Bir ilkbahar günü geldim dünyaya
Yollara düşüp de yürüdüm yaya
Göle yoğurt çaldım tutmadı maya
Yalan dünya eremedim sırrına.

Beş yaşında kuzu güttüm yaylada
On yaşında ekin biçtim tarlada
Zenginin gemisi yüzer karada
Yalan dünya eremedim sırrına.

Yol uzadı büklüm, büklüm büküldü
Kumaş olup iplik, iplik söküldü
Daha yaşlanmadan belim büküldü
Yalan dünya eremedim sırrına.

Açamadım bir ağıcın dalında
Yatamadım nazlı yarın kolunda
Bin bir takla attım hayat yolunda
Yalan dünya eremedim sırrına.

Akılsız başıma değince taşlar
Seviyorum dedim çatıldı kaşlar
Bir anda ağardı simsiyah saçlar
Yalan dünya eremedim sırrına.

Hiç bolluk görmedim çektim darlığı
Ömür bitti ben göremedim varlığı
Tez bozuldu vücudumun sağlığı
Yalan dünya eremedim sırrına.

Eller yağlı yerken ben yedim yavan
En büyük gıdamız oldu bir soğan
Ağlamaya başlar daha dün doğan
Yalan dünya eremedim sırrına.

Yıllarca çıkmadı cebimden hortum
Borç yükü çekerek çürüdü sırtım
İnsan gibi yaşamaktı tek şartım
Yalan dünya eremedim sırrına.

Dostlarım yoluma kazdılar kuyu
Ben yandım dedikçe kestiler suyu
Dayak yedim söyleyince doğruyu
Yalan dünya eremedim sırrına.

Bizden olmayanlar yönetti bizi
Kurt ile karıştı kuzunun izi
Kara diye yutturdular denizi
Yalan dünya eremedim sırrına.

Şaşı kaldım yalancının yanında
Doğru olmak suç sayıldı kanunda
Gideceğim köy kalmadı sonunda
Yalan dünya eremedim sırrına.

Hortumcu değilsin diye kızdılar
Doğruluk suçundan ceza yazdılar
Bunlar hep kırkından sonra azdılar
Yalan dünya eremedim sırrına.

Kimisi ağaydı kimisi de beydi
Para karşısında hepsi başını eğdi
Seksenlik nineler bile bikini giydi
Yalan dünya eremedim sırrına.

Vezir oldu yalakalar, yağcılar
Yalan yere yemin etti hacılar
Tatlı diye yutturuldu acılar
Yalan dünya eremedim sırrına.

Zaman dolup yıllar gelip geçecek
Bir gün bu dünyadan herkes göçecek
Büyüklere yem oluyor her böcek
Yalan dünya eremedim sırrına.

Küçük yaşta hece, hece okudum
Ben hayatı ilmek, ilmek dokudum
Koskoca bir ömür geldi bir yudum
Yalan dünya eremedim sırrına.

(alıntı)