Aşk ile taçlanan kişi, en büyük lutfu kazanan kimsedir. Âşıkın yüce aşk ile
kazandıkları hem dünya hayatında, hem de âhiret hayatında, Allah’ın çok çeşit nimetleriyle
fazlasıyla nimetlenir. En yüksek mânevî rütbe ve dereceler aşk ile elde edilir. Ma’rifetin
yansımasında aşkın görünmez ışıltıları vardır. Her kim aşkın engin deryasına dalıp, o
nimetlerin tadına varırsa, bunun neticesinde âriflik sıfatını kazanmış demektir.
Bu aynı zamanda Allah’a duyulan muhabbettin ziyadeleşmesiyle oluşan bir
hakîkattır. Sûfî, Allah dışındaki her nesneye duyduğu ilgiyi bırakmalı, kalbi ve beyni sürekli
Yaratıcı’sıyla olmalıdır. İyi bir ürün alabilmek için nasıl tarla zararlı otlardan ayıklanıyorsa,
sûfî de aynı şekilde benliğini her türlü kötü duygulardan arındırmalıdır. Gazâlî insanın
düşünce dünyası, tefekkür merkezi konumundaki kalbini bir kaba benzetmektedir. Eğer kabı
tam su ile doldurursanız, ona su koyamazsınız, yâni eğer sevginizi kötü ilgilerden arındırıp
İlâhî sevgiyi yerleştirirseniz, Allah sevgisi kulun benliğinden artar1919
Kuddûsî’ye göre, aşkla elde edilen ma’rifet bilgi olmadıkça kişinin hanif olması,
yâni Allah’ı gereği gibi birlemesi mümkün değildir.
Gazâlî’de, bilginin/ma’rifetin sevgiden daha önde olduğunu belirtir. Bu bilgi
temeldir, çünkü, o olmadan sevgi olmayabilir. Hem güçlü bir bilgi, hem de güçlü bir sevgi
gerekir. Gazâlî’ye göre, sevgi sadece bir duygu değil, oldukça yüksek bir kavrayış formudur.
Hem duygu, hem de anlayış tekdir. Sûfî Rabbinin kendisine vermiş olduğu sevgiyle O’nu
tanır, O’nu tanımasıyla mâsîvadan vazgeçer1920. Buda sûfî düşüncesinde sevgi ile kendini
bilme arasındaki ilişkinin ne derece yakın olduğunu göstermektedir. Gazâlî’de eğer kişi, her
şeyi Allah’ın sevgisine bağlamayıp ve bunu bu şekilde idrak edip inanmıyorsa aptalca bir
durum içindedir1921
Tâcı ‘ışkı her kimin başına geydirdi latıf
Belki cümle hâlk içinde oldu muhtar-u şerif
Dû cihânda anı sultân eyledi bi-şek Hudâ
Şol kişi kim ola gönlü aşk ile herdem elif.1922
Kurtuluş (hem dünya hem âhirette) ancak ve ancak aşk ile gerçekleşir. Yoksa ham
zâhidler gibi sürekli oruç tutarak, hac yaparak ve bunlarla gururlanmak değildir. Aşk veya
sevgi, gerçekte bir duygu olarak anlaşılmadıkça, onun ontolojik özelliği de abidler, zâhidler
ve aşktan nasiplenmemişler tarafından yanlış anlaşılacaktır. Eğer aşk kendi ontolojik doğası
içerisinde değerlendirilirse, diğer varlıkla olan ilişkisi daha da anlaşılır olacak ve belki de bu
zümrelerde aşkın potasına girip, varoluş gayelerini hakîki anlamıyla algılayabileceklerdir.
Hayat bir varlık olarak kabul edilecekse; aşk da hayatın eylemde bulunan gücüdür.
Bu aşkın ontolojik doğası olarak tanımlanır. Bu ifadeler, her şeyi harekete geçiren aşk
olmaksızın, gerçek varlığın olamayacağını açığa çıkarmaktadır. Bireyin aşk tecrübesinde,
hayatın bizzat kendisi ortaya çıkar.1923
1852 Kuddûsî, Dîvân, s.50.
1853 Eric Fromm, The Art of Love, s. 41.
1854 Pitirim Sorakin-Robert C. Hanson, The Power of Creative Love in Montague, Ashley (ed.) The Meaning of
Love, Julian Pres 1953, s. 155.
1855 Gerald Jampolsky, Love is Letting God of Fear, N.Y., Bantom 1981, s. 13.
1856 ‘Ârâf, 7/39.
1857 Bk. Atilla Yargıcı, Kur’ânın Önerdiği İdeal İnsan Modelinin Oluşmasında Sevginin Rolü, (Basılmamış
Doktora Tezi), Ankara 2002, ss. 109-110.
1858 İbn Manzûr, Lisanü’l-‘Arab, IV, 401-402; Asım Efendi, Kâmûs, IV, 1221-1222.
1859 Tehânevî, Keşşâf, II, 1527.
1860 el-Isfahânî, Müfredât, s. 166.
1861 Kuddûsî, Dîvân, s. 57.
1862 Âl-i ‘İmrân, 3/102.
1863 Âl-i ‘İmrân, 3/76.
1864 Bk. Nahl, 16/128.
1865 Buharî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkat, 107; İbn Mâce, Fiten, 14.
1866 Bk. Müslim, Zühd, 11.
1867 Bk. Tirmizî, Kıyâme, 25.
1868 Ebû Davûd, Fiten,1.
1869 Hucurât, 49/7.
1870 Afifî, The Mystical Philosophy, s. 171.
1871 Kuddûsî, Dîvân, s. 121.
1872 Kuddûsî, Dîvân, s. 51.
1873 Kuddûsî, Dîvân, s. 53.
1874 Aynı eser, s. 55.
1875 Derin, a.g.e., s. 8.
1876 Kuddûsî, Dîvân, s. 55.
1877 Kuddûsî, Dîvân, s. 56.
1878 A.e, s.56.
1879 Kuddûsî, Dîvân, s. 194.
1880 Sülemî, Risâleler, s. 31.
1881 Bakara, 2/22.
1882 Âl-i İmrân, 3/159.
1883 Âl-i İmrân, 3/146.
1884 Bakara, 2/195.
1885 Saf, 61/4.
1886 Kuddûsî, Dîvân, s. 63.
1887 Aynı eser, s. 65.
1888 Kuddûsî, Dîvân, s. 122.
1889 Aynı eser, s. 65.
1890 Serrâc, age., s. 56; Kelâbâzî, age., s. 161.
1891 Bk. Stevev Nadler, “Nicolas Malebranche”, The Cambridge Dictionary of Phılosophy, ( ed. Robert Audi),
Cambridge Universty Pres, New York 1995, ss. 459-460.
1892 Eric Blondel, Aşk, Çev: Esra Özdoğan, 3. Baskı, YKY, İstanbul 2004, s.64.
1893 Kuddûsî, Dîvân, s. 67.
1894 Aynı eser, s. 68.
1895 Nietzsche, Ecce Homo, Kişi Nasıl Kendisi Olur, Çev: Can Alkor, YKY, İstanbul 1998, s.42.
1896 Nietzsche, Deccal, (çev: Hüseyin Kahraman), Yönelim Yayıncılık, Ankara, 1992, s.23, 44.
1897 Kuddûsî, Dîvân, s. 69.
1898 Kelâbâzî, age., s. 169.
1899 Hacc, 22/64.
1900 Serrâc, age., s. 335.
1901 Sülemî, Risâleler, ss. 28-29.
1902 Kuddûsî, Dîvân, s. 12.
1903 Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, VII, 643.
1904 Atar, Tezkire, s. 396.
1905 Kuşeyrî, er-Risâle, s. 267.
1906 Kuddûsî, Dîvân, s. 79.
1907 Kuddûsî, Dîvân, s. 81.
1908 Bkz. Arasteh, A. Rezâ, Aşkta ve Yaratılışta Yeniden Doğuş, Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin Kişilik
Çözümlemesi, çev: Bekir Demirkol-İbrahim Özdemir, (Kitâbiyât), Ankara 2000.
1909 Kuddûsî, Dîvân, ss. 83–84.
1910 Nicholson, Reynold A., The Mysticsm of İslâm, (Schocken Boks), I. Edetion, New York 1975, p. 92.
1911 Kuşeyrî, a.g.e., s. 333.
1912 Bkz. İbni Sina, Risâle fi’l-Işk, et-Tefsîru’l-Kur’ânî ve Lugatü’s-Sûfîyye fi Felsefeti’bni Sînâ, tahk: Hasan Asî,
Beyrut, 1983, ss.243–269.
1913 Kuddûsî, Dîvân, s. 84.
1914 Kuddûsî, Dîvân, s. 85.
1915 Gazâlî, İhyâ, IV, 331.
1916 İbnü’l-Arabî, Kitâbü’l-Hucub ( Mecmû’ur-Resâil), s. 48.
1917 Aynı eser, s. 49.
1918 Kuddûsî, Dîvân, s. 204.
1919 Gazâlî, İhyâ, IV, s.334.
1920 Gazâlî, Kimyayı Saadet, 106.
1921 Gazâlî, Cevâhir’ül-Kur’an, Darü’l-Afâk el-Cihad, Beyrut, 1979, s.50.
1922 Kuddûsî, Dîvân, s. 4.