4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Seyr u sülûkun Temel Kuralları

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Seyr u sülûkun Temel Kuralları

    Kuddûsî, âşıkların bazı özellikleri üzerinde durmaktadır. Onların bu sıfatları,
    onların Allah’a karşı yakînlerini ortaya koymaktadır. Aslında âşıkların Hakk’a olan sevgileri
    onların Allah’a olan ma’rifetleriyle orantılıdır. Ma’rifetleri ise, Allah’ın kendilerine tanınması
    kadardır. Yâni onlar sahip oldukları yakîni iman kadar ma’rifet/bilgi sahibi olurlar. Çünkü
    yakîn imanın hakikati ve olgunluğudur. Buda Allah’ın her varlıkta eşsiz güzelliğini ve
    mükemmelliğini müşahededen sonra ortaya çıkar611. Bu vasıflar da, Kuddûsî’nin sık sık
    kullandığı ayne’l-yakîn ile yapılan şahitliğin peşinde oluşur. Bu konuda Allah “İbrahim’e de
    işte bu şekilde göklerin ve yerin melekûtunu gösteririz ki yakîn sahiplerinden olsun
    ”612

    buyurmaktadır. Hz. peygamber (s.) de hadisinde yakînin üstünlüğünü şöyle vurgular: “Sabır
    imânın yarısıdır. Şükür imanın yarısıdır. Yakîn ise imanın tamamıdır”613.
    Kuddûsî, sâlikin yakînî bir bağlanma ile her tür varlığa karşı iyi bir amel içinde
    olacağını söylemektedir. Allah, âşık kullarına belli sıfatlar vererek, sevgiyle kendisine
    bağlamıştır. Onlar öncelikle mâsîvadan arınarak, Allah’ın sevgisini kazanmışlardır. Çünkü
    “…O çok arınanları sever”614

    Onlar, Allah’ı sevdiklerinde Allah da, onları sevdiğinden dolayı “Kişi sevdiği
    kimseyle beraberdir…
    615” sözünün gereğini yerine getirmişlerdir. Onlar, her iki dünya
    arzusundan geçerek, Mâ’şuk’u istedikleri için bu sevgiyi hak etmişlerdir. Onlar sabrederek616

    , şükrederek617, insanlara ve diğer varlıklara ihsanda/iyilikte bulunarak618, tevekkül ederek,
    yâni Hakk’ın hükmüne rıza göstererek, O’nun eşsiz hikmetini ve güzel tedbirini bilerek619,
    bütün varlıklara karşı tevâzu göstererek620 ve en önemlisi Hakk’ı tevhîdleyerek621 Allah’ın
    sevgisini kazanmışlardır.
    Onların kalplerine Hakk, ayne’l-yakînden bir ışık göndererek, bununla gönüldeki
    kibir, gurur ve görünümlerini silip atmıştır. Ve sâlik bütün psikolojik hastalıklardan
    arınmıştır. Bundan dolayı o, varlığa karşı derin düşüncenin verdiği aydınlıkla merhametle
    davranır, şefkatlidir, hiçbir eşyâyı incitmez, her şeye karşı muhabbetle doludur. Hakk onlara
    öyle bir hâl vermiştir ki, o hâl ile Hakk’a yakınlıkta yüksek mertebeler kazanmışlardır. Onlar
    öyle bir istikamet tutmuşlar ki, onda bir sapma, bir kayma söz konusu değildir. Çünkü Hakk
    sevdalıların verdikleri bir söz vardır. Onu yerine getiriyorlar. “Muhakkak o kimseler ki
    “Rabbimiz Allah’tır” dediler ve ardından istikamet buldular
    ”622 Bu İlâhî ifadeden de
    anlaşıldığı gibi, onlar rotalarını İlâhî aşk gereği çizmişlerdir.
    Sâlik, İlâhî aşkla donanınca insanlara karşı farklı bir tutum içine girer.
    Çevresindeki insanlara sevgi nefesleri yayan, Hakk’tan dolayı bütün varlıklara şefkat ve
    merhamet kollarını açar. Artık sâlik, “Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de
    istemediği müddetçe gerçek imana ermiş olamaz
    623” sözünü tam olarak içselleştirmiştir.
    Bundan sonra insanları incitmez, herkese karşı mütevazı davranır, iyilik, merhamet, lütuf,
    sevgiyi neden ve niçin gösterdiğinin şuurundadır. O, saygıyı nasıl elde edeceğini peygamber
    (s.)’den öğrenmiştir. “Kim Allah için tevâzuda bulunursa Allah onu yükseltir. Kim de
    büyüklük taslarsa onu alçaltır. Kim Allah’ı çok zikrederse, Allah da onu sever.
    ”624







    578 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 260b.
    579 Aynı eser, vr. 261b.

    580 A. e, vr. 284a.
    581 Aynı yer

    582 Ebû Davud, Edeb, 2; Tirmizi, Birr, 66.
    583 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 262a
    584 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 262a.
    585 Aynı yer.

    586 Aynı eser, vr. 262b

    587 Buhârî, Hudud, 5.
    588 İsrâ, 17/85.
    589 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 262b
    590 Aynı eser, vr. 263a

    591 Süyüti, Cem’u’l-Cevam, 5519.
    592 Furkân, 25/27,28.
    593Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 264b, 265a.
    594 Aynı eser, 265a

    595 Aynı yer

    596 Aynı yer.

    597 Hacc, 22/78.
    598 ‘Al-i İmran, 3/103.

    599 Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrar, vr. 265b.
    600 Bk., İbnü’l-Manzûr, Lisânü’l-Arab, c. X, ss.85-87.
    601 Chittick, Hayal Alemleri, s. 60.
    602 Â’râf, 7/108.
    603 İbnü’l-Arabî, Fütuhat,II., s. 438.
    604 Kuddûsî, Dîvân, s. 78.
    605 Bk. The Cambridge Dictinary of Philosophy, (Ed. Robert Audi), ss. 398-403.
    606 Kant, Pratik Usun Eleştirisi, çev. İ. Zeki Eyuboğlu, Say Yayınları, İstanbul 1997, s.58

    607 Aynı eser, s. 53.

    608 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 256a; Kuddûsî, Dîvân, s. 78.
    609 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 256a.
    610 Kuddûsî, Dîvân, s. 129.
    611 el-Mekkî, age., II, s.154.
    612 En’am, 6/75.
    613 Buhârî, İmân, 1.
    614 Bakara, 2/222.
    615 Buhâri, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165.
    616 Al-i İmran, 3/146.

    617 Al-i İmran, 3/144.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Seyr u sülûkun Temel Kuralları

    Kuddûsî’nin, bir sûfî için gerekli gördüğü ahlâki erdem ve mutluluğun kişide bir
    arada bulunması en değerli hâli oluşturur. En faziletli erdemliliğin oluşması için de, İlâhî bir
    sevgiye ve ihlâslı bir bağlılığa ihtiyaç vardır.604 Ahlâkın erdemli bir şekide ortaya konulması
    konusunda Immanuel Kant (ö. 1804)605’ın görüşleri de Kuddûsî’nin anlayışına parelellik
    arzeder. Ona göre, Allah bir şeyi insanlar için sadece emir olsun diye ortaya koymaz, o şey
    insanlara faydalı, iyi olacağı için Allah emreder. Dolayısıyla bir ahlâk ilkesi olduğu için,
    Allah bunu insanlardan istemektedir. O halde ahlâkî şeyler Allah’ın iradesine uygun olan
    şeylerdir. Fakat Kant, eylemi, ahlâkî davranışı Kuddûsî de olduğu gibi, cennet nimetlerine
    kavuşmak için ortaya konulmaması gerektiğini söyler. Onun için, Tanrının gözüne girmek
    düşüncesiyle, kısacası dış uyarıcı ile yapılan her türlü eylem ahlâkî değere sahip değildir. Ona
    göre, bir eylemi Allah emrettiği için; baskıdan, beklentiden dolayı değil, ahlâklı olmanın
    içselliğine göre yerine getirilmelidir. Zira Allah eylemden önce insanın gönlünü, yüreğini
    ister. Her şey Allah’a duyulan sevgiden dolayı yapılmalıdır. Kant’a göre, Allah’ı sevmek,
    onun emrini seve seve yerine getirmek demektir.606 Yine Kant bu düşüncenin ışığında
    hareketle, eylem iç dünyanın aydınlığından kaynaklanırsa, hem iyi, hem de Allah’ın istediği
    bir ahlâk ortaya çıkar düşüncesindedir. Çünkü, Allah, insanlardan, iç dünya denilen kalbden
    yansıyan bir anlayış/zihniyet beklemektedir.607

    Kuddûsî’ye göre, irfan eğitiminde geçen, ma’rifet sahibi sâlikin davranış olarak
    gösterebileceği bazı vasıflar şunlardır; yâni, ahlâki özellikler şunlar olmalıdır: Toprak gibi
    tevâzulu olmalıdır, üzerine bassalar bile sabretmeli herhangi bir şikâyette bulunmamalıdır.
    Hakkı olmayan her şeyden uzak durmalı, eğer bilmeyerek hakkı olmayan herhangi bir şeyi de
    yemişse onu hemen kusarak da olsa çıkarmalıdır. Haram yeme ve içmeye kesinlikle
    yaklaşmamalıdır.608 Dünyaya yâni, maddeye karşı kesinlikle bir meyil ifşa etmemelidir. Eğer
    açığa vurursa, kıyamet günü Allah, onun nurunu söndürür.
    Kuddûsî anlayışına göre, sâlik, diğer sûfîlerinde sıklıkla dile getirdikleri gibi, az
    yemeli, az konuşmalı ve az uyumalıdır ki; çok çalışarak, ibâdet ve taat ederek Allah’ın âşık
    dostları arasına katılabilsin. Sûfî, güneş gibi cömert olmalıdır; güneş nasıl hiç karşılık
    beklemeden herkesi nuru ile aydınlatıp rızıklandırıyorsa, sûfî de insan-hayvan, canlı-cansız
    ayrımı yapmaksızın her yönüyle bütün varlıklara karşı maddî ve mânevî servetiyle cömert
    davranmalıdır. Sûfînin bu cömert tavrı karşısında hırsız/yankesicinin hidâyet bulması an
    meselesidir.609

    Sâlik, bedenen insanlarla birlikte yaşasa da, ruhen insanlardan uzlet içine
    girmelidir. Ruhen, Allah aşkından mahrum insanlardan uzak durmak, Allah’la her an birlikte
    olmak demektir. Sûfî, şehevî arzulardan mutlaka uzak durmalıdır. Şehvet arzusu şeytanın
    vesvesesi olduğu için sûfî şeytanın arzusundan kaçmalıdır. Sâlik, ibâdetlerine riâyet etmelidir.
    Bilhassa beş vakit namazını cemaatle kılmalıdır. Cemaatle kılınan namaz sûfîyi her iki
    dünyadan da mutluluğa götürür. Sâlik, Rabbini hatırlamak ve gönüldeki bütün hastalıkların
    şifası için sürekli zikir etmelidir.

    Bu pendi okuyup tutan olur hâs bende Yezdâna
    Karışur âkıbet bir gün gûrûh-i ehl-i irfâna

    Sevicek bir kalın Mevlâ virir birkaç güzel ahlâk
    Günâhın mağfiret eyler ki koymaz anı nîrâna

    Eğer sevmez ise bir kimseyi virir kötü ahlâk
    Kabul etmez anın a’mâlini kor dâr-ı hizlâna

    Tevâzu it tezellûl it tevekkül it terahhum it
    Tezekkür it tefekkür it ta’abbüd eyle Rahmana

    Mahabbet eyle ehl-i ilm ü ‘irfan u salâha çün
    Ki bunlar sevgi ki bil Hazret-i Hâllâk-ı devâna

    Yetâmâya garibe hem fakire eylegil ikrâm
    Kebire eyle tevkir merhamet it hem sağırâna

    Sebepsiz kimseyi incitme hiç it Müntakimden havf
    Refik ol rıfk u lütf eyle kamu insâna kayvâna

    Çalış tevhîde gâfil olma birden zikr-i Mevlâdan
    Bu Kuddûsî ider nushı sana hem cümle yârâna610.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Seyr u sülûkun Temel Kuralları

    Aklın derviş için önemi Hz. peygamber(s)in hadislerinde
    de ifade edilmiştir: “Allah’ın ilk yarattığı şey akıldır. Allah, akla yönettiği bütün komutlarda
    tam bir itaat görünce, şöyle buyurdu: “İzzetim, celalim, büyüklüğüm, saltanatım ve ceberütum
    hakkı için, kendime senden daha sevimli bir şey yaratmadım. Seninle bilinirim, senin
    ihtiyaçlarını karşıları, senin aracılığınla itaat edilirim, seninle alırım, seninle veririm ve
    yalnızca seni azarlarım. Sevap senin lehine, ceza da aleyhinedir. Sana sabırdan daha faydalı

    bir şey bağışlamadım”
    589 Kuddûsî için aklın değeri, aşk ve irfan kadar önemlidir. Zira sûfînin
    önündeki içten yolculukta onu son hedefine vardıracak, onun benliğinin oluşumunda yardımcı
    olacak en önemli araç akıldır.590 Yine Hz. peygamber(s) aklın en güzelini şu şekilde tanımlar:
    “Aklın en güzeli, haramlardan en çok sakınan ve hayırda, iyilikte en çok gayret sarf eden
    akıldır.”591

    ı. Sûfînin “benlik” inşası seyrinde, beyin kumanda merkezi olan kalbin bozulmasını
    engellemek gerekir. Kuddûsî’ye göre, kalbin bozulmasına sebep olan etkenlerin başında,
    kişinin vaktini insanlarla beraber boş şeylerle geçirmesi gelmektedir. İnsanların bu halini
    Allah şöyle açıklar; “O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırır şöyle yakınır: keşke O
    Hz. peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana; keşke falancayı(batıl yolcusunu) dost
    edinmeseydim”592
    . Kuddûsî, halkın içine karışma konusunda sâlike yalnızca faydası kesin
    olan şey, insanlarla hayır konusunda bir araya gelmek düşüncesindedir.593 Kalbi bozucu ikinci
    sebep kuruntudur. Kuddûsî’ye göre, kuruntu, öyle bir denizdir ki, sahili yoktur. Kuruntu,
    müflislerin mallarının başı, onun binicilerinin sermayesi, şeytanın dürtüleri ve gerçekleşmesi
    imkansız hayallerdir.594 Kuddûsî’ye göre kalbi bozan en büyük fesatlardan birisi de, Allah’tan
    başkasına takılmaktır. Kulu Allah’tan kesen, onu Allah’a yakınlaştıracak amellere perde
    olacak durumdur.595 Diğer bir ifsat edici durum da, mideyi tıka basa doldurmak ve fazla
    uyumaktır. Çünkü fazla uyku kalbi öldürür. Bir sûfî için önemli olan vakti öldürür, gafleti
    artırır ve tembellik meydana getirir.596

    i. Kuddûsî’ye göre sûfînin benlik oluşumunda önemli etkenlerden birisi de “güven”
    konusudur. Ona göre iki tür güvenmek vardır. Birincisi, Allah’ın emrettiği gibi: “Allah’
    sımsıkı sarılın..”597 yâni Allah’a güvenmek. İkincisi ise, Allah’ın emirlerine/ipine sarılmaktır.
    Zira bu konuda Allah: “Ey insanla! Topluca Allah’ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin”598

    buyurmaktadır. Kuddûsî’nin felsefesinde, insanların hem dünyada, hem de âhiretteki
    mutluluklarının tek nedeni Allah’a ve O’nun buyruklarını yerine getirmektir. İnsanın
    kurtuluşunun ikinci bir alternatifi yoktur.599

    Sûfîlerin epistemolojisi, etik ve eskatolojisini ontolojisinden ayrıt etmek mümkün
    değildir. Bazı sûfîler, bu konularda kullandıkları kavramları, onların semantik tahlilini
    yapmak suretiyle genel sistemleri içine yerleştirirler. Meselâ; hem “karakter, mîzaç” ve hem
    de “ahlâk” anlamına gelen “hulk” kelimesi ile, “yaratma, yaratılmışlar” anlamına gelen
    “halk”600 kelimesi arasında sadece küçük bir telaffuz farkı vardır. Aynı kökten türeyen bu iki
    kelime birbirleriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla ahlâkın kökeni yaratılışta ve eşyanın gerçek
    doğasında bulunur. Bu sebeple bir kısım sûfîlere göre ahlâkın ontolojik yönü daha
    önemlidir.601

    Bir ahlâkı kendisine mâl etmek, ya da başka bir şeyin ahlâkıyla ahlâklanmak
    anlamına gelen “tahalluk” kelimesi de hem “ahlâk” kelimesiyle, hem de yaratılmışlar
    anlamına gelen “halk” kelimesiyle aynı köktendir. Bu iki kelime arasındaki ilişkiye vurgu
    yapan bazı sûfîler, “ahlâk” kelimesini, etik alanının dışına taşan bir anlam yükleyerek
    ontolojik bir düzeye taşırlar. Onlar, “En güzel isimler Allah’ındır”602 âyetiyle, zâhir olan
    vücûdun tümü, Allah’ın sıfatları ve ahlâkıyla uyum içinde olduğu görüşündedirler. Yâni âlem,
    o isimler yoluyla zâhir olur ve onların ahlâkıyla donanır.603 İnsânî-etik bir kavram olan
    “ahlâk”ı sûfîler, kelimenin semantik tahlilinde yola çıkarak bütün varlıklara teşmil
    etmektedirler.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Seyr u sülûkun Temel Kuralları

    Seyr u sülûkun Temel Kuralları


    Kuddûsî’nin tasavvuf anlayışının temelinde, sûfî, sonsuzluk/ebedîlik serüvenini
    dışardan değil, kendi iç dünyasına yönelerek arar. Çünkü o, sınırlı bir şekilde yaratılmasına
    rağmen içinde sonsuzluğa açılan ilâhî bir pencerinin varlığının şuurundadır. Bu ebedîliğe
    açılan kapı da baş gözünün ötesinde iç gözüdür. İşte sûfî, Hakk’a giden yolu yerde ve
    göklerde aramak yerine kendinden bulmaya çalışır, tıpkı Yunus’un “Bir ben vardır, bende
    benden içerü” dediği gibi. sâlik kendindeki Hakk’ı ararken, keşfederken, kendini
    ilâhlaştırmamakta, sadece mutlak ve ebedî olan Allah’la kendini bulmaktadır. Zira o bu
    makâma geldiğinde kendini varlık olarak tanıtmasını ya da kendine “ben” demeyi küfür, şirk
    görür. Aynı zamanda kendini vahdette veren kişi ikiliğe razi olup “ben” demekten sakınır.
    Bundan dolayı, yola koyulan sâlik için Kuddûsî bazı temel ilkeleri şu şekilde ortaya
    koymaktadır:
    a. Kuddûsî’ye göre, sâlikin perspektifinde, fâni, hakîr, büyüleyici, fitneci ve mezmûm
    olan dünyanın varlığının ve yokluğunun bir olması gerekir. Onun tabiriyle, eğer sâlik/sûfî
    “Ehlullah” olmak istiyorsa, hem Kur’an’ın, hem de sünnetin işaretiyle/delaletiyle her
    ikisinden de, yani dünyadan da âhiretten de vazgeçmelidir.578

    b. Sâlik, her şeyde tekellüfü/zorlama terk etmesi gerekir. Bütün beşerî, sosyal,
    ekonomik ilişkilerde tekellüfü bırakmalıdır. Zira sâlike düşen görev, kendinden aşağıda olan
    insanlara bakarak kanaat etmesidir.579 Kuddûsî’nin düşüncesine göre, cömertlik yalnızca
    sâlikin mal, servet infak etmesine bağlı bir durum değildir; zengin malıyla, alim ilmiyle,
    hizmetçi hizmetiyle infak etmelidir. Her meslek ve iş grubunda çalışan, kendi kabiliyetine ve
    elinde bulundurduğu maddi ve mânevî imkanlara göre bu cömertliği ortaya koymalıdır.580

    c. Sâlike düşen önemli görevlerden birisi de, sürekli ve bolca infak etmektir. Ve infak
    ettiği zamanda karşıdaki kişiyi sıkmadan, rencide etmeden vermesini bilmektir. Kuddûsî’ye
    göre sâlik dünyayı bir gurbet yurdu olarak bilip mal biriktirme ve çoğaltma yerine bunu
    insanlarla paylaşmalıdır. 581

    d. Kuddûsî’ye göre, sâlik, haramlar konusunda titiz olmalıdır. Sûfî, haramların
    çiğnenme durumu hariç, tartışma ve öfkeyi terk etmelidir. Çünkü, sâliklerin önderi Hz.
    Peygamber (s); “Güzel bir sekinet, ağır başlılık ve orta yolu takip etmek, nübüvvetin yirmi
    dört ilkesinden bir ilkedir.”
    582 buyurmaktadır.583

    e. Kuddûsî için, sâlikin uyması gereken temel kurallardan birisi de, edebi korumaktır.
    Sâlik, bu önemli ilkeyi zâhirî ve bâtinî olarak ebedi ahlâkın yücelikleriyle desteklemelidir.
    Çünkü sûfîlere göre, yüce ve ilkeli ahlâkların tümü, ahlâkı güzelleştirmekle mümkün olur.
    Kuddûsî’nin anlayışında edebin, terbiyenin temeli dinin zâhiri bilgilerine bağlıdır. Eğer kişide
    “fıkıh” bilgisi mevcut değilse, o kişinin edepli olması zordur.584

    f. Onun anlayışında Melâmî bir kimliğe bürünmek seyrin ilkelerinden birisidir.
    Kuddûsî, sâlikin sülükte gerçek “benlik”ine kavuşması için ad ve şanı önemsememek,
    insanların gözünden düşmek ve özellikle de yaşadığı dönemi göz önünde bulundurarak kemal
    ve şerefle meşhur olmamalıdır. Zira kişi şerefle şanla meşhur olduğu zaman fitneye düşer.
    İnsan içinde taşıdığı kalbiyete göre bir işe yönelmelidir. Çünkü Hz. peygamber(s) de insanlara
    kendi yeteneklerine göre işlerde çalışmalarını tavsiye etmiştir.585

    g. Kuddûsî’nin sülûk anlayışında önemli bir ifadesi de, derviş olgunlaşma ve olma
    yolunda öncelikle en yakın ihvanının/kardeşinin hukukuna riâyet etmelidir. O, öncelikle en
    yakını olan kişiden başlayarak bütün insanlara karşı şefkat müşfikte ve sevecenlik göstermeli,
    kusurlarını açığa vurmamalı ve güzel yönlerini açığa vurmalıdır. Kardeşi, arkadaşı için
    hayırdan, iyilikten başka bir şey istememelidir. Bu aynı zamanda Hz. peygamber(s)in
    insanlara önemli bir hatırlatmasıdır.586 Zira Peygamber (s.), “...Kardeşiniz hakkında şeytana
    yardamcı olmayınız”587 şeklinde buyurmaktadır.
    h. Kuddûsî, pişmenin ve vuslat yolculuğuna çıkarken, kendisi için gerekli olan
    teçhizatın en önemli parçası akıldır. Sâlik, akıl nimetinden dolayı devamlı Allah’a
    şükretmelidir. Ona göre basiret, nasıl ruh için kalp konumunda ise, akıl için de dil
    konumundadır. Ruh da Allah’ın emrindedir. “Sana ruhtan soruyorlar de ki, ruh Rabb’imin
    emrindedir
    .”588 ruh, göklerin ve yerin yüklenmekten çekindikleri emaneti yüklenmiştir. Aklın
    nuru da ruhtan fışkırır. Aklın nuru içinde ilimler oluşur. İlimler için akıl, “Levhu’l-Mektub”
    konumundadır. Kimin aklı ayağa kalkarsa, aklı basiretle te’yid edilir ve Yaratıcıya iletilir.
    Sonra, alemi, Yaratıcı/Mukevvinle tanır. İşte bu akıl Allah’ı bilen hidâyet aklıdır. Hidâyet
    aklı, doğruluğa delalet eder ve sapıklıktan korur. Hidâyet aklının yeri de kalptir, öğrencisi de
    göğüste fuadın iki gözü arasındadır.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Seyr
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 11:32
  2. Seyr-i Âfâkî
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 11:31
  3. Seyr-i İlallah
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 11:12
  4. Seyr-i Murâdî
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 11:12
  5. Seyr ve Sülûk
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.12.08, 11:11

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •