2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Sâlikin Ahlâkı

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Sâlikin Ahlâkı

    Sâlikin seyr u sülûkunu tamamlayabilmesi için, öncelikle aşkını tamamıyla
    içselleştirilmesi gerekir. Ve bu aşkın gün be gün ziyadeleşmesiyle sülûk/yola girmek gerekir.
    Aksi takdirde sülûkta başarılı olmak mümkün değildir. Sülûka hazırlıksız olarak başlamak
    vuslatı getiremez.
    Sâlik-i Hakk’ın hâlktan sakınması gerekir. Ruhen ve bedenen. Ama asıl olan rûhî
    sakınmadır. Sâlikin gayesi Hakk olduğu için mâsivayı tamamen bırakması şarttır. Masivânın
    terk edilmesi de zikrin ruha gıda olmasıyla gerçekleşir. Âşık sâlik için tek gıda, ma’şûkun
    aşkıdır. Âşık, uzleti gerçekleştirerek, vahdeti yerine getirip, hâlktan sakınarak vuslata
    kavuşabilir. Bütün ilgisini ve ilişkisini mâsîvadan kesip hâlka yönlendirerek bunu başarabilir.

    Uzlet eyle vahdet eyle kaç kamûdan Hakk’a gel
    Çünki hultat oldu ehlullaha yetmiş kat hicâb

    Var yürü cümle alâyıladan özün pak eyle kim
    Kıl çelisi onların olmaz sakin bir irtiyâb651.

    Sâlikin Mâ’şuka kavuşması için bütün perdeleri yırtması gerekir652. Kuddûsî’ye
    göre, bunlar âşıkı Mâ’şuktan ayıran engellerdir. Kalbi kuşatan ve İlâhî pırıltılar tecellî
    etmesine engel olan mâsîvayı yok etmek lazımdır. Sûfîlere göre, mâsîva kirlerinden arınan
    kalb, İlâhî sırlara vakıf olur. Sûfîler, engel yapan bütün kişilere hicab adını vermişlerdir.
    Sûfîlere göre, Allah ile kullar arasında, kimi ateşten, kimi nurdan yetmiş bin perde vardır.
    Kuddûsî’ye göre bu perdelerin ortadan kalkmasını sağlayacak zühd ve takvâ değil aşktır.
    İbnü’l-Arabî ise diğer sûfîlerden farklı bir şekilde hicabı tanımlar. Ona göre hicab,
    perdelenene ulaştıran bir yoldur. Perdelenene ancak perde vasıtasıyla ulaşılabilir. Sûfîlerin
    hepsinin amacı Allah’a kavuşmadır. Bundan dolayı gayeleri olan Hakk’a ulaşmalarında, İlâhî
    zâtı doğrudan görmelerinin yolunda duran, her şey perdedir. Onun için hicab ayıran ve
    Hakk’a ulaştıran her şeydir.653

    Kişi ancak kendinden Hakk’ı tanır, başkasıyla O’nu tanıyamaz. Çünkü insanın
    kendisi en yakın perdedir. Bir örtüden dolayı sen Hakk’ı sınırlayabilirsen bilmesinin sebebi
    perde ise, bu durumda perde bilgiye ulaştıran bir yola dönüşür. Kısacası İbnü’l-Arabî’de
    hicab, engel, kesmek, uzaklık gibi eski anlamlarını sürdürmez.
    Kuddûsî’de bu perdenin kalkması ve Allah’ın/Mâ’şuk yüzünü görme arzusu
    içindedir. Bu hasret ile yanmaktadır. Bu hasret sûfîye göre bedensel doğumla değil, Bezmi
    elest’den beri devam edip gelen bir hasrettir. Çünkü bu aşk, ilâh-i aşk mensuplarına buradan
    verilmiştir.
    Kuddûsî’ye göre, seyr u sülûkta bir sûfî için gerekli en önemli teçhizat sevgidir.
    Kişinin benliğinde ilâhî sevgi olmadıktan sonra kişinin menziline ulaşması mümkün değildir.

    Eğer âşık olayım dersen Tevhîde ol meşgûl
    Sülûk ehli olana zikri Hakk’dan özge kâr olmaz

    Olur, ışk-ı İlâhî zâkirin gönlünde bir derya
    Nihâyet yok o deryaya dahi kâr u kenar olmaz654.

    Kuddûsî’nin bakış açısıyla vuslata ulaşmanın belli merhâleleri vardır. Âşık olmak
    için öncelikle tevhîd zikriyle hemhâl olmak gerekir. Bu uğraştan sonra İlâhî aşk zâkirin gönül
    dünyasını sınırsız okyanus gibi kaplar. Bu okyanus da, kimsenin değer biçemediği ma’rifettir
    nûrudur; çünkü irfan aydınlığından yoksun bir gönülden Allah’ın, orayı saray olarak seçip,
    orada konaklaması mümkün değildir. Bundan dolayı sâlik için en kârlı iş sürekli Hakkı
    zikretmektir.





    645 Kâşânî, age., ss. 205-207.

    646 Bk. Buharî, Küsûf, 2; Müslim, Küsûf, 1.
    647 Ahmed Gazâlî, Sevânihü’l-Uşşak-Aşkın Hâlleri, çev: Turan Koç- M.Çetinkaya, Gelenek Yay. İstanbul 2005,
    s. 57-59.
    648 Aynı eser, s.205.

    649 Kuddûsî, Dîvân, s. 203.
    650 Kuddûsî, Dîvân, s.8.
    651 Kuddûsî, Dîvân, s.11.
    652 Serrâc, el-Lumâ, s.428; Dîvân, s.8; Cebecioğlu, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Ankara, Yay.,

    İstanbul, 2004, s.275.
    653 Suad Hakim, el-Mucemü’s-Sûfî, Hudûdi’l-Kelime, Beyrut, 1981, s.287–290.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlikin Ahlâkı

    Sâlikin Ahlâkı

    Kuddûsî’ye göre, sâlik, geçmişe takılan değil, ân’ı yaşayan kişidir. Geçmişte
    yaşanan olayların tekrarı ve bu olayların kahramanlarının tekrar olduğu gibi geri gelmelerinin
    mümkün olmadığı için, sûfî bulunduğu anı yaşamalıdır; Çünkü sûfî “ibnü’l-vakt”dir.642 Onun
    için sûfî maddî olarak da kaybettiklerinin peşinde de koşmamalıdır. Gideni ne olursa olsun,
    geri getirmek mümkün değildir. Bundan dolayı sâlik dünyaya, maddeye karşı tamahkâr
    olmamalıdır. Sâlik maddeyi biriktirip, onu sadece kendi için harcayan değil, aksine maddeyi
    dünya geçimi için bir araç kabul eden ve onu insanlarla paylaşan kimsedir.

    Hem düşünme geçmişi gelmez giden âdet değil
    Her ne ki verdise Rezzâk bir kanâat etse bugün

    Cem’i dünyâ eylemekden kıl hazer olma haris
    Çün kifâf mükdârının hem artığıdır nâr-ı nûn643.

    Tasavvufun derûni anlayışında “ben”lik bu düşüncenin psikolojisine bağlı bir
    konudur. Derûnîliği en ince teferruatına inerek yaşayan sûfî sâlikin hâli “vakt” terimi ile
    açıklanır.644 Tasavvufta vakt, gönlün içine düştüğü bütün hâllerin kabz ve bast, vuslat ve
    firak, red ve kabul ile hüzün ve mutluluk gibi hâllerin kaynağıdır. Vakt ile yaşanan hâller, âşık
    ve gönül sahibi insana özgü bir durumdur. Bundan dolayı “ibnu’l-vakt/vaktin oğlu”dur.
    Vaktin oğlu, ne geçmişe bağlıdır, ne de geleceğe. O içinde yaşadığı vakt ve hâl içinde emre
    âmâdedir. Burada da âşık sûfî diğerlerinden farklıdır. Onun düşüncesinde yarının mutluluğu
    ve amelleri karşılığında nimet beklemek yoktur. O, Hakk’a vuslat olamamanın hüznü
    içindedir. Çünkü o, Hakk’ın rızası için elde edemedikleri için bir üzüntü ve aynı gaye için
    elde edilmesi imkansız olan şeylerden dolayı da elem duymaktadır.645 Aslında âşık sûfî,
    kendisi için en büyük önder olan Peygamberin yaşadıklarını hüzünle yaşamaktadır. Nitekim
    Peygamber (s.) bu konuda: “Benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz.”646

    buyurmaktadır. Fakat aşığın benliği gerçek olmakla ve bu benliğin ışığında âşık “vaktin oğlu
    olmakla birlikte bu benlik sonunda Mâ’şukun benliğinde yok olmalıdır. Bu mertebede âşık,
    vaktın oğlu” değil, “ebu’l-vakt/vaktin babası” olacaktır647.

    Gönlüni Mâ’şuka veren gayriye meyl eylemez
    Mâl-ı dünya mülk-i cennet ana olmaz bend ü bağ

    Abidin içi gurûra ucb ilememlü olur
    Âşıkın dilhânesinde yâni sar nûrdan çerağ648.

    Kuddûsî’nin anlayışında, sâlik için en önemli eğitim aşk eğitimidir. Aşkın
    eğitiminde okul metoduyla değil, gece gündüz ‘o’nu yaşamakla mümkündür. Sâlikin aşk
    eğitimi, onu ahlâki yönden rabbanîleşmesini sağlamaktır. O zaman gönlünde başta riyâ ve
    gurur olmak üzere hiçbir yanlış duygusunun girmesi649 mümkün değildir.
    Kuddûsî’ye göre, sâlik İlâhî aşktan dolayı gözlerinden akan yaşlara toprağı sürme
    etmelidir. Yâni âşıklarla hemhâl olmalıdır. Âşık olmayanlarıda fiillerinden de uzak
    durmalıdır. Gönlünü tamamıyla Allah’a açan âşık sâlikin dünya sevgisine ve cennete bir yer
    veya makâm edinme isteğinden uzak durmalıdır.
    Abidlerin iç gururu ile kendilerini beğenme eğilimleri varken, Allah açıklarının
    kalb dünyalarında devamlı nur kıvılcımları oluşur.

    Sâlik-i Hakkâ gerektür ide hâlkdan ictinab
    Çünki gayre meyledenler oldular âhir tebâb650.



    640 Nesefî, Keşf, s.120.
    641 Ebu Talib el-Mekki, Kutü’l-Kulüb, I, s.21–23; Sühreverdî, Avârif, s.45.
    642 Bk. Kuşeyrî, Risâle, s. 142
    643 Kuddûsî, Dîvân, s.154–155.
    644 Bk. Kuşeyrî, Risâle, s. 143
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Sâlikin Tevbeyle Yitik Benliğine Geri Dönüşü
    By MaHiR 01 in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 20.07.11, 15:30
  2. Sâlikin Kemalâta Ulaşmasında Uzletin Tesiri
    By MaHiR 01 in forum Nasihatlar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 20.07.11, 15:17
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.07.11, 06:11
  4. islam ahlâkı
    By haceesma in forum İslami Konular Ve Kaynaklar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.06.09, 17:32
  5. Efendimiz (asm)'ın Ahlâkı
    By Konyevi Nisa in forum Efendimizin Hayatı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 31.01.09, 10:25

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •