3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Ölüm Kul ile Yaratıcı Arasındaki Perdeleri Kaldırmaktır

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Ölüm Kul ile Yaratıcı Arasındaki Perdeleri Kaldırmaktır

    Manevî doğumla vücuda gelen çocuğa Kuddûsî, veled-i kalb/kalb çocuğu der.1599 Bu
    çocuk, birinci doğumdaki bel evladı olmasına karşılık, bir yol evladıdır. Bel evladı cinsiyet,
    tür gibi bedensel kaynaklı şeylere varis olurken, sulûk çocuğu ölümsüz, İlâhî değerlere vâris
    olur. Yâni kalb çocuğu manevî vâristir, dünya serveti vârisi değildir. Bu durum Hz.
    peygamber (s.)’in şu sözünde gerçek anlamını bulmaktadır: “Alimler nebilerin
    vârisleridir.”1600 Onun için ikinci doğumlarını gerçekleştirmemiş olan insanlar, dünya
    nimetlerine, ağyâra karşı büyük bir hırs içerisindedirler. Onlar, dünya ve cennet nimetlerini en
    büyük bağış olarak görürler. Fakat dünya rahmini yırtıp gözlerini sonsuz ruh âleminin
    yüceliklerine çevirip mânevî doğumlarını gerçekleştirenler, dünya ve içindekilerinin çok
    basit, bayağı şeyler olduğunu idrâk ederler. Artık onların gözünde dünya nimetleri ana
    rahmindeki pis kan haline gelir.
    Fakat diğer taraftan Kuddûsî, ölümü, Allah’a kavuşmak olarak gördüğünden dolayı
    onun bir an önce gelmesini bekler. Hatta Kuddûsî, Allah’a kavuşturacağı için, ölümü,
    şekerden bile daha tatlı görmektedir. Kuddûsî, ölümü ayrılık değil, Resullerle buluşma olarak
    kabul eder. O, ölümü, ruhun aslına dönmesi ve Rabb’ine kavuşması için geriye davet çağrısı
    olarak görmüştür.1601

    Kuddûsî, hem ruhun ölümsüzlüğüne, hem de Hakk’a kavuşmanın yolunun vuslattan
    geçtiğine inanır. Onun için Mutlak varlıkta yok olmak, yâni asıl olan varlığa rücü etmenin adı
    ölümdür. Ölüm, Kuddûsî için, üçüncü doğumdur. Çünkü sûfî perspektifte insan ilk defa
    annesinden maddi doğumla dünyaya gelir. Sûfînin ikinci doğumu olan mânevî inkişaf ise,
    semânın melekütuna yükselmesidir.1602 İnsanın kemale ulaşması için gerekli olan yakîn ikinci
    doğumla gerçekleşir.1603sûfînin üçüncü doğumu olan ölüm de, onun Allah’a olan vuslatı ile
    gerçekleşir.
    Sûfîlere göre kişinin kemalini, tekamülünü oluşturan, yâni ölümden ölmeyi ifade eden
    dört önemli olgunlaşma merhalesi vardır.1604 Bu merhaleleri başarı ile yerine getiren kişi,
    “ölmeden önce ölmek” desturunu gerçekleştirip ölümsüzlüğü yakalamıştır. Bu ölüm
    merhaleleri şunlardır. Birincisi, el-mevtü’l- ebyaz(beyaz ölüm)dür. Bunun temel şartı açlıktır.
    Çünkü açlık Allah dostlarının aydınlığıdır. Sûfî açlıkla Allah’a ulaşmanın aydınlığını ve
    hidâyetini yakalar.1605 İkincisi, el-mevtü’l- evsed (siyah ölüm)dür. Bu ölüme hazırlanış,
    halktan gelen ezâya tahammül etmektir. Yâni, kesin ve mutlak bir direnme göstermektir. Aynı
    zamanda nefsten/benlikten kaynaklanan cefa ve üzüntüye direnmektir. Burada gelen
    baskıların rengi siyahtır.1606 Üçüncüsü, el-mevtu’l ahmer(kırmızı ölüm)dür. Bu ölüm şekli de
    kişinin nefs/benlikten ve hevâdan gelen duygulara muhalefet etmesidir. Öyle bir muhalefet ki,
    nefsi/benliği boğup katletmek gibi ortadan kaldırmaktır. Bu duruş, nefse ve onun bütün hedef
    ve amaçlarına karşı kesin bir tavır almadır.1607 Dördüncüsü ise, el-mevtu’l- ahdâr (yeşil
    ölüm)dür. Elbiseye yama üstüne yama vurmak gibi, nefsin her isteğini reddetmektir.1608

    Örneğin, Hz. Ömer gibi bir zatın halife olmasına rağmen, elbisesinde onlarca yama olması
    onun benliğin oluşturmadaki direncini ortaya koymaktadır. Halifeliğin nüfuzu onu
    etkilememiş bilakis, mükemmelleşen benliği halifeliğin o çekici, şatafatlı cazibesini yok
    etmiştir.

    Mevti çok yâd et kalbin uyansın hubb-ı gafletden
    Yol mahûf uzak sana erken uyanmak yaraşır
    .1609


    İşte Kuddûsî’nin de ölüm düşüncesinin temelinde varolan bu merhaleleri sûfî aşıp
    benliğini oluşturursa, artık “ölüm” denilen olgu onun için korku, ızdırab, karamsarlık, yok
    oluş, unutulmak değil, Yaratıcı ile ölümsüzlüğü yakalamaktır. O ölümle öyle bütünleşmiştir
    ki, Hz. Peygamber (s)’in “ölümü ve öldükten sonra kemiklerin ve cesedin çürümesini
    hatırlayın”1610 hadisini aşıp ölümsüzlüğü yakalamıştır. O, yakaladığı bu ölümsüzlükle
    Kuddûsî’de olduğu gibi artık ölümden söz etmek istememektedir.
    Sûfîlere göre, onların sürekli yürüyüşü ölümle de kesilmez. Çünkü ölüm, ölümsüzden
    kaynaklanan zaman üstü egoyu değil, o egoya bineklik yapan bedeni yok etmektedir. Allah,
    insanı aşk şarabından yaratmıştır, ölüm onu çürütse bile yine o aşık olan varlık insandır.



    1565 İbnü’l-Arabi, Fusüs, s. 18.
    1566 Tirmizi, Zühd, 4; İbn Mace, Zühd, 31.
    1567 Kuddûsî, Dîvân, s. 104.
    1568 Gazzali, İhyâ, IV, 434.
    1569 Kuddûsî, Dîvân, s. 139.
    1570 Kuddûsî, Dîvân, s. 189.
    1571 Aynı eser, s. 197.
    1572 Kuddûsî, Dîvân, s. 189.
    1573 Ankebût, 29/57.
    1574 Fecr,89/27-28.
    1575 Gazâlî, İhyâ, IV, 434.

    1576 Aynı yer.

    1577 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201b.
    1578 Aynı yer.

    1579 Kuddûsî, Dîvân, s. 62.
    1580 Kuddûsî, Dîvân, s. 71.
    1581 Kuddûsî, Nâsaih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1582 Kamile Khatoon, İkbal’ın Felsefe Sisteminde Tanrı İnsan ve Kainat, (çev. Celal Türer), Üniversite Kitabevi,
    İstanbul 2003, s. 166.
    1583 Buhârî, V, 2358, Tirmizî, IV, 567, İbn Mâce, II, 1378.

    1584 Zygmunt Bauman, Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri, (çev. Nurgül Demirdöven), Ayrıntı

    Yayınları, İstanbul 2000, s. 228.

    1585 Mevlânâ, Mesnevî, III, 3368.
    1586 Bakara, 2/156.
    1587 Ankebût, 29/57.
    1588 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1589 el-Mekkî, a.g.e., II, 101.
    1590 Buhâri, Rikâk, 41; Müslim, Zikir, 14.
    1591 Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, s.134.
    1592 Rifat Okudan, Işrak Filozofu Sühreverdî Maktül ve Eserlerindeki Üslup ve Belagat, (Basılmamış Dokota
    Tezi) Isparta 2001, s. 165.
    1593 Kuddûsî, Nasaih-i Kuddûsî, s.201a.
    1594 Kuddûsî, Dîvân, s. 189.
    1595 Bakara, 2/109.
    1596 Mevlânâ, Fihî Mâfîh, s. 31.
    1597 Mevlânâ, Dîvan-ı Kebir, VII, 646.
    1598 İncil, Yuhanna, 3/3.

    1599 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201a.
    1600 Buhârî, İlim, 10.
    1601 Kuddûsî, Nasâih-i Kuddûsî, vr. 201b.
    1602 Aynı yer.

    1603 Bk., Sühreverdî, Avârif, s. 85-86.
    1604 İbnü’l- Arabi, Futuhât, I, 258; Sülemi, Tabakât, s. 93.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ölüm Kul ile Yaratıcı Arasındaki Perdeleri Kaldırmaktır

    Mevlânâ’nın dediği gibi, bedenin riyâzetle ölmesi diriliktir. Bu canlılığa ulaşmak da
    ancak riyâzetle bedeni yormakla gerçekleşecektir.1585

    Kuddûsî’ni ölümle ilgili bu düşüncelerinden şunu söleyebiliriz ki, bir çok sûfîde
    olduğu gibi, Kuddûsî’de de ölüm, riyâzet yoluyla nefsin/benliğin ve tüm arzulardan
    kurtulmanın, yâni beşeri benliğin etkinliğini azaltmak ya da yok etmek anlamında
    kullanmıştır. “ölmeden önce ölünüz” ilkesi sûfîlerin bu konudaki en önemli ilkesidir.
    Kuddûsî’de ölüm, bir göç olayıdır, yâni bir halden başka bir hala geçiştir. Sûfîler “Biz,
    Allah’a aidiz ve yine O’na dönenleriz
    ”1586 âyetinden hareketle, ölümü rücû yada Hakk’a
    dönüş olayı olarak görmektedirler. Daha doğrusu ölümlülük halinden ölümsüzlük haline geçiş

    olarak değerlendirirler. Yine Kur’an’daki; “Her canlı ölümü tadacaktır. Sonra Bize
    döndürülürsünüz”1587
    ve “Ey mutmain nefis, razı olmuş olan ve olunmuş şekilde Rabb’ine
    dön”
    âyetleri de Allah’tan gelmek ve tekrar O’na dönme meselesi bakımında yaratılan
    varlıkların ontolojisi açısından önemli özellikler içermektedir.
    Kuddûsî’ye göre, “ehl-i ‘ışk” ölümsüzdür. Kuddûsî’nin “ehl-i ‘ışk” insanı, ölümü,
    Allah’a kavuşmanın anahtarı olarak görür.1588 Ölüm, Hakk’ı bizzat görme makâmına
    girmenin kapısıdır1589. Eğer âşık sâlik, Allah’a kavuşmak isterse, Allah da ona kavuşmak
    ister1590.
    Aynı şekilde Kuddûsî’nin Pîri Mevlânâ da ölümü, şekere ve en tatlı şeye benzetir;
    çünkü ölüm, ateş bile olsa Hakk dostuna, haliline bağdır, bahçedir, âb-ı hayattır. Bu dünyada
    ölüm olarak görünür, fakat diğer yanda âhirette doğumdur.1591 Bunun yanı sıra sûfîler için
    Hakk’a ulaşmak ve ölümsüzlüğe ermek, gerçek hayata ulaşmaktır. Bu anlamda ölüm, ebedi
    hayatın anahtarıdır. Ölümün ebediliği konusunda Hallac’ın (ö.322/922) “Ey dostlarım, beni
    öldürün! Çünkü benim öldürülmem de yaşamımdır
    ”1592 bu sözleri sûfînin ölüm perspektifini
    özetlemektedir.
    Kuddûsî’ye göre, tefekkür, zikir ve aşk ile İlâhî birliğin sırrına ulaşan sûfîler, artık
    başka şekilde yok olmayı istemezler.1593 Çünkü onlar, Yaratıcıyla vuslatı gerçekleştirip
    ölümsüzleşmek amacındadır. İşte asıl mutluluk, onlar içindir. Onlar ölümü, dünyadan göç
    edip, rahat ve huzura kavuşmak olarak değil, gerçek ölüyü, diriler arasında gezen, fakat hayatı
    yaşamayan kimseler olarak görürler. Kuddûsî’nin bedensel ölümden söz etmekten
    hoşlanmamasının nedeni, ruhun Hakk’a yaklaştıkça ölümsüzleşmesidir. Bu ölümsüzleşmeyi
    sağlayan unsur da “aşk”tır. Kuddûsî’nin ruhî yönde tekâmülünü sağlayan aşk, aynı zamanda
    onu ölümsüzlük düşüncesine götüren ilkedir.
    Kuddûsî’ye göre, ölümsüzlük, varlık zincirini tamamlayıp Allah’a varan, yâni kozmik
    benliğine ulaşanların özelliğidir. Ölümsüzlüğü beceremeyenler diğer alt derecedeki varlıklar
    gibi, evrenin boşluğunda yok olurlar. Bu basitlikten, yokoluştan kurtulmak ise çok az kişinin
    başarabileceği bir hâldır.1594 Bu düşünceyi, anlayışı da ancak, kemâle ulaşan ve Kuddûsî’nin
    ifadesiyle ehl-i Hakk olan insanlar ortaya koyabilir. Çünkü onlar, “Yüzünü ne tarafa
    çevirirsen Allah oradadır.”1595
    âyetinin bilincine ulaşmış âşıklardır. Zirâ âşıklar bu yüze
    kendilerini fedâ etmişlerdir ve ve karşılıkda beklememektedirler. Bunların dışında kalanlar
    ise, insanî duygu ve şuurdan yosun kimselerdir.1596

    Sûfîler için gerçek doğum olan manevî doğum, onlara ölümsüzlük düşüncesini
    kazandırmıştır. Onlara göre, canlılar bir erkekle dişiden doğarlar fakat, kutsal doğuşların
    merkezi ise ana karnı değil,1597 İlâhî lütuflardır. Sûfî düşüncesindeki mânevî doğuş olgusu Hz.
    İsa (s.)’nın: “İkinci kez doğmayan, göklerin melekûtuna giremez”1598 sözüylede
    desteklenmektedir. Yâni bu doğumu yaşayan kişi, “irâdî ölüm”ü gerçekleştirmiştir.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Ölüm Kul ile Yaratıcı Arasındaki Perdeleri Kaldırmaktır

    Ölüm Kul ile Yaratıcı Arasındaki Perdeleri Kaldırmaktır



    Kuddûsî’nin felsefesinde, ölümü, ölmeden önce yaşarken tatmak gerekir. Ondan
    kaçmak yerine, ona yaklaşmayı, ondan korkmak yerine onu sevmeyi bilmektir. Ölüm, insanın
    hayal âleminde uyanıp gerçek âleme adım atmasıdır. İnsan sonuçta bedenî olarak yok
    olacaksa, buna kendini alıştırması gerekir. Ölmeden önce ölmek, ölümü yakınlaştırmak ve
    ölümsüzlüğe kavuşmak için, dünyadayken insanın arzularını ve dünyalık tutkularını yok
    etmesi gerekir.

    Anı ölmezden ön öldür aradan perdeyi kaldır
    Katî çok ağladı güldür koma gam içre bu zâri
    1570


    Kuddûsî, nefsin/beşerî benliğin yok edilmesiyle insanın İlâhî aşka ulaşacağına
    inanmaktadır. Ve bütün ağyâr aşkın yakıcı küresinde eriyerek, kaynaşarak, iç içe girdiğinde,
    ne ölüm, ne ölümsüzlük, ne de sabır gibi varoluşsal makâmlar kalır; her şey “hiç”liğe
    bürünür. Bundan dolayı, aşkın bulunmadığı yerde maddî ve mânevî ölümde söz etmek
    mümkün değildir. Çünkü, sûfî için aşkın olduğu yerde ölümsüzlük vardır. Zira aşk vasıtasıyla
    ölüm fenomeni insanı Rabbine ulaştıran en önemli basamaklardan bir tanesidir.

    Dedi Peygamber uyur nâs uyanırlar ölecek
    Bil ölüm îkâz ider bizim gibi gâfilleri
    .1571


    Kuddûsî için ölüm, insanın Allah’dan gafil olarak yaşamasıdır. İnsanın kulluk şuurunu
    ulaşabilmesi, ancak ölüm sayesinde olacaktır. Yani Kuddûsî, ölümü, insanın uyanışının bir
    gerçeği olarak görmektedir. Sûfîlere göre, her zaman ölümü hatırlamada büyük faydalar
    vardır. Zira, dünyaya meyleden insan ölümü hatırlayarak yavaş yavaş dünyadan uzaklaşmaya
    başlar çünkü artık dünya nimetleri ona ağır gelmektedir. böylece dünyanın zevk ve
    isteklerinden insanı soğutan her şey insanın kurtuluş nedenidir.1572

    Sûfî perspektifinde, “her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz”1573

    ve “Ey huzura kavuşmuş insan, sen ondan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbi’ne
    dön”1574
    âyetleri insanın Allah’tan geldiğine ve tekrar O’na döneceğinin kanıtıdır. Bu
    mümkün varlıkların ve insan ontolojisi açısından önemli konuları içermektedir. Kullanılan
    “dönme” eylemi, “geriye dönüşü” ifade ettiği gibi, ayrı olanın kavuşması olarak da
    tanımlanır. Zaten sûfîlerin vurgulamak istediği de budur.
    Onun için sûfî, devamlı olarak ölümü hatırlar, çünkü ölüm, Mâ’şûk’u ile buluşma
    zamanıdır. Seven sevgilisi ile buluşacağı günü hatırında hiç çıkarmaz, ölümün geç gelmesine
    üzülür. Bir ân önce bu dünyadan kurtulup Allah’a dönmeyi diler.1575 Gazâlî’ye göre, her
    zaman ölümü hatırlamada büyük faydalar vardır. Zira, dünyaya meyleden insan, ölümü
    hatırlayarak yavaş yavaş dünyadan uzaklaşmaya başlar. Çünkü, artık dünya nimetleri ona ağır
    gelmektedir. Böylece dünyanın zevk ve isteklerinden insanı soğutan her şey kurtuluş

    sebeplerindendir.1576

    Kuddûsî’ye göre, aşık sûfî, bedensel ölümden önce benlik ölümünü gerçekleştiren
    kişidir.1577 Sûfî, insan benliği/nefsi için bütün cazibe merkezlerini yakmıştır. Hem dünya, hem
    de âhiret isteklerini ve nimetlerini yok ederek hakiki ölümü gerçekleştirmiştir. İşte Kuddûsî
    için gerçek ölüm budur. Yâni benliğini tamamen yüce Yaratıcının varlığında yok etmektir.
    Diğer tarftan Kuddûsî, ölüm temennisini âşık sûfî için hoş karşılamamaktadır. O,
    Allah âşığı bir sûfînin ancak, Allah’a vuslata hazır hale geldiği zaman ölümü temenni edebilir
    görüşünü savunur. Her halukârda ölümü talep etmek bir sûfî için güzel bir istek değildir.1578


    Biz bahrı ışka dalmışız ölmezde ögdin ölmüşüz

    İki cihân terkedüb Dost ile tenhâ kalmışız
    1579


    Bütün sûfîlerde İlâhî aşkın emareleri vardır. Fakat Kuddûsî gibi sûfîler tamamen aşk
    ile hemhal olup, aşkla yoğrulmuşlardır. Onun hedefi, vuslattaki amaçları, beşeri benliği aşkla
    yakıp kendi varlığını yok etmektir. İşte bu, onun için gerçek ölümdür. Onun için bedensel
    ölüm, çokça tartışılıp konuşulacak değerde bir olgu değildir. Ancak üzerinde düşünülmesi ve
    yapılması gereken, bedensel ölümden önce kişinin beşeri varlığını yok edip Hakk’la fenâ
    bulup İlâhî benliğe ulaşmasıdır. Ölüm, daha yüce bir doğum için atılmış adımdır. Zira her
    doğum daha öncesine göre bir yükseliştir. Bu sebeple Kuddûsî şöyle der:

    Narı aşkınla yanup kül olmayan nâdana
    Ölmeden evvel ölüp dirilmeyen bi-câna yuf
    1580

    Kuddûsî, ölümü temenni etmenin yasak olduğu görüşündedir. Ona göre sûfî benlik
    ölümünü her zaman yaşamalı ve benliğini de yok etmelidir.1581 Eğer insan benliğini bulup
    İlâhî kişiliği oluşturursa, Hakk’ı ayne’l-yakîn müşahede edecek ve artık ölüm denilen
    fenomeni yaşamayacaktır. Aslında bu, bir yerde benliğin kuvvetlenmesi, bedensel ölümün
    korkusunun ortadan kaldırması demektir. Kuddûsî’nin yapmak istediği, aslında kişiliğin
    ölümsüzlüğünü kazanmaktır. İnsan, kendinden varolan İlâhî gücü, gönül âleminin kuvvetiyle
    harekete geçirip, sonlu varlığındaki ebedî ve İlâhî nuru uyandırıp ölümsüzlük sırrına
    ulaşabilir.1582

    Mânevî ölüm denilen ölümsüzlük gerçekleştiği zaman, insan dünya hayatında Allah’a
    kavuşarak gerçek kimliğini keşf eder. Aynı zamanda dünya ve âhiret arasındaki ayırımda
    ortadan kalkmış olur.
    Kuddûsî’nin düşüncesinde, artık ölümlü hale gelen, ölümsüzlüğün kendisidir. Çünkü
    bütün varlığın sırrı ve anlamı ölüm fenomeninde mevcuttur. Varoluşçular, insanın bütün
    ızdırabının ve tasalarının kaynağının ölüm olduğunu söylerken, kuddûsî için ölüm, maddî ve
    mânevî olarak Hakk’a kavuşmayı gerçekleştirdiği için mutluluğun kaynağıdır. Bundan dolayı
    hayat yaşamağa değer ve anlamlı bir olgudur. “Ölmeden önce ölünüz”1583 sözü sonluluğun
    zehri, ölümlülüğün, ölümsüzlüğün ölümlülüğü de dahil bütün ölümlülüğün içinden çekilip
    çıkarılmıştır. Ölüm, insan için yalnızca bir askıya almadır. Geçiş aşamasıdır.1584

    Kuddûsî’nin yukarıda ifade ettiği gibi, ölümü temenni etmenin hatalı bir düşünce ve
    arzu olduğunu söylerken, ölümsüzlüğün yolunun dünyada iken benliğin ölümünden geçtiğini,
    onun için bu mücadelede sûfînin İlâhî benlik oluşumundaki gayreti onu biraz daha Hakk’a
    yaklaştıracağından dolayı, bu savaşta çok kararlı olmanın gereğini vurgulamak istemektedir.
    Kuddûsî’nin düşüncesindeki bu ölümsüzlük fikri, aşkın kendinden üstün geldiği insan-ı
    kamil/ ehl-i Hakk’ın tüm varlığında duyduğu tevhîd, zikir, aşk ve ma’rifet sırrında
    yatmaktadır. Onun için ölüm, sonsuzluğa veya ölümsüzlüğe ulaşma olgusudur.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Kalbin Perdeleri
    By Günışıgı in forum Edebiyat
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 10.08.11, 04:04
  2. Kalbin Perdeleri
    By Reyhani in forum Tasavvuf Yazıları
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 04.04.11, 20:15
  3. Yaratıcı 3D Sanat Tasarımları
    By By-MUZAFER in forum Grafik ve 3D Tasarım
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 12.12.10, 20:54
  4. Yaşam ile Ölüm arasındaki Fark
    By BaRLa in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 16.04.10, 18:44
  5. Ateş ile Su Arasındaki Ölüm
    By BaRLa in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 16.06.09, 15:28

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •