Allah, mümin erkeklere ve mümin kadinlara içinde ebedi kalmak üzere, altindan irmaklar akan Cennet'ler ve Adn Cennet'lerinde güzel meskenler vadetmistir. Allah'tan olan hosnutluk ise en büyüktür. Iste büyük kurtulus ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72)

Müminlerin dünya hayatlarini geçirdikleri evler, "(Bu nur,) Allah'in, onlarin yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdigi evlerdedir; " (Nur Suresi, 36) mekanlardir ve yine Allah'in emri dogrultusunda tertemiz tutulan, özen gösterilen yerlerdir. Cennet evleri de bunun benzeri olarak yine, müminlerin Allah'i andiklari ve O'na sükrettikleri tertemiz mekanlardir.

Müminlerin yasadiklari güzel meskenler, evler, köskler bir önceki bölümde tasvir edilen dogal güzelliklerin içinde kurulmus olabilecegi gibi, bunlarin son derece modern ve estetik mimariye sahip sehirlerde insa edilmis olmasi da mümkündür.

Kuran'da sözü geçen evler, genellikle dogal güzelliklerin içine insa edilmistir. Bunu bildiren bir ayet söyledir:

Ancak Rablerinden korkup-sakinanlar ise, onlara yüksek köskler vardir, onlarin üstünde de yüksek köskler bina edilmistir. Onlarin altinda irmaklar akmaktadir. (Bu), Allah'in va'didir. Allah va'dinden dönmez. (Zümer Suresi, 20)

Ayette bahsedilen, yüksek yerlerde kurulmus kösklerin altlarindan sular akar, bu manzarayi seyretmek için genis pencereli ya da dört bir tarafi camlardan insa edilmis salonlar olabilir. Böylece insan ruhunun en çok zevk alacagi sekilde dösenmis evlerde, tahtlar üzerinde yaslanirken ve en güzel meyveler ve içeceklerle riziklandirilirken müminler, yükseklerden bakarak birbirinden muhtesem manzaralari da seyretme zevkini tadarlar.

Kösklerin tasarimi ve dösenmesi en kaliteli malzemeyle, en uyumlu renklerle yapilmistir. Rahat koltuklari, karsilikli oturulan tahtlari vardir. Allah tahtlara birçok ayette dikkat çekmistir. "Özenle islenmis mücevher tahtlar üzerindedirler. Karsilikli yaslanmislardir." (Vakia Suresi, 15-16), "özenle dizilmis tahtlar üzerinde yaslanmislardir..." (Tur Suresi, 20) ayetlerinden de anlasilacagi gibi tahtlar zenginlik, ihtisam ve kudret sembolüdür. Allah kendilerine Cennet'i nasip ettigi müminlere böylesini layik görmüstür. Onlar Cennet'teki tahtlar üzerinde kurulup yaslanirlar. Bu ortamda müminler sürekli Allah'i anarlar.

Adn Cennet'leri (onlarindir); oraya girerler, orada altindan bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onlarin elbiseleri ipek(ten)dir. Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; süphesiz Rabbimiz, gerçekten bagislayandir, sükrü kabul edendir. Ki O, bizi kendi fazlindan (ebedi olarak) kalinacak bir yurda yerlestirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bikkinlik da dokunmaz." (Fatir Suresi, 33-35)

Cennet'teki malzemenin temeli "çesit çesit incelik" ve "çarpici güzellikler"dir. Bunlar Allah'in sonsuz ilminin ve sanatinin birer yansimasidir. Örnegin tahtlar mücevherli, yükseklere kurulmus ve özenle dizilmistir. Kiyafetler ipekten ve atlastandir, altin ve gümüs takilar bu kiyafetleri süslemektedir. Allah çok detay vermis ancak hayal gücünü açik birakan ifadeler de kullanmistir. Büyük bir ihtimalle Cennet'te her müminin kendi zevkine göre ayarlanmis görüntüler olusmaktadir. Kuskusuz Allah, Cennet'e layik ve ehil kildigi degerli müminlere, Kuran'da belirttigi nimetlerin disinda daha nice sürprizler hazirlamistir.
CENNET HAYAL GÜCÜ SINIRLARININ ÖTESINDEDIR

... Orada nefislerin arzu ettigi ve gözlerin lezzet (zevk) aldigi hersey var. Ve siz orada süresiz kalacaksiniz. (Zuhruf Suresi, 71)

Kuran'daki tarif, tasvir ve benzetmelerden, ayrica Bakara Suresi 25. ayette belirtildigi üzere, 'Cennet nimetlerinin dünyadakilere benziyor olmasi'ndan yola çikarak, Cennet'in nasil bir yer olacagini ana hatlariyla tahmin edebilmekteyiz. Biliyoruz ki Allah müminleri "kendilerine tarif edip tanittigi Cennet'e sokacaktir" (Muhammed Suresi, 6). Böylece dünya hayatinda da, Allah'in izniyle Cennet'e dair bilgiler edinmemiz mümkün olmaktadir. Ancak edinilen bu bilgi, sadece Allah'in bize ögrettigi ve Cennet'i tefekkür etmemize vesile olan bilgidir. "Bu bilgi Cennet'in tamamini tarif ediyor" diyemeyiz. Özellikle, bazi ayetlerde dikkat çekilen çok önemli bir ayrinti vardir, bu da Cennet'in "hayal gücünü harekete geçiren" tasviridir. Simdi, bu ayetlere bakmadan önce hatirlatilmasi gereken bir noktaya deginelim. Kuran'da bahsi geçen "bozulmayan sudan irmaklar, tadi degismeyen sütten irmaklar, içenler için lezzet veren saraptan irmaklar ve süzme baldan irmaklar" (Muhammed Suresi, 15) örnegi bizlere, Cennet'in, insanlarin hayallerindeki biçiminden de öte bir yer oldugunu hissettirir. Bu ayet insan ruhunda, Cennet'in bir 'sürprizler mekani' oldugu izlenimini uyandirmaktadir.


Baska bir ayette de Allah Cennet'ten "bir sölen" olarak bahseder:

Ama Rablerinden korkup-sakinanlar; onlar için Allah katinda -bir sölen olarak- altindan irmaklar akan -içinde ebedi kalacaklari- Cennet'ler vardir. Iyilik yapanlar için, Allah katinda olanlar daha hayirlidir. (Al-i Imran Suresi, 198)

Allah bu ayetinde Cennet'i bir kutlama, bir eglence yeri olarak tanitmistir. Dünyanin "bitisi", imtihanin kazanilmasi ve Kuran'daki tarifiyle asil yurda yani kalinacak yerin güzel olanina ulasilmasi, süphesiz ki kutlanmaya deger bir sonuçtur. Bu kutlama, süresi, boyutlari ve içerigi dünyadakilerin hiçbiriyle kiyaslanamayacak kadar görkemli bir kutlama olacaktir. Böyle bir sölenin, dünyada geçmisten günümüze dek, tüm kavimlerin, tüm ülkelerin adet ve geleneklerinde yer alan kutlama, gösteri ve eglencelerin ötesinde olacagi muhakkaktir.

Ebedi hayatta bu tür sölenlerle ve buna benzer, bitmek tükenmek bilmeyen envai çesit nimetlerle sürekli mesgul olmak, yalnizca Cennet'e özgü bir vasfi da beraberinde getirecektir; yorulmamak. Kuran'da, bu mükemmellik Cennet'teki müminlerin agzindan söyle duyurulur: "... burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bikkinlik da dokunmaz." (Fatir Suresi, 35) Elbette bu yorgunluga zihinsel yorgunluk da dahildir.

Dünyevi sartlarda insan, bedenen zayif yaratildigindan kolay yorulur. Yoruldugunda ise zihni bulanmaya baslar, dikkati dagilir, saglikli düsünebilmesi zorlasir, algilamasi da zayiflar. Oysa bu durum Cennet'te söz konusu olmayacaktir. Zihin, müminin Allah'in nimetlerini eksiksiz algilayabilmesi ve bunlardan zevk alabilmesi için her zaman açik, suur keskin olacaktir. Dünyanin eksikliklerinden birisi olan yorgunluk hissi ortadan kaldirilacagi için müminlerin sonsuz nimetlerden araliksiz istifade edebilmeleri mümkün olacaktir. Alinan haz kesintisizdir, bir nimetten digerine geçis olur. Zevk almaktan bikkinlik duyulmamasi Allah tarafindan garantilenmistir.

Yorgunlugun ve bikkinligin dokunmadigi bir ortamda Allah, müminlerin "her diledikleri sey"i yaratarak onlari ödüllendirmektedir. Hatta "orada diledikleri hersey onlarindir, katimizda daha fazlasi da var" (Kaf Suresi, 35) diyerek Allah, insanin isteyebileceginden, hayal edebileceginden de fazlasini verecegini, sinirli isteklerimizin, Cennet'te kat kat arttirilacagini belirtmektedir.

Unutulmamasi gerekir ki, 'dogruluk makami' olan Cennet'in en büyük nimetlerinden biri de Cehennem azabindan korunmus olmaktir. (Duhan Suresi, 56) Ugultusunu bile duymadiklari (Enbiya Suresi, 102) Cehennem'i dilediklerinde görebilen, Cehennem halki ile konusabilen müminler için tüm bunlar, büyük sükür vesilesi olmaktadir:

Dediler ki: "Biz dogrusu daha önce, ailemiz (yakin akrabalarimiz) içinde endise edip-korkardik. Simdi Allah, bize lütufta bulundu ve hücrelere kadar isleyen kavurucu azaptan korudu. Süphesiz biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiligi bol, esirgemesi çok olanin ta kendisidir." (Tur Suresi, 26-28)

Cennet öyle ihtisamli bir mekandir ki, Kuran'daki tarifi sudur: "Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün." (Insan Suresi, 20) Burada gözlerin gezdirilip de bos geçecegi bir ayrinti söz konusu degildir. Her yer ve her köse, ya da 'görüntünün her karesi' Allah'in essiz ilmi sayesinde sayisiz nimetlerle donatilmistir. Sadece ve sadece Allah'in rahmet edip bagisladigi ve Cennet'ine soktugu müminlere has kilinmis olarak... "Rableri onlarin gögüslerinde kinden (ne varsa tümünü) siyirip-çekmistir, kardesler olarak tahtlar üzerinde karsi karsiyadirlar." (Hicr Suresi, 47) Onlar, "onda ebedi olarak kalicidirlar, ondan ayrilmak istemezler." (Kehf Suresi, 108)