Önemli bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum:Eğer bir Müslüman, dünyada bütün Müslümanlara karşı yapılan eza, cefa, zulüm, işkence, tecavüz, yakma-yıkma, bombalama ve katliam olaylarına karşı tepki veremiyorsa, acı ve ızdırabı duyamıyorsa bu mü’minin imanında zafiyet var demektir. Kalbiyle buğz etmiş olsa bile bu kuvvetli imân için yeterli olmamaktadır. Çünkü bu tepki ve tavır imânı en zayıf olanların gösterdikleri durumdur.
Buhari ve Müslim’de geçen hadis-i şerife göre, Sahabe-i Kiram’dan Numan bin Beşir (radiyallahu anh) Rasul-i Kibriya (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz’in (mealen) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkat göstermekte tek vücut gibidir. O vücudun bir organı rahatsız olursa, diğer organlar da acı çekip uykusuz kalır.” (Buhari – Müslim)


Bu bir hadis-i şeriftir.
Tasavvuf ehlinden önemli bir zat olan Ebu’l-Hasan Harakâni rahmetullahi aleyh demiştir ki:
“Şam’da bir Müslümanın ayağına bir diken batsa benim ayağım kayar. Horasan’da bir Müslüman’ın ayağına bir taş çarpsa benim ayağım sızlar.”
Bütün bunlardan anlamamız gereken önemli husus, vücudumuzu rahatsız eden bir durumla karşılaştığımızda rahatsızlanmamıza sebep olması gibi kutsallarımıza kâfirlerden münafıklardan her ne türlü bir saldırı geldiği zaman da aynı hassasiyeti, aynı duyarlılığı göstermemiz Müslümanlığımızın gereğidir. Bedene sivri bir şey batar bizi rahatsız ederse bu rahatsızlık da beyin tarafından vücuda yansıtılır. Aynı yansıtım mukaddeslerimize yapılan olumsuz tavır ve davranışlar için de olmalıdır. Böyle bir durum imânımızın kemalâtıyla çok yakından alâkadardır. Bu alâkayı kurabilmek de samimiyet işidir.

Bazı durumlarda tepki olarak kalp ile buğz etmek yeterli değildir. Zira bu tepki imânı zayıf olanların gösterdikleri bir durumdur. Hz. Ömer (radiyallahu anh) hazretlerinin şu beyanı da meseleye açıklık getirir. Der ki: Bazen kalbim bir taştan daha sert, bazen de kalbim yağdan daha yumuşak oluyor. Kalbimin sertliği kâfirlere ve zâlimlere karşıdır; yumuşaklığı ve yağ gibi oluşu mü’minleredir.” Şu âyet meali böyle bir hâlin delilidir:
“Muhammed (s.a.v.), Allah’ın Rasûlü’dür. O’nunla beraber olanlar kâfirlere karşı şiddetli, birbirlerine karşı merhametlidirler…” (Fetih Suresi, âyet: 29)


MEVLÜT ÖZCAN