4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Osmanlıca Türkçe Sözlük - k -

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart Osmanlıca Türkçe Sözlük - k -

    K

    ka’b (A.) [ 1 [ کعب .aşık kemiği. 2.tavla zarı. 3.küp.

    ka’r (A.) [ 1 [ قعر .derinlik. 2.çukur. 3.dip.

    kabâ (A.) [ قبا ] cübbe.

    kabahat (A.) [ قباحت ] suç, kusur.

    kabâih (A.) [ قبائح ] suçlular, kabahatliler.

    kabâil (A.) [ قبائل ] kâbileler.

    kabîh (A.) [ قبيح ] çirkin, hoş olmayan.

    kâbil (A.) [ 1 [ قابل .mümkün. 2.yetenekli.

    kabîl (A.) [ قبيل ] gibi, benzeri.

    kâbil olmak mümkün olmak, elvermek.

    kâbile (A.) [ قابله ] ebe.

    kabîle (A.) [ قبيله ] boy, kâbile.

    kâbil-i kıyas [ قابل قياس ] kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir.

    kâbiliyet (A.) [ قابليت ] yetenek.

    kâbiliyyât (A.) [ قابليات ] yetenekler.

    kâbin (F.) [ کابين ] mehir.

    kabir (A.) [ قبر ] mezar.

    kabl (A.) [ قبل ] ِnce.

    kablelmîlad (A.) [ قبل الميلاد ] milattan ِnce.

    kablettârih (A.) [ قبل التاریخ ] tarih ِncesi.

    kablettarihî (A.) [ صبل التاریخی ] tarih ِncesi.

    kabr (A.) [ قبر ] mezar kabir.

    kabristan (A.-F.) [ قبرستان ] mezarlık.

    kabul (A.) [ 1 [ قبول .kabul etme. 2.alma.

    kâbûs (A.) [ کابوس ] karabasan.

    kabz (A.) [ قبض ] tutma, kavrama.

    kabza (A.) [ قبضه ] sap.

    kâc (F.) [ کاج ] çam.

    kad (A.) [ قد ] boy.

    kadd (A.) [ قد ] boy.

    kadeh (A.) [ 1 [ قدح .bardak. 2.içki kadehi.

    kadem (A.) [ 1 [ قدم .adım. 2.ayak.

    kademe (A.) [ 1 [ قدمه .basamak. 2.derece.

    kader (A.) [ قدر ] ilahî takdir.

    kadh (A.) [ قدح ] kِtüleme, kınama.

    kadı (A.) [ قاضی ] dinî yargıç.

    kadid (A.) [ 1 [ قدید .kurutulmuş et, kadit. 2.canlı cenaze.

    kâdilkudât (A.) [ قاضی القضات ] başkadı.

    kadim (A.) [ قدیم ] eski.

    kadîmen (A.) [ قدیما ] eskiden.

    kâdir (A.) [ قادر ] güçlü.

    kadîr (A.) [ قدیر ] çok güçlü.

    kadirdân (A.-F.) [ قدردان ] değerbilir.

    kadirşinâs (A.-F.) [ قدرشناس ] değerbilir.

    kadirşinaslık (A.-F.-T.) değerbilirlik.

    kadr (A.) [ 1 [ قدر .değer. 2.şeref. 3.derece.

    kadrdân (A.-F.) [ قدردان ] değerbilir.

    kadrşinâs (A.-F.) [ قدرشناس ] değerbilir.

    kafâ (A.) [ قفا ] baş.

    kafes (F.) [ 1 [ قفس .kafes. 2.pencere kafesi.

    kâffe (A.) [ کافه ] tümü, hepsi.

    kâfi (A.) [ کافی ] yeterli.

    kâfile (A.) [ 1 [ قافله .kervan. 2.topluluk, kafile.

    kafiyeperdâz (A.-F.) [ قافيه پرداز ] şair.

    kâğıd (F.) [ کاغد ] kağıt.

    kâh (F.) [ کاخ ] kِşk, kasır.

    kâh (F.) [ کاه ] saman.

    kahbe (A.) [ 1 [ قحبه .fahişe, 2.alçak, namussuz.

    kâhgil (F.) [ کاهگل ] sıva.

    kahhar (A.) [ قهار ] kahredici.

    kahır (A.) [ 1 [ قهر .yok etme. 2.çok üzülme.

    kâhil (A.) [ کاهل ] tembel.

    kâhin (A.) [ کاهن ] gaipten haber veren, kehanette bulunan.

    kâhir (A.) [ قاهر ] kahreden, yok eden.

    kahpe (A.) [ 1 [ قحبه .fahişe. 2.alçak, namussuz.

    kahr (A.) [ 1 [ قهر .yok etme. 2.çok üzülme.

    kahraman (F.) [ قهرمان ] yiğit

    kahrübâ (A.) [ کاهربا ] kehribar.

    kaht (A.) [ قحط ] kıtlık.

    kahve (A.) [ قهوه ] kahve.

    kâid (A.) [ قائد ] komutan.

    kâide (A.) [ 1 [ قاعده .kural. 2.temel, esas.

    kâideten (A.) [ قاعدة ] kural olarak, esas itibarıyla.

    kâil (A.) [ 1 [ قائل .sِyleyen. 2.razı olan.

    kâil olmak razı olmak.

    kâim (A.) [ 1 [ قائم .ayakta. 2.yerine geçen. 3.dik.

    kâim olmak (A.-T.) yerine geçmek.

    kâime (A.) [ 1 [ قائمه .kağıt para. 2.ferman.

    kâimmakam (A.) [ 1 [ قائم مقام .kaymakam. 2.yerine geçen.

    kâin (A.) [ کائن ] bulunan, yer alan.

    kâinât (A.) [ 1 [ کائنات .evren. 2.dünya.

    kâkül (F.) [ کاکل ] perçem.

    kâl (A.) [ قال ] sِz, laf.

    kal’ (A.) [ قلع ] koparma, sِkme.

    kal’a (A.) [ قلعه ] kale

    kâlâ (F.) [ 1 [ کالا .mal. 2.kumaş.

    kalb (A.) [ 1 [ قلب .yürek. 2.gِnül.

    kalb (A.) [ قلب ] değiştirme.

    kalb etmek dِnüştürmek, değiştirmek.

    kalbî (A.) [ 1 [ قلبی .yürekten. 2.kalp ile ilgili.

    kalbüd (F.) [ 1 [ کالبد .beden. 2.kalıp. 3.kireç kalıpı.

    kalbzen (A.-F.) [ قلب زن ] kalpazan.

    kalem (A.) [ 1 [ قلم .kalem. 2.keski. 3.büro.

    kalemkârî (A.-F.) [ 1 [ قلمکاری .nakkaşlık. 2.kalem işi.

    kalemrev (A.-F.) [ قلمرو ] ülke, diyar, topraklar.

    kâlıb (A.) [ 1 [ قالب .kalıp. 2.beden.

    kalil (A.) [ قليل ] az.

    kallâş (A.) [ قلاش ] kalleş.

    kalyân (F.) [ قليان ] nargile.

    kâm (F.) [ 1 [ کام .damak. 2.arzu.

    kamer (A.) [ قمر ] ay.

    kameriyye (A.) [ قمریه ] çardak.

    kâmet (A.) [ قامت ] boy.

    kâmil (A.) [ 1 [ کامل .tam. 2.olgun. 3.bilgili.

    kâmilen (A.) [ کاملا ] tamamen, büsbütün, tümüyle.

    kamîs (A.) [ قميص ] gِmlek.

    kâmkâr (F.) [ کامکار ] mutlu.

    kamus (A.) [ قاموس ] sِzlük.

    kâmyâb (F.) [ کامياب ] mutlu.

    kân (F.) [ 1 [ کان .maden ocağı. 2.yurt, ocak.

    kanâat (A.) [ قناعت ] yetinme.

    kanaat etmek yetinmek.

    kanât (A.) [ قنات ] yeraltı su kanalı.

    kand (A.) [ قند ] şeker.

    kâni (A.) [ قانع ] yetinen, kanaat eden.

    kâni etmek ikna etmek.

    kâni olmak ikna olmak.

    kannâd (A.) [ قناد ] şekerci.

    kantar (A.) [ قنطار ] baskül.

    kanun (A.) [ 1 [ قانون .yasa. 2.yol yordam.

    kânûn (A.) [ 1 [ کانون .ocak. 2.mangal. 3.Aralık ve Ocak ayları.

    kanunî (A.) [ 1 [ قانونی .yasal. 2.kanun çalan. 3.yasa koyucu.

    kâr (F.) [ کار ] iş.

    kâr etmek işlemek, tesir etmek.

    karâbet (A.) [ قرابت ] yakınlık, akrabalık.

    karâin (A.) [ قرائن ] ipuçları, karineler.

    karar (A.) [ 1 [ قرار .durma. 2.devamlılık. 3.yeterli ِlçü.

    karargîr (A.-F.) [ قرارگير ] karar verilmiş.

    karargîr olmak karara bağlanmak.

    kârbân (F.) [ کاربان ] kervan.

    kârd (F.) [ کارد ] bıçak.

    kârdân (F.) [ کاردان ] işbilir.

    kârgâh (F.) [ کارگاه ] işlik, iş yeri.

    kârger (F.) [ کارگر ] işçi.

    karha (A.) [ قرحه ] yara.

    kârhane (F.) [ 1 [ کارخانه .fabrika. 2.işlik.

    kâr-ı kadim [ کار قدیم ] eski el işi.

    kâri’ (A.) [ قارء ] okuyucu.

    kâri’în (A.) [ قارئين ] okuyucular.

    kâria (A.) [ قارئه ] bayan okuyucu.

    karîb (A.) [ قریب ] yakın.

    karîben (A.) [ قریبا ] yakında.

    karîha (A.) [ قریحه ] düşünme gücü.

    karin (A.) [ 1 [ قرین .yakın. 2.eş dost.

    karîne (A.) [ قرینه ] ipucu.

    kâriz (F.) [ کاریز ] yeraltı su kanalı.

    karn (A.) [ 1 [ قرن .boynuz. 2.yüzyıl.

    kârşinâs (F.) [ کارشناس ] uzman, işten anlayan.

    karûre (A.) [ قاروره ] idrar şişesi, ِrdek.

    kârvan (F.) [ کاروان ] kervan.

    karvanserây (A.) [ کاروان سرای ] kervansaray.

    karye (A.) [ قریه ] kِy.

    karz (A.) [ قرض ] borç.

    kârzâr (F.) [ کارزار ] savaş.

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart


    kasab (A.) [ 1 [ قصب .şeker kamışı. 2.nefes borusu. 3.ince keten.

    kasaba (A.) [ قصبه ] kasaba.

    kasâid (A.) [ قصائد ] kasideler.

    kasâvet (A.) [ 1 [ قساوت .katılık, sertlik. 2.keder.

    kasd (A.) [ 1 [ قصد .kasıt. 2.dِvme.

    kasden (A.) [ قصدا ] kasıtlı olarak.

    kâse (F.) [ 1 [ کاسه .çanak, kâse.

    kâse-i ser [ کاسهء سر ] kafatası.

    kâselîs (F.) [ کاسه ليس ] çanak yalayıcı.

    kasem (A.) [ قسم ] yemin.

    kasır (A.) [ قصر ] kِşk.

    kâsib (A.) [ کاسب ] kazanan.

    kâsid (A.) [ 1 [ قاصد .ulak. 2.kasteden.

    kaside (A.) [ قصيده ] kaside.

    kasîdeserâ (A.-F.) [ قصيده سرا ] kaside şairi.

    kasîr (A.) [ قصير ] kısa.

    kasr (A.) [ قصر ] kasır, kِşk.

    kassab (A.) [ قصاب ] kasap.

    kassar (A.) [ قصار ] çamaşırcı, çırpıcı.

    kasvet (A.) [ 1 [ قسوت .katılık. 2.gِnül darlığı.

    kasvet basmak gِnlü daralmak.

    kâş (F.) [ کاش ] keşke.

    kâşâne (F.) [ 1 [ کاشانه .yuva. 2.mâlikâne.

    kâşî (F.) [ کاشی ] çini, fayans.

    kâşif (A.) [ کاشف ] keşfeden.

    kâşki (F.) [ کاشکی ] keşke.

    kat’ (A.) [ 1 [ قطع .kesme. 2.kesilme.

    kat’an (A.) [ قطعا ] kesinlikle.

    kat’en (A.) [ قطعا ] kesinlikle.

    kat’î (A.) [ قطعی ] kesin.

    kat’î sûrette kesin olarak, kesinlikle.

    kat’iyet (A.) [ قطعيت ] kesinlik.

    kat’iyyen (A.) [ 1 [ قطعيا .kesinlikle. 2.asla.

    katarât (A.) [ قطرات ] damlalar.

    katf (A.) [ قطف ] devşirme.

    kâtıbeten (A.) [ قاطبة ] asla, kesinlikle.

    kâti’ (A.) [ قاطع ] kesen, kesici.

    kâtib (A.) [ کاتب ] yazıcı.

    kâtil (A.) [ قاتل ] ِldüren.

    katil (A.) [ قتل ] ِldürme.

    kâtip (A.) [ کاتب ] yazıcı.

    katl (A.) [ قتل ] ِldürme, katil.

    katre (A.) [ قطره ] damla.

    kavâfil (A.) [ قوافل ] kafileler.

    kavâid (A.) [ قواعد ] kurallar, kâideler.

    kavânîn (A.) [ قوانين ] kanunlar.

    kavî (A.) [ قوی ] güçlü.

    kavim (A.) [ قوم ] topluluk, ulus.

    kavis (A.) [ قوس ] yay.

    kaviyü’l-bünye (A.) [ قوی البنيه ] sağlam yapılı.

    kavl (A.) [ قول ] sِz.

    kavm (A.) [ قوم ] kavim, topluluk.

    kavmî (A.) [ قومی ] kavme dayalı.

    kavmiyet (A.) [ قوميت ] kavimlik.

    kavs (A.) [ قوس ] yay.

    kay’ (A.) [ قی ء ] kusma.

    kayd (A.) [ 1 [ قيد .bağ. 2.zincir. 3.kayıt.

    kazâ (A.) [ 1 [ قضا .ilahî takdir. 2.kadılık. 3.kaza. 4.ilçe.

    kazâî (A.) [ قضائی ] yargı ile ilgili.

    kazârâ (A.-F.) [ قضارا ] tesadüfen.

    kazâyâ (A.) [ قضایا ] meseleler, problemler.

    kâzî (A.) [ قاضی ] kadı.

    kâzib (A.) [ کاذب ] yalancı.

    kaziyye (A.) [ 1 [ قضيه .mesele. 2.ِnerme.

    ke’enlemyekün (A.) [ کأن لم یکن ] olmamışçasına, yok sayarak.

    ke’s (A.) [ 1 [ کأس .çanak. 2.kadeh.

    kebed (A.) [ کبد ] karaciğer.

    kebîr (A.) [ کبير ] büyük.

    kebş (A.) [ کبش ] koç.

    kebûd (F.) [ کبود ] mavi.

    kebûter (F.) [ کبود ] güvercin.

    kec (F.) [ کج ] eğri.

    kecbîn (F.) [ کجبين ] şaşı.

    keçel (F.) [ کچل ] kel.

    kedd (A.) [ کد ] emek.

    keder (A.) [ 1 [ کدر .üzüntü. 2.bulanıklık.

    kedernâk (A.-F.) [ کدرناک ] üzüntülü, kederli.

    kedhüda (F.) [ کدخدا ] kâhya.

    kedû (F.) [ کدو ] kabak.

    kef (F.) [ کف ] kِpük.

    kefâlet (A.) [ کفالت ] kefillik.

    kefçe (F.) [ کفچه ] kepçe.

    kefel (A.) [ کفل ] kalça.

    kefere (A.) [ کفره ] kafirler.

    keff (A.) [ 1 [ کف .aya. 2.avuç.

    keffe (A.) [ کفه ] kefe.

    kefgîr (F.) [ کفگير ] kevgir.

    kefil (A.) [ کفيل ] kefil, kefalet eden.

    kefş (F.) [ کفش ] ayakkabı.

    keftâr (F.) [ کفتار ] sırtlan.

    kefter (F.) [ کفتر ] güvercin.

    kehânet (A.) [ کهانت ] falcılık, kahinlik.

    kehene (A.) [ کهنه ] kahinler.

    kehf (A.) [ کهف ] mağara.

    kehhâl (A.) [ 1 [ کحال .gِze sürme çeken. 2.gِz hekimi.

    kehkeşan (F.) [ کهکشان ] samanyolu.

    kej (F.) [ کژ ] eğik, eğri.

    kejdüm (F.) [ کژدم ] akrep.

    kelâğ (F.) [ کلاغ ] karakarga, kuzgun.

    kelâm (A.) [ کلام ] sِz.

    kelâm-ı kadim [ کلام قدیم ] Kur’ân.

    kelâm-ı kibâr [ کلام کبار ] büyük insanların ِzlü sِzleri.

    kelb (A.) [ کلب ] kِpek.

    kelimât (A.) [ کلمات ] kelimeler, sِzcükler.

    kelime (A.) [ کلمه ] sِzcük.

    kelle (F.) [ کله ] baş.

    kem (F.) [ کم ] az, eksik.

    kemâbîş (F.) [ کمابيش ] az çok, aşağı yukarı.

    kemâfissâbık (A.) [ کما فی السابق ] eskiden olduğu gibi.

    kemâkân (A.) [ کماکان ] eskiden olduğu gibi.

    kemâl (A.) [ کمال ] olgunluk, mükemmellik.

    kemal-i dikkatle (A.-F.-T.) büyük bir dikkatle.

    kemâl-i ihtimâm ile büyük bir ِzenle.

    kemân (F.) [ 1 [ کمان .yay. 2.keman.

    kemânebrû (F.) [ کمان ابرو ] kaşı yay gibi olan sevgili.

    kemankeş (F.) [ کمانکش ] okçu, yay çeken.

    kemâyenbağî (A.) [ کما ینبغی ] gerektiği gibi.

    kemend (F.) [ کمند ] kement.

    kemend-i zülf (F.) [ کمند زلف ] saçlarının kemendi.

    kemer (F.) [ کمر ] bel.

    kemerbend (F.) [ کمربند ]] bel kayışı.

    kemîn (F.) [ کمين ] pusu, tuzak.

    kemmiyet (A.) [ کميت ] nicelik.

    kemmiyet (A.) [ کميت ] nicelik.

    kemter (F.) [ 1 [ کمتر .daha az. 2.değersiz.

    kemyâb (F.) [ کمياب ] az bulunur.

    kenâr (F.) [ 1 [ کنار .kıyı. 2.kenar, yan.

    kenef (A.) [ 1 [ کنف .çevre. 2.sığınacak yer.

    kenîse (A.) [ کنيسه ] kilise.

    kenîz (F.) [ کنيز ] cariye.

    kenz (A.) [ کنز ] hazine.

    ker (F.) [ کر ] sağır.

    kerâhet (A.) [ کراهت ] iğrenme tiksinme.

    kerâmet (A.) [ 1 [ کرامت .cِmertlik, kerem. 2.velîlerin gِsterdikleri olağandışı

    hal.

    kerân (F.) [ کران ] uç, kıyı.

    kere (A.) [ کره ] kez.

    kerefs (F.) [ کرفس ] kereviz.

    kerem (A.) [ کرم ] cِmertlik.

    kerem kılmak kerem etmek, iyilik etmek.

    keremkâr (A.-F.) [ کرمکار ] cِömert.

    kerhen (A.) [ کرها ] istemeyerek, iğrenerek.

    kerîh (A.) [ کریه ] iğrenç.

    kerîm (A.) [ 1 [ کریم .cِömert. 2.yüce.

    kerîme (A.) [ کریمه ] kız çocuk.

    kerkes (A.) [ کرکس ] akbaba.

    kerrât (A.) [ کرات ] defalar.

    kerre (A.) [ کره ] defa.

    kerûbî (A.) [ کروبی ] büyük melek.

    kervan (F.) [ کروان ] kafile, kervan.

    kervansaray bk. karvanserây.

    kes (F.) [ کس ] kişi, kimse.

    kesâd (A.) [ کساد ] sürümsüz, kesat.

    kesâfet (A.) [ 1 [ کثافت .yoğunluk. 2.çokluk.

    kesâlet (A.) [ کسالت ] tembellik, gevşeklik.

    kesb (A.) [ کسب ] çalışarak kazanma.

    kesbî (A.) [ کسبی ] çalışarak elde edilen.

    kese (F.) [ کيسه ] torba, küçük torba.

    kesîf (A.) [ 1 [ کثيف .yoğun. 2.kalın. 3.koyu.

    kesîr (A.) [ کثير ] çok, bol.

    kesîrü’l-istimâl (A.) [ کثيرالاستعمال ] çok kullanılan.

    kesret (A.) [ کثرت ] çokluk, bolluk.

    kesretle A.-T.) çokça, bolca.

    kesretli (A.-T.) çok, fazla.

    keşf (A.) [ کشف ] keşif, bulma, ortaya çıkarma.

    keşif (A.) [ کشف ] keşfetme, bulma.

    keşkûl (F.) [ 1 [ کشکول .dilenci çanağı. 2.keşkül, bir tür tatlı.

    keşmekeş (F.) [ کشمکش ] kargaşa, çekişme.

    keştî (F.) [ کشتی ] gemi.

    keştîbân (F.) [ کشتيبان ] kaptan.

    ketif (A.) [ 1 [ کتف .omuz. 2.kürek kemiği.

    ketm (A.) [ کتم ] gizleme, saklama.

    kettân (A.) [ کتان ] keten.

    ketûm (A.) [ کتوم ] sır saklayan, ağzı sıkı.

    kevâkib (A.) [ کواکب ] yıldızlar.

    kevkeb (A.) [ کوکب ] yıldız.

    kevkebe (A.) [ کوکبه ] gِsteriş.

    kevn (A.) [ کون ] varlık.

    kevser (A.) [ 1 [ کوثر .cennet. 2.cennetteki bir havuz.

    keyd (A.) [ کيد ] hile, düzen.

    keyf (A.) [ کيف ] keyif, afiyet.

    keyfe mâ ittafak (A.) [ کيف ما اتفق ] rastgele.

    keyfiyet (A.) [ کيفيت ] nitelik

    keyfiyyet (A.) [ کيفيت ] nitelik.

    keyhân (F.) [ کيهان ] dünya.

    keyvan (F.) [ کيوان ] Satürn, Zuhal.


  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart


    kezâ (A.) [ کذا ] aynı şekilde, bِylece.

    kezâlik (A.) [ کذالک ] aynı şekilde.

    kezzâb (A.) [ کذاب ] çok yalancı.

    kıbâb (A.) [ قباب ] kubbeler.

    kıbel (A.) [ قبل ] taraf, yِn.

    kıble (A.) [ 1 [ قبله .Kâbe tarafı. 2.güney. 3.güney rüzgarı.

    kıbtî (A.) [ قبطی ] çingene.

    kıdem (A.) [ قدم ] eskilik.

    kıdve (A.) [ قدوه ] ِnder.

    kılâ’ (A.) [ قلاع ] kaleler.

    kıllet (A.) [ قلت ] azlık.

    kırâat (A.) [ قرائت ] okuma.

    kırâat etmek okumak.

    kırâathâne (A.-F.) [ 1 [ قرائت خانه . kahvehane. 2.okuma salonu.

    kıran (A.) [ 1 [ قران .yakınlaşma. 2.iki gezegenin aynı burçta birbirine

    yaklaşması.

    kırba (A.) [ قربه ] deriden yapılmış su kabı.

    kırtâsiye (A.) [ قرطاسيه ] kağıt işleri.

    kısas (A.) [ قصه ] kıssalar, hikayeler.

    kısm (A.) [ قسم ] kısım, bِlüm.

    kısmen (A.) [ قسما ] bir kısmı.

    kısmet (A.) [ 1 [ قسمت .nasip, pay. 2.bِlme.

    kıssa (A.) [ 1 [ قصه .ِykü, fıkra. 2.olay.

    kıst (A.) [ 1 [ قسط .taksit. 2.parça.

    kıstas (A.) [ 1 [ قسطاس .ِlçü. 2.terazi.

    kışr (A.) [ قشر ] kabuk.

    kıt’a (A.) [ قطعه ] parça.

    kıtal (A.) [ 1 [ قتال .savaş. 2.birbirini ِldürme.

    kıyafet (A.) [ قيافت ] kılık, gِrünüm.

    kıyâm (A.) [ 1 [ قيام .kalkma. 2.ayaklanma.

    kıyam etmek başkaldırmak, isyan etmek, ayaklanmak.

    kıyamet (A.) [ 1 [ قيامت .mahşer günü. 2.gürültü patırtı.

    kıyas (A.) [ قياس ] karşılaştırma, mukayese.

    kıymet (A.) [ قيمت ] değer.

    kıymet vermek değer vermek.

    kıymetbilmez (A.-T.) değer bilmeyen.

    kıymetdar (A.-F.) [ قيمتدار ] değerli.

    kıyr (A.) [ قير ] katran, zift.

    kıyye (A.) [ قيه ] okka.

    kibar (A.) [ کبار ] büyükler.

    kibr (A.) [ کبر ] büyüklük taslama, şişinme.

    kifayet (A.) [ 1 [ کفایت .yeterli olma. 2.yararlılık.

    kifâyetsizlik (A.-T.) yetersizlik.

    kihâlet (A.) [ 1 [ کحالت .gِz hekimliği. 2.sürmecilik.

    kîl (A.) [ قيل ] sِz.

    kilâb (A.) [ کلاب ] kِpekler.

    kîle (A.) [ کيله ] kile.

    kilîsa (F.) [ کليسا ] kilise.

    kilk (F.) [ کلک ] kamış kalem.

    kîlükâl (A.) [ قيل و قال ] dedikodu.

    kilye (A.) [ کليه ] bِbrek.

    kimyâger (A.-F.) [ کيمياگر ] kimyacı.

    kimyevî (A.) [ کيميوی ] kimyasal.

    kinâyeâmîz (A.-F.) [ کنایه آميز ] kinayeli.

    kindar (F.) [ کيندار ] kinci.

    kînecû (F.) [ کينه جو ] kinci.

    kirâm (A.) [ 1 [ کرام .yüce kişiler. 2.cِmertler.

    kirâren (A.) [ کرارا ] defalarca.

    kirbâs (A.) [ کرباس ] bez.

    kirm (F.) [ کرم ] kurt, kurtçuk.

    kirm-i ebrîşem [ کرم ابریشم ] ipek bِceği.

    kirm-i şebefruz [ کرم شب افروز ] ateş bِceği.

    kîse (F.) [ 1 [ کيسه .torba, kese. 2.para kesesi.

    kisve (A.) [ کسوه ] giysi.

    kisvet (A.) [ 1 [ کسوت .giysi. 2.güreşçi kisbeti.

    kîş (F.) [ کيش ] din.

    kişt (F.) [ کشت ] ekin.

    kiştzar (F.) [ کشتزار ] tarla.

    kişver (F.) [ کشور ] ülke.

    kişverküşâ (F.) [ کشورکشا ] fatih, ülkeler alan.

    kitâb (A.) [ کتاب ] kitap.

    kitâbe (A.) [ 1 [ کتابه .mezar taşı yazısı. 2.yazıt.

    kitabhâne (A.-F.) [ کتابخانه ] kütüphane.

    kitmân (A.) [ کتمان ] sır saklama, ketumluk.

    kitmân etmek saklamak.

    kiyâset (A.) [ کياست ] zekilik, uyanıklık.

    kizb (A.) [ کذب ] yalan.


  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 12.470, Level: 73
    Points: 12.470, Level: 73
    Level completed: 5%,
    Points required for next Level: 380
    Level completed: 5%, Points required for next Level: 380
    Overall activity: 99,9%
    Overall activity: 99,9%
    Achievements
    Ekrem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Mar 2012
    Yer
    (Ebedi dünyasına göç etti)
    Mesajlar
    964
    Points
    12.470
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    14

    Standart


    kِhne (F.) [ کهنه ] eski.

    kubh (A.) [ قبح ] çirkinlik.

    kubûr (A.) [ قبور ] mezarlar.

    kûçe (F.) [ کوچه ] sokak.

    kudât (A.) [ قضات ] kadılar.

    kûdek (F.) [ کودک ] çocuk.

    kudemâ (A.) [ قدما ] eskiler.

    kudret (A.) [ قدرت ] güç.

    kudsî (A.) [ قدسی ] kutsal.

    kudsiyân (A.-F.) [ قدسيان ] melekler.

    kudsiyet (A.) [ قدسيت ] kutsallık.

    kudsiyetşiken (A.-F.) [ قدسيت شکن ] kutsallığı bozan; kutsal olan şeylere karşı saygısız.

    kudûm (A.) 1. [ قدوم
    ] gelme. 2.kudüm.

    kudûmzen (A.-F.) [ قدوم زن ] kudüm çalan.

    kûfe (F.) [ کوفه ] küfe.

    kufl (A.) [ قفل ] kilit.

    kûfte (F.)1. [ کوفته
    ] ezik. 2.kِfte.

    kûh (F.) [ کوه ] dağ.

    kûhân (F.) [ کوهان ] hِrgüç.

    kûhistan (F.) [ کوهستان ] dağlık.

    kuhl (A.) [ کحل ] gِz sürmesi.

    kulel (A.) 1. [ قلل
    ] kuleler. 2.doruklar.

    kullâb (A.) [ قلاب ] kanca, çengel.

    kulle (A.) [ 1 [ قله .kule. 2.doruk.

    kulûb (A.) [ قلوب ] kalpler.

    kumâr (A.) [ قمار ] kumar.

    kumâş (A.) [ قماش ] kumaş.

    kumrî (A.) [ قمری ] kumru.

    kûr (F.) [ کور ] kِr.

    kur’a (A.) [ قرعه ] kur’a, ad çekme.

    kurâ (A.) [ قراء ] kِyler.

    kurâze (A.) [ قراضه ] kırıntı, dِküntü.

    kurb (A.) 1. [ قرب
    ] yakınlık. 2.yakın.

    kûre (F.) [ کوره ] kuyumcu ocağı.

    kûrî (F.) [ کوری ] kِrlük.

    kurrâ (A.) [ قراء ] Kur’ân okuyucular.

    kurs (A.) [ قرص ] yuvarlak.

    kurûn (A.) 1. [ قرون
    ] yüzyıllar. 2.çağlar.

    kurûn-i kadîme (F.) [ قرون قدیمه ] eski çağlar.

    kurûn-i ûlâ [ قرون اولی ] ilkçağ.

    kurûn-i vüstâ [ قرون وسطی ] ortaçağ.

    kûs (F.) [ کوس ] kِs, büyük davul.

    kûse (F.) [ کوسه ] kِse.

    kusûr (A.) 1. [ قصور
    ] kasırlar. 2.eksiklik, hata, ihmal.kusur eylemek ihmalde bulunmak, hata yapmak.

    kûşe (F.) [ کوشه ] kِşe.

    kûşiş (F.) [ کوشش ] çaba.

    kûşk (F.) [ کوشک ] kِşk.

    kût (A.) [ قوت ] azık, yiyecek.

    kûtah (F.) [ کوتاه ] kısa.

    kûtahnazar (F.-A.) [ کوتاه نظر ] kıt gِrüşlü, basiretsiz.

    kutb (A.) [ قطب ] kutup.

    kutn (A.) [ قطن ] pamuk.

    kutr (A.) [ قطر ] çap.

    kuûd (A.) [ قعود ] oturma.

    kuvâ (A.) [ قوا ] güçler, kuvvetler.

    kuvve (A.) [ قوه ] güç, kuvvet.

    kuvve-i muhayyile [ قوهء مخيله ] hayal gücü.

    kuvve-i müeyyide [ قوهء مؤیده ] yaptırım gücü.

    kuvvet (A.) 1. [ قوت
    ] güç. 2.askerî güç.

    kûy (F.) 1. [ کوی
    ] kِy. 2.sokak. 3.sevgilinin evinin bulunduğu yer.

    kuyûd (A.) 1. [ قيود
    ] bağlar. 2.kayıtlar.

    kuyûdat (A.) [ قيودات ] kayıtlar.

    kuzât (A.) [ قضات ] kadılar.

    kûze (F.) [ کوزه ] testi.

    kübrâ (A.) [ کبرا ] en büyük.

    küdûr (A.) [ کدور ] kederler.

    küdûret (A.) 1. [ کدورت
    ] bulanıklık. 2.tasa.

    küffar (A.) [ کفار ] kafirler.

    küfr (A.) 1. [ کفر
    ] kafirlik. 2.küfür.

    küfrbâz (A.-F.) [ کفرباز ] küfürbaz.

    kühen (F.) [ کهن ] eski.

    külah (F.) [ کلاه ] şapka.

    külbe (F.) [ کلبه ] kulübe.

    küleh (F.) [ کله ] külah, şapka.

    külfet (A.) 1. [ کلفت
    ] zahmet. 2.merasim.

    küll (A.) [ کل ] tüm, bütün.

    küllî (A.) 1. [ کلی
    ] genel. 2.çok.

    külliyyen (A.) [ کليا ] tamamen, tümü.

    künc (F.) [ کنج ] kِşe.

    küngüre (F.) [ کنگره ] şerefe.

    künh (A.) [ کنه ] asıl, ِz.

    künûn (F.) [ کنون ] şimdi.

    künûz (A.) [ کنوز ] hazineler.

    küre (A.) [ کره ] küre.

    küre-i arz [ کرهء ارض ] yerküre, dünya.

    kürevî (A.) [ کروی ] küresel.

    kürre (F.) 1. [ کره
    ] sıpa. 2.tay.

    kürsî (A.) 1. [ کرسی
    ] kürsü, taht. 2.başkent.

    küsûf (A.) 1. [ کثوف
    ] güneş tutulması. 2.tutulma.

    küsûr (A.) 1. [ کسور
    ] kesirler. 2.parçalar.

    küşad (F.) 1. [ کشاد
    ] açma. 2.açılma, açılış. küşâd etmek açılış yapmak, açmak.

    küştî (F.) [ کشتی ] güreş.

    küttâb (A.) [ کتاب ] kâtipler, yazıcılar.

    kütüb (A.) [ کتب ] kitaplar.

    kütübhâne (A.-F.) [ کتبخانه ] kütüphane.

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •