Muaz b. Enes (r.a.)’dan, adamın birisi Rasûlullah (s.a.v.)’e

“Hangi mücahidlerin ecri daha fazladır?” diye sordu. Resûlullah

(s.a.v.): “Allâh (c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” buyurdu. Bu defa

adam: “Hangi salih kulların ecirleri daha çoktur?” dedi. “Allâh

(c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” buyurdu. Daha sonra adam aynı

soruyu namaz kılanlar, zekât verenler, hacca gidenler ve sadaka

verenler için de sordu. Resûlullah (s.a.v.) da hepsine: “Allâh

(c.c.)’u en çok zikredenlerdir.” diye cevap verdi. Bunun üzerine

Hz. Ebû Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)’a; “Yâ Ebâ Hafs, Allâh (c.c.)’u

zikredenler hiç sevâb bırakmadılar” deyince, Resûlullah (s.a.v.)

“Evet!” diye mukabele etti. (Müsned-i Ahmed, Taberâni)

Ebû’d-Derdâ (r.a.)’dan: Rasûlullah (s.a.v.): “Allâhü Teâlâ

kıyâmet günü bazı toplulukları inciden minberler üzerinde

yüzleri nurlu olarak diriltir. Bütün insanlar onlara gıpta ederler.

Halbuki onlar ne Peygamber ne şehittirler.” buyurmuştu.

Bu sözleri dinleyen bir bedevî diz üstü oturarak: “Ey Allâh (c.c.)’un

Resûlü (s.a.v.), onların kimler olduğunu anlat da, tanıyalım.” dedi.

Resûlullah (s.a.v.): “Onlar, çeşitli kabilelerden ve çeşitli ülkelerden

oldukları halde zikir için bir araya gelip Allâh (c.c.)’u

zikredenler ve Allâh (c.c.)’un rızası için birbirlerini seven kimselerdir.”

buyurdu. (Taberâni)

Rivâyete göre, İsa (a.s.), zikrin en yüksek mertebelerine

yükselince şeytan kendisine geldi. Şeytan: “Ya İsa (a.s.)! Allâh

(c.c.)’u zikret!” dedi. İsa (a.s.) şeytanın bu sözlerine karşı hayret

etti. Çünkü şeytanın vazifesi insanı zikrullahtan menetmekti. İsa

(a.s.): “Kaybol ey Allâh (c.c.)’un düşmanı!” dedi. Sonra şeytan

ona iğva verip, İsa (a.s.)’ı kalbî zikir mertebesinden lisâni zikir

mertebesine indirmek istediğini anladı. Bu mertebe (dil ile zikretmek),

İsa (a.s.)’ın makamının çok altında bir makam idi.

Akıllı kişi gece ve gündüzün saatlerinde zikre devam etmelidir.

Çünkü zikir nefsin hevâ ve hevesini defeder. İnsanın bâtın

âleminde nefsin hevâ ve hevesi kovulduğu zaman, şeytan da

onun zâhirine girmeye yol bulamaz. Denildi ki: Zikir kalbe yerleştiği

zaman, şeytan eğer o kişiye yaklaşırsa, şeytanın çarptığı

insanın bağırması gibi şeytan da çarpılır ve bağırır. Bütün şeytanlar

onun başına toplanırlar ve: “Buna ne oldu?” diye sorarlar.

“Bunu insan çarptı” derler.

(İsmail Hakkı Bursevî, Rûhü’l Beyân Tercümesi, 3.c., 446.s.)