2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: İdeal Sûfî Portatifi

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart İdeal Sûfî Portatifi

    Peygamber (s.) sevdalısı olan Kuddûsî, Allah’ın kendisini dost/hâlil olarak seçtiği
    Hz. peygamber (s.)’in, “rızkın onda dokuzu ticarettedir” sözünden hareketle sâlikleri ticaret
    yapmaya davet eder. Onun, Hz. peygamber (s.)’e olan sevgisi kalbinde zerre kadar burukluk

    duymadan yerine getirilen bir sevgidir805. Kuddûsî’nin “ehl-i Hak” diye tanımladığı âşık
    sûfî/sâlik kişi, ameliyle, aşkıyla/tutkusuyla “Hakk’ın onlardan razı olduğu onlarında O’ndan
    razı”806
    olduğu insandır. Çünkü onlar, “Hakk’ın rızasını kazanmak amacıyla nefislerini
    (Allah’a) satmışlardır”.807


    Mevlâ sever bil zâkiri hem sevdirir kullarına
    Münkir ider buğz u hased olub muzır inkârına

    Eyler temennî mevkini bilmez ki ölmez ehl-i ‘ışk
    Çünki ederler intikâl ‘uşşâki Hak yanlarına

    İki cihânın zineti virmez safâ onlara hiç
    Maksûdları itmek nazar her ân Huda dildârına

    Var cennetin içinde bir cennet adı Rıdvân-durur
    Ol cennetin sûkkânı bakmazlar cihân gül zarına808.

    Kuddûsî’ye göre, Allah, kendisini devamlı anan sâliki hem sever, hem de diğer
    kullarına sevdirir. Zira “Allah, kendini zikreden/anan topluluğu melekler ile kuşatır, rahmet
    çevreler ve onların üzerine İlâhî huzur ve muştu iner. Allah böyle bir topluluğu yüce katındaki
    varlıklarla anar”
    809. Allah’ın, âşık kulunu sevmesi için önce bağlılığını görmesi gerekir.
    Bağlanmanın tam olgunluğa ermesi, aşk ve sevginin önce Allah’a, Hz. peygamber (s.)’e,
    insanlara ve diğer bütün varlıklara karşı olması gerekir. Çünkü bir sâlik için “İman, Allah ve
    Resûlü’nün senin için her şeyden daha sevgili olmasıdır”810. Aynı zamanda Yaradan’ın
    kullarının da sevilmesi gerekir; “Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız”811. “Aşk
    adamı” olan sâlik için, yalnız kendisinin algıladığı bir âlem ve yaşadığı bir zevk vardır. İşte
    bu ateş ya da erdirici sır denilen şey ile kendini Rabbin da bulur. Onu bu hedefine yürüten
    kuvvet aşk ile yoğrulan ve kuşkudan tamamen arınmış bir imandır.
    Kuddûsî’nin ölüm düşüncesinden de açıklandığı gibi, “ehl-i ‘ışk” ölümsüzdür.
    Kuddûsî’nin “ehl-i ‘ışk” insanı, ölümü, Allah’a kavuşmanın anahtarı olarak görür. Ölüm,
    Hakk’ı bizzat görme makâmına girmenin kapısıdır812. Eğer âşık sâlik Allah’a kavuşmak
    isterse, Allah da ona kavuşmak ister813.
    Mevlânâ da ölümü, şekere ve en tatlı şeye benzetir; çünkü ölüm, ateş bile olsa
    Hakk dostuna hâliline bağdır, bahçedir, âb-ı hayattır. Bu dünyada ölüm olarak görünür, fakat
    diğer yanda âhirette doğumdur814.
    Onlar “ehl-i ‘ışk” olduklarından dolayı, Hakk’tan başka bir arzuları yoktur. Dünya
    ve âhiret nimetleri cennetin güzellikleri onları hiç mi hiç cezb etmez. Onlar sadece Allah’ı
    arzularlar. Sinan Paşa (ö.1486)’nın da dediği gibi “Aşk ezel kadehinden bî-huşlıktur/aşk iki
    âlemi ferânuşlıktur”
    815. Âşık sûfî için, “iki cihanın da nakşı yokken aşk ve mahabbet şivesi
    vardı. Zamane, sevgi âdetini ortaya şimdi atmadı ki”816.
    Kuddûsî’nin anlayışında, Allah, her var olan nesneye tecellî ettiğinde, sâlik dünya
    ve cennet nimetlerini düşüneceği yerde, varlıkta Hakk’ı müşahede ederek, tefekküre
    dalmalıdır. Çünkü evrende sevgiyle ilgisi olmayan bir hareket yoktur817. Yâni varoluş ve
    sürüp giden akış, sevgi ve aşk üzerine oturtulmuştur. O’nun için sûfî, her yerde var olan,
    Mâ’şuku düşünerek sadece O’na yönelmelidir.


    798 Haşr, 59/24.

    799 Hicr, 15/29.
    800 Bakara, 2/31.
    801 Frithjof Schuon, Evrensel Sanatın İlke ve Kıstasları, çev: Ramazan Dikmen, Düşünce ve Dil’in içinde, Haz:
    Hüseyin Su, Hece Yay. Ankara, 2004, s.199-204.
    802 Gulamrızâ Âvânî, Hayal Aynasında İlâhî Cemâlin Tecellîsi: San’at, Hikmet ve Sanat İçinde, çev: Mehmet
    Kanar, İnsan Yay. İstanbul, 1997, s.211-217.

    803 Hadîd, 57/3.
    804 Bk. Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olarak Ahilik, 2. Baskı, Ankara, 1997; Ali Tenik, Ahiliğin Tasavvufî
    Boyutu ve Şanlıurfa’da Ahilik İzleri
    , Mârife Dergisi, sayı 2, Konya, 2002, s.133–159; Franz Taeschner, “Akhı
    Encylopedia of İslâm 1
    , London, 1960, s.324 vd.
    805 Nisâ, 4/65.
    806 Maide, 5/119.
    807 Bakara, 2/107
    808 Kuddûsî, Dîvân, s.145.
    809 Tirmizi, Duâ, 7.
    810 Bk. Neseî, İman, 2.
    811 Bk. Müslim, İman, 93.
    812 El-Mekkî, a.g.e., II, 101.
    813 Buhâri, Rikâk, 41; Müslim, Zikir, 14.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: İdeal Sûfî Portatifi

    İdeal Sûfî Portatifi

    Kuddûsî’ye göre, sûfî, gönülden gelen bağlılıkla dilsiz bir şekilde itaat eden, aşkı
    kendine yar edinen, aşkla tamamıyla ağyârdan ayrılan kişidir. O, eğer gönül aynasının ay gibi
    parlamasını istiyorsa, insanlar görsünler, duysunlar diye amallerde bulunması kesinlikle söz
    konusu değildir, çünkü o, Yaratıcısına olan mahabbetinden dolayı belli bir hâl içindedir. Bazı
    sûfîler zühd, takvâ, ilim ve amel ile gururlanarak kalplerini etkisi altına alan ucb gibi duygular
    doldurmuştur. Onlar, Cennette âşık sûfîlerin, Yaratıcıya olan sevgilerinin herhangi bir ücret
    karşılığı olmadığını sadece Mâ’şuklarını memnun etmek için amelde bulunduklarını hangi
    anlayışla bilebileceklerdir.

    Ebsem ol sûfî bize sen etme aslâ itirâz
    Çünki aşkı yâr ile ettin sivâdan infizâz

    Geç riyâ u süm’aden gel ışkı tahsil et heman
    Der isen mir’ati kalbim ola ay gibi beyaz796.

    Sûfînin aslına dönmesi, İlâhî sevginin oluk oluk gönlüne akması için kesintisiz bir
    anmanın gerçekleşmesi gerekir. Bu zikir gönül dünyasını aşkın cezb edici atmosferine
    götürür.

    Eyle istiğfârı yüz kere beher gün dâimâ
    Çün devam ider imiş her gün Resûl-i Hak ana

    Hem salât-ile selâm eyle Hudâ’nın dostına
    Ol-durur bî-şed muhakkak bâ’is-i hâlk-ı verâ

    Kıl cemâat-ile namâz eyle tevhîde devâm
    Tiz vakitde ider ihsân bil Hudâ ‘irfân sana

    San’at veyâhud ticâret itmeğe sa’y eyle sen
    Di hemin yâ Rabbı rızkı fazlın-ıla vir bana797.

    Kuddûsî sâlik’i her konuda diri olmaya davet etmektedir. O hayatı taksim etmez,
    bir bütün olarak ele alır. Onun için ibâdet ve dünya geçimi için tayin edilmiş saatler
    belirlenmiş vakitler yoktur. Kuddûsî bir taraftan sâliki Hakk’a karşı gaflete düşmemesi için
    devamlı olarak istiğfara, tevbeye ve O’nun en “Habib” kuluna “salât ü selâm” getirmeye
    çağırırken, diğer taraftan Rabb’in rızık ve fazlından mahrum kalmaması için de, san’at ve
    ticaretle meşgul olmasını ister.
    İnsan, “Allah’ın sûretinde yaratıldığı”798 ve “Kendi ruhunda üflediğini”799 den
    dolayı bütün İlâhî isimler ve sıfatlara mazhar olmuştur ve bütün İlâhî isimler ve sıfatların
    hakikatleri özlü bir şekilde insanda vardır. “Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti”800 İlâhî
    buyruğu bunu dillendirmektedir. Kuddûsî’ye göre, bütün İlâhî isimlerin cevheri ve hakikati
    insanın kendinde mevcut bulunmasından dolayı harikulâde güzellikler ortaya koymaktadır;
    işte bu İlâhî sırlardan biri de sanattaki yaratıcılıklarıdır. İnsanın şekli olarak ve ulvîleşen iç
    bütünlüğüyle kendi gibi mükemmel şeyler ortaya koyabilir. Bu nedenle insan aynı zamanda
    hem sanat eseridir, hem sanatçıdır, sanat eseridir. Çünkü “sûrettir” sanatçıdır, çünkü bu sûret
    İlâhî sanatçının sûretidir801.
    Kuddûsî gibi, İlâhî aşk küresine girenler için bu âlem İlâhî cemâlin görüntüsüdür.
    İnsan da bu cemâle âşıktır; güzelliği sever ve O’na kendini verir. Ve ele aldığı her şeyi İlâhî
    güzellikle işler, ona rûh ve canlılık verir. Çünkü âşık bir sâlik’in elinde çıkan her iş, büyük bir
    mânevi güce ve İlâhî güzelliğe dayanır; çünkü sûfî nefsânî mertebeyi geçip, ruhâni bir
    dereceye ulaşmıştır802. Daha doğrusu bu rûhi dereceyi de aşarak İlâhî tecellîleri müşâhede
    mertebesine ulaşmıştır. Sanatla uğraşan sûfî gerçek sanatkârın Allah olduğunun bilincindedir;
    çünkü Allah âlemde tecellî etmiştir ve âlemdeki zâhir olmakla birlikte zuhurda, varlığın
    içinde gizlidir. Çünkü “O, Evveldir ve Ahirdir, Zâhirdir, Bâtindir”803

    İlâhî aşkın tezahürü olan sanatçılık ruhudur ki, İslâm toplumunda sûfîlerin
    öncülüğünde “ahîlik” denilen bir örnek teşkilatı ortaya çıkardı. Bu teşkilat içindeki İlâhî güç,
    birlik, kardeşlik sevgisi, Avrupa’daki Lonca ve şövalye gibi kuruluşlara örnek oldu, bu gibi
    kurumların oluşmasına öncülük etti. Ve yüzyıllarca toplumun kardeşçe, huzur ve güven içinde
    yaşamasına sebep oldu804.


    796 Kuddûsî, Dîvân, s.80.
    797 Dîvân, s.130.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Sufi klipler TRT 2010
    By By-MUZAFER in forum Menzil İlahileri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.09.10, 17:01
  2. Kalbine iyi bak sevgili sûfî
    By SiLa in forum Menzil Hikayeleri
    Cevaplar: 4
    Son Mesaj: 15.01.10, 13:33
  3. Sufi Kimdir?
    By Reyhani in forum Sofilik Adabı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.01.10, 21:46
  4. Sufi´nin bir günü
    By SiLa in forum Sofilik Adabı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.01.10, 20:31
  5. SÔFÎ (Sûfî)
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 17.12.08, 12:52

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •