4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    Aşk ehlinin ma’rifeti, klasik dönem mutasavvıflarının önem verdikleri dünyayı bir
    tarafa bırakan ve zühdleriyle âhireti tercih eden sûfîleri aşan bir bilgidir.2095 Onlar ne dünyayı,
    ne de âhireti birbirine tercih ederler. Onların tek arzusu ve tercihi Allah’tır. Belki hayâ
    (utanç)larından dolayı cenneti bile arzulamazlar2096.
    Kuddûsî’ye göre, Allah’ın kullarına farz kıldığı ilk konu ma’rifettir;2097 çünkü;
    Ben insanları ve cinleri bana ibâdet etsinler diye yarattım”2098 âyetindeki “kulluk” tabiri
    “tanımak” şeklinde yorumlanmıştır2099. Sûfîler ma’rifeti, “Allah’ı kullarının zatıyla
    bilmesi”
    2100 şeklinde anlamışlardır. Onlar öyle bir bilgi derecesine ulaşırlar ki, Allah’tan
    başkasını bilmezler ve ondan başkasını görmezler. Bu konuda Gazâlî (ö. 505/1111), insanın
    en önemli vasıflarından birisi, zat, sıfat ve fiiller bakımından Allah’ı bilmesidir. Çünkü
    insanın kemâl/tamlığı bu bilgiye bağlıdır2101.

    Ma’rifet içün yaratmış bizi Hallâku’l-verâ
    Anı tahsîl eyleyelim sa’y idüb subh u mesâ

    Zikr ile hasıl olur kalbde bu nûr-ı ma’rifet
    Olalım tevhîde meşgûl şevk-ile biz dâ’imâ
    .2102


    Kuddûsi için ma’rifet, her ne kadar kulluğun şuurlu olarak yerine getirilmesiyse,
    bu ma’rifetin oluşmasının da o kadar gerekli olan yüce Yaratıcı’yı sürekli olarak zikretmek
    vardır. Bu zikirdi, sâlikin varlığını kendisinde “yok” edip yalnızca Yaratıcı’yı bildiği tevhîd
    zikridir. Tevhîdin de bilinçli olarak yerine getirilmesi sonucunda Rabbini blebilme şuurunu
    kazanan ârif bir kişilik oluşur. Ârif kişininde kalbine İlâhî aşkın akışı hızlı ve çok olur.
    Çalış tevhîde dir isen olayım ‘ârif ü dânâ
    Tolar tîz kalbine ‘ışk-ı hudâ olur ki bir deryâ
    .2103

    Ma’rifet sûfî için, her hâlinin tezahürüdür. Sûfînin her sözü ve her bakışı,
    kalbindeki muhabbet şimşeğinin tezahürü ma’rifet sayesinde ortaya çıkar2104


    Halk itti Hudâ çünki seni ma’rifet içün
    Tahsili ma’ârif ide-gör itme batâlet
    .2105


    Kuddûsî’nin anlayışında ma’rifet, sûfîye bütün varlık sıfatlarının kendisinde
    toplanmasını sağlar ve bu sıfatların tam bir temsilcisi ve kuşatıcı bir varlık hâline gelen insanı
    kâmil/ehl-i Hakk ortaya çıkar. Çünkü Allah, insanı ma’rifeti bilmek onun ışığında hayat
    sürmek amacıyla insanları yarattı. Yani Kuddûsî, ne yaptığının bilincinde olan bir insan
    tipinin ancak ma’rifetle varolabileceği görüşündedir.

    Zühd ile kimse talamaz ma’rifet deryâsına
    ‘Işk-ıla talınır ancak çünki kârı pek derin
    .2106


    Zikr olmayıcak sâık-ı Yezdân olamazsın
    ‘Işk olmayıcak ma’rifete kân olamazsın

    Hem sırr-ı hakîkat bilinür ma’rifet ile
    Sa’y itmeyecek zikre Hudâyı bilemezsin
    .2107


    Kuddûsî’ye göre, ma’rifet bilgisi aslında sülûkın en büyük hedefidir. Tasavvuftaki
    diğer bütün hedefler, bu hedef için bir araç olarak görülmüştür. Allah’a vuslat da, bazı sûfîlere
    göre, muhabbet yoluyla elde edilir. Ma’rifet veya ma’rifet yoluyla elde edilen muhabbet
    olmadan bu vuslatın gerçekleşmesi zordur. Sûfîler, Allah’ın ma’rifet yoluyla tanınabileceğini
    ve Hak adına idrak edilen her şey O’na bir işarettir. Ma’rifet bilgisi sûfîde Allah’ı Allah’la
    tanıma bilgisi verir.2108 Bu, zâhid gibi diğer bilginlerin Allah’ı delille tanımalarından
    tamamen farklı ve kapsayıcı bir bilgidir.




    2095 Muhâsibi, el-Akl ve Fehmü’l-Kur’an, Tah. Hüseyin Kuvvetli, 3. Baskı, Beyrut, 1982, s.269.

    2096 Muhâsibi, Âdâbu’n-Nüfûs, s.123.
    2097 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 232b.
    2098 Zariyât, 51/56.
    2099 Ebu’n-Nasre’s-Serrac et-Tûsî, el-Luma’fi’t-Tasarruf, thk: Abdulhâkim Mahmud – Abdulbâkî Sarûr, Mısır,
    1960, s.63.
    2100 Sülemi, Tasavvufun Ana İlkeleri, s.29.

    2101 Gazâlî, İhyâ, III, 9.
    2102 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 28.
    2103 Kuddûsî, Dîvân, s. 24.
    2104 Abdülkâdir Geylânî, el-Fethu’r-Rabbanî ve’l-Feyza’r-Rahmânî, Mısır, 1973, s.228.

    2105 Kuddûsî, Dîvân, s. 14.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    Kuddûsî’nin tasavvuf düşüncesinde, gerçek bilgi, ma’rifet, Hakk’ın kendi kendisini
    bilmesi/bildirmesidir. Bu sebeple himmet sahibi olan sûfî, gerçek ma’rifeti, sahih ilmi sadece
    Allah’tan alır, başka şeylere muhtaç olan, yaratılmış olan vasıtalara ihtiyaç duyan cüzî idrak
    yetileriyle yetinmez.2073 Çünkü gerçek ilim, Allah’ın dilediği kullarının kalbine attığı İlâhî bir
    nûrdur.2074 Genelde sûfîler, gerçek bilgiye ulaşma noktasında Allah tarafından bilgilendirilmeyi,
    yâni mânevî açılımı esas almışlardır. Eşyânın bilgisinden, Hakk’ın bilgisine kadar en kapsamlı ve
    kuşatıcı bilgiyi ancak bu tür mânevî açılımlar vermektedir. Seyr ü sülûk esaslarının fonksiyonu
    ise sâlikin rûhunun ve kalbinin, ta’lim ya da kitapların tedrisiyle elde edilmesi mümkün olmayan
    ilhama dayalı keşfî ma’rifete uygun, onu taşıyabilecek bir mahâl olarak hazırlamasından
    ibarettir.2075


    Allahı bilmek her kula farzdır
    Ma’rifet içün geldim cihanâ
    .2076


    Kuddûsî’nin anlayışında ma’rifetin ilk basamağı, önce diğer varlıkları, eşyâyı
    tanımak ve varlıkla Allah’ı tanıma bilgisine ulaşmaktır. Ârif, varlıkla Allah’ı tanıyandır. Bu
    istidlali ma’rifettir. İkinci basamağı varlığı Allah ile bilmektir. Bu da ilham ile gerçekleşir.
    Buna şühûdi ma’rifet denir. Bunların sonunda Allah’ın zatını bilmenin acizliğinin bilincinde
    olmak yakîn irfan, yâni ihsandır2077.

    Ma’rifet içün yaratmış bizi Hallâku’l- verâ
    Anı tahsil eyleyelim sa’y idüb subh u mesâ
    .2078


    Ma’rifetin hem kesbi, hem de vehbi yönü vardır.2079 Fakat Kuddûsî, diğer sûfî
    konu ve kavramlarında olduğu gibi, sûfîler için makbul olanın kesb/sa’y olduğunu ifade
    etmektedir. Onun için sûfîye düşen görev, mücahede içinde bulunmak2080, nefsini çeşitli
    temrin ve tefekkür faaliyetleriyle arındırmak amacıyla, onu kötü düşüncelerden, bedenin arzu
    ve isteklerinden kurtararak, dış duygu ve akıl melekelerini de aşıp, onlardan daha güçlü olan
    kalb kuvvetine ulaşarak, ruhu, bilginin kaynağı kılmak çabası içerisine girerek kendini bu
    bilgiye hazırlamaktır. Bu hazırlığı yaptıktan sonra gerisi, Allah’ın lütfuna bağlıdır2081.
    Kuddûsî de ma’rifet konusunda, devamlı olarak bir gayretin ve çalışmanın olması gerektiği
    düşüncesindedir.
    Kuddûsî’nin anlayışında, ma’rifet Allah’ı sıfatları, eserleri ve tecellîleri ile
    tanımaktır. Onun için O’nun eseri ve tecellîlerinin gerçekleştiği evrenin ve insanın bilinmesi,
    tanınması, incelenmesi bu ilmin gereğidir.2082 Ona göre Allah’a ulaşabilmek için, kişinin
    kendini bilme ve tanıma yetisine kavuşarak “ma’rifet-i nefs”i gerçekleştirmesi gerekir.
    Nefsini bilen Rabb’ini bilir”2083, ilkesiyle hareket eden kişi ma’rifete ulaşılır.
    Kuddûsî, aklın bazı gerçekleri anlamada gerekli olduğu, örneğin, ilk inançlarımıza
    akıl sayesinde yön vermek zorunda olduğumuzu söyler.2084 Fakat akıl bu görevini yaptıktan
    sonra, maddesel âlemin ötesindeki varlık alanını kavrama konusundaki yetersizlik sınırına
    gelecektir2085. Bu konuda Allah “Dışarıda ve kendilerinde onlara âyetlerimizi göstereceğiz ki,
    O’nun Hak olduğu onlar için iyice belli olsun
    ”2086 buyurarak, aklın ve dış dünyanın,
    ma’rifetin elde edilmesinde bir yere kadar gerekli olduğunu bize bildirir.
    Bazı sûfîler de kalbi, aklın mekânı ve ma’rifetin kaynağı olarak kabul
    etmişlerdir2087.
    Kuddûsî’ye göre, ma’rifet, kalple Allah’tan başka kimseye yer vermemektir.
    Çünkü ma’rifet kalbin fiilidir.2088 Sûfî, ma’rifete sahip olunca kalbi aydınlanır, bu aydınlık
    sûfînin bütün uzuvlarına yansır ve Sûfî düşüncesiyle, eylemleriyle, ahlâkıyla tamamen bu
    ilimle hareket eder2089.

    Bu ma’rifetin mâyesidir cezbe-ı Rahmân
    Tahsîl idegör anı ki derdine devâdır.2090


    Kuddûsî’ye göre, sûfînin olgunlaşmasında ma’rifet, her şeyden önce gelir, çünkü
    kişiyi Rahmâna götürecek çekim kuvveti onun vasıtasıyla kazanılır, o, her şeyin aslıdır2091.
    Çünkü kişi ma’rifeti ölçüsünde Allah’a yakınlaşma imkânı bulur2092. Sûfî için ma’rifet,
    Allah’a dair bilginin sağlamlığı demektir.2093

    Ma’rifet sahibi sûfî, Allah’ın sevgisini her şeyden önce tutan, Allah ve varlık
    konusunda sürekli tefekkür eden, devamlı kendi otokritiğini yaptığından dolayı, başkasıyla
    uğraşmayan kişidir. Aynı zamanda insanların kendisine güvendikleri kişidir2094.




    2065 Kuddûsî, Dîvân, s. 189.
    2066 Aynı eser, s. 185.

    2067 Kuddûsî, Dîvân, s. 36.
    2068 Burckhardt, Titus, İslam Tasavvuf Dotrinine Giriş, çev. Fahreddin Arslan, (kitabevi yay.), İstanbul 1995, s.
    40.
    2069 Afîfî, Mystical Philosophy, p. 106, 107.
    2070 Nasr, Bilgi ve Kutsal, çev. Yusuf Yazar, ( İz Yay.), İstanbul 2001, s. 283.

    2071 Bkz., Muhittin Uysal, Tasavvuf Kültüründe Hadis, (Yediveren Yay.), Konya 2001, s. 268 vd.
    2072 Kuddûsî, Dîvân, s. 204.
    2073 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 232b.
    2074 İbnü’l-Arabî, Risâletün ile’l-İmam er-Râzî, (Resâil), s. 224.

    2075 Cevdet, Ma’rifetu’s-Sûfîyye, s. 158.
    2076 Kuddûsî, Dîvân, s. 166.
    2077 Tehanevi, a.g.e., III, 996; Şarlâvî, a.g.e., 2055; Herevî, Ebu İsmail Abdullah b. Muhammedel-Ensâri,

    Menâzilü’-Sâirîn
    , Matbaatu’s-Saade, Mısır, 1908; Hufnî, Abdu’l-Mün’im, Mu’cemu Mustâfalahâti’s-Sûfîyye,
    Daru’l-Mesire, Beyrut, 1087, s.246.
    2078 Kuddûsî, Dîvân (Külliyat), s. 28.
    2079 Serrac, a.g.e., 299; Kuşeyrî, a.g.e., 143.
    2080 Ebu Nuaym Ahmed b. Abdullah El-İsbahânî, Hilyetü’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfîyâ, IX, Mektebetu’l-Hâncî,
    Mısır, ts, X, 15; Aclûnî, İsmail b. Muhammed el-Cerrâhî, Keşfü’l-Hafâ, I-II, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l- Arabî,
    2.Baskı, Beyrut, 1351, II, 265.

    2081 R. S. Bhatnagar, Dimensions of Classical Sûfî Thought, Natital Bonasidoss, Delhi, 1984, s.141.
    2082 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 233a.
    2083 Aclûnî, a.g.e., II, 262.
    2084 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 260b.
    2085 İbnü’l-Arabî, Fütühat-ı Mekkiyye, II, 298.
    2086 Fussilet, 41/53.
    2087 Muhâsibi, el-Kasd, s.251; Ebû Abdillah Hâris b. Esed, el-Vesâgâ İçinde el-Kasd, Tah: Abdülkadir Ahmet
    Ata, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1986, s.251.

    2088 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 233a.
    2089 Muhâsibi, Âdâbu’n-Nüfûs, 51, Tah: Abdülkadir Ahmet Ata, Müessesetü’l-Kütübi’s-Sekafiyye, Beyrut, 1988;
    Muhâsibi, er-Riâye, s.388.
    2090 Kuddûsî, Dîvân, s. 37.
    2091 Muhâsibi, age. ss. 120–121.
    2092 Aynı eser, ss. 121–123.

    2093 Ebû Nuaym, Hilye, X, 363; es-Sülemî, Tabâkât, s. 409.
    2094 Sülemî, age., s.116.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    Kuddûsî’nin felsefesinde zâhide ve ârife getirilen eleştiri, ma’rifetin gereği gibi yerine
    getirme konusundadır. Diğer dinî ve tasavvuf ağırlıklı dîvân yazan kişilerin getirdiği eleştiriden
    farklıdır. Onlar, zâhidi, tamamıyla tasavvuf dışı bir kişilik olarak görmüşlerdir. Sûfîlerin bütün
    irfânı Kur’ân’a dayandığı gibi, onların misaller, kıssalar, hikemî sözler, işaret yada istâreler
    biçimindeki farklı ifade tarzları da doğrudan Kur’ân’dan mülhemdir.2057 Bu itibarla da Kur’ân’ın,
    hem aslı, hem de sûfîlerin tecrübî te’vil metodları vasıtasıyla ortaya çıkmış hâli, başka bir
    ifadeyle sürekli ezber olunan, derin murakabe ile tefekkür edilen nihâyet tatbik edilen Kur’ân
    tasavvufun her yönüyle temel kaynağı olmaktadır.2058

    Kuddûsî için bilgi, psikolojik bir ihtiyaç olarak, fizyolojik bir ihtiyaç olan beslemeden daha
    önemlidir.2059 Zira sûfîlere göre, diğer bilgiler, örneğin fıkıh bilgisi, insan vücudu için
    alınmalıdır, çünkü çok fazlası faydasız olup zararlı bile olabilir. Oysa melekûta dair bilgi için
    hiçbir sınır yoktur ve sınırsız miktarda eğer mümkünse alınabilir.2060 İşte Kuddûsî’nin sıklıkla
    vurgulamak istediği, “ilm-i nafi” dediği ve insanlar için temel beslenme kadar elzem olan bilgi
    bu tür bilgidir.2061


    Ey birâder ‘ilm sa’y et gice gündüz bî-melâl
    Bir gün olur ki virir maksûdını Hak zü’l-Celâl

    Bilmiş ol ‘ilm ki ancak feyz-i Rabbânî-durur
    Gice gündüz ağlayub anı Hudâdan et su’âl.

    İlm-i nâfi’ iste Hakkdan eyleme bî-nef’e hırs
    Çünki olur nice dânişmendlerin ‘ilmi vebâl
    .2062


    Bilgi konusunda, aslında sûfîlerin temel düşüncesi, hakîki öğretmen Allah’dır. Dünyada
    ilimlerin sayısı sonsuzdur. Hakk’ın tecellî ettiği her nesnede bir ilim mevcuttur. Sûfî’nin seyr u
    sülûkta karşılaştığı her mertebe/ makâm bir ilim olma iddiası taşımaktadır.2063

    Kuddûsî, sûfîlerin kendi içlerindeki anısızın buluverdikleri anlam ve yaşantıdan emin
    olduklarını söylemektedir.2064 Çünkü onlar ilimlerini kitaplardan yada başka insanların ağzından
    dolaylı olarak değil; bizâtihi yaşayarak, vecd ve fenâ hâlinin kendilerini kuşatma sonucu
    doğrudan elde ederler. Onlar gündelik ibâdetler olan, hac, oruç, zekâttan bu ilmi
    kazanmamışlardır. Nitekim Kuddûsî, bu gerçeği şöyle açıklar:

    Yüz yıl okusan ma’rifet ehl-i olamazsın

    ‘Âşık olanın dide-i ‘irfânı açıldı.
    2065


    Hacc u savm ile ma’arif kenzini bulmak muhâl
    Rızk ile gel başına bu halkı dirme ‘ışka uy
    .2066


    Ma’ârif kenzini bulan hakîkat sırrına erer
    Bu kîl ü kâli hem lâf-ı güzâfı ey dedem neyler.2067


    Kuddûsî’ye göre keşfî bilgi, salt kavramsal ve teorik düzeyde olmayıp; ahlâkî, amelî,
    rûhanî ve estetik yönü de bulunan komplike bir olgudur. Keşfi bilginin estetik yönü, yâni aşk,
    muhabbet ve iştiyaka dayanmasındandır. Zîrâ sûfîlere göre, aralarında hiçbir zaman tam bir
    kopma olmayan aşk ve bilgi, gerçek değerini saf, latîf ve mutlak “güzellik”te bulmaktadır.2068

    Güzellik perdelemekten ziyade açığa çıkarır, güzellikte şüphe ve kararsızlık yoktur. Aynı
    zamanda sûfîler, keşfi, kuvve hâlindeki bilginin açılması ve insanın kalbinde uyumakta olan
    derûnî bilincin uyanması şeklinde telaki etmişlerdir.2069 Güzelliğin eşsiz nûru bütün şüphe
    gölgelerini ve vesveseleri yok eder, bu sebeple de yakînî bilgiyi verir. Diğer taraftan mutlak
    güzellik insan rûhundaki katılığı eritir ve hikmetin meyvesi olan vahdet sırrının zevkini açığa
    çıkarır. Bu nedenle kutsal olanın bigisi güzellikten ayrılmaz.2070 Bilgi, aşk ve güzellik arasındaki
    alâka, sûfîlerce sıkça zikredilen kenz-i mahfî hadis-i kutsîsinde zikredilmiştir: “Ben gizli bir
    hazine idim, bilmeye iştiyâk duydum ve bilineyim diye mahlûkâtı yaratım”.
    2071

    İlme sa’y it ey püser sevmez Hudâ çün câhili
    Hem ‘amel eyle sever ol ‘ilm ile ‘âmili

    Ma’rifet şems toğar dil kişverinde ‘âkibet
    Bir gün olursun Hudânın ‘arifi hem vâsılı.2072




    2057 Azâm, Mustalahu’s-Sûfî, s. 64, 65.
    2058 Massignon, Essay, p. 73.
    2059 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 232b.
    2060 İbnü’l-Arabî, Futûhât, I., 580.
    2061 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr.,207b.
    2062 Kuddûsî, Dîvân, s.104.
    2063 İbnü’l-Arabî, Futûhât, III., 34, 37 vd.
    2064 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 233a.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    Allah’ı Gereği Gibi Bilme Bilgisi Ma’rifet

    1. Sûfî Epistemolojisinin Gayesi


    Allah’ın bilinmesi “ilm” olarak tanımlanırken, Allah’ı tanıma eylemi ise
    “ma’rifet” olarak tanımlanmıştır2035. Ma’rifet Allah’ı tanıma konusunda kesin bilgi, hakikatı
    anlama ve şuur hâlidir2036. Kanıtlara dayalı kesin bilgidir2037. Ve bu bilgi yaşamaya (hâl)
    dayalı bilgidir2038. Ma’rifet Allah’ı tanıma konusunda en sıhhatli en doğru hâli yaşamaktır. Bu
    öncelikle doğru bilgi sahibi olmayı ve daha sonra bu bilgiyi aynı derecede doğru bir şekilde
    yaşamakla gerçekleşir2039. Bu yaşam öncelikle kuvvetli bağlılıktan doğan bir zevkle
    yaşanır2040. Ma’rifet Allah’ın varlık evreninde bilinmesidir. Tevhîdden başka var olan her
    şeyin bir yanılma ve aldatıcı bir rüya olduğu gerçeğinin bilinmesidir2041. Şu sonuca
    ulaşabiliriz, ma’rifete sahip olanlar Yüce Yaratıcının bütün sıfatlarıyla tecellî ettiği insanı-ı
    kâmil kişidir. Kuddûsî’nin de dediği gibi, sûfî bilgi, Allah’ı Allah ile bilme bilgisidir.
    Sûfî epistemolojisinin anlaşılabilmesi için şunu açıkça ifade etmek gerekiyor ki,
    sûf epistemolojisinde, var olduğu düşünülen bir zihnî/aklî bilginin yanında, “haz” denilen
    sadece sûfî tecrübe ile ulaşılabilen sûfî hâllerin bilgisi vardır. Bu iki bilgi ile terkip edilen
    varlığın en yüksek bilgi formunu oluşturan sırların bilgisi vardır.2042

    Sûfîler, her ilmin bir ma’rifeti ve her ma’rifetin de bir ‘ilm ve Allah’ı her bilenin
    bir ârif ve ârifin de bir bilen veya alim olduğunu söylerler. Aynı zamanda, ma’rifetin belli,
    metafizik ve ahlâkî görüş ve uygulamalarda referans veren bir kavram olarak kullanılmasının
    sûfî görüşünün oluşmasına katkı sağlamıştır.2043

    Sûfîler bilginin ma’rifet tarafından tesis edildiği görüşündedir. Fakat ma’rifet,
    bizzat kendisi tarafından tesis edilir.2044 Onun için sûfî, mâ’rifeti, Allah’a dair bilginin en
    sağlam yolu olarak görmektedir.2045 Yâni, bir yerde mârifet, bütün sûfî faziletlerinin nihai
    ameli olarak görülmüştür.2046 Kuddûsî’de, kişiyi, Allah’a götüren beş temel unsur olan, akıl,
    ilim, amel, aşk ve irfanın mârifete bağlı olduğunu söyler.2047 Bütün bunlar , mârifetin, sûfîyi,
    Allah’ı hakkıyla bilme ve tanıma götüren ilk makâm olduğunu göstermektedir.2048

    Sûfîer, üç şekide ele almışlardır. Birincisi eksoterik/zâhiri olan, yâni, maddî bilgiyi
    oluşturan bilgidir. İkincisi âhirete dair bilgi olan ve ezoterik/Batınî diye isimlendirilen
    bilgidir. Bir de, hem bu dünyayı, hem de âhireti etkisi altına alan İlâhî kurallara ve Allah’a
    dair bir bilgi vardırki, bütün evrenin derûniliğie ilişkin olup, ârif sûfînin, Kuddûsî’nin
    ifadesiyle “ehlullah’ın nihaî hedefi olan bilgidir.2049 Bu da İsa(s.)’ın bilgi tanımıyla parelellik
    arz etmektedir. İsa (s.)’a göre üç tür bilen kişi vardır; Allah’ı bilen, Allah’ın emirlerini bilen
    ve Allah’ın emirleriyle beraber Allah’ı bilen kimseler.2050

    Kuddûsî’ye göre, insan, ma’rifetullah sebebiyle diğer varlıklara üstün kılınmıştır.
    Sûfîyi bu yüce konuma çıkaran ma’rifet de, kalbde ancak cezbe ile gerçekleşir.2051 Bu
    hararetde ancak sûfînin daima Allah ile yaşamasıyla mümkündür. Kalbde “sultanu’z-zikir
    olan tevhîd zikrinin galip gelmesi ve kişiyi yakıb benliğini yok ettiği ân, kalb mezkûra doğru
    sevgi ve şefkatle cebolur. Sevginin doruğa çıkması sebebiyle kalbde aşk oluşur. Aşk, kalbi
    kuşattığı zaman, o kişiye Mâ’şûkun gayrısını unutmayı ve yalnız O’nunla ünsiyet etmeyi
    emreder. Sonunda, kalb bu aşkla bütün varolan varlık/vücûd hakkında tefekkür ederken, dili
    de zikreder, organlar da rükû ve secde ederek boyun eğer. Sonra Allah, onun kalbine ma2rifeti
    koyar ve o kişi ârif-i billah biri olur.2052

    Kuddûsî’nin felsefesinde, ma’rifet, sûfînin en zirve noktası olup, onunla kemâlata
    ulaşır.2053 Ona göre, ma’rifetin bir zerresini yerine getirmek, insanların ve cinlerin
    ibâdetlerinden daha hayırlı bir iş yapmak demektir. Çünkü sûfînin ilmi, diri ve ölmeyecek
    olan Yaratıcıdan alınmıştır. Zira, ârif, Hakk’ı Hakk’dan görüp ilmini alırken, âlim ise, Hakk’ı
    delilden görür.2054


    İbâdetler içinde ma’rifetden bihteri yok
    Bana fazlında ihsân eyle vecd ü ‘ışk u ‘irfân
    .2055


    Kuddûsî’de, ma’rifet düşüncesini tasavvufî düşüncenin en zirve noktası olarak
    gösterir. O, ma’rifeti, zikir, tefekkür, aşk zincirinin son ve kemâl zirvesi görmektedir. Zamanla
    sûfîler, olgunluk bakımında en yüksek özelliklere sahip olarak gördükleri ârifi, abid ve zâhidden
    üstün tuttular. Bundan dolayı ârif, abid ve zâhidlerin aksine dünya ile birlikte âhireti
    hedeflemeyen kişidir2056. Onun için, Kuddûsî’nin düşüncesinde ma’rifet, ibâdetin anahtarı
    durumundadır; çünkü, ma’rifet, kulluk yapma bilincinin kazanılması, Allah’ı gereği gibi
    bilmenin bilgisidir. Bu cezbenin oluşumu da, ancak doğal olan sıcaklık/hararetle hâsıl olur.




    2031 Pürcevâdî, age. ss. 295–314.
    2032 Bk. Hucvîrî, Keşfu’l-Mahcûb, s.518.
    2033 Bk. Gazâlî, Kimyâ’yı Saâdet, s. 215

    2034 Gazâlî, a.g.e., s. 216
    2035 Muhibbu’d-Din Ebu Feyz es-Seyyid Muhammed Murtaza el-Hüseyîni el-Vâsitî el-Hanefi ez-Zebîdî, Tacu’l-
    Arûs
    , I-X, Daru’l-Fikr, Mısır, ts, VI, 192.

    İsbahânî Hüseyin b. Muhammed er-Râgıb, el-Müfredât fi Garîbu’l-Kur’an, Kahraman Yayınları, İstanbul, 1986,
    s.513.
    2036 Ahmed b. Muhammed b. Ali el-Mukrii Feyyûmî, Misbâhu’l-Mü’nir, Mektebetü Lübnan, Beyrut, 1987,
    s.162. Mecdüddin Muhammed b. Yakub, Kâmûsu’l-Muhit, Firûzâbâdi, Matbaatu Mustafa el-Bâbi’l-Hâlebi,
    Mısır, 1954, IV, s.155.

    2037 Ali b. Kâdi Muhammed Hâmid b. Muhammed Tahânevî, Keşşâf-ı Istılahâtı’l-Funûn, I-III, Dâru Sadr,
    Beyrut, ts, III, 995.
    2038 Muhammed Hasan, Mucemu’l Elfâzi’s-Sûfîyye, Müessesetü’l Hâtır, Kahire, 1987, 189.

    2039 Hucvirî, s. 319,464.
    2040 İbnü’l-Arabî, Fütühât-ı Mekkiyye, II, 316; Naci Hüseyin Cevdet, el-Ma’rifetu’s-Sûfîyye, Daru’l-Ul, Beyrut,
    1992, s.127.
    2041 Reynold A. Nicholsan, İslâm Sûfîleri, s.72.
    2042 İbnü’l-Arabî, Futûhât, I., 31; II., 598, 644.

    2043 Kuşeyrî, er-Risâle, s.141.
    2044 Kelâbâzî, Ta’arruf, s. 50.
    2045 Isfehânî, Hilye, X., 363; Sülemî, Tabâkât, s. 409.
    2046 Sülemî, Tâbâkât, s. 94.
    2047 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 263a.
    2048 Serrâc, Luma’, s. 321.
    2049 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 208b.
    2050 el-Mekkî, age, II., 8-13.
    2051 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 232b.
    2052 Aynı yer.

    2053 Aynı yer.

    2054 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 233a.
    2055 Kuddûsî, Dîvân, s. 144.
    2056 Uludağ, “Ârif” mad., DİA, III, 361.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 05.08.11, 23:53
  2. Kur’an’da Allah Hakkında Ne Gibi Bilgiler Verilmiştir?
    By SiLa in forum Allah (c.c) Hazretleri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 05.04.11, 10:03
  3. Kur’ân-ı gereği gibi okuyanın değeri ve kıymeti
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.08.09, 19:43
  4. neseb, soy-sop bilgisi öğrenmek gereği
    By ACİZKUL in forum Hadis Bahçesi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.08.09, 04:34
  5. Hz.Ebu Bekir(Radiyallahü anh) ’’Yâ Allah!.. Yâ Nevfel!..’’
    By Konyevi Nisa in forum Hz.Ebu Bekir Sıddık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.02.09, 17:02

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •