3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Hizmet eden cemaatleri sevmeli

    Share
  1. #1
    Reyhani
    Reyhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Hizmet eden cemaatleri sevmeli

    Cehennemin Dehşeti

    Allah-u Zülcelâl, ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “O gün, cehennem de (zebaniler tarafından, haşir meydanına) getirilecektir. İşte o gün, insan (dünyada yapmış olduğu) günahlarını hatırlayacak. Fakat o hatırlama neye yarar (ki)?” (Fecr; 23)

    Cehennem, kıyamet günü haşir meydanına, her bir bağına yetmiş bin zebani bağlı olduğu halde getirilecektir. Her bir zebaninin alınları bir aylık mesafe genişliğinde, iki omzunun arası bir yıllık mesafe genişliğinde, kulak memesi ile ensesi arasındaki mesafe, yetmiş yıllık mesafe genişliğindedir.

    Bunların her birinin öyle bir gücü vardır ki, elindeki topuz ile bir dağa vursa dağ toz gibi olur. Her bir vuruşunda, yetmiş bin kişiyi cehennem çukuruna atar. Nitekim İbn Mes’ud radıyallahu anhU şöyle demiştir: “Cehennem yetmiş bin meleğin yedeğinde (nezaretinde) çekilerek getirilir ve nihayet Arş'ın solunda yer alır. Kızgındır ve ateşin sesi, uğultusu duyulur.”

    Hz. Ömer radıyallahu anhu ise şöyle demiştir: “Cehennemi çok hatırlayın. Zira onun ateşi şiddetli, dibi derin ve topuzları demirdendir.”

    İbn-i Abbas radıyallahu anhu da cehennemin şiddetini şöyle tasvir etmiştir: “Kuşun yemleri toplaması gibi cehennem de cehennemlikleri öyle toplar.”

    İşte, bütün bunlara bakarak, uyanık olmamız lazımdır. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki şimdiki halimin ne olursa olsun, insanın akıbeti çok önemlidir. Her işin sonucu önemlidir.

    İnsan, akıbetinden korkmalıdır

    Abdullah İbn-i Mes’ud radıyallahu anhudan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “İnsan, annesinin karnında, kırk gün su olarak kalır. Bundan sonraki kırk gün içinde, kana dönüşür. Daha sonraki kırk gün sürede et parçasına dönüşür. Bu yüz yirmi gün tamamlandığı zaman, Allah-u Zülcelâl bir meleği, ona ruh üflemesi için gönderir. Bu et parçasına ruh üflendikten sonra, Allah-u Zülcelâl, o meleğe şu dört şeyi yazmasını emreder; dünyada ne kadar rızk yiyeceğini ve ne kadar yaşayacağını; cehennemlik veya cennetlik olacağını... (Allahu Zülcelâl sonsuz ilmiyle, o kişinin dünyada nasıl yaşayacağını, yaptıkları neticesinde cenneti mi cehennemi mi hak edeceğini bilir.)”

    “Bir kişi, on beş yaşından sonra kötü yollara sapar. Hataların ve günahların içinde adeta kaybolur. Ömrünün sonunda, bütün bu hata ve günahlarından pişman olarak tevbe eder. Allah-u Zülcelâl de onun bütün günahlarını affeder. Bir kişi de ömrünün tamamında iyi ameller işleyip salih bir kimse olarak göründüğü halde, akıbetinde dalâlete düşüp fasıklardan olur.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)

    İşte insan, ister genç olsun, ister ihtiyar olsun, akıbetini düşünerek, çok dikkatli davranmak zorundadır. Ölüm anında insan ne halde ise amel defteri o şekilde kapanacaktır. Tevbe üzerine yaşayıp iyi ameller işlemişse salih kimselerden olup defteri hayırla kapanacak; günahlarla yaşayıp kötü ameller işlemişse günahkâr ve fasık kimselerden olup defteri kötü bir şekilde kapanacaktır.

    Sehl bin Abdullah’ın arkadaşları şöyle nakletmişlerdir: “Biz onun, hiç bir ayetin veya zikrin karşısında yüzünün değiştiğini ve ağladığını görmedik. Yalnızca: ‘Bugün sizden (karşılığında sizi kurtaracak) fidye alınmaz.’ (Hadid; 15) ayet-i kerimesini duyduğu zaman, daima hal ve hareketleri değişir ve ağlardı.”

    İnsan dünyadayken, herhangi bir suç işlediği zaman; malı, parası varsa fidye vererek kendini kurtarabilir. Ancak, mahşer günü öyle bir gündür ki, salih amellerden başka hiç bir şey insana fayda vermez. Bundan dolayı, o dehşetli günün fidyesini, daha dünyada iken hazırlamak lazımdır. O gün, bütün dünya altın ve gümüş olsa da insan zerre kadar bir sevap için onu feda edecektir.

    İşte, bu anlatılanları düşünüp ahiret için hazırlanmak, kurtuluşun çarelerindendir. Şimdiden bunun gibi çarelere sarılanlar, mutlaka mükâfatını alacaklardır.

    Ölüm bize yakındır

    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ümmetinin ömrü, diğer ümmetlerden kısadır. Örneğin, Nuh aleyhisselam dokuz yüz elli sene yaşamıştır. O ve ümmeti, dünyada uzunca bir ömür sürüyorlardı ama Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ümmetinin ömrü, en fazla yüz senedir. O da, bin kişiden bir kişiye nasip olmaktadır. Yüz sene yaşayan da ihtiyarlık musibetinden dolayı ölmeyi istemektedir. Ömrümüz ne kadar da kısadır. Bu yüzden ahiret için hazırlık yapmalı, Allah-u Zülcelal’in rızası için gayret göstermeliyiz. Allah-u Zülcelâl bizden razı olsun da isterse vücudumuz paramparça olsun… (Ne önemi var.)

    Hizmet eden cemaatleri Allah için sevmeli

    İbadet ve hayırları, hem kendimiz yapmalı hem de başka arkadaşlarımıza yardımcı olmalı ve onları hayra teşvik etmeliyiz.

    İnsan hem kendisi hayırlara doğru gitmeli, hem de mü’min kardeşlerine hayır yapmaları için yardımcı olmalı, hayırlı işler yaptıkları zaman da onları Allah için sevmelidir. Hayır yapmak, yalnızca sadaka vermek değildir. İrşad hizmeti yapmak, tevbeye davet etmek, sohbet etmek ve Allah-u Zülcelal’in rızasına sebep olan her şey, hayırdır. Amerika’da dahi bir kişi Allah’a ve Rasulüne iman etmişse o kişiyi sevmeliyiz.

    Bazı cemaatler, diğer cemaatleri sevmemektedir, bu çok yanlış bir şeydir. Buna, Allah-u Zülcelal’in rızası yoktur ve bu şeytanın sevdiği bir davranıştır. Eğer kişi Allah’ı seviyorsa bir kişi Allah’ın razı olacağı bir davranış yaptığı zaman, ondan hoşlanmalıdır. Allah’ın sevmediği şeyler, kişinin de hoşuna gitmemelidir.

    Peygamber varisi âlimlere uymalı

    Hayırlı işler yapmak, Allah-u Zülcelal’in rızasına sebep olurken; hayırdan men etmek de Allah’ın gazabına sebep olur. Bundan dolayı çok dikkatli olmamız lazımdır. Bakınız, Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede ne buyuruyor: “Ey Rabbimiz! Gerçekten biz; ‘Rabbimize iman edin’ diye, imana çağıran bir davetçiyi işittik ve derhal iman ettik.” (Al-i İmran; 193)

    Allah-u Zülcelâl bu ayet-i kerimede insanlara yol göstermiştir. Buradan anlaşılıyor ki, bir kişi mü’min kardeşlerine daima nasihatte bulunmalı, onlar da ona uymalıdır. Bu şekilde, ölünceye kadar, bu kural ve kaide uygulanmaya devam etmelidir.

    Artık peygamber gelmeyeceği için onların varisi olarak, vaaz ve nasihat eden kimseleri dinlemeli, Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerine inanmalı ve onları yerine getirmeliyiz. Tohum, toprağın altında kaldığı müddetçe büyümez, kemâle eremez. Ama filiz verip topraktan çıktıktan sonra, güneş görüp hava alır. Böylece onlardan istifade etmek suretiyle, o tohum yeşerir ve kemâle erer.

    İnsan da Peygamberlerden veya onların varislerinden istifade etmediği müddetçe, o buğday tohumunun toprağın altında çürüdüğü gibi çürüyüp kalacaktır. Tohum toprak üstüne çıktığı zaman, nasıl güneşten istifade edip gün be gün kemâle eriyor ise insan da Peygamberler ve onların varislerden istifade ettiği zaman kemâle erer. Yalnız, bunun da kural, kaide ve şartları vardır.

    Yalnız bilmekle, duymakla olmaz

    Yalnız bilmek, insana kâfi gelmez. Duymakla, bilmekle insan bir yere varamaz. Duyduğu, bildiğiyle amel etmelidir. Amel yaptığı zaman, yaptığı her bir şeyle bir menfaat alacaktır. Buğday çıktıktan sonra, ona her gün biraz su ve gübre dökersen, nasıl kemale erer ise aynen insan da ibadet ve zikir yaptığı, kendisini günahlardan muhafaza ettiği zaman, kemale erecektir. Allah’ın katındaki ecir ve sevaplara çok düşkün ve meraklı olmamız lazımdır.

    Bayezid-i Bestami rahmetullahi aleyh, bir gün Bağdat’ta arkadaşlarıyla beraber bir köprünün üzerinden geçiyordu. Baktı ki, küçük çocuklar, iki bebekten birini Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem, diğerini de Hz. Aişe radıyallahu anha yapmışlar, onların düğününü yaparak oynuyorlardı. Çocuklar Bayezid-i Bestami’yi görünce, hemen onun önüne geldiler ve şöyle dediler: “Ya Şeyh! Biz düğün yapıyoruz. Düğünümüze gelmiyor musun?” Bayezid-i Bestami: “Kimin düğünü?” diye sordu. Onlar da: “Bu bebek Muhammed'dir, bu da Aişe'dir onların düğünü!” dediler.

    Onların bu davranışı, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem ve onun hanımını oyuncak yapmaları, Bayezid-i Bestami’nin hoşuna gitmedi ve bastonuyla vurarak iki bebeği de suya düşürdü. O gece, halvet yerinde murakabe yaptı. Murakabesindeki halinde (yakaza), Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin huzuruna gitti. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemi ziyaret etmek (elini öpmek) istedi. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona elini vermedi. Bunun üzerine: “Ya gözümün nuru, ya Allah’ın Habib’i niye bana kızdın, ben ne yaptım?” dedi.

    Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona şöyle buyurdu: “Senin yanında benim ismimin hürmeti yok mu? O masum çocuklar anlamıyorlardı, fakat benim ismim onların muhabbetiydi. Bir bebeğin ismini ‘Muhammed’ diğerininkini de ‘Aişe’ yapmışlardı. Düğün de benim sünnetimdir. Niçin benim ismim olduğu için o bebeğe, onların düğününe hürmet etmedin. Bir de bana burada hürmet etmek istiyorsun!”

    O hal geçtikten sonra, Bayezid-i Bestami rahmetullahi aleyh hemen o çocukların yanına koştu. Onlara bir şeyler verip, gönüllerini aldı. Buradan anlaşılıyor ki, insan zarar görmemek için daima her şeyde dikkatli davranmalıdır.

    İnsan, Allah-u Zülcelal’in rızası için bir şeyler yaptığı zaman hiç aldanmaz. Hz. Ömer radıyallahu anhu camide kölesini gördüğü zaman, namaz kıldığı, cemaate geldiği için onu azat etti. Bunu duyan diğer köleleri de namaz kılmaya, cemaate gelmeye başladılar. Bundan maksatları azat olmaktı. Onları da gördüğü zaman azat ediyordu.

    Bazı arkadaşları ona dediler ki: “Ya Emir’ül-mü’minin! Bunlar seni aldatıyorlar. Azat olmak için cemaate geliyorlar.” Onlara şöyle dedi: “Rabbim için beni aldatıyorlar. Fakat, o zaman ben aldanmamış oluyorum. Cemaate geldiklerini gördüğün zaman, onları azat ediyorum. Fakat, ben bunu Rabbim için yapıyorum. Onlar beni aldatamazlar, onlar aldanıyorlar.”

    Son olarak diyorum ki insan, Allah-u Zülcelal’in rızası için her şeyini feda etmelidir. Allah-u Zülcelâl kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin. (Âmin)

    SEYDA MUHAMMED KONYEVî

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 9.735, Level: 66
    Points: 9.735, Level: 66
    Level completed: 22%,
    Points required for next Level: 315
    Level completed: 22%, Points required for next Level: 315
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Nuralanur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jul 2009
    Yer
    xxx
    Mesajlar
    1.617
    Points
    9.735
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    18

    Standart Cevap: Hizmet eden cemaatleri sevmeli

    Rabbim bizleri cehennem ateşinden korusun...
    Allah cc ebeden razı olsun
    Allah’a bin kere hamd olsun. Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun.

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 155.310, Level: 100
    Points: 155.310, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    Konyevi Nisa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    Dünyadan !!
    Mesajlar
    20.631
    Points
    155.310
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    38

    Standart Cevap: Hizmet eden cemaatleri sevmeli

    İşte insan, ister genç olsun, ister ihtiyar olsun, akıbetini düşünerek, çok dikkatli davranmak zorundadır. Ölüm anında insan ne halde ise amel defteri o şekilde kapanacaktır.

    o defteri güzel kapatma umudu ve ümidi ile selamlar..


    Seni çok Özledim Annem

Benzer Konular

  1. Hizmet eden hizmet görür
    By Zümrüt in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.06.10, 21:25
  2. Allah'ı Böyle Sevmeli
    By İslam-Gülü in forum Allah (c.c) Hazretleri
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 12.02.09, 10:45
  3. Müminler Birbirini Sevmeli
    By Konyevi Nisa in forum İSLAM İLMİHALİ
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.01.09, 09:53
  4. Cemaatleri Ayakta Tutan Önemli Bir Sır
    By SiLa in forum Bediüzzaman Talebeleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 18.09.08, 13:22
  5. Tam Sevmeli...
    By ArzuNur in forum Sevgi, Dost & Kardeşlik
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 19.08.08, 22:07

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •