2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Şüphelerden Arınmış Yakîn Bilgi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Şüphelerden Arınmış Yakîn Bilgi

    Sûfîler yakîne farklı tanımlamalarda bulmuşlardır. Örneğin, İbnü’l-Arabi gibi
    mutasavvıflar, yakîn ile ilmin özdeş olmadığını tartışma konusu yapmışlardır. Kur’an’da
    yakîn için söz konusu edilen üç merhaleyi (ilm/ayn/hakk el-yakîn), “Hayır,(onu) tartışılmaz
    bir kesinlike anlasaydınız
    ”2214, “sonuç de onu kesin bir gözle mutlaka göreceksiniz”2215,
    “kuşkusuz o hakkı’l-yakîndir
    .”2216 şu şekilde açıklar : Bu üç merhale, haberlere dayanarak,
    Kâbe’nin varlığını kuşku duymaksızın bilmek, bizzat gözlemlemek üzere Kâbe’yi ziyaret
    etmek ve Kâbe’nin hakiki manasına muttali olmaktır.2217 Aynı zamanda diğer bazı sûfîler
    buna Kur’an’da geçen şu âyeti örnek verirler: “Hani Musa ailesine “Ben hakikaten bir ateş
    gördüm. Ondan size bir haber getireceğim” demişti, nihâyet oraya gelince kendisine şöyle
    seslenildi: “Ateş sandığın bu nurun içinde olan sen ve (onun )etrafında bulunanlar mübarek
    kılınmıştır.”2218

    Sûfîlerin eşya sıralamasında yakîn, bilgiye göre daha üstün görülmüştür. Örneğin bazı
    sûfîler, bilginin çalışmayla elde edildiğini, fakat yakîni ise, kişinin yanında taşıdığı şey olarak
    görürken,2219 Cüneyd-i Bağdâdî gibi bazı sûfîlerde yakînin, herhangi bir düzeltme veya
    dönüşüm ya da değişim kabul etmeyen bir bilginin gönüllerde karar bulması şeklinde
    yorumlamışlardır.2220 aynı zamanda sûfîler, Allah’ın bilinmesini ancak yakîn sayesinde
    gerçekleşeceğini söylemişlerdir.2221bunun yanında sûfî yakînin kazanmasını ummaktadır.
    Çünkü yakîn, kendisini salt bilginin belirsizliklerinden arındıracaktır.2222


    Rabbi’ni bilmek dilersen sen eğer aynel-yakîn
    Nefsini bil kim nedir aslın düşün Hak hikmetin

    Gün peder sulbında bir katre su idin bilmiş ol
    Ana rahmine akuban anda turdin nice hin

    Anda kırk gün meks idüben kona oldın munkalib
    Gör nice halk ider imiş kulı Rabbu’l-âlemin

    Pes turub kırk gün dahi oldın heman bir mud’a et
    Sonra endamın seçildi cümlesi hem yir yirin

    Zühd ile kimse talamaz ma’rifet deryasına
    Işk-ıla talınur ancak çünki ka’rı pek derin

    Sen de Kuddûsî tefekkür bahrine tal Işk-ıla
    Çün ana her kim talarsa ol bulısar dürlerin
    2223

    Kuddûsî’nin de bu konuda üzerinde durduğu kesin bilgi, Ayne’l-yakîn bilgisidir.
    Çünkü bu sûfîlerce nurun özü/ayn olarak, yâni İlâhî olanın nuru olarak bilinmiştir. Kalbteki
    nur, aydınlatıcı, imanın ve teslimiyetin gerçek kaynağı olarak tanımlanan yakîn olmuştur2224.
    Kuddûsî’inin düşencesine göre eğer kul, gerçek olarak Rabbi’ni bilmek istiyorsa, yâni kesin
    bir gözle Rabbi’ni görmek/bilmek istiyorsa, aynel- yakîn olarak O’nu bilmesi gerekir. Ayne’lyakîn
    insanın, eşyayı ya da varlığı, diğer bir tanımlama ile âfaktaki mahlukatı ve kendi nefsini
    kalb gözü ile tanıyarak bilmesidir. Fakat önce kendi varlığında başlayarak, bedensel varlığın
    oluşumunu iyi bir şekilde tahlil etmelidir. Örneğin, anne rahmine nasıl düştüğünü, bir damla
    sudan kırk gün içinde nasıl ete dönüştüğünü, o etten uzuvların nasıl oluştuğunu derinden
    düşünmelidir. Ona göre, bu bilgi deryasına kavuşmak için zühd ile değil, ancak ışk ile
    girilebileceğini ve sonuçta aşk ve tefekkür ile girilen bu deryadan ma’rifet incilerinin elde
    edilebileceğini ifade eder.



    2180 Kâf, 50/37.

    2181 Muhammed, 47/22.
    2182 Münafikûn, 63/3.
    2183 En’am, 6/24.
    2184 Tirmizî, Beyânu’l-Fark, s. 93.
    2185 Rahman, 55/29.
    2186 Kâf, 50/15.
    2187 İbnü’l-Arabî, Fusûsu’l-Hikem, s. 122.
    2188 İbnü’l-Arabî, Fütûhât, III, 307; IV, 298.
    2189 İbnü’l-Arabî, Fütûhât , IV, 299.
    2190 Kuşeyrî, age, s. 44.
    2191 Sülemî, Tâbâkât, s. 349.
    2192 Kuşeyrî, age., s. 83.
    2193 Kuşeyrî, age., s. 83; Kelâbâzî, age., s. 94.
    2194 Mekkî, age., I, 120.
    2195 Kuşeyrî, age., s. 84.
    2196 Age., s. 83.
    2197 Kuddûsî, Dîvân, s. 170.
    2198 Aynı eser, s. 172.

    2199 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr,vr. 209b.
    2200 Aynı yer.

    2201 İbn Manzur, Lisanu’l-Arap, III, s. 1015; Cürcânî, Ta’rifat, s. 175.
    2202 El-İsfehani, Müfredat, s. 848.
    2203 Komisyon, el-Mü’cemu’l-Vasit, s. 1066.
    2204 Komisyon, el-Müncid, s. 926.
    2205 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 83.
    2206 Kelâbâzi, Ta’arruf, s. 94.
    2207 Kelabazi, age, s. 154; Kuşeyrî, er-Risâle, s. 180.
    2208 Serrac, Luma’, s. 66 vd.; Kuşeyrî, er-Risale, s. 79; Kuşani, Islahatu’s-Sûfîye, s. 60; Tahanevi, Keşşaf, c. XI,
    s. 1538.
    2209 Es-Sülemi, Tabakat, s. 139; GAL, Suppl., I, s. 351.
    2210 Bk. Serrac, Lûma’, s. 66; Kuşeyrî, er-Risale, s. 85, 179; Hucvirî, Keşfu’l-Mahcûb, s. 532-533; Sühreverdî,
    Avârif
    , s. 657.
    2211 Martin Lings, The Book of Certainly-Yakîn Risalesi, Çev. Veysel Sezgin, Vural yayıncılık, İstanbul, 2006, s.
    17.
    2212 Kuddûsî, Dîvân, s. 38.
    2213 Lings, age, s. 19.
    2214 Tekasür, 102/5.

    2215 Tekasür, 102/7.
    2216 Vâk’â, 56/95.
    2217 İbnü’l- Arabi, Futühat, II, 570 vd.
    2218 Neml, 27/7-8.
    2219 Kuşeyrî, er-Risâle, s.84.
    2220 Kuddûsî, Dîvân, s. 83.
    2221 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 84.
    2222 Franz Rosenthal, Bilginin Zaferi; İslâm Düşüncesinde Bilgi Kavramı, (çev. Lami Güngören), Ufuk Kitapları,

    İstanbul 2004, s. 193.
    2223 Kuddûsî, Dîvân, s. 70.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Şüphelerden Arınmış Yakîn Bilgi

    Şüphelerden Arınmış Yakîn Bilgi



    Tasavvufî bakış olarak yakîn, her türlü bilme şeklinin kesinliğini ve kesin olan bu bilginin
    her türlü şüphe ve endişeden uzak olmasından dolayı ruhta meydana gelen sükûneti ifade etmek
    üzere “yakîn” kavramı kullanılır. Bundan dolayı yakîn, istikrarlı olan, her hangi bir şekilde
    değişmeye maruz kalmayan, bu sebeple de sübût ve sükûnet üzere bulunan her şeydir.2188 Yakîn
    mertebesine ulaşan kimse her türlü kaygılardan uzak olarak tam sükûnet üzere bulunur. Sûfîler
    hakîki anlamda yakîn mertebesine ulaşmanın mümkün olmadığı görüşündedirler. Çünkü kul
    kendi aslî mertebesi, hakîkati îtibariyle sürekli bir ızdırap ve korku içerisindedir, gerçek anlamda
    sükunete ulaşması mümkün değildir. Sûfîler arasında sıkça zikredilen üç yakîn mertebesi ise
    “yakîn”in bizatihi kendisi değildir. İzâfî ve alt mertebeler olarak “yakîn”e yapılan izâfetlerdir. Bir
    şeye izâfe edilen şey ise o şeyin bizatihi kendisi değildir; zirâ bir şey kendine izafe edilemez.2189
    Yakîn, sahibinin hiçbir şekilde şüphe/reyb içinde olamayacağı bir bilgidir.2190 Ve aynı
    zamanda bu bilgi, hiçbir vakit de şüphelerin tuzağına düşmeyen bir bilgidir.2191 En küçük bir
    yakînın bile, kalbe girmesi ile, nûru onu doldurur ve önemsiz kuşkuyu dışarı atar.2192 Sûfîler,
    yakîn olma vasfından yoksun olan bilgiyi şüpheli olarak görmüşlerdir. Bilgi eğer yakîn ile
    birleşirse hiçbir şekilde kuşku taşımayan bilgi oluşur.2193 Yakîn insanı öyle bir bilgi ile donatır ki,
    kişi o bilgi ile imanın nihâî ve kemâl noktasına ulaşır.2194
    Sûfîlere göre bilgi, çalışmayla kişiye mâlum olandır, yakîn ise kişiyi yanında taşıyan
    şeydir.2195 Diğer taraftan yakîn, herhangi bir düzeltme veya dönüşüm veya değişim kabul
    etmeyen bilginin gönüllerde karar bulmasıdır.2196

    Hâlik-ı zikr et kudretin fikr et
    Daima şükr et ol-gil senâ da2197

    Savm u hacc ile bilinmezmiş Hudâ ayne’l yakîn
    Etmeyince iştiğâl subh-u mesâ ezkâra ah2198

    Kuddûsî’nin anlayışında, Hakk’ın ayne’l-yakîn olarak bilinmesi, ne çokça ibâdet etmeye,
    ne de oruç tutmak ve hacc etmek gibi ibdetleri yerine getirmeye bağlıdır. Ona göre, ayne’l-yakîn
    ilminin kişide oluşması için Hakk’ı sürekli zikir ile hatırlama fenomeninin insanların gönüllerinde
    yer edinmesi gereklidir. Ayne’l-yakîne ulaşmak, ancak Yaratıcı’yı devamlı hatırda tutmak ve
    O’nun gücünün, kudretinin üzerinde daima derin düşüncelere dalmak ile mümkün olur.2199
    Sûfî bilginin en önemli timsallerinden olan bu kavram aslında, tasavvuf bilgisiyle
    özdeş bir kelimedir. Onu farklı bir şekilde ele alıp işlemek bu bilginin özüne uygun değildir.
    Çünkü sûfî bilginin temelinde Hakk-ı yakîn/kesin olarak bilmek ana hedef, prensiptir.2200 Zira
    bu bilgi sûfîye kesin olarak bilmeyi2201 apaçık bir şekilde anlamayı2202, yâni naib/kuşkusuz
    bilmeyi2203, doğru ve gerçek bilgiye2204 ulaşmayı amaç edinmektedir. O zaman bilgi, yakîn ile
    birleşme, hiçbir şekilde şüphenin bulunmadığı bir bilgi olur.2205 Yakîn gönüllerde biriken,
    kesbi olmayan bilgidir.2206
    Tasavvuf terminolojisinde yakîn/certainly kalbin bildiği, vakıf olduğu bilgidir.2207
    Fakat bu bilgi kesinlik ifade eden ve kesinlikle şüpheye götürmeyen bilgidir.2208 Sûfî için
    yakîn, Allah’ın, insanın kalbine koyduğu bir ışıktır.2209 İnsanın inancının temelini oluşturur ve
    imanın üç derecesi olarak bilinen bu bilgi, yalnızca tasavvufta bulunan bir sınıflama değil2210,
    bütün esoterik doktrinlerde var olan bir yaklaşımdır.2211
    Fakat sûfî perspektifinde ayne’l-yakîn, kişinin baktığı, gördüğü her nesnede Allah’ı
    görüp bilmesidir. Yâni gözüne ilişen ve varolan her eşyayı Hakk’ın irâdesi ve tecellîsi
    sonucunda varlığa geldiğinin bilincine varmaktır. Kuddûsî’ye göre, eğer insan, görülen her
    varlıkta Hakk’ı müşahede edebilirse, şeksiz, şüphesiz olarak O’nu bilebilecektir. Kuddûsî için
    önemli olan, görülen nesnelerde Allah’ı bulabilmektir.

    Görür her şeyde Allah’ı bilûr ayne’l-yakîn bî-şek
    Kamû mahlûkda Hallâk-ı bulan Tevhîde sâ’y eyler.2212

    Yakîn bilgisine ulaşan kişi, tüm “diğerlikler”den, ağyârdan sıyrılarak “Sûfî”/derviş”
    ismini alan “evrensel insan”/el-insanu’l-kâmil” derecesine ulaşan kişidir. Fakat gerçek
    anlamıyla, bunlar bir derece olarak düşünülmemelidir. Sûfî, kendisi hariç her şeyi silen
    yakînin hakikati olan Allah’ın ezelî ve ebedî, sonsuz birliğinden/vahdaniyetinden başka bir
    şey değildir. Zira hakikat sûfînin içinde yaratılmıştan ne varsa hepsini silmiştir; sadece
    hakikatin kendisin bırakmıştır. Evrensel insan olan sûfî ile İlâhî hakikat arasındaki bu
    özdeşlik hakikatin kendisidir.2213
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Şüphelerden Kaçınmak
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 05.05.13, 11:18
  2. İlm-ül-Yakîn
    By ArzuNur in forum İ -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.12.08, 23:59
  3. İlm-ül-Yakîn:
    By ArzuNur in forum İ -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.11.08, 19:47
  4. YakÎn
    By Konyevi Nisa in forum Y -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.11.08, 13:24
  5. Ayn-el-Yakîn
    By Konyevi Nisa in forum A- Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.11.08, 10:19

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •