***
DIŞARDA
Points: 5.744, Level: 48
Level completed: 97%,
Points required for next Level: 6
Overall activity: 0%
Achievements

Allâh (c.c.)’u en çok zikredenler
Muaz b. Enes (r.a.)’dan, adamın birisi Rasûlullah (s.a.v.)’e
“Hangi mücahidlerin ecri daha fazladır?” diye sordu. Resûlullah
(s.a.v.): “Allâh (c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” buyurdu. Bu defa
adam: “Hangi salih kulların ecirleri daha çoktur?” dedi. “Allâh
(c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” buyurdu. Daha sonra adam aynı
soruyu namaz kılanlar, zekât verenler, hacca gidenler ve sadaka
verenler için de sordu. Resûlullah (s.a.v.) da hepsine: “Allâh
(c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” diye cevap verdi. Bunun üzerine
Hz. Ebû Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)’a; “Yâ Ebâ Hafs, Allâh (c.c.)’u
zikredenler hiç sevâb bırakmadılar” deyince, Resûlullah (s.a.v.)
“Evet!” diye mukabele etti. (Müsned-i Ahmed, Taberâni)
Ebû’d-Derdâ (r.a.)’dan: Rasûlullah (s.a.v.): “Allâhü Teâlâ
kıyâmet günü bazı toplulukları inciden minberler üzerinde
yüzleri nurlu olarak diriltir. Bütün insanlar onlara gıpta ederler.
Halbuki onlar ne Peygamber ne şehittirler.” buyurmuştu.
Bu sözleri dinleyen bir bedevî diz üstü oturarak: “Ey Allâh (c.c.)’un
Resûlü (s.a.v.), onların kimler olduğunu anlat da, tanıyalım.” dedi.
Resûlullah (s.a.v.): “Onlar, çeşitli kabilelerden ve çeşitli ülkelerden
oldukları halde zikir için bir araya gelip Allâh (c.c.)’u
zikredenler ve Allâh (c.c.)’un rızası için birbirlerini seven kimselerdir.”
buyurdu. (Taberâni)
Rivâyete göre, İsa (a.s.), zikrin en yüksek mertebelerine
yükselince şeytan kendisine geldi. Şeytan: “Ya İsa (a.s.)! Allâh
(c.c.)’u zikret!” dedi. İsa (a.s.) şeytanın bu sözlerine karşı hayret
etti. Çünkü şeytanın vazifesi insanı zikrullahtan menetmekti. İsa
(a.s.): “Kaybol ey Allâh (c.c.)’un düşmanı!” dedi. Sonra şeytan
ona iğva verip, İsa (a.s.)’ı kalbî zikir mertebesinden lisâni zikir
mertebesine indirmek istediğini anladı. Bu mertebe (dil ile zikretmek),
İsa (a.s.)’ın makamının çok altında bir makam idi.
Akıllı kişi gece ve gündüzün saatlerinde zikre devam etmelidir.
Çünkü zikir nefsin hevâ ve hevesini defeder. İnsanın bâtın
âleminde nefsin hevâ ve hevesi kovulduğu zaman, şeytan da
onun zâhirine girmeye yol bulamaz. Denildi ki: Zikir kalbe yerleştiği
zaman, şeytan eğer o kişiye yaklaşırsa, şeytanın çarptığı
insanın bağırması gibi şeytan da çarpılır ve bağırır. Bütün şeytanlar
onun başına toplanırlar ve: “Buna ne oldu?” diye sorarlar.
“Bunu insan çarptı” derler.
(İsmail Hakkı Bursevî, Rûhü’l Beyân Tercümesi, 3.c., 446.s.)