4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Niçin Risâle-i Nûr okuyoruz?

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 7.952, Level: 60
    Points: 7.952, Level: 60
    Level completed: 1%,
    Points required for next Level: 198
    Level completed: 1%, Points required for next Level: 198
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    sürur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2010
    Mesajlar
    1.029
    Points
    7.952
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart Niçin Risâle-i Nûr okuyoruz?

    *“Risâle-i Nûr yüz otuz parça hârikulâde risâlelerden müteşekkil bir şaheser külliyatı ve yirminci asrın fünûn-u müsbetesiyle ulûm-u îmâniye ve hakâik-ı Kur’âniyeyi mezc ve te’lîf ederek bu asra kadar hiçbir eserde görülmediği ehl-i ilim ve hakîkatça filozof ve profesörlerce musaddak olan emsalsiz bir husûsiyete mâlik eserlerinin neşriyâtı Anadolu, Arabistan, Mısır, Pakistan, Avrupa ve Amerika’ya kadar inkişâf etmiş müellifi Bedîüzzaman Said-i Nursî Risâle-i Nûr hakkında şöyle diyor: Risâle-i Nûr, mânevî hakîkatları ve îmân ilmini Avrupa’nın fen ilimleriyle mezcederek gâyet kuvvetli burhan ve hüccetlerle aklen ve mantiken ispat eder. Risâle-i Nûr, hâl ve istikbâlin, ilmî, îmânî, aklî ve fikrî ihtiyaçlarına tam cevap verir bir kuvvet ve mâhiyet ve husûsiyettedir. Risâle-i Nûr’da başka eserlerden nakil yoktur, Kur’ân’ın mu'cîze-i mâneviyesidir. Risâle-i Nûr, yüz mânevî keşfiyâtı havî ve tılsım-ı kâinatın muammasını keşf ve halleden bir keşşâftır. Risâle-i Nûr, yalnız bu vatan ve bu millet için değil, âlem-i İslâm ve beşeriyet için yazılmıştır. Risâle-i Nûr, şu zamanın yaralarına en münâsip bir ilâç, bir merhem ve zulümâtın tehâcümüne mâ’rûz heyet-i İslâmiyeye en nâfi’ bir nûr ve dalâlet vâdilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olduğu yüz binlerle kimseler tarafından tasdîk edilen bir eser külliyatıdır” 4 demektedir. Bizler de böyle bildiğimizden Risâle-i Nûr’u okuyoruz.
    *Kur’ân her asra baktığı ve ders verdiği gibi bu âhirzamân asrına da bakıyor ve ders veriyor. Hem “Risâletü’n-Nûr, bu asrı, belki gelen istikbâli tenvîr edebilir bir mu'cîze-i Kur’ân’iye olduğunu çok tecrübeler ve vâkıalarla körlere de göstermiş” 5 bulunduğundan “Ve bu zamanı tenvîr eden bir mu’cîze-i mânevîye-i Kur’âniyedir” 6 bildiğimizden Risâle-i Nûr okuyoruz.
    *Nasıl ki bütün ilâçlar tabîattaki bitkilerden yapılıyor. O bitkilerden herkes hastalıklarına kendisi ilâç yapamıyor ve bir kimyagere ve eczacıya ihtiyaç duyuyorsa; aynen öyle de özellikle yaşadığımız âhirzamân asrının maddî ve mânevî hastalıklarına da Kur’ân eczanesinden bir kimyager ve eczacı misillü müceddid olan Bedîüzzamân’ın Risâle-i Nûr ilâçlarına da ihtiyacımız zarûrîdir biliyoruz. Bu nedenle “Ne vakit bir araya gelsek, Sözler’den birini açıp okuyoruz, tatlı tatlı istifâde edip, Üstadımızla görüşüyoruz.” 7 Çünkü Üstad Bedîüzzamân Hazretleri, “Benim ehemmiyetsiz şahsıma bedel, Nûrdan elinize geçen hangi risâleyi okusanız veya dinleseniz, benim âdi şahsım yerine Kur’ân’ın bir hâdimi hâysiyetiyle beni o risâle içerisinde görüp sohbet edersiniz” 8 ve “Benimle hakîkat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam, hangi risâleyi açsa; benimle değil, hâdim-i Kur’ân olan üstadıyla görüşür ve hakâik-i îmâniyeden zevkle bir ders alabilir” 9 diye ders vermektedir.
    *Hem bu asırda aklımız, kalbimiz ve rûhumuz yaralanmış ve çok dehşetli vesvese ve vehimlerle imânımız sarsılmıştır. İşte bu mânevî yaralarımızı, hastalıklarımızı, aklımızda ve kalbimizdeki vesvese ve şüpheleri en te’sîrli ve sarsılmaz delillerle tedâvî eden ve iknâ eden eserler olan Risâle-i Nûrları okuyoruz.
    *Nasıl ki maddî bedenimizin her gün maddî gıdalara ihtiyacı varsa, aynen öyle de mânevî cephemiz olan akıl, kalb ve rûhumuzun da Kur’ân dersleri olan Risâle-i Nûrlara ihtiyacı vardır. Bu sebeple de en te’sîrli olan bu eserleri bulduk ve onları okuyoruz.
    *Kur’ân, bütün akılların Nûru, bütün kalblerin mürebbisi, bütün rûhların ab-ı hayatıdır. Bu sebeple de Kur’ân’ın derslerine muhtacız. Yoksa yolumuzu şaşırır, istikametimizi kaybederiz. Her asırda ümmetin istikameti için tecdîd vazîfesini derûhte eden eserlerden en te’sîrlisi olarak Risâle-i Nûrları bildiğimiz ve öyle inandığımız için onları okuyoruz.
    *Bu asır geçmiş asırlardan dahâ şiddetli ve dehşetli bir asırdır. Fitne ve fesâd, helâket ve felâket asrıdır. Bu asırdaki dehşetli dinsizlik cereyanları îmânları zayıflatmış ve i’tikâtları bozmuştur. Ebedî hayatımızı sonsuz felâkete atacak olan desîseler ve cereyanlara karşı elbette çok müteyakkız olmalıyız. İşte böyle bir zamanda rahmet eseri olarak Risâle-i Nûrları bildiğimizden onları okuyoruz.
    *Nev-i insan Âdem’den (as) beri bir yolculukta ilerlemektedir. Bu zamanda çok dehşetli bir dilime ve bataklığa girmiştir. Belki de hiçbir asır bu asırdaki kadar dehşetli bir fitne ve fesâdı görmemiştir. Hatta kırk vefîyattan ancak bir kaç tanesinin imânla kabre girdiği bir zaman diliminde yaşadığımız düşünülürse bu eserleri niçin okuduğumuz dahâ iyi anlaşılmış olmalıdır.
    *İnsanlar nefis, heva, his, şeytan gibi en büyük düşmanlarından korunabilmek ve Allah’a hakîkî kulluk vazîfesini yapabilmek için devamlı donanımlı ve idmanlı olmalıdır. Bu mânâda en te’sîrli Kur’ân dersleri olarak da yine Risâle-i Nûr eserlerini bildiğimizden onları okuyoruz.
    *Risâle-i Nûr eserleri her okuyuşta yeni mânâlarla her bir duygumuza hitap etmekte ve sarsılmaz kesin bürhanlarla aklımızı ve kalbimizi hatta şeytanı ve nefsimizi ikna etmektedir. Böyle bir eseri okumamak büyük bir kayıp ve ziyan bildiğimizden o eserleri okuyoruz.
    *Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin “Şimdi oku, kabirde okuyamazsın” sözü çok mühimdir. Risâle-i Nûrlarla birlikte bütün kâinat kitabını okumayı öğrendiğimizden ve bu okumanın ise “Bir saat tefekkür bir sene nafîle ibadetten hayırlıdır” 10 hadîsine müşerref olmak için de yine Risâle-i Nûr eserlerini okuyoruz ve de okumaya devam edeceğiz inşâallah.
    *Bizler Risâle-i Nûru okuyoruz. Risâle-i Nûra çok müştakız. Hem berâberce okuyoruz. Nûr Risâlelerinden çok, hem pek çok istifâdeler ediyoruz. Bizler şimdiye kadar Risâle-i Nûrda verilen çok kudsî dersleri; hiçbir kitapta görmedik, hiçbir hocadan işitmedik. O pek kıymetli, pek güzel, pek tatlı îmân hakîkatleri bizim rûhumuzun gıdasıdır. Risâle-i Nûrdaki mukaddes Kur’ân hakîkatleri; bizim kalblerimize işliyor, kalbimizde nûrdan muhabbet alevleri yandırıyor, îmânımıza kuvvet veriyor, mânevîyatta derecâtımızı yükseltiyor. Risâle-i Nûr; bizi fitnelerden uzaklaştırıyor, tarîk-i müstakîme, Kur’ân yoluna intisâb ettiriyor. Bizi şeytanların, cinnîlerin ve bizi din perdesi altında aldatıcı, kandırıcı kimselerin şerlerinden emin kılıyor.11
    *”Biz Nûr Risâlelerine rûh-u canımızla sarılıyoruz. Hanımlar Rehberi, Gençlik Rehberi, Küçük Sözler, Hastalar Risâlesi, İhtiyarlar Risâlesi bizim en büyük rehberimizdir. Bizim acılarımızı gideren nûrânî derslerimizdir. Okudukça, okumak şevki doğuyor. Tekrar ettikçe anlayışımız artıyor. Rûh ve kalblerimizde te’sîri ziyâdeleşiyor. Sözler’i, Hastalar Risâlesi’ni, İhtiyarlar Risâlesi’ni sık sık okuyoruz. Bu Risâlelere, bizler ekmekten, sudan, havadan ziyâde muhtaç olduğumuzu; okudukça idrâk ediyoruz, anlıyoruz. Böyle böyle Nûr Risâlelerini devrediyoruz. Nûr Risâleleri bizim rûhumuzdur, kalbimizdir, başımızın tacıdır, gönlümüzün nûrudur. Nûrları sinemize basıyoruz. Onları yanımızdan, dilimizden, çantamızdan eksik etmiyoruz...” 12
    Elhamdülillâh!
    Sen burada misafirsin.
    Ve buradan da diğer bir yere gideceksin.
    Misafir olan kimse , beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz
    Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın.
    Ve keza,bu fani dünyadan da çıkacaksın.
    Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış.
    Vücudunu mucidine feda et.
    Mukabilinde büyük bir fiat alacaksın

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 2.762, Level: 32
    Points: 2.762, Level: 32
    Level completed: 8%,
    Points required for next Level: 138
    Level completed: 8%, Points required for next Level: 138
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    YİĞİDO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2011
    Mesajlar
    41
    Points
    2.762
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart Cevap: Niçin Risâle-i Nûr okuyoruz?

    Said Nursi: Fethedilmeyecek insan yoktur
    21 Ekim 2011 / 07:15
    Kardeşim, İslâmiyet için fethedilmeyecek insan yoktur. Mühim olan...

    Risale Haber-Haber Merkezi
    Son Şahitlerden Ahmet Gümüş anlatıyor:
    1956 yılı sonbaharı Isparta'daki ziyaretimde, Afyon mahkemesi beraet vermişti. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri çok sevindi. Mahkemenin bu beraet kararına göre Maarif Vekâleti ve Diyanet İşleri Riyaseti Üstada müracaat etmişlerdi. Üstad yakın bir zamanda risalelerin bütün okullara gireceğini söyledi. Her gidişimizde bize İhlas Risaleleri'ni âdeta özetletirdi. Her işin Allah rızası için olmasını ve o gaye ile hareket edilmesini anlatırdı. Yine sözden ziyade hal ve hareketin tesirli olacağını anlatırdı. Dr. Mustafa Ramazanoğlu ve arkadaşlarının okulda okurken nefislerinde İslâmiyeti yaşamaları neticesi, onları gören ve onlar gibi olmak isteyen arkadaşlarına, "Biz Risale-i Nur'ları okuduk, İslâmiyet dairesine böyle girdik" dediklerini, bu sayede risaleleri okuyan çok Nur Talebesinin olduğunu ve böylece Risale-i Nur'a hizmet ettiklerini anlattı ve şunu söyledi.
    "Kardeşim, İslâmiyet için fethedilmeyecek insan yoktur. Mühim olan İslâma hizmette bulunanların çok dikkatli olması. İnsan yüz kapılı bir saraya benzer. Mutlaka bir kapıdan girilerek o insan fethedilir. Bin senedir Avrupa zındıklarının ve Asya münafıklarının tesiriyle bu asil Türk milletinin çocuklarının akılları yanıltılarak insandaki o 99 kapı İslâmiyete kapatılmış, fakat fıtrat icabı bir kapısı daima açıktır. İslâmî ferasetle o açık kapıyı keşfedip, oradan girilirse, diğer kapalı kapılar da içeriden İslâmiyet hesabına açılır, o insan, İslâmiyet için fethedilir. İhlasla, acelecilik yapmadan, fıtratına uygun Risale-i Nur mizanlarıyla anlatmak ve hareket etmek lazımdır. Acelecilik, lüzumsuz yere münakaşa ve ithamlarda hareket edilirse, o zaman kapalı kapılara hücum edilip, o açık olan bir kapının da kapanmasına sebep olunur. Risale-i Nur muhakeme-i akliyeye ehemmiyet verir. Ve sonra onu İslâmiyet dairesine alır."
    (Son Şahitler)

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 2.762, Level: 32
    Points: 2.762, Level: 32
    Level completed: 8%,
    Points required for next Level: 138
    Level completed: 8%, Points required for next Level: 138
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    YİĞİDO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2011
    Mesajlar
    41
    Points
    2.762
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart Cevap: Niçin Risâle-i Nûr okuyoruz?

    Küfür insanı aciz bir canavar hayvan eder
    21 Ekim 2011 / 00:01
    Günün Risale-i Nur dersi

    Bismillahirrahmanirrahim
    İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.
    Şu meselenin binler delillerinden, yalnız hayvan ve insanın dünyaya gelmelerindeki farkları, o meseleye vâzıh bir delildir ve bir burhan-ı kàtıdır. Evet, insaniyet, iman ile insaniyet olduğunu, insan ile hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir. Çünkü, hayvan, dünyaya geldiği vakit, adeta başka bir âlemde tekemmül etmiş gibi, istidadına göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün şerâit-i hayatiyesini ve kâinatla olan münasebetini ve kavânîn-i hayatını öğrenir, meleke sahibi olur.
    İnsanın yirmi senede kazandığı iktidar-ı hayatiyeyi ve meleke-i ameliyeyi, yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder, yani ona ilham olunur.
    Demek, hayvanın vazife-i asliyesi, taallümle tekemmül etmek değildir; ve marifet kesbetmekle terakki etmek değildir; ve aczini göstermekle medet istemek, dua etmek değildir. Belki vazifesi, istidadına göre taammüldür, amel etmektir, ubûdiyet-i fiiliyedir.
    İnsan ise, dünyaya gelişinde, herşeyi öğrenmeye muhtaç ve hayat kanunlarına cahil; hattâ yirmi senede tamamen şerâit-i hayatı öğrenemiyor. Belki âhir ömrüne kadar öğrenmeye muhtaç, hem gayet âciz ve zayıf bir surette dünyaya gönderilip, bir iki senede ancak ayağa kalkabiliyor. On beş senede ancak zarar ve menfaati fark eder; hayat-ı beşeriyenin muavenetiyle, ancak menfaatlerini celp ve zararlardan sakınabilir. Demek ki, insanın vazife-i fıtriyesi, taallümle tekemmüldür, dua ile ubûdiyettir. Yani, “Kimin merhametiyle böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninâne besleniyorum ve idare ediliyorum?” bilmektir; ve binden ancak birisine eli yetişemediği hâcâtına dair Kàdıu’l-Hâcâta lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve dua etmektir. Yani, aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı âlâ-yı ubûdiyete uçmaktır.
    Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır ve onun üssü’l-esası da iman-ı billâhtır.
    Hem insan, nihayetsiz acziyle nihayetsiz beliyyâta maruz ve hadsiz âdânın hücumuna müptelâ; ve nihayetsiz fakrıyla beraber nihayetsiz hâcâta giriftar ve nihayetsiz metâlibe muhtaç olduğundan, vazife-i asliye-i fıtriyesi, imandan sonra, duadır. Dua ise, esas-ı ubûdiyettir.
    Nasıl bir çocuk, eli yetişmediği bir meramını, bir arzusunu elde etmek için ya ağlar, ya ister. Yani, ya fiilî, ya kavlî lisan-ı acziyle bir dua eder, maksuduna muvaffak olur.
    Öyle de, insan, bütün zîhayat âlemi içinde nazik, nazenin, nazdar bir çocuk hükmündedir. Rahmânü’r-Rahîmin dergâhında, ya zaaf ve acziyle ağlamak veya fakr ve ihtiyacıyla dua etmek gerektir. Tâ ki, makàsıdı ona musahhar olsun veya teshirin şükrünü eda etsin.
    Yoksa, bir sinekten vâveylâ eden ahmak ve haylaz bir çocuk gibi, “Ben kuvvetimle, bu kabil-i teshir olmayan ve bin derece ondan kuvvetli olan acip şeyleri teshir ediyorum ve fikir ve tedbirimle kendime itaat ettiriyorum” deyip küfran-ı nimete sapmak, insaniyetin fıtrat-ı asliyesine zıt olduğu gibi, şiddetli bir azâba kendini müstehak eder.
    (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz)
    Bediüzzaman Said Nursi
    SÖZLÜK:
    âciz : güçsüz
    acz : âcizlik, güçsüzlük
    âlem : dünya
    biçare : çaresiz, zavallı
    burhan-ı kâtı : sağlam, keskin delil
    divane : deli
    dua : Allah’a yalvarma, yakarma
    ehl-i dikkat : dikkat sahipleri
    emniyetli : güvenli
    hodfuruşkluk : kendini beğendirmeye çalışmak
    istidad : kabiliyet, yetenek
    istihzâ : alay etme
    itham : suçlama
    kâinat : evren, yaratılmış herşey
    kavânîn-i hayat : hayat yasaları, kanunları
    küfür : inkâr, inançsızlık
    mağrur : gururlu
    maskara : gülünç, rezil
    meleke : maharet, kabiliyet
    muhafaza : koruma
    müdhike : gülünç, komedi
    münasebet : bağlantı, ilişki
    nazar : bakış, dikkat
    riya : gösteriş
    sefine-i sultaniye : hükümdarlık gemisi
    şekavet-i uhreviye : âhiretteki mutsuzluk
    şerâit-i hayatiye : hayat şartları
    takat : güç, kuvvet
    tard : kovma
    tasannu : yapmacık
    tazyikat-ı dünyeviye : dünyadaki sıkıntılar
    tekebbür : büyüklenme, gururlanma
    tekemmül : mükemmelleşme, olgunlaşma
    tevekkül : Allah’a dayanma ve güvenme
    vâzıh : açık, âşikar
    vazife-i asliye : asıl vazife
    zaaf : zayıflık
    zayi : kayıp, ziyan
    zillet : alçaklık, aşağılık
    ziyade : çok, fazla
    acz : âcizlik, güçsüzlük
    âdâ : düşmanlar
    âhir : son
    âlem : dünya
    beliyyât : belalar
    celp : çekme
    cenah : kanat
    dua : Allah’a yalvarma
    esas-ı ubûdiyet : kulluğun esası, özü
    fakr : fakirlik, ihtiyaç hali
    giriftar : tutulmuş, yakalanmış
    hâcât : ihtiyaçlar
    hakîmâne : hikmetli biçimde
    hayat-ı beşeriye : insan hayatı
    iktidar-ı hayatiye : yaşama gücü
    iman-ı billâh : Allah’a iman
    istidad : kabiliyet, yetenek
    Kàdıu’l-Hâcât : bütün ihtiyaçları karşılayan Allah
    kerem : iyilik, ikram, cömertlik
    kesbetmek : kazanmak
    lisan-ı acz ve fakr : fakirlik ve acizlik dili
    makam-ı âlâ-yı ubûdiyet : Allah’a kulluğun yüce makamı
    marifet : geniş bilgi ve beceri
    marifetullah : Allah’ı bilme ve tanıma
    maruz : tesiri altında olan
    medet : yardım
    meleke-i ameliye : iş yapma mahareti, kabiliyeti
    menfaat : çıkar, yarar
    metâlib : istekler
    muavenet : yardım
    müptelâ : bağımlı, tutulmuş
    müşfikane : şefkatli bir şekilde
    nazeninâne : nazikçesine
    nihayetsiz : sonsuz
    suret : şekil
    şerâit-i hayat : hayat şartları
    taallüm : öğrenme
    taammül : amel etmek, hareket etmek
    tahsil etmek : öğrenmek
    tekemmül : mükemmelleşme, olgunlaşma
    terakki : ilerleme
    ubûdiyet-i fiiliye : fiilî ibadetler
    ulûm-u hakikiye : gerçek ilimler
    üssü’l-esas : temel esas
    vazife-i asliye : asıl vazife
    vazife-i asliye-i fıtriye : yaratılıştan gelen asıl vazife
    vazife-i fıtriye : yaratılıştan gelen görev

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 2.762, Level: 32
    Points: 2.762, Level: 32
    Level completed: 8%,
    Points required for next Level: 138
    Level completed: 8%, Points required for next Level: 138
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    YİĞİDO - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Sep 2011
    Mesajlar
    41
    Points
    2.762
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    0

    Standart Cevap: Niçin Risâle-i Nûr okuyoruz?

    "Ölüyü dirilten Allah'ı tesbîh ederim ve O her şeye kaadirdir"

Benzer Konular

  1. 500 yasın suresı okuyoruz
    By burcum in forum Hatim Köşemiz
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 16.04.11, 19:12
  2. "Risale-i Nurları neden okuyoruz?"
    By sürur in forum Risale-i Nur Külliyatı
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 11.01.11, 15:36
  3. Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 10.01.10, 15:20
  4. Risale-i Nur’u niçin okumalıyız?
    By Konyevi Nisa in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 27
    Son Mesaj: 06.07.09, 17:21
  5. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.10.08, 19:42

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •