Lemeat'tan Fatihanin Ahirinde Isaret Olunan Üç Yolun Beyani
Ey birader-i püremel! Hayalini ele al, benimle beraber gel. Iste bir zemindeyiz, etrafina bakariz; kimse de görmez bizi.
Çadir direkleri hükmünde yüksek daglar üstünde karanlikli bir bulut tabakasi atilmis, hem o dahi kaplatmis; zeminimizin yüzü,
Müncemid bir sakf olmus. Fakat alti yüzü açikmis; o yüz günes görürmüs. Iste bulut altindayiz, sikiyor zulmet bizi.
Sikinti da boguyor; havasizlik öldürür. Simdi bize üç yol var: Bir alem-i ziyadar, bir kerre seyrettimdi, bu zemin-i mecazi.
Evet, bir kere buraya da gelmisim, üçünde ayri ayri gitmisim. Birinci yolu budur: Ekseri burdan gider; o da devr-i alemdir, seyahata çeker bizi.
Iste biz de yoldayiz, böyle yayan gideriz. Bak su sahranin kum deryalarina, nasil hiddet saçiyor, tehdit ediyor bizi.
Bak su deryanin dagvari emvacina! O da bize kiziyor. Iste, elhamdülillah, öteki yüze çiktik, görürüz günes yüzü.
Fakat, çektigimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of, tekrar buraya döndük; su zemin vahsetzar, bulut dami zulmettar. Bize lazim, revnektar eder kalbdeki gözü
Bir alem-i ziyadar. Fevkalade eger bir cesaretin var; gideriz de beraber bu yolu, pürhatarkar ikinci yolumuzu.
Tabiat-i arzi deleriz, o tarafa geçeriz. Ya fitri bir tünelden titreyerek gideriz. Bir vakitte bu yolda seyrettim de geçtim, binaz ve pürniyazi.
Fakat, o zaman tabiatin zemini eritecek, yirtacak bir madde var idi elimde. Üçüncü yolun, o delil-i mucizi,
Kuran onu bana vermisti. Kardesim arkami da birakma, hiç de korkma. Bak ha surada tünelvari magaralar, tahtel-arz akintilar beklerler ikimizi.
Bizi geçirecekler. Tabiatta su müthis cümudiyeler de seni hiç korkutmasin. Zira, bu abus çehresi altinda, merhametli Sahibinin tebessümlü yüzü.