Ebu Garib'ten Mektup Var!


YARDIM ET ALLAH'IM..
SEN BiZE YARDIM ET!
GÖRÜNMEZ ORDULARINI GÖNDER ALLAH'IM..


Ebu Gureyb hapishanesinden Iraklılara ikinci bir mektup geldi. Mektup, tüm
Iraklıları ağlattı. Fatma'nın zindandan gönderdiği mektubun çarşamba günü
Bağdatlılara ulaştığı bildirildi.

Mektubun Iraklılar arasında yayılmasının peşinden 100 kadar Iraklı direnişçi
önceki akşam Ebu Gureyb hapishanesine yürüdü. Direnişçilerin Fatma'nın
mektubunun ardından hapishaneye saldırdıkları vurgulandı. Direnişçiler,
saldırıları esnasında 6 ABD askerinin öldüğünü ve 10 askerin de esir
alındığını kaydettiler. Esir alınanlardan 7'sinin kadın asker olduğu
belirtildi.

İşte Fatma'nın tüm Iraklıları ağlatan mektubu:

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.

"De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir (Her şey O'na muhtaçtır.) O,
doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur."

Bu mubarek sureyi Allah'ın kitabından seçtim. Çünkü bu sure bana ve size
dayanma gücü veriyor. Özellikle de Müslümanların kalplerine huşu ve haşyet
aşılıyor.

Ey Allah yolunda cihad eden kardeşlerim... Size neler anlatsam!
Karınlarımızın domuzların ve maymunların **********leri ile dolu olduğunu mu?
Yoksa, onların vücutlarımızı kirlettiğini, yüzlerimize tükürdüklerini ve
göğüslerimizdeki Kur'an'ı paramparça ettiklerini mi anlatayım! Allahu
Ekber...

İçinde bulunduğumuz durumu düşünebiliyor musunuz? Hakikaten bize hâlâ neler
yapıldığını bilmiyor musunuz? Biz kız kardeşlerinizin ve yarın yüce Allah'ın
huzurunda hesaba çekileceksiniz.

Bu zindanda hiçbir gece geçmiyor ki, bu domuz ve maymunlar sürüsünün azgın
şehvetleri vücudumuzu yıpratmasın. Bekaretimizi bozdular... Allah'tan korkun
ve bizi bu canilerlerle birlikte öldürün... Onlarla birlikte duvarları
üzerimize yıkın... Allah'ın arşı altında bizden faydalanmalarına ve tecavüz
etmelerine imkân tanımayın. Bize yapılanlandan dolayı Allah'tan korkun...
Bırakın dışarıda onların tankları ve uçakları ile uğraşmayı... Ebu Gureyb
zindanlarında zulme maruz kalan bizlere yönelin.

Ben din kardeşiniz (Fatıma), bir günde 9 kez bana tecavüz ettiler, bu
zilleti tahayyül edebiliryor musunuz? Düşünün gözlerinizin önünde kız
kardeşinize tevavüz ediliyor! Niçin benim de sizin kız kardeşiniz olduğunuzu
tasavvur etmiyorsunuz?

Benimle birlikte bu kara zindanda evlenmemiş 13 kız kardeşiniz daha
bulunuyor. Hepimize bu kahpe duvarlar arasında tecavüz ediliyor... Hâlâ
çığlıklarımızı işitmiyor musunuz?..

Namaz kılmamız engellendi, elbiselerimiz çıkarıldı. Giyinmemize müsade
edilmiyor. Buradaki kız kardeşlerinizden biri size bu mektubu yazdığım günün
bir kaç gün öncesinde ihtihar etti. Bu kız kardeşiniz vahşi bir şekilde
tecavüze uğradıktan sonra dövüldü. Alçaklar bacınızın göğsüne ve
baldırlarına vurdular.

Daha sonra inanılması güç işkenceden geçirdiler. Buna tahammül edemeyen
bacınız başını zindanın duvarlarına vura vura öldü. İslâm'da intiharın haram
olmasına rağmen kardeşimiz intihara başvurdu. Ben onu mazur görüyorum.
Allah'tan onun için mağfiret diliyorum çünkü O bağışlayandır ve çok
merhametlidir. Kardeşlerim Allah rızası için nidamıza karşılık verin ve bizi
onlarla birlikte öldürün! Umulur ki huzura ereriz...

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Evet bu mektup gözyaşlarımızı seller gibi akıtabilir. Bu mektup yüreğimizi bir damla kan gibi hissetmemizi sağlayabilir. Yumruklarımızı ve dişlerimizi sıkabiliriz. Ama neye hakkımız var? Bunlara hakkımız var mı? Kafirin tasallutunu uğramış din kardeşlerimizi elimizde coca colalarla televizyon karşısına oturup kolamızı yudumlarak ve ve göz yaşı akıtarak mı engelleyeceğiz...

Yorulduk beklemekten,
yorulduk varlığımızı yokluğa eklemekten.

EBU GUREYB aklımızda zulmün adı. Yazmak zor be kardeşim. Hem bu mektuptan sonra yazmanın ne önemi kalıyor ki...