Giyim Kuşamda Değişim :AdresParis Modası
Osmanlı giyim kuşamında ilk değişim Sultan II. Mahmud döneminde başlarancak kıyafette gerçek bir Batılılaşma yaşanması için 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısını beklemek gerekecektir.
Tanzimat dönemiOsmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa modeline göre yeniden örgütlenmesi gerekliliği ile şekillenmiştir. Avrupa ile bu yakınlaşma 1839 ve 1856 fermanlarıyla başlamış olan ekonomik
idari ve eğitimle ilgili reformlarla sınırlı kalmayıp toplumun üst sınıfları ve padişahın kendisinin öncülük ettiği davranış ve yaşam tarzlarındaki değişimi de içermekteydi.
Giyim tarzlarındaki dönüşümdiğer bir deyişle “alaturka” tarzdan “alafranga” modasına geçiş
Osmanlı’da günlük yaşantının Batılılaşmasını daha iyi anlayabilmek için önemli alanlardan biridir.
Giyimdeki Batılılaşma o dönemde tüm Avrupa için bir referans olan Paris modasından oldukça etkilenmiştir.
ŞüphesizOsmanlı giyimindeki ilk değişimler Sultan II. Mahmud dönemine kadar uzanır. Ancak kıyafette gerçek bir Batılılaşma yaşanması için 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısını beklemek gerekecektir.
Batılılaşma bu alandaki ithalatı da teşvik etmişAvrupa’dan İstanbul’a getirilen çok çeşitli kumaşlar Pera’nın Tiring
Stern
Bon Marche gibi büyük pazarlarında İstanbullu müşterilere sunulmuştur.
19. Yüzyıl ortasından itibaren“redingot”a ilaveten
memurlar için zorunlu giysi kabul edilen “istanbulin”in yaygınlaştığı görülür. İstanbulin dik ve düz yakalı
yaka altından bele kadar tek sıra düğmeli koyu renk bir cekettir. Geleneksel şalvar
potur veya çakşır’ın yerini de pantalon alır. Abdülhamid döneminde istanbulin yerini tekrar redingot’a bırakacaktır. Redingot ile ceketin kumaşından bir pantalon giyilirken
yeleği beyaz veya devetüyü gri bir kumaştan olur
içine mutlaka göğsü ve yakası kolalı bir Frenk gömleği giyilir
plastron yahut tek düğüm bir boyunbağı bağlanır ve boyunbağına da güzel kuyumculuk işi bir iğne iliştirilirdi.
İstanbulin ve redingot değişik şekillerde iliklenirdi. İstanbulin baştan aşağı iliklenirken redingot yelekgömlek ve boyunbağını açıkta bırakırdı.
Kadın kıyafetleri de Batı modasından etkilenmiştir. Müslüman kadınlar tarafından evin dışında giyilen ve mantodan farksız uzun bir elbise olan ferace’nin şerit ve dantellerle süslenmesi her dönemin modasını takip eder. Yaşmak incelir. Abdülhamid döneminde ferace yerini “üç parçalı çarşaf”a bırakacaktır.
Çarşaf yüzü örten bir peçebaşı ve bele kadar gövdeyi örten bir pelerin ve belden ayaklara kadar inen bir eteklikten oluşur. Avrupa çizgilerini ve kesim tarzını benimseyen çarşaf
daha sonra Batılı tayyöre dönüşecektir.
Kırım Savaşı’nı izleyen döneme korse kullanımının damga vurduğu görülür. Adını bu savaştaki ünlü tabyadan alan “Malakof tuvaleti” moda olurbeli çok sıkı saran
altına giyilen balinalı fistan sayesinde eteği kabarık duran bu tuvaletin İstanbullu Müslüman hanımlar arasındaki adı “sepetli fistan”dır.
Elmaslarinciler ve altın tellerle süslenen kadın fesi yerini 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında “hotoz” bırakacaktır. Hotoz genellikle krep veya papazi ile yapılır ve giysilerin renk ve kesimiyle uyumludur.
Ayakkabılar da giysilerdeki değişimi izlerböylece “pabuç”un yerini potin ve iskarpin alır. Kadın iskarpinleri çok çeşitli modellere sahiptir. Potinin yollardaki çamurdan kirlenmesini önlemek için üstüne kaloş
yani bir çeşit çamur lastiği giyilir.