Ümmeti Muhammed’in (s.a.v.) Firavun’uydu. Ebu Cehil’di. Yine Peygamber Efendimize (s.a.v.) hakaret etmişti.
Allah’ın (c.c.) arslanı, arslan avcısı Hamza son avından dönüyordu. Abdullah b. Cud’an’ın cariyesi önünü kesip Ebu Cehil’in yeğenine hakaret ettiğini söyledi…
Hamza’ydı bu… Göğün yedinci katında Allah’ın arslanı diye şanı yüceltilecek olan Hamza’ydı. Dayanabilir mi Ebu Cehil’in bu pervasızlığına?!
Doğruca Harem-i Şerif’e gitti. Zira Ebu Cehil oradaydı. Hiç kimseye hiç bir şey sormadan Ebu Cehil’in üzerine fırladı. Elinde ki yay Ebu Cehil’in kafasını yarmıştı.
Ebu Cehil’e ve yanındakilere korkusuzca meydan okudu. Zira o gözünün gördüğü hiçbir şeyden korkmazdı. O ölümü korkuturdu…
Alemlere Rahmet (s.a.v.) o günlerde artan işkencelerden dolayı ashabından Erkam’ın evinde kalıyordu. Allah’ın (c.c.) Arslanı doğruca Erkam’ın evine gidip Fahr-i Kainat Efendimizin önünde Kelime-i şahadet getirdi.
Artık Müslümanlar daha da güçlüydü. Resulullah (s.a.v.) daha sevinçliydi. En cesur, en hayırlı amcası artık müslümandı, yanındaydı…
Medine’ye hicretten sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) iki kişi,iki kişi olmak üzere mü’minleri birbirine kardeş yapmıştı. Hz. Hamza’nın kardeşi Alemlare Rahmet’in (s.a.v) sevgilisi Hz. Zeyd’di.
İlk seriyye’nin komutanı da Hz. Hamza’ydı…
Bedr’in arslanı da O’ydu…
Uhud’un kahramanı da şehidi de yine O’ydu…
Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) O’ndan razı, O’da Allah (c.c.) ve Resulünden razıydı…
Selam sana ey şehitler sultanı… Selam ve Dua ile