Oruç Aç Kalmak Değildir





Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhû… Recep ve Şaban aylarını geride bıraktıktan sonra, Mübarek Ramazan-ı Şerîf ayına da bizi ulaştıran Rabb’ül-Âlemîn Hazretlerine, sonsuz şükürlerimizi sunmamız lazım muhterem kardeşlerim…
Bu ayda, gücü yeten herkesin Oruç tutması, ilahî bir emir ve Sünnet-i Resûlullah’tır.
Ayrıca, Sâdât-ı Kirâm’ın hususiyetle üzerinde durduğu, kalbin sadece Allah’a yöneldiği ve O’nun katından rızıklandığı müstesna günleri yaşıyoruz hep birlikte…
Sofralarımıza bir bakalım; Normal aylarda nasıldı, bu ay teşrif ettiğinden beri nasıl?
İnsanlarla ilişkilerimize bakalım; Normal aylarda kimlere ve nelere kızıp içerliyorduk, bu ayda aynı kişilere tavrımız nasıl?
Şeytanın bağlandığı ay olan bu ayda, biz acaba nefsimizin isteklerini ne kadar erteleyebiliyoruz?
Dünyamızda olup biten hadiseleri iyice gözlemleyebiliyor muyuz acaba?
Suriye’de olup bitenler, Afrika kıtasındaki şu modern çağda açlıktan ölen insanlar, bizim bilmediğimiz ve şu an zulüm altında inleyen masum yavrucakları yüreğimizde hissedebiliyor muyuz?
Şu anda, evinde iftar edeceği bir lokma ekmeği olmayanları, sahuru sadece su ile geçiştirenleri düşünüp, soframızdaki bereket için hiç olmazsa şükredebiliyor muyuz?
“Mü’minler ancak kardeştirler” diyen Cenab-ı Allah’ın sözüne uyup, etrafımızda bu gibi insanları araştırabiliyor muyuz?
Sahurda yediğimiz bir şeyin, midemizi ekşittiğini düşündüğümüz kadar, bir lokmaya muhtaçların düştükleri durumu fehmedebiliyor muyuz?
Evet, bu ay mübarektir, çünkü Allah’ın (C.C) her ayı, her günü mübarektir…
Bu ayı, özellikle Peygamber Efendimiz övmüştür, el-hak doğrudur, övülecek bir rahmet ayıdır bu ay…
Ama nefsimize mağlup olmuşsak, oruç tutmayı, iftar sofralarında yediklerimizle, gece eğlencelerimizle anar olmuşsak, bu güzel ayı ibadet ve tâat ile süslememişsek, öksüz ve yetimi gözetmeyip Sadaka, Fitre ve Zekât ile malımızın kirini temizlememişsek, nice aç kalmaktır bu?
Bir Hadis-i Şerîfte; “Bazılarının öyle namazları vardı ki sadece yoruldukları, öyle oruçları da vardır ki sadece aç kaldıkları yanlarına kâr olarak kalır” buyuran Peygamberimiz Efendimizi ne kadar hoşnut edebileceğiz bu ay içerisinde?
Bir bıçak ile ekmek de kesersin, adam da…
Peki, bu ayda yapacağımız işler ile Rabbimizi mi, yoksa alışveriş merkezlerini mi memnun edeceğiz?
Allah Dostları’nın oruçları nasıl acaba diye hiç araştırdık mı (çünkü onlar, Resûlullah’ın manevi varisleridir) ne yerler, nasıl ibadet ederler, Ümmet-i Muhammed için neler talep ederler, gün ve gecelerini nasıl değerlendirirler?
Kısaca kardeşlerim, Oruç, sadece aç kalmak değil, Allah’a ulaşmanın en kolay olduğu hürmetli bir ibadettir.
Neden acaba “Allah katında en güzel koku, oruçlunun ağız kokusudur” buyurdu Nebi (S.A.V)?
Ne var o ağız kokusunda ki, Yaratan’ın hoşuna gidiyor?
Elbette Takvâ, Teslimiyet, Edep, Emir tutma ve İbadet temizliği var değil mi?
Dikkat ederseniz, oruçlu kişinin gözleri, Ramazan ayının ortalarına doğru saflaşmaya, güzelleşmeye başlar…
Yüzüne bir masumiyet gelir…
Konuşmaları daha temizdir…
Kimseyi kırmamaya özen gösterir…
Yürüyüşü bile değişir, masum bir hal alır Müslüman…
Öyleyse, bu ayın kıymetini bilelim, sadece aç kalanlardan değil, Mürşid-i Kâmil’in himmeti doğrultusunda takvâya yürüyenlerden olalım inşAllah…
Sözlerimizi, bir âyet-i kerîme ile bitirelim ve bu aydan istifade edenlerden olalım inşAllah…
ESTEİZZÜ BİLLÂH
“(O sayı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur’an insanlara, hidayet rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda (ki Kadir Gecesinde) indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ay (ın ilk hilalin) a erişirse/görürse hemen orucunu tutsun. Kim de seferde (olup da yer) ise, tutamadığı günler sayısınca (caiz olan) başka günlerde (orucunu kaza etsin) Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da o sayıyı (kazâ ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık Allah’ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki (düşünür de) şükredersiniz… – Bakara – 185
Allah’a emanet olunuz, sevgili kardeşlerim.
S.Abdülrakib EROL