ve kainatta cereyan eden bütün hadiselerin idaresi; ancak, sonsuz ilim ve kudret sahibi bir yaraticinin, kainatta her an tasarrufta bulunmasiyla mümkündür.

    Meshur evrimcilerden L. Zuckerman da çalisma prensiplerini söyle dile getirir: "Saf ilmi düsünceyle, fizik ve kimya kanunlari isiginda ise basliyoruz. Fakat, hemen objektif hakikatlerden uzaklasarak kiyas ve tahmine dayanan sahaya kayiyoruz. Hissi bir sezisle veya izah tarziyla insanin fosil tarihiyle ilgili hükmü veriyoruz."

    Yine evrimcilerden Gould, çaresizligini su soru ile dile getiriyor: "Cedlerle nesiller arasinda geçis gösteren hangi deliller var?" O'nun bu sorusuna evrimci anatomi profesörü Kitts söyle cevap veriyor: "Paleontolojinin (Fosil bilgisi), evrimle ilgili delilleri sagladigina dair parlak sözlerine ragmen, evrimcilerin problemleri çözülememistir. Bunlarin en önemlisi, fosiller arasindaki bosluklardir. Evrim için türler arasinda geçis formu gereklidir. Halbuki paleontoloji bunu temin edememistir."

    Insanin sorasi geliyor. Madem evrim için geçis formu gereklidir. Bu geçis formlari da bulunamamistir. O halde niçin evrimi müdafaa ediyorsunuz?

    Evrimcilerin bu sekildeki itiraflari daha da çogaltilabilir. Ama dikkat edilirse görülecektir ki, iddia ettikleri evrim fikrini destekleyen hiç bir delil yoktur. O halde niçin bu görüslerinde israrlidirlar? Tek cümle ile; bir Yaraticiyi kabul etmemek için.
    Evrimcilerin temel felsefesini söyle özetlemek mümkündür: Sanat var, fakat sanatkar yok. Eser var, usta yok. Kitap var, fakat bunu yazan yoktur.

    Evrimcilerin görüs ve düsüncelerinin nereye dayandigini Gish, su ifadelerle en iyi sekilde dile getiriyor: "Evrim felsefesi, evrimcilerin kendi dünya görüsleri içerisinde yer alan bir inanç sistemidir, bir dindir."

    Aslinda evrim felsefesi materyalizmle iç içedir. Gish bu konuya su sözlerle dikkat çekmektedir: "Bir çok ilim adaminin evrimi kabul etmesinin sebebi, bu teorinin, bütün canlilarin yaratilisini materyalist ve tabiatçi bir düsünce ile izah etmesindedir. Çünkü bunlar, materyalizme ve tabiata inanirlar." Nitekim bununla ilgili olarak meshur evrimci Dobzshansky de söyle der: "Bugün materyalist felsefe, mevcut biyoloji ilimlerinden çogunun temelini teskil eder."

    Evrim teorisinin bütün ilim adamlari tarafindan kabul edildigi sik sik tekrarlanir. Aslinda, bu, münakasayi kazanmak için uydurulmus ve aliskanlik haline getirilmis bir yoldur.

    Insanin atasi olarak ileri sürülen fosiller arasinda bes tanesi çok fazla tartisma konusu yapilmaktadir. Üzerinde en çok tartisma yapilan bu fosillere kisaca temas edecegiz.

    1— Java Adami
    Java adami olarak ileri sürülen varlik, su parçalardan meydana gelmistir: Yarim kafatasi, uyluk kemigi, iki büyük ve bir küçük azi disi.

    Bu parçalar bir yerde ve ayni anda mi bulunmustur? Hayir. Birbirinden uzak mesafelerde ve 1891-1898 yillari arasinda toplanmistir. Yani, sekiz yil arayla...


    Seni çok Özledim Annem

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Java adami resimleri tamamen uydurmadir.
    Son yapilan arastirmalarda bu kafatasinin sempanzeye, büyük iki azi disinin orangutana, küçük azi disi ile uyluk kemiginin de insana ait oldugu anlasilmistir.
    Nitekim fosilleri bulan Dubois de, hayatinin sonuna dogru gerçegi itiraf etmis ve Java adami olarak ileriye sürdügü yaratigin gibbon maymunu oldugunu açiklamistir. Ama artik ok yaydan çikmis, Java adami evrimciler katinda müstesna yerini almistir.

    Orta ögretim ve hatta yüksek ögretim kitaplarinda hemen hepimizin zaman zaman sahit oldugu; yüzü killi, alni çekik, burnu ve çenesi ileriye dogru çikmis Java adaminin gerçekle ilgisi yoktur. O halde bu resim ve sekiller nedir? Bunlar tamamen hayal mahsulü olarak çizilmis veya elle yapilmis modellerdir.

    2— Pekin Adami
    Bu yaratigin; üç azi disi, kafatasi parçasi ve iki alt çeneden meydana geldigi iddia edilir. "Iddia edilir" diyoruz. Çünkü, adi geçen bu fosillerden iki dis hariç, digerleri mevcut degildir. Su anda sadece bu iki disle evrimci Weidenreich tarafindan yapilmis modeller bulunmaktadir.

    Pekin adamina ait fosillerin kayboldugu ileri sürülür. Bunlarin kaybolus hikayesi ise anlatana göre degismekte, gerçek durumu hiç kimse bilmemektedir. Bazi evrimciler, 1921-1928 yillari arasinda Dr. Black tarafindan bulunan bu fosillerin, Ikinci Dünya Harbi esnasinda Japonlar'in Pekin'i istilasi sirasinda kayboldugunu iddia ederler. O sira Pekin'de görevli bulunan O'Connel ise, Japonlar'in buraya gelmedigini, bu fosilleri evrimcilerin kendilerinin imha ettigini belirtir. Ona göre, eldeki materyaller iddia edildigi gibi maymunla insan arasinda geçisi gösteren bir varligin fosilleri degildir. Kafatasi, o devirde avcilarin avladiklari orangutan maymununa aittir. Bu hakikati gizlemek için evrimciler, eldeki fosilleri kendileri imha etmislerdir.

    Yapilan arastirmalar da Pekin adaminin, insanin evrime ugramis bir atasi degil, orangutan benzeri bir maymun oldugunu ortaya çikarmistir.

    Simdi bir biyoloji kitabina baksaniz, Pekin adamina ait düzgün bir bas modeli veya kafatasi iskeleti ile çene kemigi ve dislerin resmini görürsünüz. Bunlar gerçegi degil, evrimci Weidenreich'in hayalindeki varligi yansitirlar. Çünkü, hakikatte ne böyle bir varlik yasamis ve ne de fosili bulunmustur.

    3— Piltdown Adami
    Ingiltere'de bulundugu 1912 yilindan 1960'li yillara kadar hakkinda ciltlerle kitap yazilmis bir varlik da Piltdown adamidir. Bu kitaplarda insanin maymundan nasil evrimlestigi, adi geçen fosil delil gösterilerek enine boyuna anlatilir. Bu izahlar zaman zaman inandirici da olmaktadir. Zira, mevcut fosiller içinde en idealidir. Bütün kafatasi ve çene kemikleri ile disler tamdir. Bu fosil, bir müze müdürü olan Woodward ile tip doktoru Dawson tarafindan bulunmus ve takriben 500 bin yil önce yasamis oldugu bildirilmistir.



    Seni çok Özledim Annem

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    1955 yilindan sonra fluor testine tabi tutulan bu fosilin öyle iddia edildigi gibi eski degil, çok yeni oldugu ortaya çikti. Daha sonra üzerinde yapilan detayli arastirma ile eldeki materyalin sahtekarlik belgesi oldugu görüldü. Hem öyle bir sahtekarlik belgesi ki, kafatasi ve disler insana, çene ise 10 yasindaki bir orangutan maymununa ait. Bu insan disleri, maymunun çene kemigine uydurmak için egelenmis. Bununla da kalinmamis. Kafatasi ve çene kemiklerine, eskiye ait oldugu görüntüsünü vermek için potasyum dikromat ile lekelendirilip Piltdown semti yakininda bir çukura gizlice gömülmüs. Tabii bir müddet sonra da buradan merasimle çikarmak için.

    Bu sahtekarligin ortaya çikmasiyla ne degisti? Hemen hemen hiçbir sey. Sahtekarligi yapanlar ölmüstü. Mes'uliyeti kimse üzerine almadi. Bu fosilleri ilim alemine takdim edenler ise, Afrika ve Avustralya'da yeniden arzularina uygun fosil aramaya basladilar. Bunlar zaman zaman insanin atasina ait olan fosiller bulduklarini iddia ediyorlar. Bu fosillerin insanin atasi ile bir ilgisinin olmadigini anlamak için tekrar 40-50 yil beklemeye bilmem gerek var mi?

    4— Nebraska Adami
    Evrimciler tarafindan insanin atasi olarak ileri sürülen fosillerden birisi de Nebraska adamidir. Tennessee'de H.F. Osborn tarafindan 1922 yilinda ortaya atilmistir. Bu varliga ait delil nedir? Sadece bir azi disi. Bu disin takriben bir milyon yil önce yasadigi farz edilen Prehistorik (Tarih öncesi) insana ait oldugu iddia ediliyordu. William Bryan, tek azi disi ile insanin atasi hakkinda hüküm vermede acele edilmemesi gerektigini bildirince bütün simsekleri üzerine çekti. Evrimciler kendisini, geri kafali olmakla itham ettiler. Fakat yillar sonra yapilan detayli arastirmalarla bu disin bir domuza ait oldugu ispatlandi.

    5— Hong Kong Adami
    Bu adamin da tuhaf antropolojik bir hikayesi vardir. Von Koenigswald, bir Çin dükkanindan bir miktar fosil dis satin alir. Bunlardan üç disi ayirir, bir kenara koyar. Bu hususta kendisine Weidenreich de yardimcidir. Neticede bu üç dise dayanarak bir fosil adam tayinine karar verirler. Buna bir de isim gereklidir. O da bulunur, "Hong-Kong Adami." (*)

    Sonuç olarak denilebilir ki, canlilarin silsile halinde birbirinden hasil oldugu görüsü tutarsiz, tamamen sathi ve subjektiftir. Insanin geçmisi ile ilgili iddialar da bu paraleldedir. Hiç bir ilmi delili ve tutarliligi yoktur. Üstelik bugün evrimcilerin bazi sahtekarliklarinin ortaya çikmis olmasi, kendilerine güveni iyice sarsmistir.

    Anlasildigi kadariyla, bütün canlilar ve hususan insan, dogrudan mükemmel sekliyle yaratilmistir.
    Evrimcilerin yanildigi noktalardan birisi de, bütün hayvan ve insanlari; göz, kulak, burun vb. gibi organlardan ibaret olarak degerlendirmeleridir. Bir türden bir baskasinin tesekkül ettigi iddia edilirken, bunlarin his ve duygu dünyasini da gözden uzak tutmamak gerekir.

    Ceset veya vücut, canlilarin elbisesi gibidir. Her canlinin cesedi de ruhuna, hissiyatina uygundur. Koyunun bedenine münasip ruhu ve aslanin da yine ruhuna uygun bir bedeni vardir.

    Koyunun ruhu ottan hoslanir. Ona aslanin pençesini takmakla duygularini degistirebilir miyiz? Bütün vücut üyelerini degistirsek bile, ruhunu degistiremedigimiz sürece, o yine ot pesinde kosan munis bir koyun olarak kalacaktir.
    Insan da böyledir. Onun da cesedi, ruhunun elbisesidir. Bedeniyle ruh duygulari arasinda tam bir uygunluk vardir. Insanda yazma hissi mevcuttur. Elleri de buna uygun olup kalemi tutacak sekildedir.

    Görüldügü gibi, maddeten ve manen mükemmel insan bedeninin; "Bir takim hayvani bedenlerin evrimiyle meydana geldigi"ni ileri sürmek, bu noktadan da tutarsizdir.

    Bati'da evrim teorisinin lehinde büyük bir kampanya yürütülmektedir. Bu kampanyanin hangi ölçülerde sürdürüldügü, asagidaki bir kaç misalle bir nebze anlasilacaktir, sanirim.

    Önde gelen biyologlardan A. N. Field, 1971 yilinda yayinladigi "The Evolution Hoax Exposed" isimli eserinde su görüslere yer verir:
    "...Evrimin ispat edilmis bir vakia oldugu, halkin bogazina takilircasina her firsatta tekrar edilmektedir... Evrim teorisinin, ilim kisvesi altinda bir sebeke tarafindan yürütüldügü bilinmektedir."

    Meshur bir anatomi profesörü olan Thomas Dwight'in ifadeleri de oldukça dikkat çekici. Bakin ne diyor:
    "Evrim konusunda kurulmus olan diktatörlük, meselenin disinda olanlarin tahmin edemeyecegi kadar despot hale gelmistir. Sadece düsünce sistemimizi etkilemekle kalmiyor, ayni zamanda terör çaglarini aratan bir baskiyi da sürdürüyor. Acaba bilim dünyasi liderlerinden kaç tanesi bu konudaki düsüncelerini aynen açiklayabilir?"

    Ingiltere Kraliyet Dernegi üyesi Paleontolog Merson Davis, 1926 yilinda Victoria Enstitüsü yayinlarindan birinde sunlari yazmaktadir:
    "Bugünlerde evrime karsi çikmak, baskalarinin da söyledigi gibi para kazandirmiyor... Acaba kaç kisi Avrupa çapinda meshur zoolog Fleischmann'in, evrimin ilmi olarak kabullenemeyecegini ifade eden sözlerinden haberdardir? Fleischmann'a hiç kimse dogrudan dogruya karsi çikmamistir. Fakat üstü kapali bir sekilde kinanmis ve kisa zamanda unutturulmustur. Ilim adamlari, bu ve buna benzer hadiselerle karsilastikça bu konudaki fikirlerini beyan etmeyip kendilerini saklamaktadirlar."

    1928 yilinda Paul Shorey, Amerika'da yayinlanan Atlantic Montly dergisinde asagidaki görüslere yer verir:
    "Sadece gazete idarehanelerinde degil, Kuzey Amerika'daki bütün üniversitelerde hiç bir sey 'EVRIM' kadar kutsal olamaz. Bunun tenkidi mümkün degildir. Bir profesör, Hiristiyanliga, ABD anayasasina, George Washington'a, kadin haklarina, evlilige veya özel mülkiyete serbestçe dil uzatabilir. Fakat evrime asla... Bu, müsamahasizlik ve geri kafalilik olur."

    Sir Ambrose Fleming'i sanirim tanimayan yok gibidir. Bu zat, radyo yayinlarini saglayan termo iyonik radyo lambasini kesfetmistir. 1934 yilinda Ingiltere'de tesekkül eden evrimi protesto hareketinde Fleming de vardir ve evrimi çürütecek bir metni radyoda okumak için BBC (Ingiliz radyo ve televizyon kurumu) idaresinden müsaade ister. Fakat BBC müdürü C. A. Siepmann bu teklifi reddeder. Gerekçesi de sudur:
    "Memlekette önde gelen bilginlerin çogunlugunun destegini saglayabilmemiz için bu tip yayin yapilmamasi, BBC'nin umumi politikasidir


    Seni çok Özledim Annem

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Ilk insan topraktan mi yaratilmis, maymundan mi gelmistir?

    Evrim lehindeki bu baski, meshur biyolog Prof. Sir William Batenson'u ise hayata küstürmüstür. Batenson, Amerikan ilmi Ilerleme Birligi'nin Toronto'da yapilan kongresinde evrimi destekleyen delilin bulunmadigini dile getirmistir. Lakin, tarafsiz bir sekilde ortaya koydugu bu düsüncesinden dolayi meslektaslarinin üzücü ve devamli protestosuyla karsilasmasi, O'nu büyük bir ümitsizlige itmis ve sonunda meslegini terk etmistir.

    Dünya çapinda meshur evrimcilerden Douglas Dewar 1912 yilinda "Türlerin Tesekkülü" adli evrimi destekleyen bir kitap yazar. Bu kitabi, devrin baskani Roosevelt tarafindan da tavsiye görür. Dewar bu yayinindan sonra arastirmasini daha da genisletir ve Hindistan kuslarini detayli sekilde inceler. Neticede, ani mutasyonlarla (degisme) türlerin degismedigi kanaatine varir ve evrim teorisini reddeder. Daha sonra "Insan Özel Yaratik" adli kitabini nesreder. Bu kitabinin bir yerinde söyle der:
    "Evrimcilerin basini ele geçirmelerinin önemini pek az insan idrak etmistir. Bu gün pek az dergide evrim teorisini reddeden makale çikar. Hatta dini dergilerin bile bir çoklari insanin hayvan soyundan geldigini kabul eden modernistlerin elindedir... Genellikle bütün gazetelerin yazi isleri müdürleri evrimi, ispat edilmis bir vakia olarak bilmekte ve bu teoriye karsi herkesi cehalet, ya da delilikle suçlamaktadirlar... Hemen hepsi, evrimciler tarafindan çikarilan ilmi mecmualar ise, evrim mefhumuna ufak bir gölge düsürecek yaziyi bile yayinlamak istememektedirler... Kitap nesredenler ise, yürürlükte olan böyle bir teoriye karsi çikip da üzerine hücumlar toplayacak veya ragbet görmeyecek bir kitabi basmazlar. Hatta basim masraflari yazara ait olsa bile... Bununla yayinevinin itibar kaybedecegini düsünürler. Böylece halk, meseleyi tek yönlü olarak bilmektedir. Halktan birisi, evrimi, yer çekimi kanunu gibi ispat edilmis bir gerçek olarak bilir."

    Batidaki bu taassubun uzun sürmemesini dileriz.

    Evrim teorisini müdafaa edenlerin büyük bir kisminin esas maksadi, insanin maymundan geldigi safsatasini zihinlerde yerlestirmektir. Bunu dogrudan söyleyemedikleri için, ilim kisvesi altinda evrim teorisini ileri sürüp, bunu ispata çalisirlar.
    Akla söyle bir soru gelebilir: Niçin israrla insanin maymundan geldigi iddia ediliyor? Bu sorunun bir kaç cevabi olabilir.
    Birinci ve en önemlisi; inançlari sarsarak, materyalist felsefeyi ve inançsizligi bütün dünyaya yaymaktir. Gerek Kur'an-i Kerim'de ve gerekse Incil ve Tevrat gibi diger semavi kitaplarda; insanin ilk atasinin Hz. Adem oldugu bildirilir. Onun da topraktan yaratildigi beyan edilir. Dolayisiyla dini inanci sarsmanin yollarindan birisi, bu semavi hükme ters düsen felsefeyi ileri sürmektir.

    Evrim nedir? Ileri sürdügü deliller nelerdir? Teori nedir? Bu teorinin leh ve aleyhindeki düsünceler nelerdir? Bütün bu sorularin cevabini anlama ve arastirma safhasinda olmayan gençlerin zihinleri, biyolojiden tarihe varincaya kadar bütün derslerde evrim felsefesinin bombardimani altindadir.

    Evrim felsefesinin özellikle insanin geçmisi ile alakali görüsü, ilim kisvesiyle bir kanun gibi devamli telkin edilir. Ayrica, evrim anlatildiktan sonra, din ve ilmin çatistigi tekerlemesinin de hemen ilave edildigini unutmamak icap eder. Belki de bu genç, din ile ilmin degil, gerçekte evrim felsefesinin ortaya koymaya çalistigi hayal mahsulü ile dinin çatistigini, hayati boyunca ögrenme imkani bulamayacaktir.

    Bazilarinin evrimi savunmasinin diger bir sebebi de mesuliyetten kaçma hissidir. Çünkü, yaratilisi kabul, bir Yaraticinin varligini gerektirir. Yaraticiyi kabul edince ardindan O'nun emir ve yasaklarina riayet gelecektir. Bu sorumluluktan kaçmanin tek yolu, yaratilisi tesadüf ve sebeplere havale etmektir.


    Seni çok Özledim Annem

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •