6 sonuçtan 1 ile 6 arası

Konu: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Sûfîler, zikrin dil ile yap
    ılan ve ilk basamak olarak yapılan şeklini, kalbin zikr
    edilenden habersiz oldu
    ğu basamak olarak kabul etmişlerdir. Zikrin son ve etkili olan
    basama
    ğı ise, sâlikin artık zikirden ve her şeyden gönlünü paklaştırıp sadece Hakk ile
    ya
    şamasıdır. Zikir insanlara herhangi bir dille söylenen sözlerden ibaret olarak telakki
    edilmektedir. Hâlbuki sülûkun as
    ıl amacı, gönlü mâsîvadan temizlemektir. Hz. Peygamber
    (s.)’in “
    Benim Allah ile öyle bir anım vardır ki o anda Allah’tan başka ne melek ne de Hz.

    peygamberlik benimle bir arada bulunmaz
    ” dediği basamaktır. Bu basamak aynı zamanda
    Allah ile kul aras
    ındaki sevginin en olgun derecesidir.
    Bu derece sûfîlerin derecesidir. Hakk, onlar
    ın kalplerini öyle kuşatmıştır ki,
    onlar
    ın artık Hakk’tan başka hiçbir kimseden ve hiçbir şeyden haberleri olmaz, hatta onların
    bazen be
    ş duyu organları, bu basamakta iş göremez hâle gelir. Onlar yalnız iç dünyaları

    arac
    ılığıyla Hakk ile yaşarlar1131.
    Sâlikin bu makâmdan sonra Hakk’tan ba
    şka var olan her şeyi ve herkesi unutması

    ve onlardan habersiz olmas
    ı lazımdır ki bu da, tasavvufun fenâ mertebesidir. Sûfîler “ölmeden
    önce ölünüz” sözünü, bu mertebe için söylemi
    şlerdir. Bu makâmda ikilik ve kesret ortadan
    kalkar ve Allah’
    ın birliği, sâlike âşıkar olur.
    Sûfî için bütün ibâdetler bir zikirdir, Allah’
    ı hatırda tutmadır. Onlar için zikirin
    önemi, bütün ibâdetlerin kulu Allah’a götürmesinden dolay
    ıdır. Onlar için günlük ibâdetlerin
    amac
    ı Allah’ın her ân insanın kalbinde hatırlanması ya da yenilenmesidir. Sûfî için gerçek
    zikir, zikredenin Zikredilen’de yok olmas
    ıdır1132


    Her kime a
    şk verildi buldu dâreyn devleti

    İ
    stemez âşık cihânın malu câh u izzetin

    Gice gündüz derdi a
    şk ile eder ah u enin
    Zikr eder daim Hudâ-i arzulayup vuslat
    ın

    Kalbde komaz zikr ile hiç ucb u hikd u kibr u kin
    Zâkirin olur celisi Hak hemin olur mu’in

    Zâkiri zikr eyler imi
    ş çünki Hâllâk u enâm
    Zikr eyle do
    ğar gönülde şems-i irfân hittenâm

    Zikr eyle müzdâd olur
    ışk durma çalış subh u sâm
    Cümle zikrin efdali tevhîd imi
    ş et igtinâm

    Bâyezid âsâ eder
    ışk âşk-ı kutb’u zemân
    Münke
    şif olur ona mir’at gibi kevn ü mekân.1133


    Kuddûsî’nin tasavvuf dü
    şüncesinde zikir anahtar ibâdettir. Onun için zikir ve fikir,
    tasavvufî dü
    şünce açısından kişinin aydınlanmasını sağlayan önemli birer ritüeldir. Zikrin
    devaml
    ılığı insana en yüce makâmlar sağlar. Sûfînin sürekli zikr etmesi demek, onun devamlı

    Allah taraf
    ından zikr edilmesi demektir. Eğer aşığın dilinden Mâ’şuğun ismi düşmüyorsa,
    ayn
    ı zamanda âşık da devamlı mâ’şuğun hatırındadır. Kişinin sürekli Hakk’ı anması, onun
    gönlünde irfan nurunun do
    ğması demektir. Zikir sadece ma’rifetin oluşmasına neden olmaz,
    ayn
    ı zamanda zikrin devamlılığı aşkın doğmasına da neden olur. Kuddûsî için zikir sadece
    tarîkatlar
    ın günlük ve haftalık olarak yerine getirdiği ritüeller değildir. Onun anlayışına göre
    zikir, sûfîden ayr
    ılmayan et tırnak gibidir, çünkü sûfî Allah’ı her zaman hatırında tutulan, bir
    an bile ondan ayr
    ılmayan kişidir.
    Kuddûsî için zikir, insana gelen bütün olumsuz duygular
    ın (Kin, nefret, dedikodu,
    k
    ıskançlık gibi) temizleyicisidir. Çünkü zikrin varlığı, Allah’ın varlığı demektir. Allah’ın
    hâkim oldu
    ğu bir kişiye, olumsuz duyguların yanaşması mümkün değildir.
    Kuddûsî, zikrin devaml
    ılığının, sûfînin gönlünde aşkın doğmasına sebep olduğu
    görü
    şündedir. Zikir, insanı aşkların en yücesine çıkarır. Aşkın, sûfîyi kucaklamasıyla evrende
    var olan bütün varl
    ık bir ayna gibi kişiye kendini gösterir. Kuddûsî'nin ısrarla üzerinde
    durdu
    ğu konu, sûfînin ancak zikir sayesinde Hakka kavuşabileceğidir. Allah’a aşk ile
    ba
    ğlanan kişi bütün kenn ü mekân/varlık olan aşk ile geçebilir.



    1123 Buhârî, Da’avât, 65; Müslim, Zikir, 68.

    1124
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 237a

    1125
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 240b.

    1126
    Aynı eser, vr. 241b.

    1127
    Kehf, 18/24.

    1128
    Nisa, 4/103; Âl-i İmran, 3/191.

    1129
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 260b.

    1130
    Nesefî, Keşf, s.164.
    1131 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 241a.

    1132
    Ruzbihan Baklî, Meşâhu’l-Ervâh, ed: Nazif H. Hoca, İstanbul, 1974, s.139, (Fak. Matbaası).

    1133
    Dîvân, s.142.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Dekkâk (ö.405/1014)’a göre, mürîdlerin sülûk konusunda ba
    şvurdukları en açık ve
    en sahih yol zikirdir, çünkü ki
    şi Allah’a ancak, zikre devam etmek sûretiyle vasıl olur1118.
    Sûfî için zikir, Allah’a olan ba
    ğlılığın işareti, kötülüklerden kurtuluş, şeytani/nefsânî
    arzulardan koruyuculuk görevi yapan bir kaledir. Bundan dolay
    ı Kuddûsî önceki/geçmiş

    sûfîlerin görü
    şlerine de başvurarak cehrî zikrin önemi üzerinde durur. Ona göre, cehrî zikir
    sebebiyle insanlar kendi dinlerini insanlara anlatmak için f
    ırsat bulurlar. Ve aynı zamanda
    zikrin bereketi, zikirde verilmek istenen mesaj dinleyenlere ula
    şır. İnsanların kalplerindeki
    olumsuzluklar
    ın temizlenmesi için cerhi zikre başvurulmalıdır. Bu görüşüyle Kuddûsî zikri
    tebli
    ğ aracı olarak görür.
    Kuddûsî, zikrin sûfînin psikolojik durumu üzerindeki olumlu etkisinin çok fazla
    oldu
    ğunu her fırsatta dile getirir. Dîvânında, aşkla/muhabbet beraber en fazla üzerinde
    durdu
    ğu konudur. O, zikri, hem nefse en zor gelen bir ibâdet, hem de Hakk tarafında ecri en
    çok olan bir amel olarak görür.
    1119 Zikir, başarının anahtarı, ibâdetin özü, gönüllerin
    cilas
    ı/parlatıcısıdır. Nefsi/egoyu temizleyen ve yüreği ağyâr ve havâtırdan/kalbe gelen
    seslerden temizler. Onun için zikr, s
    ıkıntılardan kurtulmak ve rızkın çoğalmasının nedeni,
    isteklerin yerine getirilmesi, dü
    şmana karşı maddî mânevî kuvvet, belaların yok olması,
    yap
    ılan hataların bağışlanması, ayıpların örtülmesi, hastalıklara karşı kalkan, yüce kuvvetler
    kazanmak, Allah yan
    ında kulluk derecesinin yükselmesi, hataların yok olması, ilham ve
    kerametin gelmesi ve en önemlisi Allah sevgisini kazanmakt
    ır. Bunların hepsi Allah’ı bütün
    bünyesiyle anman
    ın hatırlamanın sonucunda kazanılan nimetlerdir1120. Zikrin gereği gibi
    yerine getirilmesi ayn
    ı zamanda duâların kabul edilmesi demektir. Çünkü âşık ile Mâ’şuk
    aras
    ında gerçek sevgi köprüsü kurulmuştur. Artık isteklerin geri çevrilmesi söz konusu
    de
    ğildir. Her iki tarafta artık istekleri içtenlikle yerini getirir. Allah Mâ’şuk olarak, kendini
    sürekli anan
    ı sever ve göklerin ve yer ehlinin kalplerine ona olan sevgiyi koyar. Artık ünsiyet
    ve dostluk olu
    şmuştur. Artık Mâ’şuk onu en yücelerde/Mele-i âla anar ve âşık zâkiri kendileri
    için hiçbir korkunun ve üzüntünün olmad
    ığı evliya/dostlarının içine katmıştır. “Siz Beni
    zikredin ki, Ben de sizi zikredeyim”
    1121
    düsturu gerçekleşmiştir.


    Yok huzûr kalbimde dime çün gerek zikri lisan
    Gaflet ile ise dahi eyle zikri sen heman

    Et lisan ile devam çün hem gelir zikri cinân
    Padi
    şahtır kalb bedende hem lisandır tercüman1122.


    Kuddûsî için zikir, kalbde huzurun olu
    şmasına da sebeptir. İnsanın kalbinde huzur
    olmazsa da, kendini zikre al
    ıştırmalıdır; çünkü bir gün dili ile yaptığı zikir kalbi zikre
    dönü
    şebilir. Önemli olan insanları zikre alıştırabilmektir. İnsanlar bunun bilincinde olmazsa
    dahi zikr etmelidir. Lisan ile yap
    ılan zikir bir gün ruh ile kan ile yapılan zikre dönüşür. Çünkü
    insano
    ğlunun dilini bedenini sultanı/yöneticisi olan gönlün tercümanıdır.
    Tevhîd kelimesi, ihlâs,
    İslam, nur, kurtuluş, rahmet, takvâkavramlarının
    anlamlar
    ını kapsayan Allah’ın en yüce kelimesidir1123.
    Kuddûsî, bir mürîdin farzlar
    ı, sünnetleri ve nafileleri yerine getirdikten sonra diğer
    arta kalan zaman
    ında ise tevhîd zikrini sürdürmesini tavsiye eder1124.
    Lâ ilâhe illâllah” kelimesi, nefy ve ispattan terkib edilmiş bir lafızdır. “Lâ ilâhe
    nefyi ile gönül hastal
    ıklarının, ruhu esir alan kayıtlardan, nefsin güçlenmesinin, nefsin kötü
    huylar ve
    şehvani özelliklerle güçlenmesinin ve iki dünyaya bağlı kalmanın kendisinden
    kaynakland
    ığı, bütün kötü özellikler yok olur. “İllâllah” ispatı ile de, kalbin sıhhat bulması ve
    kötü özelliklerden kurtulu
    şu gerçekleşir. İspat ile insan, asıl mutluluğa ulaşır ve Allah’ın
    ihsan
    ıyla karakteri ve hayatı düzelir. Hakk’ı gösteren delillerle Allah’ın zat ve sıfatları kişi
    üzerinde tecellî eder. Allah’
    ın nuruyla yeryüzü aydınlanır ve kötü özelliklerin tümü yok
    olur
    1125.
    Zikir, ölünün unuttu
    ğu gibi mâsîvayı unutmak ve Hakk’ı hatırlamaktır.1126 Sâlik de
    Unuttuğun zaman Rabbini zikret1127 emriyle hareket etmelidir.
    Kuddûsî’ye göre, sûfînin “
    Namazı bitirince de, ayakta, otururken ve yanınız üzeri
    yatarken (daima) Allah’
    ı zikredin”1128
    buyruğu gereğince bütün hâllerinde Allah’ı anmaya
    devam etmesi gerekir. Çünkü zikir, vakitli bir ibâdetin ötesinde, sâlik için, devaml
    ı üzerinde
    ta
    şıdığı elbise gibidir. Onu üzerinden çıkardığı ân uryan kalır.1129

    Zikir ki
    şide, kuvvetli ve gerçek bir fikir ve düşüncesinin oluşmasına neden olur.
    Gönlün zikre olan gereksinimi, cismin süte, bitkinin suya ihtiyaç duyuyor ve onsuz
    geli
    şemiyorsa, kalbin de kötülüklerden temizlenip olgunluğa ulaşması için zikre o derece
    ihtiyaç vard
    ır1130. Zikir eğer sâlik üzerinde etkisi bu kadar fazla ise, fikrin insan üzerindeki
    etkisi zikre oranla mislince fazlad
    ır.



    1110 Kuşeyrî, Risâle, s. 221.

    1111
    Tergâib, III, 343.

    1112
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, s.131.

    1113
    Bakara, 2/152.

    1114
    İbn Mâce, Edeb, 53.

    1115
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 260a.

    1116
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 231a.

    1117
    Aynı yer.

    1118
    Aynı eser., vr. 232a
    1119 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 236b.

    1120
    Aynı eser, vr. 232b.

    1121
    Bakara, 2/152.

    1122
    Kuddûsî, Dîvân, s.117.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Kuddûsî’ye göre, Allah’
    ın kullarından yapmasını istediği her emrin belli bir ölçüsü
    ve s
    ınırı vardır. Fakat yukarıdaki âyette olduğu gibi zikrin belli bir ölçüsü yoktur. Yâni, Allah
    zikir ibâdeti için kendisinden yana bir s
    ınır koymamıştır. Şunu diyebiliriz ki, her insan aklına
    ma
    ğlup olmayana kadar zikr etmeyi bırakmamalıdır. Onunla yaşamalıdır. Bir sûfî için zikri
    terk etmek Allah’
    ı unutmak O’nu terk etmek gibidir. Onun için zikir, Allah’a giden yolların
    en yak
    ınıdır. Zikir velâyetin fermanıdır. Zikirsiz kimse Hakk’dan uzak kalmış kimsesizdir.1109

    Büyük mutasavv
    ıf Kuşeyrî (ö. 465/1072) de, bu konuda sanki Kuddûsî’ye
    öncülük etmektedir. Ona göre, zikir, velâyetin adresi, vuslat
    ın durakları, mürîdliğin tahkiki.
    Zikirden ba
    şka övülecek bir haslet yoktur. Övülecek bütün özellikler zikre dayanır. Bundan
    dolay
    ı zikri övmenin sayısız faziletleri vardır1110.
    Hz. peygamber (s.)’den gelen bir rivâyette: “
    Ey Âdemoğlu! Beni zikrettiğin zaman
    bana
    şükretmiş, beni unuttuğun zaman ise bana küfretmiş (nankörlük etmiş) olursun
    1111
    buyrulmaktad
    ır.
    Kuddûsî’ye göre, zikir için, Allah ve Peygamber (s.) taraf
    ından biçilen değer,
    tefekkürden (dü
    şünmeden) daha önemli bir konuma yükseltmiştir1112. Allah’ın: “Siz beni
    zikredin ki, ben de sizi zikredeyim”
    1113
    emri ile Hz. Peygamber (s)’in “Amellerin en hayırlısı

    zikrullaht
    ır
    1114” sözü buna en iyi örnek gösterilebilir.1115

    Kuddûsî’ye göre, zikrin kul/sûfî üzerindeki ku
    şatıcılığı çok önemlidir. Eğer
    Allah’
    ı anma bilinci kula galip gelirse, Allah ile kul arasında muhabbet, aşk oluşur.1116

    Kuddûsî zikri üç türde ele al
    ır: Lisanla zikir, kalbi zikir ve rûhî zikir. Lisan zikri,
    al
    ışkanlık hâline gelen, sûfî olmayan kişilerin (avamın) yapmış olduğu zikirdir. Bu zikrin
    insana hiçbir faydas
    ı olmadığı gibi zarar verir. Kalbi zikir, ibâdet amacıyla yapılan zikirdir.
    Sûfîlerde havâss denilen, Allah dostlar
    ının yaptığı zikirdir. Kişi bu anmayla, Allah’ın
    ho
    şnutluğunu kazanır. Ruhla yapılan zikir, kişinin bütün organ ve azalarıyla yaptığı zikirdir.
    Bu ma’rifet ve a
    şk bilinciyle yapılan anmadır. Bu zikrin Allah yanındaki değerini tanımlamak
    imkâns
    ızdır. Zira sûfîlerin bu devamlı olarak hatırlama hâlı, yaşamak için beslenmek kadar
    gerekli bir ameldir, çünkü bu seçkin/havvâsü’l-havâss
    ınların her anını Allah’ı anmak ve
    onunla beraber geçirdikleri rûhî zikirdir
    1117. Bu zikir türü kuşatıcı bir zikirdir. Bu zikirde
    mâsîvay
    ı benlikten tamamen saf dışı bırakarak Allah’ı anmak vardır. Bu teslimiyetle sûfî zikr
    etme
    şuurunu yakalarsa, Allah’ta onu her türlü olumsuzluktan korur.



    1103 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 219a.

    1104
    Ahzab, 33/41.

    1105
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 223a.

    1106
    Kuşeyrî, age , s.37.

    1107
    İbn Kayyım, age., ІІ, s. 331; Schammel,A., Tasavvufun Boyutları, çev. Ender Gürol, İstanbul, 1982, s. 151;
    Necmüddin Kübra,
    Tasavvufî Hayat, haz. Mustafa Kara , İstanbul, 1980, s. 79.

    1108
    Kuşeyrî, age., s. 221.

    1109
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 217b.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Kuddûsî, Allah’
    ı devamlı görüyormuşçasına ve O’nu elleri arasındaymışçasına
    zikretmeyi, yâni zikr-i bat
    ının Allah’ı isimleriyle zikr etmekten/zikr-i zâhirden daha muteber
    oldu
    ğunu belirtmektedir1096.
    Zikirsizlik sûfîde kalbin ölümüne neden olur. Kalb, sûfî için hayat
    ın kaynağıdır.
    E
    ğer kişi gafil zenginlerle sohbeti Allah için zikreden fakirlerin sohbetine tercih ederse, Allah
    da o kimsenin kalbini öldürür
    1097.
    Sûfîler için Allah’
    ı zikrin belli bir mekân ve zamanı yoktur. Mesela Şeyh Ebu
    Hasan
    Şâzelî, mürîdlerine, çarşılarda, harabelerde, sokakta, terkedilmiş mekânlarda zikir
    yapmalar
    ını istemiştir. Onlar zikri kendileri için bir şiar olarak görmüşlerdir1098. Her ne kadar
    Allah’
    ı anmak için İslâm mekan ve zaman sınırlandırması getirmemiş ise de tarîkatlardaki
    “resmi” zikrin bir tak
    ım hazırlıkların yerine getirilmesinden sonra yapılması

    gerekmektedir.
    1099 Kuddûsî’ye göre, mürşid, mürîdinîn ruh mertebesi için hangi zikir türünün
    uygun oldu
    ğu konusunda kendisi karar verir. Sâlikin ruhî durumuna göre, çeşitli zikir tipleri
    vard
    ır: Yalnızca dil ile kalbin herhangi bir katılımı olmadan yapılan "zikr-i lisanî" ya da
    yaln
    ızca kalp ile yapılan "zikr-i kalbî" veya her ikisi ile beraber yapılan zikir vardır. Bunların
    yan
    ında sırrın zikri, hafînin zikri ve ahfânın zikri vardır. Buna Kuddûsî, “zikr-i rûhî
    demektedir.
    1100 Sonuncusu en zor olanıdır. Onu ancak sülûk yolunda illeri aşamaya varmış

    olanlar geçekle
    ştirir.1101 Mürîdin görevi şeyhinin verdiği kaideler çerçevesinde zikri yerine
    getirmesidir. Davran
    ışlarını, ahlâkını onun gösterdiği şekilde düzenleyip, güzelleştirme çabası

    içinde olmal
    ıdır. Ritüel etkinlik olarak zikir meclisleri yalnız “Allah’ı hatırlama” vesilesi
    yan
    ında birleştirici kaynaştırıcı ve sosyal yönüyle birçok görev üslenmektedir. Üyelerinin
    aras
    ında bireysel ve toplumsal etkileşimin sağlandığı ortamlardır
    Kuddûsî’nin zikrin ameller üzerindeki etkisi hakk
    ındaki görüşü, zikre verdiği
    önemi gösterir. Muhabbet, tevhîd ve ihlâs sahibini tamam
    ıyla kuşattığı zaman zikir yapılan
    bütün ameller, ancak ve ancak Allah’
    ı hatırlamak, O’nu unutmamak ve O’ndan başkasına
    meyletmemek için bir vas
    ıta olduğunu göstermektedir.1102

    Kuddûsî de, kendinden önceki mutasavv
    ıfların bu konudaki düşüncesini
    payla
    şmaktadır. Kuddûsî için zikrin diğer ibâdetlere üstünlüğü belirgin bir şekilde açıktır.
    Örne
    ğin, namaz ile zikir kıyaslandığında zikrin büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Namaz her ne
    kadar ibâdetlerin en
    şereflisi olarak düşünülüyorsa da, bazı özel vakitlerde namaz kılmaz câiz
    de
    ğildir; çünkü namazda yasaklanan bazı durumlar, zikir esnasında yasaklanmamaktadır. Bu
    konuda Kuddûsî’yi desteleyecek baz
    ı hâlleri de örnek olarak vermek olasıdır. Örneğin, Allah
    Kur’an’da insanlardan kendisini anmas
    ını isterken herhangi bir mekân, zaman ve özel bir
    haz
    ırlık şartı ileri sürmemektedir. İnsanlardan iki durum dışında devamlı olarak Kendisini
    anmas
    ını, her mekân ve zamanda, abdestli abdestsiz, yatarak oturarak veya yürüyüş esnasında
    devaml
    ı insanların Kendisiyle beraber olmasını emretmektedir. Ona göre, zikrin önem ve
    s
    ıcaklığını ancak gafletin korkunçluğunu hisseden kişi anlayabilir. Hiçbir kaydı ve şartı

    olmayan yegâne ibâdettir.Yap
    ılan zikrin cehrî ve hafi olması konusunda ise, kendisinde fark
    hâli galip gelen kimse için cehrî zikir, kendisinden cem’ hâlinin galip geldi
    ği kimsenin de,
    hafi zikir yapmas
    ı daha faydalıdır1103.
    Kuddûsî’ye göre “
    Ey inananlar! Allah’ı çok zikredinîz1104 âyetiyle Allah, kullarına
    s
    ınırsız zikretmeyi emretmektedir. Yâni gece-gündüz, karada-denizde, yolculukta-ikamette,
    zenginlik-fakirlikte, hastal
    ıkta-sıhhatte, gizli-açık ve her hâlükârda zikr etmelerini
    istemi
    ştir1105. Kısacası, mürîdin seyrinde güçlüklerle karşılaşınca düşmanı bertaraf etmek için
    k
    ılıç gibi sallayacak tek silahı zikirdir.1106 Zikir kimi zamanda taşlaşmış olan kalpleri kırıp
    tuzla-buz eden demir bir balyozdur. Zikir, sûfîlerin kalplerinin f
    ırçasıdır. Zâkir için Allah,
    kalbinin besisidir. O g
    ıdayı da zikir sayesinde kazanmıştır. Zikir, kalplerin gıdası yanında
    ayn
    ı zamanda Allah’a giden yolda en önemli sütundur. 1107 Zikir, onlar için afetlerin def’i,
    belâlar
    ın ortadan kaldırılması,1108 onların içinde gülerek, eğlenerek dolaştıkları cennet
    bahçesidir. Sözün özü O’nu anmadan, O’nu yad etmeden hiç kimse huzura eremez. Zikir
    Allah a
    şkı için kalpten mâsivayı süpürür; tertemiz hâle getirir. Kalbini şeytanın saldırılarından
    korumak isteyen birine yard
    ım edebilecek tek şey zikirdir.



    1091 Buhâri, Da’avât, 66; Mislim, Müsâfirîn, 221.

    1092
    İbn-i Adî, Ebu Ahmed Abdullah, el-Kâmil fi Duafâi’r-Ricâl, Beyrut, 1988, Daru’l-Fil.

    1093
    Müslim, Cenâiz, 1–2.

    1094
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 217b

    1095
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 220b

    1096
    Aynı eser, vr. 257a

    1097
    Aclunî, Keşfü’l-Hafâ, I, 286.
    1098 Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar, vr. 257b.

    1099
    Bk. Abdurrahman Memiş, Hâlîd Bağdâdî ve Anadolu da Hâlidîlik, İstanbul, 2000 s. 269-272; Dilaver
    Gürer,
    Abdulkadir Geylanî, Hayatı, Eserleri, Görüşleri, İstanbul, 2000 s. 338; Himmet Konur, İbrahim Gülşeni,
    Hayat
    ı, Eserleri, Tarîkatı
    , İstanbul ,2000 s. 160; Sadık Vicdanî, Tarîkatlar ve Silsileleri (sad. İrfan Gündüz),

    İ
    stanbul, 1996 s. 39; Rahmi Serin, İslâm Tasavvufunda Hâlvetîlik ve Hâlvetîler, İstanbul, 1984 s. 132; H. Kamil
    Y
    ılmaz, Aziz Mahmud Hüdâyî ve Celvetiyye Tarîkatı, İstanbul, 1980, s. 188-197.

    1100
    Kuddûsî, Hazinetü’l- Esrâr, vr. 232a.

    1101
    Hacı Muharrem Hilmi Efendi, Kadirî Yolu Sâliklerinin Zikir Makâmları ve Zâkirlere Hediye (neşr. Süleyman
    Ate
    ş), İstanbul, 1982, s. 139; Öztürk, Din ve Fıtrat, s. 92-94, Kur’ân’ı Kerim ve Sünnete Göre Tasavvuf, s. 247,
    248.

    1102
    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrâr, vr. 223a.

    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  5. #5
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Zikirsiz fevt olan vaktım hebâ olduğunu bilüp

    Nedâmet sebki ile yüreğim deldi ey Kuddûs1083.



    Zikir, özenle belirlenmiş bir disiplinle sûfî yoğunlaşma duygusu, insanların
    içindeki aşkın varlığı hissetmelerine (O’nunla yaşamalarına) yardımcı olmaktadır.
    Kuddûsî bir âşık olarak, bülbül gibi sürekli Mâ’şuku zikr etmek ister. Onun için
    Allah’ı zikirsiz geçen her ân hebâ olmuştur. Ve Allah’ı anamamanın pişmanlığı yüreğini
    dağlamaktadır. Âşık mü’min bir ân bile Allah’ı hatırından çıkarmamalıdır. O gönlündeki
    kirlerin ancak tevhîd zikri ile temizlenebileceğini bilir ve bundan dolayı da, âşık sûfî gözünde
    tevhîd zikri bir yaşam gıdasıdır.
    Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Kuddûsî için önemli olan kulun devamlı olarak
    Yaratıcı’sı ile birlikte olmasıdır. Bu birliktelik de ancak, O’nu daima hatırda tutmak ile
    gerçekleşir. Fakat Kuddûsî yinede zikr-i cehrîyi tercih etmektedir. Ona göre cehrî zikrin en
    ık kanıtları da, Kur’an’ın sesli okunması, minberde hocanın hutbe okuması ve hacc
    esnasında getirilen sesli cehrî tekbirlerdir.



    Bak hâline sol vâiz i fettâni zemânin
    Men eyler imiş zikrini cehr ile Hudânın



    Kur’ânı tilâvet yar niçün cehr ile afzal
    Hem sirri ne menberde ki cehrî hutabânın



    Lebbeyk deyü niçün çağırır Vakfa’da huccâc
    De sirri ne ol arsada feryâd u figânın1084.



    Kuddûsî için zikir, âşık kulu en kısa ve kestirme yolda Allah’a kavuşturmanın
    aracıdır. Kul sürekli Allah’ı anmaktan verdiği feyiz ve mânevî destekle tez elden Mâ’şukuna
    kavuşur1085. Zikir, âşık ile Mâ’şuk/Allah ile kul arasındaki mesafeyi kolaylaştırır ve
    yakınlaştırır. Bu da Allah’ın “Ey inananlar! Allah’ı çokça zikredinîz1086 emrini yerine
    getirmekle gerçekleşebilir. Allah zikirdeki dostluğu “Ben, beni zikredenin yanında oturan
    dostuyum1087şeklinde açıklar. Çünkü kişi ancak devamlı olarak sevdiğini diliyle, gönlüyle
    hatırlayarak dostluğunu gösterebilir.
    Hz. peygamber (s.) zikri, sadakaların en büyüğü1088 amellerin en hayırlısı, insanı
    Allah’


    ın yanında en sevimli kul hâline getireni, kişi için Allah uğrunda harcânan en güzel

    metadan… daha iyi bir ibâdet olduğunu vurgular1089. Zikrin büyüklüğü ve yüceliği âyette
    ifade edildiği gibi, “Muhakkak ki, Allah’ı zikretmek en büyüktür1090 şeklindedir.
    Allah’ı anmanın, devamlı hatırda tutmanın, bütün uzuvlarla yaşayan kişinin
    durumu ile Allah’ı hayatında yaşamayanın, günlük meşguliyetlerden dolayı O’nu unutan
    kişinin hâli, “…Rabbini zikreden ile zikretmeyenin durumu, diri ile ölünün durumu
    gibidir”1091.
    Â


    şık hayatı boyunca Allah’ı bir an bile hatırından çıkarmayan, günlük yaşamı

    kendisini Allah’


    ı anmaktan alıkoymayan, Allah’ı bütün bedeniyle yaşayan, iyilik yaparken

    onları kullanan, kötülüğe meyl ederken onlar tarafından ikaz edilen kişidir. Sûfînin hayatı
    Allah ile öyle bütünle


    ştirmiştir ki, diğer insanların aklı ve hafızaları tarafından garipsenir. Bir

    yerde diğerleri tarafında “mecnûn” diye tanımlanabilir. Çünkü bunu Hz. peygamber (s.) haber
    vermektedir. “Allah’ı, o kadar çok zikredin ki, tâ ki size mecnûn/deli desinler1092.
    Tevhîd ile Allah arasında hiçbir perde yoktur. “La ilâhe illâllah” zikri, tevhîd
    zikri, günahları yok eden en önemli lafızdır1093.
    Kuddûsî’ye göre Allah’ı anmadaki en güzel cümle tevhîd cümlesidir. “La ilâhe
    illâllah” zikri su gibidir. Dünyadaki canlılar için suyun ne derece etkisi varsa bu zikrin de
    insanlar için değeri o derece önemlidir. Canlılar nasıl susuz yaşayamıyorsa, susuz hayat nasıl
    ölüm ise zikirsiz geçen bir yaşam da ölü bir yaşamdır1094.
    Kuddûsî, kişinin değeri Allah’ı zikretmekle gerçekleşir görüşündedir. İnsanı
    yemesi, içmesi, içinde bulundu


    ğu sosyal sınıf, mevki ve makâm güçlü göstermez. Onu güçlü

    kılan, ona insanlık sıfatını kazandıran, Allah’ı hayatında anmak/zikretmek derecesine bağlıdır.
    Kuddûsî’ye göre, bir sûfî için, sûfîlik yolunda en büyük eksiklik, ahde vefâ
    göstermemek ve zikri terk etmektir. Yine sûfîlerin açlığı, zâhidlerin zikri ise âriflerin taâmı
    olarak görmü


    şlerdir1095. Âşık sûfîlerin en belirgin özelliği zikirdir. Eğer kişi, Allah’ı

    zikretmiyorsa ve zikrullâh


    ın tadını almıyorsa, o kişinin Allah’ı sevdiğini iddia etmesi

    mümkün değildir. Aynı şekilde, insanın hem zikrullâhın tadına varması hem de Allah’tan
    gayrisiyle meşgul olması mümkün değildir.





    1081 Kuddûsî, Dîvân, s.64.
    1082


    Aynı eser, s.65.

    1083


    A.e., s.74.

    1084 Kuddûsî, Dîvân, s.97.
    1085


    Kuddûsî, Hazinetü’l-Esrar.

    1086


    Ahzab, 33/41.

    1087


    Keşfü’l-Hafâ, I, 232.

    1088


    Terğîb, II, 400; Kenzû’l-Ummâl, h.no: 1804.

    1089


    İbn Mânce, Edeb, 53. Tirmizi, Da’avât, 6. Malik, Muvatta, Kur’an.

    1090


    Ankebût, 29/45.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  6. #6
    ***
    DIŞARDA
    Points: 47.246, Level: 100
    Points: 47.246, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 75,0%
    Overall activity: 75,0%
    Achievements
    MaHiR 01 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Co Admin
    Üyelik tarihi
    Nov 2009
    Yer
    Bir Boğaz yedi tepe
    Mesajlar
    8.028
    Points
    47.246
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Sâlik İçin Önerilen Virdler

    Sâlik
    İçin Önerilen Virdler


    Kuddûsî, günlük olarak sâlikin yerine getirmesi gereken asgari baz


    ı zikir lafızlarını

    tavsiye etmektedir. Örne


    ğin bir sûfî günde en az on kere Hz. peygamber (sav)’e salat okumalı,

    günde yüz defa da istiğfar etmelidir. Bunlar sürekli yapılacak olan virdlerdir.



    Dahi on kez salat ile selâmı oku terk etme
    Be her gün it hemin Gaffâra sen yüz kerre istiğfar1080.



    Kuddûsî, zikre o kadar önem verir ki, kendisini mânevî yolla bütün insanlara zikir
    yapmaları için izin vermeye yetkili görür. Zikrin en anlamlısının bir mürşidin terbiyesi altında
    yapılan zikir olduğunu, fakat insanların bahaneler arkasına saklanmamaları için de isteyen
    kişinin zikri mürşidsiz yerine getirebileceğini ifade eder. Bu kendisinin tarîkat ve mürşid
    konularında ısrarlı ve bağnaz olmadığını göstermektedir. Kuddûsî tasavvuf konusunda
    mutasavvıfların görünüşlerinin yanında, âyet ve hadislere daha fazla bağlılık gösterir.
    Yaşadığı dönemi göz önünde bulundurduğumuzda, o da sâlik’in eğitim konusunda ilk dönem
    sûfîlerinin Kur’an ve Sünnete olan bağlılıklarının takipçisidir.



    Bulamazsan şeyh sana benden olsun izn-i tâm
    Eyle imdâd zikrini had etme asla ihtirâz



    Bu icâzet âmmedir verdim izin isteyene
    Ta kıyâmet gününe dek zâkirine var icâz1081.



    Kuddûsî, zikir konusunda verdiği icâzetin (iznin) mecazi olmadığını, bunu İlâhî bir
    işaretle verdiğini belirtir. Bunu da, Hz. peygamberin hangi varlık olursa olsun, isterse taş
    olsun herkese iyilikle ve hüsn-i zan ile yakla


    şın, bir gün o taşın ummadık bir faydasını

    bulursunuz. O ta


    ş belki de size yol kılavuzluğu yapacaktır. Bu felsefeyle hareket eden

    Kuddûsî insanların kurtuluşu Rablerini tanımaları ve ona vasıl olmaları için zikri tavsiye eder.
    Eğer insanlarda bu verilen izinle hareket edip hüsn-i zan ile bunu yerine getirirse, Allah da
    onları irfan ehlinden mahrum bırakmaz.



    Kesme dilden her nefes her dem be her hâl zikri sen
    Zâkirin kalbine şeytan mâsivayı koyamaz



    Bulamadım bir şeyh deyu terk etme zikrullah içün
    Sana Kuddûsî İcâzet verdi oldun sen mücâz1082.



    Zikir, bir sûfî için hayatın özü, cevheridir. Nefes alışveriştir. Bir de tevhîd zikri
    sâlik tarafından yerine getirilirse, Allah o sûfî’nin gönül dünyasına oluk oluk feyz akıtır. Artık
    o gönül gayriye (Allah’tan başkasına) kapalı hâle gelmiş demektir. Şeytan denilen varlığın
    esamesi artık orada anılmayacak demektir. Ve samimi kişi (mü’min), hiçbir mazeretin
    arkasına saklanarak her vakit Rabbini anmaktan gafil olması söz konusu değildir.





    1077 Dîvân, s. 49–50.
    1078


    Kuddûsî, Dîvân, s. 57.

    1079


    Aynı eser, s.58.

    1080


    A.e., s.58.
    Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda dünyamı da âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
    13.Asrın Müceddidi
    BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.01.10, 17:13
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 24.01.10, 17:07
  3. Kalbin Direnişi İçin,İmanın Tazelenişi İçin
    By İslam-Gülü in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.03.09, 17:13
  4. Sâlik-i Meczûb
    By Konyevi Nisa in forum S -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.12.08, 10:14

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •