Sayfa 1/8 123 ... SonSon
72 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    KABİR ALEMİ


    Mütercimin Mukaddimesi



    Allah (Celle Celâlûhü) hem adildir, hem hakimdir. Onun hik­meti, kainatta faidesizlik ve fazlalığa yer vermemiştir. Bu hikmeti­nin gereği her millete, ilmi bir meseleyi ilham eder, dolayısıyle di­ğerlerine de o meseleyi dillerine tercüme etmeyi emreder. O me­sele tercüme edilip her millete mâl olunca en kısa bir yoldan insan­lık âlemi ilim, irfan içine girmiş olur. Cehalet ve fakirlik karanlık­larından kurtulur. Allah'ın hem adaleti hem hikmeti gerçekleşmiş olur.
    Bu Allah'ın kainata koyduğu bir kanundur. Kainatta hiç bir şey fazla ve yersiz değildir. Bir şey zahiren çirkin görünse de altında bir çok güzel gerçekler saklıdır. Ölüm gibi!..

    Eski çağlardaki insanlık, kainat'm kanunlarından uzak, karı­şıklık olan vahşete yalan olduklarından, bu gibi ilhamlara mazhar olamadıkları gibi, tercüme etme imkanları da yoktu. Onun için Allah' her bir kavme ayrı bir Peygamber gönderirdi. Fakat İslam'ın gelmesiyle beşeriyet sosyal hayata girdi, bir millet hükmüne geçti, bir Peygamber hepsine kafi geldi. Bu sefer tercümeye ihtiyaç hasıl oldu.
    îşte bu sosyal vazife'den bir numune olarak «Vahy'in mazhan Peygamber Efendimizin» lisaniyle aydınlanan kabir alemi hakkın­da olan bu kitabı tercüme ettim.

    Bir iki ufak tercüme hariç bu benim ilk tercüme ettiğim eser sayılır. Terceme tekniği olarak, asla bağlı kalmamayı esas edindiğim, ve dillerin simetrik olmadığını bildiğim halde, aslma bağlı kaldım, diyebilirim. Çünkü, Peygamber efendimizin ağzından çıkan hadis­lerin çoğu,Cevami'ul-kelim»dir, özlü ve kapsamlı ifadelerdir. O özelliklerini kaybetmemek için tercemede çoğunlukla simetrik sis­temi (aslına benzer şekil) esas aldım.
    Ayrıca, kitap 800 sene önceki üslupla telif edildiği için ister is­temez tercemesine rekâket verdi.

    Kitabın içindeki, hadis ve hadiselerin güvenilir olup olmadığını, bizzat müellif tmam Süyûti'den sormak lazım. Kendisi de hadislerin. çoğunu mutemed hadis kitaplarından nakletmektedir. Hadiselere ge^ Ünce; madem insanlık aleminde öyle olaylar zaman zaman görün­mektedir ve aklen öyle şeylerin olması muhal değildir, tüm olarak onları red etmeye gerek yoktur. Meğer Ki, bu asrın maddeciliğinin tesirinde kalmış olunsun.

    Malumdur ki, Kur'an gayba inanmayı bir esas, bir fazilet, insan ruhunun bir basireti olarak gösteriyor.
    Bir defa, insan gaybi şeyleri kabul ettikten sonra, artık bu dünya kanunlarına alışmış olan zihnine sığdıramadığı şeyleri red etmesi gerekmez.
    islâm kitaplarında, maddecilik, sayısız deliller ile çürütüldüğün- flen, burada delil getirmeye ihtiyaç hisetmiyorum.

    Yanlız, kitab'ın içinde geçen, ruh, melek, cin evsafı ve gayb aleminin çeşitli meseleleri ve sahabenin sözleri ve diğer alimlerin görüşleri, izah, tahkik ve tarif isteyen konulardır. Her birisi, başlı başına bir kitap olacak kadar yorum ve ispatlama gerektiriyor. Şimdilik vaktim müsait olmadığından yanlız bir numune gösterece­ğim, îşte:

    «Peygamber Efendimiz Mirac'a çıktığında gayb aleminde faiz yi­yenleri görmüş, onların Firavun milleti yolunda olduklarını beyan et­miş». Bu-.meâldeki satırları tercüme ederken kendi kendime sor­dum : Neden Nemrut milleti değil de Firavun milleti. Sonra baktım, faizciliğin en fazla hakim olduğu asır bu yaşadığımız asırdır ve eski tarihte, medeniyet olarak bu asra en fazla benzeyen Firavun me­deniyetidir.

    Demek Peygamber Efendimiz, kendisinden 2000 sene önce ve sonrayı görmüş. Demek gördüğü herşey haktır. Bize- düşen O'na uy­mak... O'nun sünnetini yaşamak, dünyada ve ahirette huzur ve saa­det bulmaktır. îman Allah'tandır, vesvese şeytandandır. Allah seke-ratta hepimizi şeytan'in şerrinden kurtarıp, imanla kendisine kavuş­tursun. Amin.

    Bahaeddin Sağlam
    Fatih 30.12.1984 [1]




    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları:7-8.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    İmamî Süyûti'nîn Hayatî, Eserleri Ve Hizmetleri Îsmî, Lakapları, Künyesi:




    Celaleddin Abu'l Fazl Abdurrahman b. Kemaleddin Ebu Bekr B. Muhammed el-Huzayri. Es-Süyûti Eş-Şafii.. (849-911) (1445-1505) Mısır ve Suriye'de hüküm süren Memlükiler devletinin son za­manlarında Kahire'de yetişen ve Arap dilinde en fazla eser veren müelliflerden biri belki de birincisidir.

    Süyûtî i. Recep 849 (3 teşrin evvel 1445) de Kahîre'de doğmuş­tur. Ebul - Fazl künyesini ona babasının dostlarından İzzeddin Ahmed b. İbrahim vermiştir. Süyüti, 9 baiırüık şeceresini tesbit etmiş­tir. Bizzat kaleme aldığı hâl tercümesini de ihtiva eden Hüsnüi - Mu-hazara'da atalarını birer birer sayar. Ona göre bu aile, menşei bakı­mından şarktan gelme olup, evvela Bağdad'ın şark taraflarında bu­lunan Hüzayriya mahallesine yerleşmiş, sonraları en az müelliften 9 batın önce Mısır'a göç ederek Asyut kasabasını vatan edinmiştir. Ataları arasında en eskisi şeyh Hümamüddin el-Huzayri olup, bu zat da mühim bir mutasavvıf idi. Diğerleri de çağlarında sayılır kimselerdi. Nitekim bunlardan biri emir Şeyhûni zamanında tacirlik ederek Asyut'da bir medrese kurmuştur.

    Babası Kemaleddin Ebu Zerk, Şafiî fakihlerindendi. Bu zat Sü-yûd'da doğmuş, orada kadılık etmiş ve daha sonra da Kahire'de yer­leşmiştir.

    Süyûti, önce tefsir, hadis ve fıkıh başta olmak üzere dini ilim­leri öğrenmek için gerekli olan nahiv, maani, bedi ve beyan v. s. alet ilimlerini öğrenmiş, sonra da esas ilim mevzularında geniş bir vukuf ve selahiyet elde etmiştir.

    O, kuvvetli bir hafızaya da sahipti. Nitekim, îbnül - İmad, onun ifadesine dayanarak iki yüz bin hadis ezberlemiş olduğunu kaydet­mektedir. Süyûti, hesap ilmi hariç, muhtelif ilimlerdeki selahiyetin-den müftehirane bir İfade ile bahseder.
    Süyûti daha gençliğinde iken pek çok seyahat etmiş, bu arada Şam, Hicaz, Yemen. Hind, Magrib ve Takrur (Sudan)'a gitmiştir Hicaz seyahati esnasında trfr sene Mekke'de kalmıştır. Ayrıca Mısır" in Dimyat, Fayyum ve İskenderiye gibi yerlerini de ziyaret etmiştir.

    Süyûti, tedris vazifesine, ilk defa üstadı Belkini'nin delaleti ile Şevval 870 (Mayıs 1466) tarihinde Cami Üs-Sayhunî de fıkıh ted­risiyle başlamıştır. Kısa bir müddet sonra şöhreti muhitinde yayıl­mış ve derslerini bazı müderrisler bile takip etmiştir. Ayrıca Tolun-lular camiinde fetva vermeğe ve hadis imlasına başlayan büyük in­san (1467) Suyûtî'nin hizmetlerine, 1472 yılında Emir İnal Aşkarin yardımı ile Hanukalu Şayhuniyede hadis tedrisi vazifesi de ilave olunmuş ve yeri hala Kahire'de Babul - Karafa'da bulunan Şam nai­bi Barkuk türbesinin şeyhliğine de bu sıralarda getirilmiştir.

    Süyûti, 891 (1486) tarihinde halife el - Mütevekkil Ala'llah' in emri ile o zamanlar Kahire'nin en büyük ve evkafça en geniş han-kahı olan Barbarsiye şeyhliğine geçmiştir. Uzun bir müddet, tâ Kaytbay (ölm. 1495) zamanının sonlarına kadar,, bu hankah şeyhli­ğinin sağladığı imkanlar sayesinde refah içinde yaşadığı gibi bir çok eserlerini rahatça yazmak için de vakit bulmuştur. Bununla be­raber bu vazifesini kıskananlar da olmuştur. Bu arada kendisinin de bazı hadiselere sebebiyet verdiği görülmektedir. Nitekim bir de­fasında Kaytbay'ın huzuruna teamül hilafına taylasan ile girmiş ol­ması (1495), sultanın kızmasına sebep olmuştur. Al-Ahadis al hi-san fi fazl al-Taylasan unvanlı risalesi bu hareketinin müdafaası zımnındadır.[1]

    Bulunduğu Vazifeyi Terkediyor


    Bununla beraber Kaytbayın vefatına kadar Baybarsiye'de va­zifesinde bırakılmıştır. Zikredilen hadiseler Sultan Muhammed b. Kaytbay nezdinde aleyhindeki faaliyetlerini artırmışlardır. Bunu se­zen Süyûti, halife Mütevekkil Ala'llah ile olan münasebetlerini sık­laştırarak, ondan kendisini bütün Mısır, Şam ve komşu islâm mem­leketleri kadılıklarının derecesinde bir mevkie tayin etmesini istedi.

    Halifenin, azıl ve nasip hususunda süyûtiye selahiyet tanıyarak mühim bir vakfiyeyi tevcih ettiği duyulunca, kadılar ve bir kısım halk arasında hoşnutsuzluk uyandırdı. Bu durum Suyûtî'nin o vazi­feden vazgeçinceye kadar devam etti. Bunu Suyûti'nin hayatında bazı talihsizlikler takip etti. 1497 de muhakeme olundu. Neticede Baybarsiya meşihatinden azledildi.

    Bu hal üzere Suyûtî'nin onlara olan güveni tamamiyle sarsıl­mıştı, Kahire'de, Nil nehri ortasında ki adacıklardan biri olan al Rav-za'da ki evine çekildi. Tam bir inziva hayatı içinde yaşadı. [2]

    Gazaba Uğramak Korkusu İçindeydi


    O günlerde Te'hir El-Zaman İla Yevmil - Kıyame isimli bir ri­saleyi de telif etmiştir. Tumanbay 1500 yılında Sultan olunca, Suyuti gizlenmek mecburiyetini hissetti. Gazaba uğramak korkusuy­du bu gizlenmenin nedeni. Ama aynı yılın sonlarında Kanşuh El-Ğavri'nin sultanlığa geçmesiyle sona erdi bu korkusu.
    Ancak onun için artık faal hayata dönmek mevzu bahis değildi.. Bazı kerametleri, keşifleri tayy-i zaman ve mekanda bulunduğu hakkındaki, velilik rivayetleri ile Osmanlıların Mısır'ı istila bekleri yolundaki sezişleri bu günlerin meyveleridir.[3]

    Hediyenin Reddi Ve Ölümü


    Sultan Cavri, kendisine yeni vazifeler teklif ettiği zaman kabul ötmediği gibi, onun gönderdiği 1.000 dinarı red ile hediye ettiği kö­leyi de azad ettiği söylenir. Suyûü bir süre böyle yaşadı. Ancak okumak ve yazmaktan geri durmuyordu. Sonra ara sıra da olsa, davet üzerine Sultanın meclisine gittiği oluyordu.

    Bununla beraber artık çökmüş ve yaşı da altmışı bulmuştu. Bu sırada hastalandı ve ıztırabh bir devreyi müteakip 19 cemaziyelevvel 911 (18 teşrini ev­vel, 1505) cuma sabahı vefat etti ve Kahire'de Babul - Karaffa dı-guıda defnolundu. Kabri üzerine bir türbe yapılmış ve ahşap bir san-|duka işlenmiştir. Türbesi uzun müddet bazı alimler ve emirlerin zi-iyaretgahı olmuştur[4]

    Eserleri:



    Suyütî'nin pek muhtelif mevzularda ve çok sayıdaki eserlerinin ekseriyeti uzun araştırmalar mahsûlü olan terkibi teliflerden zi­yade çeşitli kaynaklardan iktifa suretiyle derlenmiş eserlerdir. He­nüz hayatta iken bir çok islam ülkelerinde ve ilim merkezlerinde eserleri şöhret bulmuş bir alim hüviyetini ihraz eylemiştijr [5]

    Eserlerinin Sayısı


    Suyûti'nin eserlerinin sayısı muhtelif kaynaklara göre 500 - 600 i arasında değişmektedir.Hüsn-ül-Muhazara»da Süyûti, kendi eser-ilerini 300 olarak vermektedir. Ancak müellif bundan sonra da bir çok eserler kaleme almıştır. Nitekim çağdaşı Ibn îyas. bu eserlerin 600 olduğunu kaydetmektedir. [6]

    Tefsir Eserleri:


    1.Tercüman - ül - Kur'an fi Tefsiril Müsned- adlı eseri tefsir ile ilgili bütün rivayetleri ihtiva ettiği anlaşılmakta olup, maalesef 'günümüze intikal etmemiştir.

    2. Kiiabü Durr'ül-Mensur Fi Tefsir'îî - Me'sur Bundan önceki eserin, isnadlan hazf edilerek kaynakları muhafaza edilmek sure­tiyle kaleme alınmış bir muhtasarı olup, altı cilt halinde basılmış tır. Ayetleri aynı mevzudaki hadislerle, sahabe ve tabiinden gelen nakiller ile açıklanmıştır.

    3. Müfhemât'ül - Akran Fi Mübhamatil-Kur'an in bir kaç müp­hem noktası üzerinde durulmuştur.

    4.Lübab'ül-Nühûl fi Esbabin Nuzûl'ü, El-Vahidl'nüı aynı mev­zudaki eserine dayanmakta olup, ayetlerin nuzül sebeblerine dair bilinenleri toplamakla ve el - Vahidi'nin eserini genişletmek sure­tiyle tamamlamaktadır.

    5.Tefsir'ül - Celâîeyn, Süyûti'nin en meşhur mütedavel eserle­rinden olup, hocası Celaluddin Eî - mahalli C ölm. 864 - Mil. 1459 ) tarafından başlanılmış ve ölümünden sonra kendisi tarafından 870 (1465)' de 40 gün içinde tamamlanmıştır. Aynı lakabı taşıyan iki kişinin eseri olduğu için, «Tefsir'sil - Celâîeyn» adını taşıyan bu tef­sir, sahasının en meşhur eserlerinden olup müteaddit defalar basıl­mıştır. En son ve en güzel baskısı. Kahire (1954) Darüî-Maarif neş­ridir. Haşiyeleri arasında en mühimi Süleyman el-Cemel (ölm. 1204 -1790)' inkidir .

    6.Mecmâ ul Bahrayn ve Matla'» Bedreyn, Süyûti'nin en geniş
    tefsiri olup, bugün ancak bir kısmı elimizde bulunmaktadır... Bu­nun diğer kısımlarının tamamlanıp tamamlanmadığı malum de­ğildir. Bize intikal eden kısım, sadece eserin mukaddimesinden ibarettir. 872 (1367) yılında Et - Ta'bir Fi ulum et - Tefsir» adı ile müs­takil bir eser olarak da kaleme aldığı bu kısım ise bütün Kur'an-i ilimler hakkında mücmel bir bakış mahiyetindedir.

    7. El - İtkan fi ulum'il - Kur'an, Süyûti'nin en mühim ve sahası­nın en geniş malûmatını ihtiva eden eserlerinden biri olup, bundan önceki eserinin bilhassa ez-Zerkeşi (ölm. 794 -1392)'nin, Kitab'ul-Burhan fi ulumil Kur'an, adlı kitabından faydalanılarak genişletilmiş şeklidir. [7]

    Hadis Eserleri:


    1. Camiu's - sağır min Ehadis'il - Beşir ve Nezir, umumi hadis mecmuaları arasında zamanımıza kadar mevkiini koruyabilmiş ve bilhassa Osmanlı ulemasmca büyük rağbete nail olmuş eserlerin­dendir.

    Eserin baş taraflarında verilen izahattan da anlaşıldığı üzere veciz hadislerin seçilmesine dikkat edilmiş ve harf sırası takip olun­muştur. Aslında bu eser, Suyûti'nin -Cam'ul – Cavami ismindeki, içinde Peygamberin bütün hadislerini bir araya getirmeye niyet et­tiği kitabının hulasasıdır. Süyûti, Cami'üs - Sağir'in telifinde kaynak olarak altı hadis mecmuasından başka Ahmet b. HanbeVın Müs-hed'inden de faydalanmıştır. Her hadisin yanına nereden alındığını gösteren rümûz konulmuştur. Böylece değerli ve sahih hadisleri içi­ne alan Cami'ûs - Sağir, 18 Rebiülevvel 907 (1 teşrin evvel 1501) ta­rihinde ikmal olunmuştur. Bu eser Abdurrahman El - Munavi tara­fından şerh edilmiştir.

    2.Kifâyet'üt-Talip el - Iabib fi hasa'is al-Habib el-ma'rufe bill-ha-sa'İsûl-kübra, Peygamberin hususiyetleri hakkında kaleme alınmış olup 2 cilt halinde Haydarabad (1319/1320) de neşredilmiştir.

    3.Le'alü - Masnu'a fi'I-ahadisil Mevzu'a, Suyûti'nin hadis ten­kidi bakımından mevzu hadisler hakkında hazırladığı bir eserdir.

    4.Tedrib'ür-Ravi fi Şerhi Takrib'ün-Nevev hadis usulü kitap­ları arasında hala ehemmiyet ve şöhretini muhafaza eden bu eser, Ibni-Salah'ın hadise dair kaleme aldığı *K. Ma'rifatianvai ulumil-Kadis» adlı eserinin Nevevi tarafından yapılan Et * Takrip ve'1-Taysir adlı kitaba Suyûti'nin yazdığı şerhtir. Eser

    Mısır'da 1379 da neşre­dilmiştir.
    Bilhassa hadis ricali bakımından zenginliği ve başka kitaplarda zikredilmeyen hadisle ilgili araştırmaları ihtiva etmesi cihetinden ehemmiyetlidir.

    5.Hadis eserlerinden sayılan, Kabir, Cennet, Cehennem ve Kıya­met hakkında yazdığı küçük risaleleridir. Bunlar içinde en genişi, Tezkire-tül-Kurtubi'nin şerh ve genişletilmiş şekli olan Şerhussudur kitabıdır. Bu kitap, Mısır'da Kitabül-Berzah adı altında neşredil­miştir. İşte tercümesini verdiğimiz kitap budur. [8] : :




    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 9-10.
    [2] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 10.
    [3] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 11.
    [4] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 11.
    [5] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 11.
    [6] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 11.
    [7] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 12.
    [8] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 13.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Mukaddime


    Allah'a sonsuz hamdler olsun ki; istediğini gaflet uykusundan uyandırmış, sevdiğini en yüce derece ve makamlara yükseltmiş, yü­künü ondan alıp, onu yanına Alem-i Beka ve Berzaha nakletmiştir.

    İhlas kaftanına (kefenine) bürünmüş bir şahadetle Allah'tan başka ilah olmadığına, şeriki bulunmadığına şehâdet ediyorum. Yi­ne şehadet ediyorum: Muhammed (Aleyhi's-sâlâtü ve's-selâm) Onun kulu ve elçisidir. En şerefli bir din ile göndermiş, ve kendisine en kerim bir şekilde dost olmuş. Ona ve yüce âl ve ashabına salat ve rahmet olsun. (Amin).

    Bu kitap ruhların şiddetli bir iştiyak ile Öğrenmek istediği Ber-zah [1] âlemi hakkında yeterli ve dertleri giderecek malumatı içine almaktadır.

    Bunda şu konuları işledim:

    Ölümün fazilet ve durumu, ölüm meleğinin ve yardımcılarının sıfatları, sekeratta ölünün başına gelen durum; ruhun bedenden ay­rılıp Allah'a yaklaşmasından sonraki hali, ruhun diğer ruhlarla top­lanması ve bundan sonra bir yerde yerleşmesi, kabrin durumu, ölü­yü sıkıştırması, fitnesi, azabı ve darlığı, kabirde faydalı olan* şey­ler.. Bütün bu konuları bu kitapta zikrettim.

    Ölüm hastalığının baş­lamasından ta haşirde sûra üfürülünceye kadar olan bütün bu mer­halelere açıklama getirdim. Bu konuda merfu' [2] hadislerden, mev­kuf! [3] ve maktu' sözlerden naklettim. Bu naklimi hadis kitapların­dan ve mûtemed hadis imamlarından araştırarak yaptım. «Tezki-retû'l-Kurtubi» 'de olan kısmı da tenkih [4] ve tahric [5] ile beraber on­da olmayan bir çok fazlalıkları da yazdım. !

    Eserin adını «Şerh üs-Sudur bi Şerhi Halil Mevta ve Ehlu'l Ku-bur» (Ölülerin Hallerini Açıklamakla Gönüllere Açıklık Getiren Ki­tap) koydum. .

    Ümid ediyorum ki, Allah ömür verirse biri kıyamet alâmetleri hakkında, diğeri diriliş halleri, kıyamet, Cennet ve Cehennem hakkında geniş olarak bir iki kitap buna ilâve edeceğim. Allah bunu minnet ve keremiyle gerçekleştirsin

    Ebû Naym, Mücahit'den, Arkalarında dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.»mealin-deki ayeti kerime hakkında şöyle rivayet etmiştir: Ayet'te bahse­dilen berzah, ölüm ile diriliş arasıdır. [6]




    [1] Berzah dünya ile ahiret arasında olan ve ruhların onda beklediği alemin is­midir. Lügatte berza «aralık»demektir
    [2] Merfu', senedi Peygamber (A.S,M.)'e kadar yükselen hadis demektir
    [3] Mevkuf senedi sahabelerde duran söz demektir
    [4] Terfkih : Elemek (5) Tahriç hadisi senediyle rivayet etmek demektir
    [5] EI-Mü'mİnun, 100
    [6] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 15-16.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölümün Başlangıcı


    îbn-i Ebi Şeybe ve İmam Ahmed'in ... Hasan'dan rivayet terine göre;

    -Allah Adem ve zürrlyetini [1] yarattığı zaman meleklere:
    «Yer bunları istiap edemez.» demişler.

    Allah (Azze ve Celle):
    «Ben içlerine ölümü bırakacağım.» demiş.

    Melekler:
    «Öyle ise hayat onlara hoş gelmez.»

    Allah (Azze ve Celle):
    «Ben onların kalplerine emel yerleştireceğim» diye onlara hitap etmiştir.

    Ebu Nuaym'ın Hilye'de mücahit'den rivayetine göre: Adem (aleyhisselam) yere indiği zaman Rabbı ona şöyle dedi: ,
    Yıkılmak için yap, ölüm için doğur. [2]




    [1] Adem'in yaratı İm asiyi a genetik olarak zürrlyetl de yaratılmış olur. Müteıckn
    [2] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları:
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Mal Ve Vücuda Bir Zarar Geldiğî Zaman Ölümü İstemek ve Gelmesine Duâ Etmekten Sakındırma


    Buhâri ve Müslim'in, Enes (Radiyallahü anhî'den rivayet ettik­lerine göre, Peygamber (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyur­muştur:

    «Sakın kimse kendisine dokunan bir zarardan dolayı ölümü iş­etmesin. Eğer kendini ölümü istemekten ahkoyamıyorsa şöyle desin

    -Rabbim, yaşamak bana daha hayırlı olduğu müddetçe beni ya­şat; ölümüm bana daha hayırlı olduğu zaman ruhumu al.»

    Müslim'in Ebû Hüreyre (Hadıyallahü anh)'dan rivayetine göre, Peygamber (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur
    «Hiç biriniz ölümü asla istemesin ve ölüm gelmeden de gelme­sine dua etmesin. Çünkü sizden biriniz öldüğü zaman ameli kesilir. Hem de, müminin ömrü kendisine hayırdan başka bir şey arttırmaz.»

    Buhari ve Nesai Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh)'den o da Pey­gamber efendimizden; şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:

    «Sakın hiçbiriniz ölümü istemesin; eğer iyi ise umulur ki iyili­ğini arttırır. Şayet kötü ise umulur ki vazgeçer.»

    Câbir (Radiyallahü anh)'den rivayet edildiğine göre, Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

    «Ölümü istemeyiniz. Çünkü, ölümden sonra, âhirete çıkışın korkunçluğu çok şiddetlidir. Hem de Allah, insana tevbe ve dönüşü nasip edinceye kadar Ömrünün uzaması, mutluluktur.»

    Buhâri ve Müslim'in rivayetlerine göre, Enes, (Radıyallahü anh) şöyle buyurmuştur:

    «Eğer Rasülüllah, (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Ölümü istemek­ten nehyetmeseydi, ölmemizi isteyecektik.»

    Buhâri de Kays İbni Ebi Hazım (Radıyallahü anh)'dan şunu nakletmiş;

    «Habbab (Radıyallahü anh) ın yanma gittik. Onu ziyaret ede­cektik. Hasta idi yedi dağla dağlanmıştı. Bize:

    «Eğer Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) bizi. Ölümü is­temekten menetmeseydi, ölümümü isteyecektim.» dedi.

    Mervizi'nin Muaviye kölesi Kasım (Radıyallahü anh)'den riva­yetine göre, Rasûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)'in işiteceği bir tarzda, Sa'd İbn-i Ebi Vakkas (Radıyallahü anh) ölümü istedi. Ra­sûlullah, (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem):

    «Ölümü isteme, eğer Cennet ehlinden isen kalmak sana daha hayırlıdır, eğer cehennem ehlinden isen, ne acelen, var ki, ona ko­şuyorsun» diye buyurdu.

    Hâtib'in, tarih kitabında îbn-i Abbâs (Radıyallahü rivayetine göre, Peygamber efendimiz (Sallallâhü Aleyhi Selleml şöyle buyurmuştur;

    «Hiç kimse ölümü istemesin, çünkü kendisine ne hazırlandığını (Yani başına ne geleceğini) bilmez.»

    Îmam-Ahmed, Ebû Ya'la, Taberani ve Hakin'in, Ünunü'1-Fadl (Radıyallâhü anhâ'den rivayetlerine göre:

    Rasûlullah, (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) yanlarına geldi, am­cası, Abbâs (Radıyallâhü anh) hasta idi, şikayetlenip Ölümü İsti­yordu. Rasûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ;

    «Amca! Ölümü isteme, eğer sen iyiysen ecelinin ertelenip iyili­ğini arttırman senin için daha hayırlıdır; eğer kötü isen, ecelin er­telenip kötülüğünden vazgeçmen yine senin için daha iyidir, sakın,
    asla ölümü isteme!» diye buyurdu.

    îmam Ahmed'in Ebu Hüreyre (Radıyallâhü anh)'den rivayetine göre, Rasûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

    Kendisine Ölüm gelmeden hiç kimse ölümü istemesin, ve ame­line güvenmeden Ölümün gelmesine dua etmesin.» [1]




    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 18-20.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Allah'a İtaat İle Geçen Uzun Ömrün Üstünlükleri



    Ebû Bekret'e (Radıyallahü anh) 'dan rivayet edildiğine göret Bir adam:
    «Ya Resûllullah İnsanların hangisi daha hayırlıdır?» diye sordu.

    Rasulluüah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) cevaben Ömrü uzun olup ameli güzel olandır» buyurdu.

    Sonra, adam:
    «İnsanların hangisi daha şerlidir?» diye sordu. Resullullah (Sallahü Aleyhi ve Sellem) «Ömrü uzun ameli kötü olandır» diye buyurdu»

    Olup Hakim, Câbir (Radıyallahü anh)'den rivayet ettiğine göre Re­sûlüllah (Sallâhû Aleyhi ve Sellem) :

    «En hayırlınız Ömrü en uzun, ameli en güzel olanınızdır» bu­yurdu.

    İmam Ahmed, Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) 'dan rivayet etti­ğine göre, Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

    «En iyiniz, ömrü uzun olup, ameli güzel olandır» diye buyurdu.

    Taberâni'nin Ubâde bin Sâmit (Radıyaîlahû anh)'dan rivayeti­ne göre, Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem):

    «En iyinizin kim olduğunu söyleyeyim mi?» dedi.
    Sahabeler:
    «Evet ey Allah'ın Resûlu!..»

    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

    «Doğru dürüst gitmek şartıyla İslâmiyet için de en uzun yaşa yanınızdır» diye buyurdu.

    Yine Taberâni'nin Avf bin Mâlik (Radıyallahû anh)'dan rivâye tine göre, şöyle demiştir:

    «Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem'den işittim şöyle di yordu:

    «Müslümanın ömrü uzadıkça kendisinin hayrı artar.»
    tmam Ahmed ve îbn Zenceveyh Ebû Hûreyre (Radıyallahû anhü) 'dan rivayetlerine göre şöyle demiştir:

    «Kuza'a kabilesinin bir köyünden iki adam vardı. Resûlulla (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) hidayetiyle müslüman olmuştular. Bij senit düştü, diğerinin eceli bir sene ertelendi.»

    Talha bin Ubeydullah (Radıyallahû anh) şöyle dedi:

    «Cennet bana göründü.» Eceli ertelenen şehidden önce cennete konduğunu gördüm. Bundan hayrette kaldım. Sabahleyin bunu R sûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem'e anlattım, Resûlullah (Sa lallâhû Aleyhi ve Sellem) :

    «O, diğerinden sonra bir Ramazan orucunu, altı bin rekât farz ve nice sünnet rekâtlarını edâ etmedi mi?» diye buyurdu.

    îmam Ahmed ve Bezzar, Talha (Radıyallâhû anh) 'dan rivâylerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)
    «Allah katında teşbihinden, tekbirinden, tehlilinden Ötürü; İslamiyet dini içinde ihtiyarlanan kişiden daha üstün yoktur» diye buyurdu.

    Ebû Nuaym'in, Said bin Cübeyr {Radıyallahû anh) 'den rivâyetine göre şöyle demiştir:

    «Farzları yapmak, namazları kılmak ve Allah'ın nasip ettiği yapmak üzere müslümanm her bir gün yaşaması onun için ganimettir.» [1]




    [1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 21-22.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  7. #7
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Dînî Bir Fitne Korkusundan Dolayı Ölümü İstemek Ve Gelmesine Duâ Etmenin Cevvazı


    Malik'in Ebû Hüreyre (Radıyaîlahü anh) den rivayetine göre! Re-sûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

    «Kişi diğerinin kabrinin yanından geçip keşke onun yerinde ol­saydım, demeden kıyamet kopmaz» buyurmuştur.

    Mâlik ve Bezzâr, Sevbân (Radıyallahû anh)'den rivayet ettik­lerine göre, Resulûllah (Sallaliâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu.

    «Yâ Rabbİ hayırlı ameller işlemeyi, günahlardan sakınmayı ve miskinleri sevmeyi bana nasip et. İnsanlara bir fitne musallat etmek istediğin zaman beni fitneye bulaştırmadan yanına al...

    Mâlik'in, Ömer (Radıyallahû anhü)'den rivayetine göra, şöy­le demiştir:

    «Ey Allah'ım, güçsüz kaldım, zayıfladım, yaşlandım, duygularım denetimimden çıktı.

    Hiç bir şeyimi kaybetmeden, eksiltmeden beni yanına al.» Bunun üzerine bir ay geçmeden Hz. Ömer (Radıyallahû anh) vefat etti.

    Sûleym el-Kindi'den rivayet edildiğine göre şöyle, demiştir:

    Bir dam üzerinde Ebû Abs el-Gifari (Radıyallahû anh) ile beraberdim. Veba'dan bir topluluğun öldüğünü görüyorduk. Ebû Abs.

    «Ey veba beni de al» dedi ve bu dediğini üç sefer tekrarladı.
    Ona dedim

    «Neden bunu söylüyorsun? Resulullah (Sallallâhû Aleyhi vessellem):

    «Kimse ölümü istememeli! Çünkü ölümle ameli kesilir ve dönüş yapmak için de dünyaya geri gönderilmez» demedi mi?

    Ebu Abs:

    -Resulullah (Sallallahû Aleyhi ve Sellem'den işitmedin mi ki diyordu: «Altı şeyi geçmek (yani kurtulmak) için Ölüme koşunuz .

    1- Sefih insanların âmir olması.

    2- Rezil insanların çok bulunması.

    3- Hakem satışlarının olması.

    4- Kanların hafife alınması.

    5- Sıla-i rahimin kopukluğu.

    6- Bâzı sarhoşlar ki Kur'an'ı çalgı edinirler.

    Dini bilgileri on­lardan az olduğu halde adam tutarlar ki, onları Kur'an'la eğlen-dirsin.

    Hakim'in Hasandan rivayetine göre, şöyle demiştir:
    Hakem bin Amir:
    «Ey veba beni al» dedi.

    Birisi ona
    «Neden bunu söylüyorsun? Halbuki Rasûlullah (Sallallahû Aley­hi ve Sellem) den işittim ki:
    «Sakın hiç biriniz ölümü istemesin» dedi.

    Hakem bin Amir:
    «Sizin işittiğinizi ben de işittim. Fakat altı şeyi geçmek îstiyorum dedi.

    — Hakem satışını.
    — Rezillerin çokluğunu.
    — Çocukların amirliğini.
    — Kanların dökülmesini.
    — Sıla-İ rahimin kopukluğunu.
    — Bâzı sarhoşları ki, âhir zamanda Kurra olurlar, Kur'an'ı çalgı edinirler.»

    Ibn i Sa'd, «Tabakat» adlı kitabında Habip bin Ebi Füdale (Ra-diyallahu anh)'dan rivayetine göre-,

    Ebû Hüreyre (Radiyaîlahu anh) sanki ölümü istiyormuş gibi. ondan bahsetti.

    Bâzı arkadaşları, «Sen Resulullah (Sallallahû Aleyhi Vesellem)'in «İyi-kötü hiç kimseye ölümü istemek yakışmaz, iyi ise
    İyiliğini arttırır, kötü ise vazgeçer.» sözünden sonra, nasıl Ölümü istersin dediler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre:

    «Ben nasıl ölümü istemeyeyim. Halbuki ben altı şeyin bana ye­tişeceğinden (ilişeceğinden) korkuyorum s

    I- Günahları hafif görmek,
    2- Hakem satışı,
    3- Sıla i rahim kopukluğu,
    4- Rezillerin çokluğu,
    5- Bazı sarhoşlar ki Kur'an'ı çalgı edinir [1]

    Taberani'nin Amr bin Absete (Radiyâllahu a&h)'dan, onun da Resûlulîah (Sallallahu Aleyhi ve Sellenm'den rivayetine göre şöyle buyurmuştur:

    «Ameline güvenmedikten sonra, kimse ölümü İstememeli!!.

    Eğer müslümanlar içinde altı hasleti görürseniz o zaman Ölümü isteyiniz.

    Eğer nefsiniz elinizde ise onu Ahirete gönderin...» (O hasletler de şunlardır) :

    1- Kan dökmek,
    2- Çocukların amir olması,
    3- Rezillerin bol olması,
    4- Sefihlerin amir olması,
    5- Hakem satışlarının olması,
    6- Kur'an'ı çalgı edinen sarhoşların bulunması...

    Ebû Nuaym, îbn-i Mes'ud (Radiyallahü anh) 'dan rivayet ettiği­ne göre, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir:

    «Mümin ölümden başka hiç bir şeyi sevmeyecek hale gelmeyin-ceye kadar Deccal çıkmaz.

    îbn-i Ebû Dünya. Süfyan (Radiyâllahu anh) 'dan rivayetine göre:

    İnsanların başına Öyle bir zaman gelecek ki, ölüm o zamanın kurcalarına (âlimlerine) kızıl altından daha sevimli olacak.

    Ebû Hüreyre (Radiyalahu anhl'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

    «Yakındır ki, mümin için ölüm, içtiği soğuk bal şerbetinden da­ha sevimli olur.»

    Ebû Zer (Radiyallahu anh) 'dan rivayet edildiğine göre şöyle de-miştir:

    «İnsanların başına bir zaman gelecek, içlerinde cenaze geçerken 'keşke ben onun yerinde olsaydım' diyecekler.

    îbn-i Sa'd, Ebû Seleme bin Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre:

    «Ebû Hüreyre hasta idi, yanına gidip ziyaret ettim.

    «Yâ Rabbi Ebû Hüreyre'yi şifa et.» dedim.

    O, «Yâ Rabbi Ebû Hureyreye eski sıhhat halini verme», dedi ve şöyle devam etti:

    «Yâ Ebâ Seleme yakındır ki, insanların başına bir zaman gelir.

    Ölüm onlar için kızıl altından daha sevimli olur.

    Yâ Ebâ Seleme, yakınmıdır ki, adam kabrin yanından geçerken keşke ben senin yerinde olsaydım, diyecek.

    Yakın bir zamana ka­dar yaşarsan bunu görürsün.»

    Mervizi cenazeler konusunda Mürretül-Hemedaniden rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

    «Abdullah kendisine ve ailesine ölümü "temenni etti. Ona denil-di ki:

    Sen ailene ölümü istiyorsun! kendine neden istiyorsun?» Bu­nun üzerine Abdullah şöyle dedi:

    «Eğer bu halinizde sağ salim kalacağınızı bilseydim içinizde yir­mi sene yaşamayı isteyecektim.»

    Ebû Osman'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir
    «Bir gün İbn-i Mesud (Radiyallahu anh) kendi avlusunda iken falan ve filan iki de şerefli güzel hanımı yanında vardı.

    Her ikisin­den de güzel çocukları vardı.

    O orada iken başı üstünde bir serçe yavrusu gelip içini İbn-i Mesud'un elinin üzerine damlattı.

    Sonra kendisi şöyle dedi: Eğer Abdullah (ibn-i Mes'ud) un ailesi ölüp peşlerinde o da gitse, bana bu serçenin ölümünden daha se­vimli olur.

    Kays (Radiyallahu anh)'dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi.

    «Abdullah'ın çocukları vardı. Ona sanlıyordular. Abdullah «Bunları görüyorsunuz, bana bunların ölümü sayılarınca böcek­lerin ölümünden daha kolaydır, dedi.»

    Hasan'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:

    -Bu şehrinizde bir âbid adam vardı. Mescidden çıkıp üzengiye koyduğu zaman ölüm meleği ona geldi. Adam:

    «Merhaba hoşgeldin, zaten sana çok iştiyaklıydım, dedi üzerine melek hemen onun ruhunu kabzetti.»

    İbn-i Sad, Tabakâtında ve Mervezî, Halit bin Mervaıı Radıya lahu anh) 'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    «Kara ve denizde hiç bir hayvanın ölüme karşı bana feda olma sini istemiyorum. Eğer Ölüm yarış nişanesi olsaydı kimse beni geçmezdi; benden güçlü olan kişiden başka... :

    Yine Ebû Nuaym Ma'dan (Radiyallahu anh) 'dan rivayetine göre, şöyle demiştir:

    «Vallahi eğer ölüm bir yere konulsaydı İlk önce ona koşan ben olacaktım.»

    Abd-i Rabbih bin Sâlih'den rivayet edildiğine göre Mekhul Ölüm hastalığında iken, o yanına girip demiş:

    «Allah sana şifa versin. Mekhûl: Hayır; afvı umulana kavuşmak, şerrinden emin olunmayanla yani insi şeytanlar, iblis ve askerleriyle kalmaktan daha hayırladır» demiştir.

    lbn-i As'akir tarihinde Ebi Müshir'den rivayet ettiğine göre Söyle demiştir:

    «Bir adam Sald bin Abdulâziz Et - Tenuhiyye Allah senin öm­rünü uzatsın diyordu. Said kızıp;

    Hayır, Allah beni rahmetine çabuk kavuştursun, dedi.»

    Ebû Nuaym'm, Ubeyde bin El-Muhacir (Radıyallahû anh'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:

    «Eğer, bu oduna dokunan kişi ölür dense; kalkıp hemen doku­nacağım.»

    Ebi Abdillah es-Sanabihi'den rivayet edildiğine göre şöyle de­miştir :

    «Dünya fitneye çağırır. Şeytan İse yanlışlıklara... Allah'a kavuşmak ise bunlarla beraber kalmaktan daha hayırlıdır.»

    îbn-i Ebû Dünya Amr bin Meymûn'dan rivayet ettiğine göre:

    O ölümü istemiyordu.

    Hergün şu kadar namaz kıldığını söy­lerdi.

    Ta ki Yezid bin Müslim ona gönderildi.

    Onu sıkıştırıp zülüm edince:

    Ya Rabbi beni iyilere kavuştur. Şerlilerle bırakma, demeye baş­ladı.

    Ümmü'd-Derda (Radıyallahû anha'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    «Ebu'd-Derda, bir adam salih bir hal üzere öldüğünde, bu ölüm sana afiyet olsun keşke ben senin yerinde olsaydım, derdi. Ümmü'd-Derda; ona, neden böyle söylüyorsun? deyince;

    Ebü'd-Derda' Ey ahmak! Bilmiyormusun ki adam mümin ola­rak sabahlar, münafık olarak akşamlar.

    Farkına varmadan imanı ondan alınır.

    İşte bunun için ben, bu ölünün namaz ve oruç İçinde kalmasından fazla onun ölmesine gıpta ediyorum.

    îbn-i Ebi Şeybe «Musannaf» adlı kitabında ve îbn-i Ebu Dünya Ebû Cuhayfe'den rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:

    «Hiçbir nefsin hattâ sineğin nefsinin dahi ölüme karşı bana fe­da olması beni sevindirmez.»

    îbn-i Ebu Dünya, el-Hatip, ibn-i Asâkir, sahabi olan Ebu Bekrete (Radiyallahu anh) 'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:

    «Vallahi hiçbir canlının hattâ bu uçan sineğin de ölmesi bu ca­nımın ölmesinden bana daha sevimli değildir.»

    Oradakiler korkup
    «Neden» demişler, Ebu Bekrete:

    «Korkarım başıma bir gün gelir, o günde iyiliği emredip kötü­lükten nehyedemem.

    O günün bana ne hayrı kalır?» diye cevap ver­miştir.

    îbn-i Ebi Şeybe MusanneTinde îbn-i Sa'd ve Beyhaki Şuab-da Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) 'dan rivayet ettiklerine göre:

    -Bir adam onun yanından geçti. Ebû Hüreyre: «Nereye gidiyorsun? dedi. O: «Çarşıya» dedi.

    Ebu Hûreyre (Hadiyallahu anh) «Çarşıdan dönmeden önce Ölümü satın alabilirsen getir» dedi.

    îbn-i Ebi Dünya ve Taberani «EI-Kebir» kitabında ve tbn-i kir, Urve. bin Ruveym tarikiyle;

    Asar Irbad bin Sariye (Radıyaliahû anh) Resulullah (Sallallâhû Aley-hi ve Sellem)'in yaşlı sahabelerindendi. Ve ruhunun alınmasını istiyordu. Şöyle duâ ediyordu:

    «Allah'ım yaşlandım. Kemiklerim zayıfladı. Beni kendine al.»

    işte bu zattan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

    Bir gün ben Şam Camisinde namaz kılıp ruhumun alınması­na duâ ederken, erkeklerin en güzellerinden genç bir adam yanımda bulundu, üzerinde yeşil bir elbise vardı. Dedi:

    'Neden böyle dua ediyorsun?' Dedim ki 'Ey kardeşim nasıl dua edeyim?'

    Dedi

    'Şöyle söyle : Yârabbi amelimi güzelleştir, ecelimi genişlettir.

    Beni 'Allah seni bağışlasın, kimsin sen dedim.
    'Ben ehl-i imanın kalbinden gizlice hüzün ve kederi alan Retatil'im' dedi. Ben yüzümü çevirdim, kimseyi göremedim.» [2]



    [1] Altıncısı ki sefihlerin âmir olmasıdır. Metinde zikrediimediği için tercümesir Mütercim
    [2] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 23-30.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  8. #8
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölümün Üstünlükleri


    Âlimler demişler ki;
    «Ölüm mahza yokluk değil. Sırf fena olmak değildir. O, ancak ruhun bedenden ilişkisinin kesilmesidir. Ölüm bir ayrılıştır. Ruh ile beden arasına giren bir perdedir. Ölüm bir değişmektir. Dünyadan ahirete göçmektir.»

    Ebu'ş-Şeyh (tefsirinde) ve Ebû Nuaym Bilal bin Sa'd'den riva­yet ettiklerine göre o, va'zında şöyle demiş:
    «Ey ebed ehli ve ey beka ehli, siz yokluk, fena için değil, ebedi kalmak için yaratıldınız. Siz bu dünya diyarından ahiret memleke­tine göçeceksiniz.»

    Ömer ibn-i Abdül-Aziz'den (radıyallahû anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
    Siz ancak ebed ve beka için yaratıldınız. Diğer bir diyara nakl olunuyorsunuz.»

    Abdullah bin Âmir (radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «Müminin armağanı Ölümdür.»

    Deylemi, Firdevs'in «Müsned-inde Câbir'in hadisinden aynısını rivayet etmiştir.

    Yine Deylemi. Hüseyn İbn Ali (radıyallahû anh) 'dan rivayet et­tiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)
    «Ölüm mümin için bir güldestedir» buyurmuştur.

    Aişe (radıyallahû anhâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Ölüm ganimettir. Masiyet, musibettir. Fakr, rahatlıktır. Zengin­lik cezadır. Akıl, Allah'dan bir hidayettir. Cehil, dalâlet ve sapıklık­tır. Zulüm, pişmanlıktır. Taat, göz nurudur. Allah korkusundan ağ­lamak, ateşten kurtulmaktır. Gülmek bedenin felaketidir. Günahtan tövbe eden günahsız gibidir» buyurmuştur.

    Sahih bir senedle Mahmûd bin Lebid (Radıyallahû anh) 'dan ri-vâyetedildiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
    «İki şey var ki insanoğlu onlardan iğrenir. Ölümden İğrenir, hal­buki onun için ölüm fitneden daha hayırlıdır. Malın azlığından iğ­renir, halbuki az malın muhasebesi daha azdır.»

    Beyhaki bu hadisi zayıf görmüştür.
    Zür'ate bin Abdullah (Radıyallahû anh)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (Salllâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «İnsan, hayatı sever, halbuki ölüm, onun nefsi için daha hayır­lıdır. İkincisi insan mal bolluğunu İster, halbuki, az malın muha­sebesi daha azdır.»

    Şu hadis mürseldir. (Sened, tabünlere kadar yükselmektedir.)
    Seyhan (Buhari ile Müslim) Ebu Katade (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre;
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'in yanından bir cenaze geçti. Resûlullah (Saliallâhû Aleyhi ve Sellem)
    «Bu müsterih veya müsterah'ün'minh'tir.» buyurdu.
    Bunun üzerine:
    «Yâ Resûlallah, müsterih nedir, müsterah nedir?» dediler. Resûlallah (Saliallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Müsterih, mümin kuldur, dünyanın yorgunluk ve eziyetinden kurtulup Allah'ın rahmetine kavuşur, istirahat eder. Müsterahuminh ise günahkârdır ki memleket, insan» bitki ve hayvanlar ondan kur­tulup istirahat ederler» buyurdu.

    îbn-i Ebi Şeybe Yezîd bin Ebû Zeyyad'dan rivayetine göre:
    Ebi Cuhayfe (Radıyallahû anh) nin yanından bir cenaze geçti. Ebî Cuhayfe:
    «O da kurtuldu, âlem de ondan kurtuldu» dedi.

    îbn-i Mübarek ve Taberani Abdullah bin Amr bin Âs Radiyal-lahû anhüma'dan rivayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)
    «Dünya müminin zindanı, kant ve galastdır. Dünyadan ayrıldığı zaman kant ve zindandan kurtulur» buhurdu.

    İbn-i Mübarek Abdullah bin Amr (Radıyallahu anh'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Dünya kâfirin cenneti, müminin zindanıdır. Ruhu alındığı za­man müminin misali, hapiste olup da açılıp yerde gezen adamın misali gibidir.»

    İbn-i Ebi Şeybe «Musannef»inde Abdullah bin Âmir'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir;
    «Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir. Mümin öldüğü za­man yolu boşaltılır. İstediği gibi Cennette gezer.»

    Ebû Nuaym, İbn-i Ömer, (Radıyallahû anhüma) 'dan rivayet et­tiğine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Ebû Zer'e şöyle buyurdu:
    «Yâ Ebâ Zer, Dünya müminin zindanıdır. Kabir emniyetgâhıdır. Cennet onun karargâhıdır. Yâ Ebâ Zer, dünya kâfirin cennetidir. Kabir onun azabıdır. Cehennem onun dönüş yeridir.»

    Nesâi, Taberanî, îbn-i Ebi'd-Dünya, Ubâde bin Sâmit (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Ölüp de Allah katında hayır gören hiç bir nefis, dünyanın bü­tün nimetlerini ve içindekilerini almak üzere de olsa dönmek iste­mez. Şehid müstesna. O, Allah'ın bol sevabını gördüğünden dola­yı, dönüp bir daha öldürülmek ister» buyurdu.

    îbn-i Ebi Şeybe, «Musannaf»inde Mervizi «Cenazeler» konusun­da ve îbn-i Ebi Dünya ve Beyhaki, İbn-i Mes'ud (Radıyallâhu anh) dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    Dün yanın duru halleri gitti. Kalan ancak bulanık hallerdir.Öyle ise ölüm müslüman için bir (kurtuluş) armağanıdır.»

    Yine aynı zâtların îbn-i Mes'ud (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    «Ne güzeldir hoşa gitmeyen o iki şey» ölüm ile fakirlik...»

    îbn-i Ebî Şeybe ve Mervizi Tavus (Rahmetullahi aleyhi) den ri­vayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    «Kişinin dinini, ancak girdiği çukur korur.»

    îbn-i Mübarek ve îbn-i Ebi Şeybe ve Mervizi"nin Rebi' bin Hay-sen'den rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    «Müminin beklediği gaybi şeyler içinde, ölümden daha hayırlı hiç bir şey yoktur.»
    «Öğrendim ki; müminin ilk sevinç ve sürürü ölümdür. Bu sevinç onun ilahi ikram ve sevabı gördüğü içindir.»

    İbn-i Mes'ud (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre, şöy­le demiştir:
    Allah'a kavuşulmadan, mümin için rahat yoktur.»

    Saîd bin Mansûr ve Ibn-i Cerîr, Ebû Derdat (Radıyaîlahû anh)
    dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    «Hiçbir mümin yoktur ki ölüm onun için hayırlı olmasın, hiç bir kâfir de yoktur ki ölüm onun için hayırlı olmasın. Kim beni tasdik etmezse işte bu âyetleri okusun

    Allah katındaki şeyler iyiler için daha hayırlıdır.
    [1] Kâfirler Zannetmesinler ki onlara verdiğimiz mühlet, onlar için hayırlıdır... Günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Ve onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.»

    [2]îbn-i Ebi Şeybe «Musannefinde, Abdurrezzak, Tefsirinde, Hâkim, Müstedrek'inde, Taberani ve Mervizi Cenazeler konusunda, îbn-i Mes'üd (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiş­tir;
    «İyi kötü hiç bir nefis yoktur ki ölüm onun için yaşamaktan daha hayırlı olmasın.» Eğer hayırlı ise işte Allah, şöyle diyor «İyiler İçin Allah'ın katındaki daha hayırlıdır.

    [3]Eğer kötü ise yine Allah şöyle diyor.
    «Kâfirler zannetmesin ki, onlara verdiğimiz mühlet, onlar için hayırlıdır. Günahları artsın diye mühlet veriyoruz.»

    [4]îbn-i Mübarek ve tmam-ı Ahmed -Zühd-te Habban bin Ebî Çe-bele'den rivayet ettiklerine göre, Ebud-Derda (Radıyallahû anh) şöyle demiştir:
    «Ölmek için doğuruyorsunuz, yıkılmak için yapıyorsunuz. Fâni şeylerle hırs gösterip, baki şeyleri bırakıyorsunuz
    Ne güzeldir hoşa gitmeyen o üç şey: Ölüm, fakr ye hastalık.

    îmam Ahmed, Züftd'te İbn-i Mes'üd (Radıyallahû anh) 'dan riva­yet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    «Ne güzeldir hoşa gitmeyen o üç şey Ölüm, hastalık ve fakirlik..»

    Ebû Dünya, Cafer el-Ahmed'den rivayet ettiğine göre, şöyle de­miştir :
    «Kim ki ölümde ona hayır yoksa, hayatta da ona hayır yokur.»

    İbn-i Sa'd, Tabakat'ında, Beyhaki, Şuâb'da Ebu Derdâ'dan riva­yet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    «Rabbime tevazu için fakirliği severim. O'na kavuşmak için ölü­mü severim ve günahlarıma keffâret olması İçin hastalığı severim.»

    Ibn-i Sa'd ve îbn-i Ebî Şeybe ve îmam-ı Ahmed; -Zühd»de Ebü Derda (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle olmuş­tur:
    Ona denilmiş ki; «Sevdiğin kişi için ne istersin?»
    Demiş: «Ölümü.»
    Demişler: «Eğer ölmezse ne istersin?»
    Demişi «Mal ve veledinin az olmasını isterim.»

    îbn-i Ebî Şeybe, Ubâde bin Sâmit (Radıyallahû anden rivâyet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Dostum için istediğimiz, malının azlığı, ecelinin tacil edilmesi­dir.»

    îmam-ı Ahmed, Zühd'te ve İbn-i Ebû Dünya Ebû Derda'dan ri­vayet ettiklerine göre, şöyle demiştir:
    «Hiç bir kardeşim İslâm'dan daha sevimli bir hediyeyi bana hediyye etmemiştir. Ve onun ölümünden daha acâib bir hayır haberi (kulağıma) ilişmemiştir.»

    îbn-i Ebu Dünya, Muhammed bin Abdül Aziz'den rivayet etti­ğine göre şöyle demiştir:
    «Abdü'1-Ana, et-Teymİyye'ye denmiş Kendine ve sevdiğine ne istersin? Ölümü isterim, demiş.

    Taberâni, Ebu Malik el-Eşari- (Radıyallahû anh'dan rivayet etti­ğine göre şöyle demiştir: '
    Resûlullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : -Yâ Rabbi senin elçin olduğuma inanan herkese ölümü sevdir diye dua etti.

    îmam- Ahmed'in rivayet ettiğine göre:
    Ölüm meleği Hz. ibrahim (Aleyhis-salâtü ve'sselâm)'a, ruhunu almak için gelmiş. Hz. İbrahim ona:
    «Yâ melek'el-mevt! Hiç bir dost, dostunun ruhunu alır mı?» Bunun üzerine ölüm meleği Rabbine dönünce Allah ona şöyle demiş:
    «İbrahim'e söyle: Hiç bir dost, dostuna kavuşmaktan çekinir mi?» Melek gelip bunu deyince, Hz. İbrahim (Aleyhi' s-selâtü ve's-selâm) :
    Hemen şimdi ruhumu al» demiştir.

    îsbehâni Tergip'de, Enes (Radıyallahû anh'dan rivayet ettiğine göre Resûlulah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ona şöyle buyurmuştur:
    «Eğer vasiyetimi dinlersen; senin için Ölümden daha sevimli hiç bir şey olmasın.»

    îbn-i Sa'd Hasan (Radıyallahû anh'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Huzeyf e {Radıyallahû anh) ya Ölüm geldiğinde, şöyle dedi Ayıkken gelen bir dosttur bu. Kahr olsun pişman olana. Allah'a sonsuz hamdler olsun ki beni fitneden Önce götürdü.»

    Sehl bin Abdullah Ettesteri de şöyle demiştir:
    «Ancak üç kişi ölümü ister:
    Biri, ölümden sonra, ne olduğunu bilmez.
    İkincisi, Allah'ın takdîratından kaçmak ister. Üçüncüsü de Allah'a kavuşmak ister, ona müştaktır.)

    Hayyan bin el-Esved de şöyle demiş:
    «Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.»

    Ebû Osman da:
    «Allah'a kavuşma iştiyakının alâmeti, rahatta iken ölümü iste­mektir» demiş.

    Bâzıları da şöyle, demiştir :
    «Allah'a müştak olanlar. Ölümün tatlılığını ölüm geldiğinde se­zerler. Çünkü onlara açılan kavuşma lezzeti, baldan daha tatlıdır.»

    îbn-i Asâkir, Zün-Nûn-i Mısrî'den rivayet ettiğine göre, şöyle de­miştir "
    «Şevk, makamların en yücesidir. Ve derecelerin en yükseğidir. Kul, bu makam ve dereceye yükseldiği zaman, Rabbine kavuşma iş­tiyakından ve görmesini istediğinden dolayı ölümün hızla gelmesini ister.»

    Sahabi olan îbn-i Ebi Utbe el-Hulani (Radıyallahû anh)'den riva­yet edildiğine göre, ona:
    «Abdullah bin Abdil-Melik, Taun (veba) dan kaçarak memleketi terketti, denilmiş o da: «Inna lillah ve inna ileyhi raciun» de­miş. Bunları işitecek kadar yaşayacağımı bilmiyordum. Kardeşleri­nizin (diğer sahabelerin) tuttuğu yolları size haber vereyim mi?
    Birincisi, Allah'a kavuşmak, onlar için baldan daha tatlı idi. İkincisi, az çok hiç bir düşmandan korkmuyordular. Üçüncüsü, dünya ihtiyaçlarından korkmuyordular. Allah'ın rızık-larını vereceğine güven ve itimatları vardı.
    Dördüncüsü, içlerinde veba hastalığı çıktığında Allah hükmünü yerine getirinceye kadar (oradan) çıkmıyorlardı.»

    Ebû Nuaym, Hilye'de îbn-i Abdi Rabbihi'den rivayet ettiğine göre Mekhûl'e şöyle demiştir:
    «Cenneti sever inisiniz?»
    Mekhûlı
    «Kim cenneti sevmez?»

    İbn-i Abdi Rabbihi:
    «Öyle ise Ölümü sev. Çünkü sen Ölmeden Cenneti göremezsin.

    Abdurrahman bin Yezid bin Câbir'den rivayet edildiğine Abdullah bin Zekeriyya şöyle diyormuş:
    Eğer yüz sene Allah'ın taatinde yaşamak ile bugün veya bu saatte ölmek arasında, muhayyer bırakılsam, bugün ve bu saatte Öl­meyi tercih ederdim... Allah'ın Resulüne ve sâlih kullarına kavuşma iştiyakından dolayı...»

    Ebû Nuaym ve Îbn-İ Asâkir, Tarih'inde, Ahmed bin ebil-Havari1-den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    «Ebû Abdullah en-Nebbaci'den işittim ki diyor
    Dünya yaratıldığından beri bütün nimetleriyle benim olmak şartıyla kıyamet gününde ondan hesaba çekilineyeceğün halde dün­yada yaşamam İle, bu saatte ölmem arasında şayet muhayyer bıra­kılsam, ölmemi tercih edecektim...
    Hiç istemez misin efendine kavu-şasın...»

    Enes (Radıyailahû anh)'dan rivayet edildiğine göre şöyle de­miştir
    Resûlullah (Salllalâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Ölüm her müslümanm (günahı) için keffârettir» buyurdu.

    îbn-i Arabi bu hadisi sahih görmüştür.
    Kurtubi' de şöyle demiş
    «Bu keffâret şundan dolayıdır: Meyyit ölümde, çok elem ve ağrılarla karşılaşır. Halbuki Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi vessellem) şöyle buyurmuştur
    «Diken batması veya daha ağır eziyet kendisine dokunan hiç bir müslüman yoktur ki o eziyetle Allah onun günahlarını silmesin.

    Di­ken batması böyle iken tutmalarından bir tutması (sekeratı) üçyüz kılıç darbesinden daha şiddetli olan ölümün nasıl keffaret olacağını sen düşün.»

    îbn-i Mübarek, «Zühd»de ve îbn-i Ebu Dünya Mesruk'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
    «Allah'ın azabından emin ve dünya eziyetlerinden kurtulmuş olarak kabirde yatan mümine gıpta ettiğim kadar hiç bir şeye gıpta etmedim.»

    îbn-i Mübarek, Heysem bin Mâlik'den rivayet ettiğine göre şöy­le demiştir:
    «Eyfa bin Abedâni yanında konuşuyorduk. Ebû Atiyye el-Mez-bûh da ordaydı. Allah’ın nimetlerini düşünüyordu. Dedi.
    'İnsanların en fazla nimetdar kimdir?
    Dediler:
    Falan ve filandır'. Eyhat
    Yâ Adiyye sen ne diyorsun? dedi.
    Ebû Adiyye:
    'Ben size o falandan daha nimettanrı haber vereyim mi? işte Allah'ın azabından emin olmuş kabirdeki bir cesed ondan daha nimettardır' dedi.»

    Muhârib bin Dessar'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    «Hüseymete, bana: 'Ölüm hoşuna gider mi?' dedi.
    Dedim:
    Hayır.»
    O:
    «Nakıs eksik olmadıktan sonra, ölüm hoşuna gitmeyen hiç bir kimseyi bilmiyorum» dedi.

    Abdullah bin Ahmed, «Zevaid-i Zühd»te şunu şu şekilde rivayet etmiştir
    «Ölümün hoşuna gitmemesi, senin için büyük bir eksikliktir.»

    îbn-i Mübarek, Ebû Abdurrahman'dan rivayet ettiğine göre; bir adam, Ebû A'ver es-Süllemi'nin meclisinde şöyle dedi:
    «Vallahi, Allah, benim için ölümden daha sevimli hiç bir şeyi yaratmamış.»

    Ebû A'ver i
    «Eğer ben senin gibi olsaydım. Bu benim için bütün mor koyun­lardan daha iyi idi.» dedi.

    îbn-i Ebu Dünya, Safvân bin Süleym'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    «Ölümde, zorluk, sıkıntı varsa da, onunla mümin dünyanın şid­detli (fırtınalı) hallerinden kurtulur.»

    Muhammed bin Zeyyâd'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
    «Bâzı feylesoflardan bilgi edindim ki, akıllı için ölüm, gafil âli­min hatasından daha kolaydır.»

    Süfyan (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre şöyle de­miş :
    Eskiden deniliyordu ki: «Ölüm âbidlerin rahatıdır.» [5]



    [1] Al-i İmran, 198
    [2] A!-i >Imran, 178
    [3] Al-Imran, 198
    [4] Al-İ İmran, 178
    [5] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 31-42.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  9. #9
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölümü Anmak Ve Ona Hazırlanmak


    Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Lezzetleri yıkıp yok eden ölümü çok zikredin» diye buyuruyordu.

    Ebû Nuaym, Ömer bin el-Hattab'm hadisinden aynısını rivayet etmiştir.

    Bezzâr, Enes (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
    «Lezzetleri yıkıp yok eden ölümü çok anın. Çünkü ölümü anmak, darda olanı rahatlatır. Rahatlıkta olanı sıkıştırır.»

    îbn-i Mâce'nin Ömer (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğine göre;
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'den hangi müslümanın daha akıllı, zeki olduğu soruldu. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Ölümü en fazla zikreden ve ölümden sonrasına en güzel ha­zırlananlardır akıllılar» diye buyurdu.

    Tirmizî, Şeddad bin Evs (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiş:
    Rasûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «İyi akıllı kişi nefsine hakim, olan, Ölümden sonrasına çalışan-
    dır. Âciz kişi de, nefsinin havasına tabi olup (Allah bana şöyle şöyle yaptı) diye iftirada bulunandır» buyurdu.

    îbn-i Ebu Dünya, Enes (Radıyallahû Anh'dan rivayet ettiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Ölümü çokça anın. Çünkü ölümü anmak günahları temizler,

    İnsanın elini dünyadan çeker, zenginken ölümü zikrettiğinizde o zikir, zenginliği hedm eder (azgınlığını indirir). Fakirken ölümü anmanız sizi yaşamaya razı eder.»

    Yine îbn-i Ebu Dünya A'îa el-Horasani'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bir meclîsin yanından geçti, gülmek ortalığı almıştı. Bunun Üzerine şöyle buyurdu ı «Meclisinizi lezzetledi bulandıncısıyla renklendirin.» Onlar dediler:

    -Yâ Kesûlaîlah nedir o lezzetleri bulandıran?» Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : -Ölüm» diye buyurdu.

    Yine İbn-i Ebu Dünya'ıun Süfyan (Radıyallahû anh'dan riva­yet ettiğine göre, şöyle demiştir;
    Bize yaşlı bir adam haber verdi ki Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem), bir adama öğüt verip dedi:
    Ölümü çokça zikret, kendisinden başka her şeye karşı seni te­selli eder...»

    îbn-i Ebu Dünya ve Beyhaki îman Şubelerinde Zeyd e -Süleym! (radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) sahabelerinden bir gaf­let hali gördüğünde yüksek bir sesle kendilerini uyarıyordu.

    «Ölüm geldi ölüm!,. Vazgeçilmez netice! Yâ şekavet, yâ saadet! (ya mutluluk, ya mutsuzluk) diye buyuruyordu.

    Beyhakî, el-Vadin bin Ata'dan rivayet ettiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) insanlardan ölüm tasında bir gaflet sezdiğinde, gelir kapı çerçevesini tutar, üç sefer çağırırdı:

    «Ey insanlar, ey müslümanlar, vazgeçilmez sonuç olan ölüm gel­di. Ölüm getireceklerimle geldi. Allah'ın c.c evliyasına rahat hoş bere­ketli neticeler getirdi. O evliyalar ki, ebed ehlidirler. İstek ve çalış­maları hep ebed içindir... İşte nasıl ki her yolcunun bir gayesi var­dır. (Hayat yarışmasına) katılan her yaşayanın da sonucu Ölümdür. Ya kazanır, ya kaybeder.»

    Taberani Ammar (Radıyallahû anh'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Salllâhû Aleyhi ve Sellem) : «Vaaz edici olarak Ölüm yeter,» diye buyurdu.

    Rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) a şöyle sorulmuş:
    «Yâ Resûlallah! Hiç kimse şehidlerle beraber haşrolacak mı?» Resûlullah (Sallaîlâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Evet gece ve gündüzünde yirmi sefer ölümü zikreden kişi on­larla beraber haşrolunacak» diye buyurmuştur.

    Sudi,
    «O Allah ki, sizi imtihan etsin ve hanginizin daha güzel amelli olduğunu göstersin diye ölüm ve hayatı yarattı»[1] mealindeki âyet-i kerimeyi:
    «Hanginizin, ölümü çok zikrettiğini ona en güzel şekilde hazır­landığını ve daha fazla korkup sakındığınızı göstersin diye ölüm hayatı yarattı» şeklinde tefsir etmiştir.

    İbn-i Ebu Dünya ve Beyhaki «Şuab-i İman»da aynısını riva etmişlerdir.

    îbn-i Sabit (Radıyallahû anh) 'dan rivayet edildiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem'in yanında birisi zik­redilip övüldü. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ;
    «Onun ölümü zikretmesi nasıldı?» diye sordu. «Ondan bu ko-nuda birşey konuşulmadı- dediler. Bunun üzerine «Bildiğiniz gibi değildir» diye bildirdi.

    İbn-i Ebi Dünya ve Bezzâr, Mevsulen (tam bir senedle) benzerini rivayet etmişlerdir.
    Taberâni de Sehl bin Said'den benzerini rivayet etmiştir.

    Bâzıları demişlerdir ki:
    «Kim ölümü çok zikretse, üç şey ona ikram edilir Çabuk tevbe eder. Kalbinde kanaat olur. İbadetinde sevinç ve ferah bulur. Kim ölümü unutsa, üç şey ile cezalandırılır. Tevbeyi erteletir, kafi mik­tara razı olmayı bırakır. İbadetinde tenbellik yapar.Teymi de demiştir:
    «İki şey benden dünya lezzetini kesiyorlar: Ölümü ve Allah'ın huzurunda durmayı zikretmek...»

    îbn-i Ebu Dünya bunu rivayet etmiştir.
    Bâzıları da, «Dünyadan nasibini unutma» [2] mealindeki âyet-i
    kerimede, nasibi kefen diye tefsir etmişler; (onlarca) ayet-i keri evveline bitişik olan bir vaazdır-. Âyetin evveli:
    «Allah'ın sana verdiği şeyler için Âhireti iste» [3] mealindedii), Mânâsı da şöyle olur: Yani dünyadan Allah'ın sana verdiği şeyleri ile Cenneti iste, o şeyleri ona kavuşturacak şekilde kullan ve unutma ki, nasibin olan kefenden başka bütün malını bırakacaksın, sil ki şair demiş:
    Ömür boyunca biriktirdiğinden nasibini Sarılacağın iki örtü bir de mumyan..

    Ebû Nuaym, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiği­ne göre;
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e bir adam geldi dedi
    — «Ya Resûlallah, neden ölümü sevemiyorum. Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    — Malın var mı? buyurdu.
    — Evet, dedi.

    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    —Önce malını gönder (yani fisebilillah ver). Çünkü kalbi malı ile beraberdir. Malı önce gönderse ister ki ona kavuşsun Erteletse (dünyada bıraksa) ister ki beraberinde kalsın.
    Said bildirmiştir:
    Mansûr, Ebû Derdâ'dan rivayet ettiğine göre şöyle cte-
    «Belİğ bir meviza, seri' bir gaflet. Vaaz edici olarak ölüm yeter. Ve ayırıcı olarak da zaman yeter. İnsan bugün meskenlerde Yarın ise mezarlarda...»
    ibn Ebi Dünya» Reca bin Hayve'den rivayet ettiğine göre
    Kul, ölümü çok zikretmez; illa, sevinç ve kıskançlığını bırakır.

    Ebi Derda'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Kim Ölümü çok zikrederse, hasedi de azalır. Kıskançl
    Rebiî b. Enes'ten rivayet edildiğine göre şöyle demiştir
    Resûlulîah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Dünyadan insanın elini çektiren ve ona Ahireti sevdiren olarak ölüm yeter,» buyurdu...

    Taberâni, Tarık el-Muharibi (Radıyallahû anh)'dan rivayet etti­ğine göre, şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bana: «Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlan» buyurdu.

    îbn-i Ebi Şeybe, Avn bin Abdullah (Radıyallahû anhü'dan rivâ-i yet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Yarını ecelinden saymayan kuldan başka kimse Ölümü tam yerine koymamıştır. Çünkü güne başlayan çok kişi var ki o günü bitiremiyor. Ve yarım uman çok kişi var ki ona yetişmiyor. Sen eğer eceli ve gelişini görseydin emeli ve gururu bırakırdın.»
    Yine İbni Ebi Şeybe, Ebî Hazim'den rivayetine göre, şöyle de­miştir:
    «Âhirette seninle beraber olmak istediğin şeye bak. Onu bugün öne al ve bak; orda seninle olmak istemediğin şeyi bırak.»

    Yine îbn-i Ebî Şeybe ondan şunu rivayet etmiştir:
    «Ondan dolayı ölümü istemediğin her işi bırak. Sonra, öldüğün zaman sana zarar vermez.»

    Ebû Nuaym, Ömer îbn-i Abdul-Aziz (Radıyallahû anh)'den ri-vâyet ettiğine göre şöyle demiştir:
    «Kim Ölümü kalbine yaklaştırsa, elîndekini çoğaltır.

    Recâ bin Nuh'tan rivayet edildiğine göre, Ömer îbn-i Abdülaziz, ailesinden birine şunları söylemiştir:
    «Bundan sonra, eğer gece gündüz ölümü anmanın değerini bilsen her fani şeye buğzet ve her baki şeyi sev.«
    Mücemmi' et-Teymi'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: «Ölümü zikretmek zenginliktir.»

    Sümayt (Radıyallahû anh'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
    «Kim ölümü göz önüne alsa, dünyanın darlığına ve ferahına aldırmaz.»

    Ka'b'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: «Kim ölümü hakkıyla ansa dünyanın musibet ve gamları ona kolay gelir.»
    îbn-i Ebi Dünya, Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir
    «Hiçbir kulun kalbi, 'hiçbir zaman ölümün zikrine devam etmemiş; illa, dünya onun nazarında küçülmüş ve içindeki her şey ona kolay gelmiş.»

    Katade (Radıyallahû anh'dan rivayet edildiğine göre, şöyle mistir:
    «Ne mutlu o kimseye ki, Ölüm saatini hatırlar.»

    Malik bin Dinar'dan rivayet edildiğine göre Hâkim, şöyle demiş­tir :
    «Amel ve ibadette kalbin hayatlanması için ölümü zikretmek yeter.»

    Safiyye (Radıyallahû anhâ) 'den rivayet edildiğine göre: :
    Bir kadın, Âişe (Radiyallahû anhâ)'ye kalbinin katılığından şi­kâyet etmiş. Âişe (Radıyallahû anhâ) :
    «Ölümü çok zikret, kalbin yumuşar,» demiş.

    Ebî Hazim'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: «Ey insanoğlu! Hayır sana ölümden sonra gelir.»
    îbn-i Asakir, Ali bin Ebi Talip (Radıyallahû anh'dan rivayet et­tiğine göre, şöyle demiştir:
    «Ölüm amel sandığıdır. Hayır sana ölümden sonra gelir.»
    Deylemî, Enes (Radıyallahû anh'den rivayet ettiğine göre şöy­le demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Dünyada zühdün en iyisi, ölümü zikretmektir. İbadetin en üs­tünü tefekkürdür. Kim ölümün zikrini çok yüklense kabri Cennet bahçelerinden bir bahçe olur.»

    Hz. Ali de (Kerremellah vechehu) şöyle demiştir:
    «İnsanlar, uykudadırlar, öldükleri zaman uyanırlar.»
    Hafız Ebu'l-Fadl el-Irakî bu mânâyı şöyle nazmetmiştir:
    «İnsanlar, uykudadır, ölünce (ye kadar), Ölüm uyuklamalarını giderir.» .
    Tirmizî, Ebû Hüreyre'den rivayet ettiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    Ölüp de pişman olmayan hiç kimse bulunmaz» diye bu:
    Dediler:
    — Ya Resûlallah, nedendir pişmanlığı?
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem.
    — Eğer, iyi ise, iyiliğini artırmadığından pişman olur. Eğer kötü ise vazgeçmediğinden pişman olur, buyurdu. [4].




    [1] Mülk, 2
    [2] Kasas, 77
    [3] Kasas, 77
    [4] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 43-51.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  10. #10
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kabir Alemi: İmam Celaleddin Es-Suyuti...

    Ölümü Zikretmeye Yardımcı Olan Şeyler.



    Müslim, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan rivayet ettiğim göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ; «Kabirleri ziyaret edin, çünkü kabirler ölümü hatırlatır» buyur­du.


    îbn-i Mâce ve Hâkim, îbn-i Mes'ud (Radıyallahû anh'dan riva­yet ettiklerine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Sizi kabirlerin ziyaretinden nehyetmiştim. Fakat şimdi ziyaret edin. Çünkü kabir ziyareti dünyadan vazgeçilir, ahireti hatırlatır.»


    Hâkim, Ebu Said'den rivayet ettiğine göre:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştun «Daha önce sizi kabirlerin ziyaretinden nehyetmiştim, fakat şimdi ziyaret edin. Çünkü onda ibret vardır.»


    Yine Hâkim, Enes (Radıyallahû anh'den merfûan (Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e kadar yükselen bitişik bir senedle) rivayet ettiğine göre, Resûlullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
    «Sizi kabirlerin ziyaretinden nehyetmiştim. İşte şimdi ziyaret edin. Çünkü bu ziyaret, kalbi inceltir. Göz yaşlarını akıtır. Ahireti hatırlatır. Ziyaret edin ve çirkin sözler konuşmayın.»


    Yine Hâkim'in Büreyde (radıyallahû anh)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)
    «Sizi kabirlerin ziyaretinden nehyetmiştim. Fakat şimdi ziyaret edin. Ta ki bu ziyaretiniz, size hayrı arttırsın» buyurdu.
    Yine Hâkim'in Ebû Zer (Radıyallahû anh) 'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:


    Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) bana: «Kabirleri ziyaret et. Onunla ahireti hatırlarsın, ölüleri Çünkü, düşen bir cesedi ellemek beliğ bir mevizedir. Cenazelere ka­tıl. Umulur ki seni üzer. Çünkü, üzgün Allah'ın himayesi altındadır, her nevi hayır ona gelir.»

    İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 52-53.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Sayfa 1/8 123 ... SonSon

Benzer Konular

  1. celaleddin ada müptelanım
    By SiLa in forum İlahi Dinle
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 03.01.11, 13:01
  2. Kabir âlemi
    By ArzuNur in forum Ölüm
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 15.07.09, 22:08
  3. İmam Hafiz Celaleddin es-Suyutî'nin Hayatı
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 21:42
  4. Suyutî'nin hayatı ve İlimdeki yeri Takdim
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.07.09, 20:05
  5. MevlÂn CelÂleddÎn
    By Konyevi Nisa in forum İlahiyat - Din Kültürü Ödev
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.11.08, 09:41

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •